Fazla değil bundan 5 yıl önce Su ürünlerinde Avrupa Pazarının %25 ‘ini ele geçirebileceğimiz söylenseydi kimse inanmazdı. Tıpkı Tohumculuk sektörünün 5 yılda 81 ülkeye tohum satma başarısını yakalaması gibi.
Basına yansıyan Gıda ile ilgili onca olumsuzluklara rağmen, besicilik ve süt ürünlerine inanılmaz yatırımlar var. Sermaye birikimi olan hemen hemen herkes et ve süt ürünleri üretimine yatırım için yer arıyor. Kanatlı sektörü dünya devi olma yolunda.
Sektör artık iç piyasadan çok dışarıyı ihracatı hedef olarak almış. İhracat büyük ölçüde yerli kaynaklar kullanılması sonucunda net döviz kalmasını sağlıyor.
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, Yıllardır su ürünlerinde istenilen ivmeyi yakalamaması hep tartışılır olmuştu. Bu gün özellikle Balık çiftliklerinin artması ve bilinçli olarak üretime başlanılması sonucu her yıl katlayarak artıyor. Çok değil bundan 5 yıl öncesine kadar Avrupa’nın Soğuk iklim kuşağındaki ülkelerden balık gelirdi. Bu gün sadece Avrupa’ya değil Dünya da 130 ülkeye Türkiye Deniz ürünleri satar hale geldi. İki senedir Hayvansal gıda ihracatımızın bir numaralısı deniz ürünleri oldu.
Su ürünleri, başta balık olmak üzere kabuklu hayvanlar ve yumuşakçaları içeren taze, soğutulmuş, dondurulmuş veya konserve olarak işlenilmiş bütün ve parça halindeki deniz, tatlı su ve kültür balıkçılığını içeriyor. Sadece balıkları yetiştirip pazarlanmasından ziyade katma değeri daha fazla hale gelmiş halde pazarlanması yapılıyor.
Su ürünlerinin geçen yıl üretimi yaklaşık 700 bin ton’a ulaştı. Buna rağmen ülkemizde kişi başı yıllık su ürünleri tüketim 3 kg Avrupa’da 25 kg. Bu şartlarda Su ürünleri üreticilerinin dışa açılmalarından başka şansı yok.
Konum itibari ile çok iyi bir yerde duran ülke üreticilerinin Avrupa’da ki haksız rekabete ile başa çıkmaları kolay olmuyor. Devlet bu konuda yeterince destekte bulunmadığı gibi özellikle kıyıda bulunan Balık çiftliklerine karşı oldukça kötüm davranıyor. Yeni Balık üretimi çiftlik açmak için bürokratik engeli aşmak ayları buluyor. Balık üreticileri yeterince teşvikten yararlanamıyor. Sektördeki gelişmeye pareler olarak ara eleman temininde çok büyük sıkıntı var. Su Ürünleri Fakültesinin ülkemizde henüz yeni olmasından dolayı Üretici Üniversite ortak çalışmaları yok denecek kadar az.
Bunun yanında Üretici firmaların diğer gıdaların başına gelen dedikodulara muhatap olmaması için geç kalmadan sivil örgütlenmelerini yaparak kendi iç denetlemelerin yapmaları gerekmektedir.
Korkmaz MERT
Ziraat Mühendisi
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!