Dünya nüfusu artıyor, insanların hayat standartları ve tüketim alışkanlıkları bir yıl öncesine göre artarak devam ediyor. Oysa Dünyada Tarım'a açılmış ekilebilir ve dikilebilir alanlar ayni. Tarım için ayrılan ar-ge ödenekleri insanların gıda ihtiyaçlarını karşılayacak oranda değil.
Son birkaç yılda Tarım ürünlerinde önemli artışlar göze çarpıyor. İnsanlar artık bu sene neyi daha pahalı yiyeceğiz endişesi duymaya başladı. Buğday, Pamuk, Şeker, Pirinç, Kakao, Kahve ve son olarak sebzelerdeki artışı son çeyrek yüzyılın zirvesine çıkmış bulunmaktadır. Bu artışlar sadece ülkemize has bir durum değil. Tüm dünya ülkelerinde yükseliş devam ediyor.
Gıda ürünlerindeki bu artışın baş sebebi olarak küresel ısınmaya bağlamak bence eksik bir değerlendirme olur. Küresel ısınma ile bölgelerdeki iklim değişmesinin verim üzerinde etkili oldu. Ancak tek başına bu durum fiyatların arışına neden değil.
Tarım ürünlerindeki arştın ana nedenini şu şekilde sıralayabiliriz.
1- Tarımsal alanların artmaması, buna karşılık miras hukukundan dolayı parçalanan arazilerin küçülmesi ve buralarda gerekli teknolojik yatırım yapmaya müsait alan olmaktan çıkması veya burarların hiç ekilip dikilmemesi. ( Anadolu’nun iç kısımlarındaki köylere gidiniz ve orada yüzlerce dekar arazinin ekilip dikilmediğini göreceksiniz. )
2- Tarımsal ürünler için yapılan Islah çalışmaları bundan 30 yıl öncesine göre daha geride olması veya daha az sonuç alınması. ( Buğday, Pirinç vb gibi ürünlerde verim artışı 30 yıl öncesinde elde edilen değerlerle ayni.)
3- İnsanların, bir önceki yıla göre hayat standartlarının artışına pareler olarak tüketim oranlarındaki artışlar. Örneğin kendi ülkemizde bile bundan 15-20 yıl önce sebzeler kendi yetiştiği mevsimlerde bulunur ve o zamanlar tüketilirdi. Domates, salatalık, biber yazın, Lakana, Ispanak ve pırasa kışın tüketilirdi. Oysa Hayat standartlarının artması ile birlikte insanlar her meyve ve sebzeyi yılın her gününde bulmak ve tüketmek istiyor.
4- Son olarak küresel ısınmadan dolayı ortaya çıkan iklimde ki değişiklikler. İklimdeki değişiklik tarımda yöresel ekim dikimi yapılan ürünlerde verimi olumsuz etkilemesi gıda da fiyat artışını tetikledi.
Şimdi tüm bu olumsuzluklar bir yandan tarıma yatırım yapmak isteyenlerin gözünü korkuturken, diğer yandan arz daki daralmanın yeni fırsatları ve marjinal karlılığı da yanında getirecektir.
Özellikle gelir seviyesi ile birlikte yaşam standartları yükselen insanlarda gıdada seçiciliğe ve organik üretilene karşı bir eğilimin arttığını gözlüyoruz. Artık midem dolsun açlığım yatışsında ne olursa olsundan ziyade, İnsanların ekserisi beş kuruş fazla olsun ama daha sağlıklı olsun derdinde.
İşte tam bu noktada Tarıma işleteme bazında yatırım yapmak önümüzdeki yıllar için en cazip ve marjinal kazançlı yatırım alanı olarak görünüyor. Tarıma teknolojik yatırımla birlikte, yatırılan sermaye 2-3 yıl gibi kısa bir zamanda geri dönecek konuma gelmiştir.
Eskiden çiftçilerin en büyük korkusu ürettiğini satamamak idi. Bugün yeter ki kaliteli ürünün olsun dünyanın bir ucundan gelip sizi bulan ve ürününüzü gerçek değerinden, birinci elden alan müşteriler var.
Korkmaz MERT
Ziraat Mühendisi
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!