
Yanı uzmanların görüşü, bitkilerin sağlıklı ve de bol ürün vermesi için mutlaka faydalı böcek olan arı'lara ihtiyaç bulunduğu belirtmekteler.
Az-çok bilgisayar ve basını takip edenler bu konuda bilgileri mevcuttur. Öte yandan Ülkemizin coğrafi konumu dolayısıyla arıcılığa son derece müsait ve de pek çok insanımızda dolaylı dolaysız bu kapıdan ekmek yemekteler. Günümüzde diğer yazılırımda belirttiğim gibi bazı arı ırkları vardır.
Bu bal arısı ırkları, bulundukları yörelere uyum sağlamış, müspet tarafları olduğu kadar, bazı menfi özellikleri de bulunmaktadır. Bunları gören ve bu konuyla iştigal eden uzman kişiler çapraz melezleme ile yeni bal arısı kolonileri geliştirmişlerdir. Bu özellikler; Bol bal ve arı ürünleri üretimi, koloni fazlalığı, hastalıklara karşı direnç, sakinlik, iklim şartlarına ve diğer zararlı böceklere karşı dayanıklılık olarak sıralamak uygun olur sanırım.
Şimdi bu yazımı okuyanların aklından şöyle geçebilir. "Efendim, yöresel ve de ekolojik arı ırklarımız yok olmakta". Bu doğru olabilir. Ancak; işin ticari boyutu üretim ve rekabet unsuru ele alındığında üreticiye de hak vermemek elde değildir. O halde diğer canlılarda olduğu gibi bu yöresel arıları korumak başta kamu kurumları ve Üniversitelerimiz, bilim adamları, çevreciler ve bu işe gönül vermiş değerli kardeşlerimize düşmekte. Çok ülkemizde bazı üretici insanların gayretiyle ticari Ana arı üretimi fazlalaşmış, bu nedenle de bal ve arı ürünlerinde kayda değer artmalar meydana gelmiştir.
Ülkemiz son 3 yıl gibi kısa bir zamanda kovan ve arı üretiminde ilk üçü yakalamıştır. Devletin bu ticari ana arı üreten kuruluş sayısının artmasında kişileri teşvik etmesi, bu sertifikalı ana arı kullanan kişilere desteklemeye tekrar başlaması arzumuzdur. Ancak; aşılı ana arı üreten firmaların bu işi daha düzgün, prensipli yapmaları, bunları kullanan kişilere ana arının kovanlara nasıl verileceği öğretilmelidir. Pek çok kez rastladım ve şahit olduğum olay bu anaları alan gerek hobici, gerekse profesyonel arıcılar, kovanlara bu anaları verirken yanlışlıklara düşmekte ve verilen emek ve para heba olmaktadır. Öte yandan kaybolan zaman ve ürünün telafisi de mümkün değildir. Gerek bu işi hobi olarak yapanlar, gerekse bu işi profesyonel yapanlar, sabırlı olmalı neler yapacaklarını tekrar, tekrar gözden geçirmeli, mümkünse bu işin uzmanlarından yardım almalıdırlar.
Öte yandan ticari ana üreticilerinin en büyük sorunlarını dan, öncelikle ülkemizde yeteri kadar korunaklı bölge, yani arılardan arındırılmış tecritli bölge sayısı yok denecek kadar azdır. Gezginci arıcılığın artmasıyla, denetimsiz arı kolonileri başıboş şekilde ülkemizin her yerine gitmekte ve hem yöresel, hem ticari ana arı üreteciler, hem de birbirlerine zarar vermektedirler. Bu şekilde yöresel ve o bölgenin tabi bal arı ırkları da yok olmaktadır.
Diğer yandan Varoa ve Yavru çürüklüğü gibi pek çok hastalık türlerinde bu bölgelere de yayılmış bulunmaktadır. Şu anda ana arılar ticari işletmelerden büyük çoğunlukla kargo şirketleriyle taşınmaktadır. Bu işlem yeni bir olgu olduğundan ve pek çok kargo personeli bu işe yabancı olduğundan ana arılar ya havasızlıktan boğulmakta,yada sıcaktan ölmektedir. Bu da Ticari işletmeler ile, kargoları etkilemekte öte yandan bu hayvanlardan alınacak maddi ve manevi zararın boyutu da başka bir olgudur.
Tüm yukarda yazılanlar bu işin uzmanlarına danışarak yeni bir arıcılık yönetmenliğine ihtiyaç bulunmaktadır.Öte yandan İl ve İlçe tarım müdürlüklerinde ve tarım teşkilatlarında arıcılıkla ilgili birimlerin kurulmasında da yarar görmekteyim. Arıcılarımız başta olmak üzere tüm üreticilerimize bereketli yıllar dileğimle.
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!