Son on yılda dış ülkelerde çok sayıda fuar ve seminer gibi etkinliklere katıldım. Dünyanın dört bir köşesinden gelen iş insanı ve uzmanlar ile tanışıp küresel ekonomik gelişmeler konusunda sohbet etme imkanı buldum. Temel sorun ve soru şuydu; dünya nereye gidiyor, hangi ülkeler ve hangi sektörler ön plana çıkacak? Hep söylediğimiz üzere tarım gelecekte stratejik açıdan büyük önem kazanacak ilk üç sektör arasında gösteriliyor Ve bu çerçevede Türkiye adeta yıldız ülke olarak kabul ediliyor. Daha somuta indiğimizde ise bana özellikle Ege Bölgesi hakkında sorular sorulur. Ben de bildiğim ölçüler içinde bu meraklı yabancılara Ege'nin tarım ve tarımsal sanayi potansiyeline ilişkin bilgi vermeye çalışırım. Bütün bunlardan çıkaracağımız sonuca gelirsek, yabancı yatırımcılar genelde Türk ekonomisine özelde tarım sektörümüze bir hayli ilgi gösteriyor. Ege tarımı da dolayısıyla yabancı yatırımcılar bakımından tam anlamıyla mercek altında. Alın size somut bir örnek; seracılıkta 100 yıllık deneyime sahip olan Hollanda, İzmir'de Hollanda Tarım İş Geliştirme Destek Ofisi (NABSO) açıyor. Ocak 2010'da faaliyete geçecek ofis, Hollandalı sera yatırımcısını Türk şirketleriyle buluşturma amacını taşıyor. Şimdi işin kolay tarafı ne biliyor musunuz? Hemen bu dış yatırımcı adaylarına sövüp saymak, onları bizi sömürmeye geliyorlar diye suçlamak! Peki işin zor tarafı nerede? Gerçekçi olmak, işte bu çok zor. Çünkü daha ilk ağızda onlara küfür edeceğimize, kendimize şu soruyu sorsak çok daha akılcı ve gerçekçi olmaz mıyız? Onların gördüğünü biz neden göremiyoruz ya da görmek istemiyoruz? Eğer yatırım yapmak için bütün dünyayı tarayan küresel yatırımcılar Türk tarımındaki büyük potansiyeli 'fark' etmişlerse, biz neden fark etmiyoruz? Bizim elimiz armut mu topluyor? 28 milyon hektara yakın bu bereketli topraklar bizim... Milyonlarca (bilinenin aksine) çalışkan çiftçi bizim... Yeni yatırım yapacak yer arayan yerli sermaye ve çok sayıda yeni girişimci bizim... O zaman neyi bekliyoruz?

GÜZEL ÖRNEKLER
Bugün Türkiye tarımında ciddi sıkıntılar var. Özellikle küçük çiftçinin satın alma gücündeki düşüş ve banka borçları hükümetin bu konuların üzerine çok daha özenle gitmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Peki güzel örnekler nerede derseniz, son dönemdeki olumlu gelişmelerden sadece ikisini söyleyelim. Dikili'de Agrobay tarafından gerçekleştirilen büyük ölçekli ve modern seracılık işletmesinin yarattığı sinerji iş aleminin de dikkatini çekmeye başladı. Birçok iş insanının yüksek teknolojili seracılığın yarattığı katma değeri mercek altına aldığını görüyoruz. Diğer yandan bölgenin tanınmış sanayicilerinden Hilmi Uğurtaş'ın 20 dolayındaki girişimci ile tarıma dayalı sanayiye yönelme kararı almaları doğrusu çok sevindirici. Biz bu köşeden yine aynı çağrıyı tekrarlayalım. Bütün iş alemine sesleniyoruz, özellikle süt hayvancılığı, meyvecilik ve seracılıkta büyük potansiyel yatıyor. Ama tabii mutlaka ileri teknoloji ve modern işletmecilik yapmak kaydı ile...

EBİLTEM
Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBILTEM), Ar-Ge etkinliklerini güçlendirmek ve üniversite-sanayi işbirliğini teşvik etmek amacıyla 1994 yılında kuruldu ve misyonunu başarıyla devam ettiriyor. 8-9 Aralık tarihlerinde gerçekleştireceği "Özgün Çözümler Proje Pazarı ve Yarışması" etkinliği ile her zaman olduğu gibi sanayici ve yeni girişimciyi yüksek teknoloji ile buluşturmayı hedefliyor. EBİLTEM'in tarımsal alanda da önemli çözüm ortağı olduğunu yakından bilenlerdeniz. Bu yüzden bölge çiftçisinin de bu merkez ile işbirliği içinde olmasında yarar görüyoruz. Son sözümüz ise Prof. Dr. Fazilet Vardar Sükan'a... Ortaya çıkardığınız eser ile ne kadar övünseniz azdır. Hem büyük tevazu içinde olacaksınız hem de büyük başarılar sağlayacaksınız, yürekten kutluyoruz. Darısı çok laf az iş edenlerin başına!



Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!