Bu yüz yılın başlarına kadar, rüzgârla yağmurun yağması arasında bir bağlantı bulunduğu bilinmiyordu. Rüzgârların yağmurun oluşumunda önemli bir "aşılayıcı" rol oynadıkları modern meteorolojik çalışmalarla fark edildi.
Rüzgarların bu aşılama özelliği şöyle gerçekleşir;
Okyanusların ve denizlerin yüzeyinde ,köpüklenme nedeniyle her an sayısız hava kabarcığı oluşmaktadır. Bu kabarcıklar patladıkları anda ,milimetrenin 100' de biri çapındaki binlerce parçacığı havaya fırlatırlar."Aerosol" adı verilen bu parçacıklar, rüzgarlar sayesinde karalardan gelen tozlarla karışarak atmosferin üst katmanlarına taşınır. Rüzgarların bu şekilde yükselerek taşıdığı parçacıklar,burada su buharı ile temas eder.Su buharı da parçacıkların etrafına toplanarak yoğunlaşır ve su damlacıklarına dönüşür.Bu su damlacıkları önce bir araya gelerek bulutları oluşturur, bir süre sonra da yağmur olarak yeryüzüne iner.
Görüldüğü gibi rüzgarlar,havada serbest halde bulunan su buharını denizden taşıdıkları parçacıklarla " aşılamakta" ve böylece yağmur bulutlarının oluşumunu sağlamaktadır.
Eğer rüzgarların bu özelliği olmasa , yüksek atmosferdeki su damlacıkları hiçbir zaman oluşamayacak ve yağmur diye bir şey de olmayacaktı.
İşte asırlar önce ,insanların bu tür ilimlerden hiç haberi yok iken ,Kuran " Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. ( Hicr Suresi, 22) ayeti ile bildirmiş.
Evet zaman ihtiyarladıkça Kuran gençleşiyor. İlim ilerledikçe Kuran daha iyi anlaşılıyor.
Emine Nurefşan
Biyolog.
Kaynak: Kuran Bilime Yol Gösterir - Vural Yayıncılık
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!