HER ŞEYİN HAYIRLISI-1
Satırlarıma başlarken herkese sağlıklı bir ömür ve de hayırlısı diyelim.Şimdi diyeceksiniz ki;Arıcılık Uzmansel danışmanı olan biri neden böyle bir konuyu seçti??.Efendim mm..merak buyurmayınız,eğer yazımı tamamen okursanız bana hak verirsiniz umarım.Hem ide sitedeki bazı arkadaşlara da yararlı olur inşallah.Bu sitedeki bazı yazılarımda belirttim,bendeniz Anadolu'nun küçük bir şehrinde bir kamu görevlisiyim.Yaklaşık 50 yıllık bir hayatımız var.Boş zamanlarımda Arıcılık işiyle de iştigal ediyorum.hem bana ek bir gelir,hem de topluma yararlı olduğum bir iş olarak görmekteyim.
Yaklaşık 50 yıllık bir hayatımız var.Boş zamanlarımda Arıcılık işiyle de iştigal ediyorum.hem bana ek bir gelir,hem de topluma yararlı olduğum bir iş olarak görmekteyim.Arıcılığım nerdeyse 30.yıla girecek ve de sertifikam mevcut olup,pek çok tecrübeli arıcılarla çalıştım.yaklaşık 2-2,5 yıl önce İnternette gezinirken bu siteyi buldum ve üye oldum.Site yöneticilerinin şahsıma layık gördükleri arıcılık Uzmansel danışmanlığını da elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum.Pek çok kez,hem ilimizin çeşitli yerleri ve İl dışına arı götürdüm.Burada başımdan geçen bazı hatıratlarımı sizinle paylaşmak istedim.Umarım yararlı olurum. Bundan yaklaşık 15 yıl önceydi 25 kovan bal arım vardı ve de mevsim oldukça kurak gitmişti.Bırakınız bal almayı arılar açlıktan sağa,sola saldırıyordu.Mevsimlerden haziran ayı sonuydu ve de Kovanlarım şehir merkezi yakınındaydı.Bir kazaya sebep vermemek için kovanlarımı şehir dışından uzak bir yere nakletmeyi uygun buldum.Arkadaşımın bir kamyonu vardı ve nakliyecilik yapmaktaydı.yüklemede yardım etmesi için,Bacanağımı da yanıma aldım.Zira;onunda benim arıların yanında 2 kovan arısı da vardı.Kendiside bu işe meraklıydı ve bana sordu."bacanak nereye götürelim arıları?" dedi.Bende cevaben "Fark etmez.. hocam,zaten bu hayvanlar acından ölecek,bari kimseye zarar vermesin,bir dağ başı bulup,bırakıp gelelim" dedim.Oda "O zaman bizim köyün çıkışında tarlamız var,hem kimsede karışamaz" dedi.bahsettiği yer bize yaklaşık 20 km idi.kovanları yükleyip yola koyulduk. Şoför "Çarşıya bir uğrayalım" dedi.çarşıda merkezdeki Cacabey camisinin önünde durduk ve Şoför biriyle konuşmaya başladı.Hem cahilliğin vermiş olduğu toy'luk,hem de mal'a düşkünlüğümüz yüzünden bu iş zoruma gitmişti.Camiye yönümü dönüp "Yarabbi !!!..ben bunlardan birisinin karnını doyuramadım,bunların sahibi sensin!!,Bu camiyi yaptıran zatın hürmetine bu hayvanları aç bırakma!!" diye dua ettim. Bu arada arabamıza bir adam yaklaştı ve bizim bacanağa "Hocam,hayırdır,nereye böyle!" dedi. Gelen bizim bacanağın öğretmen arkadaşıydı.Bizim bacanak "Arı götürüyoruz" deyince.O Cevaben" Nereye?" dedi. Bacanak; Bizim köye-Acıöz'e beriki cevaben: orda bir şey yok ki!,bizim köye götürün.Bacanak:sizin köyde ne var??.cevaben:Her şey var.1 ay sonrada ay çiçeği açar;benim biraderin evinin önüne koyun,ben telefon ederim şimdi" dedi.Ben umursamaz ve de biraz moral bozukluğuyla:"Hadi Gardaşım, bırak çeneyi yav..işimiz var!! "Şoför arabaya binip soruyor." nereye gidiyoruz? Ben cevaben; bacanağa sor!!. Bacanak sür Taboroğlu köyüne" diyor ve araba ilerliyor.Yaklaşık 1 saatlik yoldan sonra Köyde bizi Yaşlı bir amca karşılıyor ve Hoş geldiniz dedikten sonra "Ahaa, arıları şuraya koyunuz" deyip uzaklaşıyor.Bizde gece yarısı ister,istemez kovanları indirip tekrar arabaya binip oradan uzaklaşıyoruz.Aradan bir hafta geçiyor ve babam beni yanına çağırdı" Eee..arılardan ne haber?,bizim Mehmet ağanın evinin önüne atmışsın,böyle dürüst,namuslu adamı nerden bulu yon?" dedi. Bende cevaben" Arının yanına hiç gitmedim, adamı da bizim bacanak tanıyormuş" deyince; Babam: Olmadı. Al benim arabayı kontrol et,olur mu öyle şey! " Bende isteksiz,isteksiz arabayı aldım ve çalıştırıp karpuz pazarından bir karpuz alıp köye geldim.Köye yaklaştığımda birde ne göreyim?? her taraf sararmış,kurumuş bir çöl adeta.Kendi,kendime söylendim.- senin ALLAH hayrını versin!, ne var bu köyde, Arı toprak mı yiyecek ? " deyip arabamla arı koyduğum yere vardım. Arıları koyduğumuz evin sahibi yaşlı Kürt Mehmet Amca:sırtını duvara dayamış,bir sigara yakmış,bir yandan çayını içiyor,bir yandan da keyifle sigarasını tüttürüyordu.Başım yere eğik,dalgın şekilde arıların yanından geçip,Mehmet amcamın yanına geldim.selam verip yanına oturdum. Neyse; bize bir bardak çay doldurdu,iki yudum çekince kendime geldim ve başladım sohbete "Mehmet amca..yakında ne makinesi var? bu gürültü nerden geliyor? diye sordum.Cevaben:Ulaaa..hadii ordan!!sen nasıl arıcısın?? ne makinası? Herif ! duymuyor musun?,ses arıdan geliyor".Deyince aklım başıma geliyor.Kafamı kaldırıp,önümdeki arılara bakıyorum,arılar yoğun şekilde bize yaklaşık 200 mt uzaktaki tepeye uçuyor. hemen tebessümle soruyorum:Mehmet amcaa..bu dağda ne var? cevaben- Ne arıyon? ben devam ediyorum.-Kekik,keven,diken...Mehmet amcam:Evvelsi gün dağa çıkıp baktım;Keven çiçek açmıştı ve de senin arılar çiçeğin üstünde fing atıyordu dedi.Acelece çayı içip,fazlaca yüksek olmayan dağa çıktım.Dediği doğruydu,bizim arılar yeni açmış keven üzerinde yoğunluktaydı.hemen aşağı inip,arı maskemi giydim ve kovanlara baktığımda sevinçten nerdeyse uçacaktım.Arılar kovanı balla dolduruyordu.Neşeyle arabama binip eve geldim.4 gün sonra cuma'ydı ve işyerinden izin alıp,arının yanına geldim.Arılar işi bitirmişti;kovandan 5-6 çıta bal çektim ve doğru köyün camisine vardım.Vakit erkendi ve köyün imamı caminin avlusundaki ağaçları suluyordu.Selam verip,söze başladım."Ben şu köyün içindeki arıların sahibiyim,bu köye yabancıyım.Biraz bal aldım,köyde ihtiyacı olan fakirlere vermek istiyorum.Yardımcı olurumsunuz?" dedim.İmam:ALLAH razı olsun!! gel kardeşim! şu ev muhtarın, gel onu da alıp dağıtalım dedi. Biz üç kişi köydeki bazı evlere balları dağıttık. Hepsi teşekkür etti. Cumamızı Mehmet amcayla kılıp,onun evine gittik ve sofraya konan Kürt pilavını afiyetle yedik.Öğleden sonra,arılardan yaklaşık 250 kg. Fazla bal aldım,Çok yoğun çalışmam nedeniyle akşam vaktini ezen sesiyle öğrendim.Arabamı çalıştırıp,köyden ayrılırken; köy çıkışında üç adam beni durdurdu ve Başladılar "Hemşerim,nereye böyle?" Ben cevaben:"Şehre ancak,sizi alamam,zira araba dolu yer yok!! "Diğeri o arabadakiler hep bal mı?. Ben cevaben ; Evet!, amma,size ne bundan. Beriki:sen bu balı Ne yapacaksın? “satmayacak mısın? ,bize sat gardaşım!. Öyle köyde üretip de, mis gibi balı dışarı götürme, biz adam değil mi yiz?, bizimki para değil mi .Ben cevaben ”Gardaşım ben pahalı veririm kg 5TL ora göre haaa...Birisi olsun, bize 6 liradan sat. Hemen kabul ediyorum ve köyün bakkalının önüne arabamı çekiyorum. Bütün balı 1-1,5 saat gibi bir zamanda satıp bitiriyorum 5 TL'den peşin paramı alıp cebime koyuyorum. O yıl Arıcıların hepsi, ben hariç hiç bal alamadılar tabiî ki ben hariç. Benim arabam yoktu.Oy yılki aldığım mahsulü tamamen köyde sattım ve 2 yaşında bir araba satın aldım.Rabbim kulu gibi değildir,halisane yaklaşınız!!!..isyankar olmayınız!!,ümit var olunuz.Her şeyin hayırlısını o verecektir ki emin olunuz.
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!