Üniversitelerin en önemli ve birinci görevi kaliteli öğrenci yetiştirmek, ikinci görevi bilim üretmek ve üçüncü görevi de ürettikleri bilimsel çalışmaları halkla paylaşmaktır. Kaliteli öğrenci kaliteli öğretim elemanı ile olur. Öğretim üyelerinin bilim üretmekten daha önce yapacağı iş, öğrencileri ile iyi bir iletişim köprüsü kurup onlara iyi örnek olmak ve öğrencileri hayata hazırlamaktır. Yetişecek öğrenciler öncelikle akademik olarak mükemmel bir şekilde yetişmelidir. Böylece öğrenciler bilişsel yeteneklerini geliştirmek için halkın içine girmeli ve yapacakları uygulamalarla aynı zamanda hem hayatı tanımalı hem de tam öğrenmenin gerçekleşmesi yolunda önemli aşamalar kaydetme fırsatını yakalamalıdır.
Bilim üretmek için çalışan öğretim üyesi dünya ile entegre olduğu ölçüde başarıya yaklaşabilir. Adını Evrensel değerleri öğretme misyonu olan “univers” kökünden alan üniversiteler coğrafi olarak yerel bir konumda olsa da, evrensel olmak zorundadır. Evrensel değerlere açık olan bir üniversite gelişir, büyür ve üretir. Öğretim üyeleri evrensel düşündüğü takdirde tutuculuk ve önyargının esiri olmaz. Evrensel düşünen öğretim üyeleri halkıyla, ülkesiyle, dünya ile barışır. Farklılıklara saygı göstermenin yolu evrensel düşünmekten geçer. Anadolu’nun farklı yerlerinde açılan yeni üniversiteler bu bakımdan düşünüldüğünde evrensel ile yerelin kucaklaşma fırsatı olarak görülmelidir. Üniversite girdiği şehre bilginin aydınlığını, toleranslı olmanın rahatlığını, bilgeliğin dinginliğini ve huzurunu getirir.
Bilimsel çalışmaların yapılmasının kolaylaştırılması ve araştırma imkânlarının fazla olması bakımından eski ve köklü üniversitelerimizin avantajları göz önünde olmakla birlikte aradaki fark çok çalışarak ve özveride bulunarak kısa zamanda kapatılabilecek cinstendir. Üniversitelere bu gün alınan her bir araştırma görevlisi, yaklaşık altı yıl sonra “Dr” unvanı almış bir öğretim üyesi olarak karşımıza çıkacaktır. Yeni üniversitelerimizin açtığı yeni öğretim elemanı kadroları bu bakımdan geleceğe yapılan önemli yatırımdır.
Yeni üniversitelerimiz yetiştirecekleri öğretim üyeleri ile ülkemizin geleceğine yatırım yapmaktadırlar. Yetişen her bir öğretim üyesi adayı üniversitesine, bölgesine ve ülkesine önemli katkılar yapacak bir potansiyele ulaşarak üniversitesine geri dönecektir. Yeni üniversitelerimiz halk ile birlikte, bu milletin değerlerine saygılı ve evrensel değerlere uygun bilimsel düşüncesi ile insanlığa da büyük katkılar sağlayacaktır. Türkiye’de üniversiteler yeni kuruluyor. Yeni üniversiteler, çalışkan rektörleri, bilime saygılı, dünya ile barışık, insanı ve çevresini seven, sosyal becerileri gelişmiş öğretim elemanları ile geleceğimize dair ümit ve güven veriyor.
Bir tarih Profesörü olan sayın İlber Ortaylı, Topkapı sarayında boğaza nazır odasında güzel ve keyifli çalışmalar yapıyor olmalı diye düşünüyorum. Kendisini, Lale devri padişahlarının sarayda ve İstanbul’da daha fazla zaman geçirdikleri gibi değil, Yavuz gibi doğuya sefere çıkıp yeni üniversiteleri yerinde görmeye, isabetsiz konuşmak yerine olumlu katkı sunmaya davet ediyorum. Böylece birikimini yeni açılan üniversitelerimizdeki genç öğretim elemanları ile paylaşmış olurlar.
Sayın Ortaylı gibi tecrübeli bir tarih profesörünün, konjonktürel olarak olayların ve evrenin dilini okuyamamasına çok şaşırdım. Gerçek olabileceğine anlam veremediğim için, her halde sürç-i lisan eyledi diye düşünüyor ve özellikle yeni üniversitelerdeki genç akademisyenler adına sözlerini tashih etmesini bekliyorum.
Şu gerçeği en cahil insan bile bilebilir ki, güneş doğduğunda karanlıklar aydınlanır ve gölgeler kaybolur. Güneşin doğuşu Everest dağının tepesine çıkıp zıplamakla önlenemez. Türkiye’de özlediğimiz evrensel hukuk kurallarının uygulanması, şeffaflık ve aydınlanmanın tam olarak gerçekleşmesi ile gerçekler daha net görülecektir. Düşmanlıklar dostluğa ve kardeşliğe dönüşecektir. İçte ve dışta “0” düşman ve %100 dostluk, barış ve kardeşlik açılımları ülkemizin her kesimi tarafından gayet iyi anlaşılmıştır. Yeni üniversitelerimiz kaosa değil ülke barışına ve kardeşliğine ve bilime hizmet etmektedir.
Sayın Ortaylı’ya yeni açılan üniversitelerimiz hakkında yaptığı esef verici konuşmasını, hazır bulunan muhataplara ve mekânın sahiplerine göre söylemediğini tahmin ediyor ve sözlerine balans ayarı yapmadığını umuyorum. Kendisine muhatap olan dinleyici kitlesinin çok sevdiği Atsız’ın mısralarında dediği gibi diyorum ki, “yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz, bu yol kutludur gider tanrı dağına.” Yeni açılan üniversitelerimizde görev yapan biz genç öğretim üyeleri ve yöneticileri anadan, yardan, serden geçerek hizmet etmeye çalışıyoruz. Ülkemizin medeniyet yarışında ilerlemesi ve aydınlanması için gayret ediyoruz. Asla tereddüt göstermeden, yılmadan ve yalpa yapmadan dosdoğru yürüyoruz.
Yeni açılan üniversitelerimizin önemini anlamak isteyenler Van, Şanlı Urfa, Kahramanmaraş, Elazığ, Malatya, Diyarbakır ve nice ilimizi gezip çok kısa bir zamanda gerçekleşen halk ve üniversite kaynaşmasını görebilirler. Örneğin, Atatürk üniversitesinin şimdiye kadar yetiştirdiği bilim insanlarını incelediğimizde yeni üniversitelerin verdiği ümit daha iyi anlaşılacaktır. Muş, Bingöl, Batman, Siirt, Iğdır, Yalova, Bartın, Rize gibi illerimiz pek yakında yeni bilim merkezleri olacaktır. Sayın Ortaylı’nın İstanbul’da sarayda boğaz manzarasını seyrederken Hakkari üniversitesi rektörü ile empati kurmaya zaman ayıramadığını anlıyorum. Eğer Galatasaray üniversitesinde ders verirken Muş Alparslan Üniversitesine misafir öğretim üyesi olarak gelmeyi talep eder ve doğuya gelme meşakkatine katlanabilirse hocamızın ellerinden öper, bunu bir tashih-i kelam olarak kabul ederiz.
Sevgili gençler, sevgili üniversite öğrencileri, kıymetli öğretmen arkadaşlarım, sizler duyduğunuz her söze inanmayınız. Araştırıp sorgulayınız ve duyduğunuz sözleri mihenge vurunuz. Bu ülke için, insanlık için bir şey yapmalıyız. Sizin için henüz vakit geç olmadan, hemen şimdi yabancı dilinizi geliştirmek için bir adım atınız. Üniversitedeki lisans derslerinizin not ortalamasını yüksek tutmaya çalışınız, bir yandan da ALES’e hazırlanınız. Genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan ülkemizin daha çok üniversiteye ihtiyacı var. Bunu anlamak için Japonya’da ki üniversite sayısını ve nüfus istatistiklerini inceleyebilirsiniz. Gençler, yüksek öğretim kurumunun sitesini ve üniversitelerin akademik eleman alımı konusundaki ilanlarını takip ediniz. Güzel ülkemizin her köşesi hizmet bekliyor. Genç beyinlerin göç etmemesi için yeni üniversitelerimiz sizleri bekliyor. Aristokratların etkili ve yetkili olduğu üniversitelerde birilerinin kızını, oğlunu, gelinini, bacanağını akademik ve idari kadrolara haksız yere aldığı haberlerini duydukça, genç üniversitelerin Anadolu gençlerine yeni hizmet ve gelişme fırsatları sunduğunu daha iyi anlıyoruz.
Yeni üniversiteler açmak cehaleti yenmektir. Üniversitelerin inşası, medeniyetin inşası demektir.
Ülkemizde yeni üniversitelerin yükselmesi ile hukuk, özgürlük, dostluk, kardeşlik insanımızın içini güneş gibi ısıtacaktır. İnsanımızın beyninde çakan hakikat şimşeklerinden sonra bol ve bereketli fikir yağmurları yağacaktır.
Bahar gelince çiçeklerin açması, sabah olunca karanlıkların aydınlanması engellenemez.
Yrd. Doç. Dr. Nadir Çomak
Muş Alparslan Üniversitesi Öğretim Üyesi
nadir.comak@gmail.com
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!