Gdo ya evet diyen Prof. Selim ÇETİNER “ konuşturulmuyorum tehdit ediliyorum” diyor.
Öyle ki; din, iman kelimesini duymak istemeyenler “Bu iş için diyanetten fetva alındımı” diyebiliyor mecliste.
Bilen bilmeyen, önüne gelen konuşuyor.
Güler mi sin ağlar mı sın…
Oysa bu iş uzmanlık işi.Hem de sıradan bir uzmanlık bile değil.
Aslında bu yazımı gecen haftaki yazımın devamı olan Tohumlar ile ilgili yazacaktım. Ama ortalık GDO ile toz duman oldu. Bakanlık bir yönetmenlik yayınlayarak GDO lu tohum ve ürünlerin girişine bir nevi yasak getirdi.
Fakat her okuyan değişik dahası istediği doğrultuda anlamayı yeğleyerek yorum yaptı.
Kamuoyu ikiye bölündü. Bir kısmı GDO serbest oldu derken bir kısmı yasaklandı diyor.
GDO öyle anlatılıyor ki zannedersin yiyen içen yarin ölecek sakat kalacak kısır olacak.
Hepside yalan yok öyle bir şey..
GDO lü ürünler on yıldır hammadde veya katkı maddesi olarak 750 nin üzerinde yiyecek ve içecek de kullanılmaktadır.
Soya; sucuk, salam, sosis, köfte, pizza, hamburger, et suyu tabletlerinde, fındık, fıstık ezmesi, süt tozu, mısır ise mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerle üretilen ürünlerde, bebek mamalarında,hayvan yemleri ve hazır çorbalarda kullanılıyor.
Hem de nerede kullanılıyor ABD ve AB ülkelerinde. Ab de nin bazı ülkelerinde yasak deniliyor. Bu da yalan..
Coco cola nın tatlandırıcısı olarak GDO lu mısırdan elde edilen tatlandırıcı on yıldır tüm dünyada çok yoğun olarak kullanılıyor. Hangi Avrupa ülkesinde cola yasak mış söylesinler bizde öğrenelim.
Bağışlıklı sistemini yok ediyormuş…İnsanları kısır bırakıyormuş….miş..muş hep.
Eğer bunlar doğru olsaydı on yıldır GDO lu soya,mısır,pamuk,Ayçiçeği ve kanola tüketen insanların yarısının işi bitmiş olması lazımdı.
Bilimsel olarak ispatlanmış ve yetkili kurullardan geçmiş bir tane belge delil var mı elinizde.
Bunlar nasıl bilim adamı. İlgili kurullardan geçerek hakemli dergilerde yayınlanmış bir tek makale var mı?
Birde işi siyasete dökmeleri var mı pes doğrusu.Bekir ÇOŞKUN bile başımıza uzman oldu.Bu adam ne bilsin hakemli dergiyi ilgili kurulları. Bir okuyucu da utanmadan bu adamın yazısını bana yollamış.Sanki bilimsel bir makale gibi.
2003 yılından önce GDO lu mısır,soya sanki bu ülkeye gelmemiş gibi. Bu kafa yapısı ve zihniyet ile nereye kadar..
GDO teknolojik bir gerçek.Bunu kötüye de iyiye de kullanmak sizin elinizde.Ateş ev yakar diye köye sokmamak ne kadar gerçekçilik.
Ülke olarak bu teknolojiye karşı çıkmak yerine bu teknolojinin içersinde olmamız lazım.
Gen transferi organ nakli gibi bir şey, Canlının DNA sın da yapılan oynamalar ile hastalıklara,zararlılara dayanıklılık artırılması,raf ömrünün uzatılması,dış etkenlere karşı dayanıklılığın ve verim artışının sağlanılması dır.
On yıldır yediğiniz içtiğiniz çikolatadan tut pasta böreğe, her türlü Kola ve meyve sularında,
Vaktin birinde Avrupa’da yaşayan bir genç Amerika’ya gider ve ora da Kros da Dünya Şampiyonu olur. Ona derler Neden Avrupa da koşmuyorsun da Amerika’da koşuyorsun. Genç der “ Avrupa’da yüz kişiye dedim ki ben kros da dünya şampiyonu olacağım. Doksan dokuzu kişisi güldü ve olamasın dedi. Amerika’ya geldim burada yüz kişiye Kros da dünya şampiyonu olacağım. Doksan dokuz kişi neden olmayacaksın çalışırsan olursun dedi.
İki anlayış farkı. Birinde önyargı peşin hüküm var.Diğerinde anlayış ve hoşgörü var.
Bilim adamında önyargı ve peşin hüküm olmaması lazım. GDO nun sucu ispatlanıncaya kadar masum.
Bilim adamı avam gibi Bekir ÇOCKUN ve Pelin BATU gibi konuşmamalı ve ön yargılı olmamalı.
Birde işin dini yönünü sokup haram demeleri var.Oysa bizim dinimizin akılcı ve ilme yatkınlığından bile bihaber bu insanlar. İnsanlığın faydasına olan bir çalışma ne zamandır dinimizde haram olmuş.
GDO ya karşı çıkanların zihin gerisinde akılcılık ve bilimden öte Amerika ve İsrail düşmanlığı yatıyor. İlim Cin’de de olsa alın diyen bir dinin mensubu olduğumuz unutulmamalı.
GDO nun masumiyetinin aksi ispat edilene kadar bence, DGO ya evet.
Korkmaz MERT
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!