Son günlerin popüler gündemi küresel ısınma ve bunun sonucunda yaşanacak kuraklık.Son 50 yıla baktığımızda gözle görülür bir değişme gerçekten var. Yalnız iddia edildiği gibi Ülkemiz ciddi bir kuraklık dahası susuzlukla karşı karşıya mı? Bana göre hayır.
Türkiyenin, üretilen korku senaryosuyla karşılaşıncaya kadar dünya ülkelerinin yarısının susuzluktan kırılması lazım. Fakat ülkemizde her konuda olduğu gibi bir planlarsızlık , işi disiplinize edememe, her işten anlayan fakat hiçbir iş beceremeyen kafalar mevcut.
Fazla değil birazcık harita bilgisi olan ve Türkiye Fiziki haritasına bakan bir kişinin hemen felaket tellallığı yapmaması lazım. Dünya ülkelerinin en az yarısından fazlasının sahip olamadığı bir coğrafik konuma sahip olan bir ülkede nasıl oluyor da Türkiye'nin su zenginliği açısından ortanın altında yer alan bir ülke olduğu hükmü veriliyor.
Türkiye'nin tüketilebilecek su potansiyelinin toplam 110 milyar metreküp olduğu "Nüfusu yaklaşık 70 milyon olan ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı, bin 600 metreküp, nüfus artışına ters orantılı olarak, kullanılabilir su miktarımızın değişmemesi, göç ile yüksek düzeyde ekonomik etkenler de göz önünde bulundurulursa önümüzdeki yıllarda bu miktar daha da azalacağı ve Türkiye, su fakiri ülkeler sıralamasına gireceği belirtiliyor. 110 milyar metreküp tüketilebilir temiz suyun yer altı, yağmur, nehir ve göl sularının tamamı olarak söyleniyor.Bu veriler ne kadar inandırıcı? Ülkemizde iri ölçekli 25 adet nehir ve 555 adet göl ve gölet mevcut. Sadece Karadeniz bölgemizde bu 25 adet nehir'e karışmadan dağlardan doğup direk Karadeniz'e dökülen Hopa'dan Zonguldak'a kadar ) tam 36 adet dere ve çay mevcut. Ülkemizde kullanılabilir suyun yüzde yetmişi tarım alanlarında kullanıldığı söyleniyor. Oysa ülkemizde tarım da kullanılan su, yılın en fazla dört ayına tekabül ediyor. Geri kalan sekiz ay onca nehirlerden akan su nereye gidiyor. Gerçi yaz aylarında bile mevcut nehirlerden yararlanabilirliğimiz yüzde otuz civarında. Yani kısa bir hesaplama ile Türkiye, nehirlerinden yüz de yüz kapasite ile ancak oniki ayın sadece birini kullanıyor. Demek ki ya bir hesap hatası yada ciddi bir araştırma eksikliği var. Ciddi manada yer altı sularımızın rezervinin hesaplandığına da kuşkuyla bakmaktayım. Çok ihtiyacımız olan petrol yataklarımızı bile doğru dürüst belirleyemeyen kurumlar şu an için fazla acil olmayan su yataklarını nasıl doğru olarak belirliyorlar.
Dünya'nın en büyük yeraltı nehirleri Dumanlı 1 ve Dumanlı 2 , Türkiyeninakış hzı en düzenli nehri Manavgat'ı besliyor. Kullanılabilirliği ve temizliği yönünden dünyanın nadir nehirlerinden biri. Yıllık kişi başı 1600 litre civarında insanımıza su düşüyor diyen kişiler acaba bu nehirden kaç litre verdiler. Yaklaşık yılın tamamı bu su boşuna akıyor. Yakın yıllarda bir litre suyun , bir litre petrole eş olacağı günler geldiğinde 100-200 km dev boruların döşenmesi ile bu nehirlerimiz kaç milyon insanın ihtiyacına cevap vereceği hesap edil dimi?
Önümüzdeki yıllar, nükleer enerjisi ve denize kıyısı olan ülkelerin hiçbir zaman susuz kalamayacağı yıllar olacak. Teknoloji , nükleer enerjisi ile deniz suyundan faydalanabilirliğimizin artışını sağlayan kaynak olacak.
Su kaynakları yönünden Türkiye zengin sayılabilecek ülkeler seviyesindedir. Dünyada nadir sayılabilecek yer üstü ve yer altı su stoklama bölgesi olan bir ülkeyiz. Dağların ülke coğrafyasına pareler olarak sıralanması yer üstü su stoklamaya son derece elverişli bir konumdadır. Fazla değil Önümüzdeki 20 - 30 yıl sonra dev borularla boşa akan nehir suları istenilen bölgeye ve göllere aktarılacaktır. Karadeniz sahil yolu için 4,5 Milyar doları veren Türkiye bu taşıma boruları içinde fazlasını verecektir.
Sonuç olarak tehlike gelmeden mevcut sularımız nasıl rantabl olarak kullanabiliriz onun yoluna bakalım. Mevcut su kaynaklarımızı tespit edip, yer altı ve yer üstü stoklama projeleri hazırlanmalı oradan başka yerlere aktaracak nakil hatları oluşturulmalı.
En önemli konu ise Tarımsal alanlarda suyun düzenli olarak kullanılabilmesi için İl ve İlçe Tarım Teşkilatındaki görevli arkadaşlarımıza Yaptırım uygulayabilme yetkisi verilmeli. Bu konu Ziraat Mühendislerince çok tartışılmalı ve mutlaka hayatiyete geçirilmeli. Ziraat Mühendisleri sadece yönlendirici ve bilgi verici olma konumundan çıkıp ayni zamanda yaptırım , sınırlama ve gerekirse ceza verebilme yetkisi ile donatılmalı.
Korkmaz MERT
Ziraat Mühendisi
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!