
Objektif açıdan bakıldığında her iki çözüm ilerisi için çıkmaz sokak.Çünkü kontrolsüz ithalat hayvancılığı bitirmek bir yana sektörü zora sokmakla kalmaz bir ölçüde bağımlı olmayı da beraberinde getirir.Fakat şunu da irdelemek gerek neden bu noktada kilitlendi her şey.Dönüp geçmiş 20 yılı irdelediğimizde hayvancılığı yola getirme yoluna gidildi.Diğer bir ifadeyle daha rantabıl olur düşüncesiyle ithalatla ülke hayvancılığı tam anlamıyla çöktü. Sonuçta hayvancılıkla öğündüğümüz sektör toparlanamadı.
Hayvancılığı geliştirmek için faizsiz kredilerle on binlerce hayvan ithal edildi, destek paketleri açıldı.Balık tutmayı öğretme yerine balık tutulmasıyla balık yedirildi. Fakat hayvancılık sektörü bugünlere hep sorunlu bir sektör olarak geldi. Bu yaşanan krize birde 2007 ve 2008’de yaşanan kuraklık eklenince yem fiyatları tavan yaptı.
Yem fiyatlarındaki artış sektörü yakından ilgilendiren ve yem hammaddesi olan arpa üretiminin yaklaşık olarak 9 milyon tondan 5.2 milyon tona gerilemesi de etkiyi artırdı.Ayrıca diğer yem bitkileri üretiminde de benzer düşüşler olunca sonuç kaçınılmaz oldu.Arz talep dengesi bozulunca sağlıksız olmasına rağmen geçmişte Marshall! Yardımlarından ders almayan bu millet süt tozu ithalatına yöneldi.Bu yoğun ithalat sonucu süt fiyatının 25-30 kuruşa kadar düşmesine neden oldu.
Bu olumsuzluğa bakanlıkta destekleri yarı yarıya azaltınca, bocalayan köylü süt hayvanını pazara yani kesime götürdü veya götürmek zorunda kaldı.Şimdi süte zam yapılsın diyen Ziraat mühendisi arkadaşlar haklımı bunu irdelemek gerek .Sonuçta süt zamlanınca et fiyatı inermi bunu zaman gösterir.Gerçek olan şu ki süt ve et fiyatı yükselmesiyle büyük bir krizle karşı karşıyayız..Çözüm nedir peki.Öncelikle Türkiye’deki süt üretiminin arttırılması için verimli damızlık hayvan popülasyonunun artırılması için geç olmadan bölgesel ırk çalışması gerek.
Eğer destek yapılacaksa profesyonel düşünceye sahip olan köylüler eğitilecek.Dededen kalma mantıkla hayvan yetiştirmek isteyene destek verilmeden, sağlıklı süt üretimi yapılacak çiftlikler kurularak hayvancılığın desteklenmesi sağlanmalıdır.Büyük ve küçükbaş hayvanların envanteri hazırlanırken ülkedeki arz talep doğrultusunda et ithalatı yerine canlı genç hayvan(gebe ve düve) ithalatı yapılmalıdır.Yoksa geçmişten ders almadığımız gibi bu millet birkaç beceriksizin yüzünden sıkıntı çekmek zorunda kalır.
Süt fiyatlarının düşüklüğü nedeniyle büyük baş damızlık hayvan larının kesime gönderilmesinin önüne geçilerek ; hayvan sahipleri devlet tarafından parasal değil yem destekleriyle sübvanse edilerek hayvan sayılarının azaltılmasının önüne geçilmeli.Sübvanse edilirken kontrol mekanizması çalıştırılmalıdır.Çünkü harcanan emek çarçur edilme -melidir.Tam profesyonel mantık hakim olmadan sorun bitmiş sayılmaz.
Eğer amaç hayvan ve hayvansal üretimimizi arttıracak aynı zamanda hayvancılığımızı uluslar arası rekabet edebilir duruma getirmek zorundaysak destek artırılırken kontrolü beraberinde olmalı. Tarımsal destek payı yüzde %50’lere çıkarılması geleceği teminat altına almak demek tir.Çünkü büyük potansiyele sahip bir ülkede hala daha hayvancılık sektörümüz dünya sıralamasında arzulanan yerde değil.Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!