Zararlılarda Pestisitlere Karşı Meydana Gelen Dayanıklılık

Pestisitlerin, eldeki belgelere göre 3000 yıldan beri kullanıldığı belirtilmektedir. Ancak, yaygın kullanımına ikinci dünya savaşından sonra başlanmıştır. İkinci dünya savaşından önce birkaç organik kökenli ilaç dışında kullanılan ilaçların tümü inorganik kökenliydi. 1870 yılında ilk olarak sentezlenmesine rağmen 1939 yılında DDT’nin insektisit etkisinin anlaşılması zirai mücadelede yeni bir çığır açmış oldu. Daha sonra, organik fosforlu, karbamatlı ve sentetik piretroid grubu ilaçların sentezlenmesi ile zirai mücadelede sentetik organik pestisitlerin devri başlamış oldu. Sentetik organik ilaçların ucuz olması, kolay uygulanabilir olması ve uygulandığı zaman kesin etkili olması gibi avantajları kısa sürede kullanımlarını artırmış ve geniş sahalarda kullanılmaya başlanmıştır. Yalnız, bu ilaçların kullanılmasından kısa bir süre sonra durumun hiçte iç açıcı olmadığı ortaya konmuştur. İlaçlara karşı böceklerin dayanıklı ırklar oluşturduğu görülmüştür. İlaç baskısı altında yetişen generasyonlarda, tabii seçimle hassas olan fertlerin ortadan kalkmasına ve devamlı dayanıklı fertlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Bir zararlıya karşı belirli bir pestisitin uzun süre ard arda kullanılması sonucunda bu zararlı popülâsyonunda o pestisite karşı dayanıklı bireyler çoğalır ve zamanla bu pestisite karşı dayanıklı bir ırk meydana gelir. Yani, dayanıklılık normal bir popülâsyondaki bireylerin çoğunu öldürdüğü tespit edilen zehirli bir maddenin belirli bir dozuna aynı türden diğer bir popülâsyondaki bireylerin tolerans kazanma yeteneğinin gelişmesi olarak tarif edilmektedir.

Dayanıklılık, arazi ve laboratuar denemelerinde sıkça yapılan ilaçlamalar sonucunda meydana gelen geçici azalmalar ile karıştırılmamalıdır. Bu ilaçlamalarda popülâsyonun en zayıf bireyleri yok olurken en kuvvetli bireyleri ise kalır. Buna güçlü tolerans adı verilir. İlaç baskısının ortadan kalkması ile bu dayanıklılık da ortadan kalkar. Pestisitlere karşı dayanıklılık tüm zararlılarda görülebilir. Ama kırmızı örümcek ve yaprak bitleri gibi gelişme süreleri kısa ve dolayısıyla yılda çok sayıda nesil veren zararlılarda çok nesil vermeleri sebebiyle dayanıklılık çok kısa zamanda ortaya çıkmaktadır.

Herhangi bir pestisitin, belirli bir ortalama dozu maruz kalan canlı türlerinde farklı tepkilere yol açar, bazı türler, şiddetle etkilendikleri halde diğer bazı türler ise etkilenmemektedirler. İşte, pestisitin, bu farklı toksik etkisine, o pestisitin türlerle ilgili selektivitesi veya seciciliği denir. Selektivite dayanıklılıktan farklıdır. Zira dayanıklılık genetik bir husus olmakla birlikte zaman içinde kazanılan bir durum olmasına karşılık, selektivite var olan genetik bir özelliktir.

Herhangi bir böceğin bir ilaca karşı kalıtsal dayanıklılığını belirlemek amacıyla o türün ilaca dayanıklı popülâsyonlarından alınacak bireylere, laboratuar şartlarında ilaç denemelerinin yapılması gerekir. Deneye tutulacak aktif maddeler değişik dozlarda aseton ve yağ gibi eriyiklerde eritilerek solüsyonlar hazırlanarak test edilir.

Dayanıklılığın ortaya çıkması insektisitin yapısına ve böcek türüne bağlıdır. Dayanıklılık birinci veya ikinci nesil sonunda görüleceği gibi yüzlerce nesil sonra da ortaya çıkabilmektedir. Böceklerde insektisitlere dayanıklılığın daha çok seleksiyon sonucunda görüldüğü de kabul edilmektedir.

Böceklerde, insektisitlere karşı dayanıklılık, mutasyonlar sonucu da ortaya çıkabilmektedir. Genler üzerindeki kalıtsal değişimler sonucu meydana gelen dayanıklılık seleksiyona oranla daha az olmaktadır. İnsektisitler, normal genleri, ilaca dayanıklı gen haline dönüştürmekte, zamanla sonraki nesillerde ilaçlara dayanıklı genlere sahip bireyler çoğalarak hakim duruma geçmektedirler.

Bugüne kadar, 500’ün üzerinde zararlı türde pestisitlere karşı dayanıklılığın geliştiği kaydedilmektedir. Ancak, insektisitlere karşı bazı böcek türlerinde görülen dayanıklılığın büyüklüğü ve şiddeti korku verecek şekilde artmıştır. Örneğin, Plutella xylostella (L.) (Lahana yaprak güvesi) ve Leptinotarsa decemlineata Say (Patates böceği)’da mevcut tüm insektisitlere karşı dayanıklılığın geliştiği belirtilmektedir. Buna, biyopreparatlarda dahildir.

Son yıllarda pestisitlerin üzerindeki güvenirliğin azalması sonucu, semiokimyasal maddelerin kullanılması, IPM çatısı altında biyolojik ve kültürel mücadele metotlarının şimdilik kullanılması önerilmektedir. Zararlılara karşı pestisit uygulamalarında bazı önlemler alınıp bazı konularda dikkat edilerek zararlıların dayanıklılık kazanmalarının önüne geçilebilinir. Bunlar;

1. Geniş spektrumlu ilaçların yerine selektif ilaçlar tercih edilmelidir.

2. İlaçlamalar sık aralıklarla yapılmamalıdır.

3. Aynı aktif maddeye ait ilaçlar ard arda ve sık aralıklarla uzun süre kullanılmamalıdır.

4. Etki süresi kısa olan ilaçlar tavsiye edilmelidir.

5. İlaçlar yüksek dozda kullanılmamalıdır.

6. Bir zararlıya karşı hazırlanacak ilaçlama programlarında farklı etki grubundan ilaçlara yer verilmelidir.

7. İlaçların etkinliğini artıracak sinerjist maddeler ilaçlara karıştırılmalıdır.

8. Uygun zaman ve uygun bir teknikle ilaçlama yapılmalıdır.

9. İlaçların çevreye bulaşması azaltılmalı ve çevre üzerine olumsuz etkisi

bulunan ilaçlar kullanılmamalıdır.

Prof.Dr.Erol YILDIRIM


Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!
Yorum ekle

Yorum ekle

    • bowtiesmilelaughingblushsmileyrelaxedsmirk
      heart_eyeskissing_heartkissing_closed_eyesflushedrelievedsatisfiedgrin
      winkstuck_out_tongue_winking_eyestuck_out_tongue_closed_eyesgrinningkissingstuck_out_tonguesleeping
      worriedfrowninganguishedopen_mouthgrimacingconfusedhushed
      expressionlessunamusedsweat_smilesweatdisappointed_relievedwearypensive
      disappointedconfoundedfearfulcold_sweatperseverecrysob
      joyastonishedscreamtired_faceangryragetriumph
      sleepyyummasksunglassesdizzy_faceimpsmiling_imp
      neutral_faceno_mouthinnocent
Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız