Bir tür tarafından salgılanan kimyasal madde veya maddeler, yayıcı tür için uygun olmasına karşın alıcı türde buna karşı uygun bir tavırla cevap verilerek bir reaksiyon meydana getiren maddelere kairomonlar veya allomonlar adı verilir. Bunlar, türler arası mesaj ileten kimyasal maddelerdir.
Kairomonlar, yayıcıya herhangi bir yarar sağlamayıp, belki de zarar bile verebilmekte, ancak, alıcıya yarar sağlamaktadır. Örneğin, Ephestia kuehniella (Zeller) (Değirmen Güvesi)’nın mandibular salgı bezlerinden bir kairomon salgılanmakta ve bu kairomon, bu türün parazitoiti olan Venturia canescens (Gravenhorst)’inE. kuehniella’nınyerini bulmasına yardımcı olmaktadır. Yine, Limantria dispar (L.)’(Kırtırtılı)’da tespit edilen bir kairomonun, bu türün, parazitoiti olan Diospilus melanoscelus (Nees)’un L. dispar’ı bulmasında önem arz ettiği saptanmıştır. Ayrıca, bazı Coccoideatürlerinin kairomon üreterek bazı Chalcidoidea türlerinin kendilerine saldırmasına sebep olmaktadırlar. Gelecekte, bu gibi kairomonların, biyolojik mücadelede, zararlının doğal düşmanının etkinliğini artırmak, zararlı üzerinde doğal düşman baskısı kurmak ve zararlıyı kontrol etmek amacıyla kullanılabileceği belirtilmektedir.
Yine, bitkilerin içerdiği bazı tat ve kokular zararlıları cezbedici özelliğe sahiptirler. Zararlılar, bu cezbedici maddeleri algılayarak konukçularını bulmaktadırlar. İşte, bu durumdan yararlanılmak suretiyle zararlılara karşı bu kairomonlar kullanılarak zararlıları bir araya toplayıp imha edilmeleri sağlanmaktadır. Bitki kairomonları, böceklerin davranışları, ekolojik ilişkileri, uyarılma ve teşvik edilmeleri (yönelme) üzerinde oldukça önemli etkilere sahiptirler. Bu bileşikler, bitkilerin çiçek, yaprak, meyve ve diğer kısımlarından çevreye salgılanmaktadır. Bunların renkleri, kokuları ve tatları, hem insanlar, hem de böcekler açısından önem arz etmektedir. Bunların çoğu yavaş veya ani uyarımların meydana gelmesine sebep olmaktadırlar.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda, 200.000’nin üzerinde çiçekli bitkiden, büyüme ve gelişme süreleri boyunca en az 100.000’nin üzerinde semiokimyasal maddenin salgılandığı, bu bileşiklerden 6.000’den fazlasının kimyasal yapısının belirlendiği, bunların 3.000 tanesinin terpenoid, 1.000’inin flavanoid, 500’ünün quinone, 650’sinin poliasetilen, 400’ünün amino asit ve diğerlerinin ise fenilpropanoid yapısında olduğu ve bu bileşiklerin birçok bitki türünün teşhisinde önem arz ettiği kaydedilerek, aynı kairomon veya allomonun bir cins ya da familyaya ait değişik bitki türleri tarafından salgılanabildiği, bu bitkilerle beslenen böceklerin bunlardan salgılanan semiokimyasal maddelere aynı derecede tepki gösterdiği, bu nedenle kairomonların, monofag, oligofag veya polifag olarak beslenen böceklerin davranışlarında ve konukçu seçiminde önemli rol oynadığı, yine, birçok predatör ve parazitoit böcek türlerinin de konukçularını bu semiokimyasal maddeler yardımıyla bulabildikleri belirtilmektedir. Bitkilerden salgılanan bu maddeler kullanılarak tarımsal alanlarda zarar yapan böceklerin kontrol altına alınabilmesi de mümkün olabilmektedir. Nitekim, beş bitki türünden (Azadirachta indica, Tanacetumsp., Derrissp., Lonchocarpussp. ve Nicotiana tabacum) elde edilen bileşiklerle birçok böceğin zararının engellenebileceği kaydedilmektedir.
Bu konu ile ilgili yapılan çalışmalarda, 70’in üzerindeki bitki türünden birçok kimyasal madde izole edilmiş ve bu maddelerin 5 takıma ait 300’ün üzerinde böcek türünün davranışlarına etki ettiği, bunların, 99-222 molekül ağırlığında ve kaynama noktalarının da 20-340 0C arasında olduğu belirtilmiştir. Bu rakamlar da bu kimyasalların fiziksel özelliklerini ortaya koymaktadır. Kairomonlar, terpenoidler, fenilpropanoidler, aldehidler, esterler, asit ve kükürt bileşikleri gibi değişik kimyasal gruplara ayrılmaktadırlar. Bitki cezbedicilerinden metil eugenol’ün Diptera takımına ait 58 meyve sineği türünü, fenil asetaldehidin Lepidoptera takımına ait birçok noctuid tırtılını, benzil asetate, sineole ve eugenol’un ise Hymenoptera takımının Apidae türlerini cezbettikleri belirtilmektedir.
Elma iç kurdu (Cydia pomonella (L.)) çok önemli bir meyve zararlısıdır. Bu tür oldukça güçlü bir göç potansiyeline sahiptir. Çiftleşmiş veya çiftleşmemiş dişiler 15 km uzağa uçabilmektedirler. Elma iç kurdunun larvaları çıkışın hemen ardından konukçu meyvesini aramaya başlamakta ve konukçu meyveyi bulmada da kairomonlar önem arzetmektedir.
Japon böceği [Popillia japonica Newman (Coleoptera: Scarabaeidae)], Japonya’ya özgü bir böcektir ve 1916 yılından sonra fidan ihracatıyla birlikte gemilerle ABD (New Jersey)’ne taşınmış, çok kısa sürede hemen tüm Amerika’ya yayılmıştır. Bu böceğin çok kısa sürede hızla yayılmasının ve çok fazla zarar oluşturmasının sebebi, konukçu bitkilerden salgılanan kairomonların bu böceği cezbetmesidir. Japon böceğinin ABD’nde oburca beslenmesi sonucu, özellikle de bahçelerde, fidanlıklarda ve çim alanlarında milyonlarca dolarlık zarar meydana gelmiştir. Bu böceğin 24 familyaya bağlı 350 bitki türü üzerinde beslendiği, özellikle de çiçekler, meyveler, sebzeler, süs bitkileri, üzümsü meyveler, mısır, soya fasulyesi ve yonca gibi tarla bitkilerinde zarar yaptığı, ABD’deki çim ve çayır alanlarında çok fazla zarar oluşturduğu bildirilmektedir Bitkilerin çiçek ve meyvelerinden salgılanan kairomonların, bitkilerin diğer kısımlarından salgılanan semiokimyasal maddelerle sinerjik etkilerinin olduğu belirlenmiştir. Örneğin, eugenol ile 2-feniletanol’un 1/9 oranındaki karışımı yapay olarak uygulandığında Japon böceğinin daha fazla cezbedildiği tespit edilmiştir. Yine, metilsiklohezane propionate ile eugenol’un 1/9 oranındaki karışımının da bu böceği 2.5 kat daha fazla cezbettiği bildirilmektedir. Bitkiler tarafından salgılanan 2-feniletanol, eugenol, genaniol, sitral, sitronellal, fenetanol ve sitronellol’un bu böceği cezbeden diğer bileşikler olduğu, doymuş eugenol analoglarından 2-metoksi-4-propilfanol’un ise tek başına kullanıldığında bu böceği daha fazla cezbettiği, bunun sebebinin ise bu bileşiğin uçucu özelliğinin daha fazla olmasından kaynaklandığı ve çalışmalar sonucunda, eugenol analoglarının sentetik olarak üretiminin yapıldığı ve bu böcekle mücadelede başarı sağlandığı kaydedilmektedir. ABD’ndeki meyve bahçelerinde, her 150 m2’ye 10 adet kairomonlu tuzak yerleştirilerek, milyonlarca Japon böceğinin yakalandığı ve bu tuzaklarda genellikle cezbedici olarak, eugenol ve fenetil propionate bileşiklerinin kullanıldığı belirtilmektedir. Kairomonlu tuzaklar, uzun yıllar Japon böceğinin mücadelesi ve kontrolünde önemli ölçüde kullanılmıştır. Maryland eyaletinde bir yaz boyunca 369 tondan fazla ergin Japon böceği’nin toplandığı bildirilmektedir. Nantucket ve Massachusetts’de meyve bahçelerine yerleştirilen tuzaklarda üç yıl boyunca sürdürülen çalışmada, bu böceğin % 50’si toplanarak, imha edilmiştir. Yine, Uluslararası Dulles Havaalanı’nda, bu böceğin uçaklara zarar verebileceği düşünülerek, popülâsyonunu yok etmek amacıyla 1400 adet tuzak yerleştirildiği de bildirilmektedir.
Bitkilerden elde edilen kairomonlar sayesinde, ekonomik öneme sahip pek çok zararlı türün ekolojik ilişkilerinin belirlenmesi, onların kontrol altında tutulması, insan ve çevre sağlığı dikkate alınarak mümkün olacaktır. Bu konu üzerinde yapılacak pek çok çalışma ileride başarıya ulaşacaktır.
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!