Ağaç Her Tabakada Ayrı Bir Sanat

H. Arif USTAOĞLU
Gövdesi kesildiğinde görülen iç içe halkalar, ağacın yaşı hakkında fikir verdiği gibi, hayatı boyunca gerçekleşen birçok hâdiseye de işaret eder. Tohumun içine dercedilmiş genetik programın işletilmesiyle devreye giren neşv ü nemâ kanununa tâbi olan ağacın büyümesi, tohumun merkezinden başlatılan iki yönlü bir harekete bağlı kılınmıştır. Hareketin biri karanlık dünyanın içine (toprağa), diğeri ise, güneş ışığı ve havanın olduğu yeryüzüne (yukarıya) doğrudur. Gövde ve dallar, uzun borular şeklindeki hücrelerden inşa edilir. Gövde kısmında lifli yapıdaki hücreler çok sıkı şekilde bir araya getirilmiş ise, ağacın odun kısmı sert; aksi olduğunda ise, yumuşak olmaktadır. İnsan bedenindeki kan damarlarına benzer şekilde, gövdenin odun kısmındaki hücrelerin çoğu, ince boru hatlarıyla birbirlerine bağlıdır.

Hücrelerin boru şeklindeki yapısı da, odunun güçlü ve dayanıklı olmasına vesile olmaktadır. Ağacın gövdesi boyunca uzanan bu ince borucuklara su ve besin taşıma vazifesi verilmiştir. Köklerden ağacın yapraklarına kadar su ve mineral taşıyan bu hatlar yanında, güneş ışığı (fotosentez) yardımıyla yapraklarda ürettirilen şekerlerin tamamını köklere taşıyan başka hatlar da vardır.
Gövdesinden enine bir kesit alındığında bir ağacın; kabuk, kambiyum (kabuğun altındaki ince kısım), floem (iç kabuk), diri odun (ksilem) ve öz odun olmak üzere beş tabakadan yapılmış olduğu görülür.

Kabuk
Ağacın enine büyümesi için, bölünme gücü yüksek bir tabaka olan kambiyuma, ‘kabuk' olarak bilinen, mantara benzer bir doku ürettirilir. Kabuk, gözeneklere sahiptir. Bu gözenekler, hava kirliliği ve toz ile tıkanabilmektedir. Bu sebeple meselâ çınar gibi, birçok ağacın kabuğu devamlı yenilenir. Eski kabuğunun plâka şeklinde dökülmesiyle, temiz gözeneklere sahip yeni kabuklar teşkil edilir.
Ağacı korumakla vazifeli dış kabuk hücreleri uzun ömürlü değildir. Suya dayanıklı bir yapıda olan kabuk, ağacı birçok yönden korur. Kabukla, ağacın gövdesi çeşitli böcek, hastalık ve parazit bitkilerden korunduğu gibi, odunun iç kısmında bulunan hücreler de sıcak ve soğuğa karşı korunur. Kabuk ayrıca odun ve dalların aşırı su kaybetmesini engellemede de önemli rol oynar. Bazı ağaçların kabukları, yangına karşı dayanıklı hususî bir malzemeyle donatıldığından, âni çıkan tesiri az orman yangınlarında bu kabuklar vasıtasıyla ağaçların hayatta kalabilmeleri sağlanır.
Kabukların çoğunda, ağacı korumada rol alan, akıntı durdurucu ‘tanen' gibi kimyevî maddeler bulunur. Tanenlerin tatlarının kötü olması, ağaçlara zarar verebilecek canlıların ağaçtan beslenmelerine engel olur. Çam, köknar ve okaliptus gibi bazı ağaçların kabuklarında sakız ve reçine üretilir. Bu ağaçlar yaralandığında, sakız ve reçine akıntısı ile yara kapatılarak iyileşme hızlandırılır. Ayrıca, ağaç kabuklarına sentez ettirilen sakız ve reçineler, antiseptik özelliklere sahip kılındığından, eskiden beri tıpta kullanılmaktadır.
Kambiyum
Çok ince bir tabaka şeklinde yaratılan kambiyum, gövde ve dalların iç kenarı üzerine, kabuğun hemen altına yerleştirilmiştir. Kambiyum, odun ve dalların inşasında tuğla vazifesi gören bütün hücrelerin faaliyet gösterdikleri yerdir. Ağaç büyümeye başladığında, her bir kambiyum hücresi devamlı ikiye bölünür. Her büyüme mevsiminde ağacın genişlemesiyle, yeni bir tabaka meydana getirilir. Kambiyum hücrelerinin sürgünlerin ucunda bölünmesiyle de sürgünlerin uzaması temin edilir.
Fotosentez vasıtasıyla yapraklarda üretilen şeker molekülleri taşındıkları kambiyum hücrelerinin duvarlarında birbirine bağlanarak, yüzlerce zincirden meydana getirilen ve odunun temel maddesi olan selüloz ve lignin yapılır. Kambiyum tabakası, diğer dokulardan biraz daha yeşildir, klorofil ihtiva eden bu hücrelere, fotosentez vasıtasıyla şeker ürettirilir. Gövde veya sürgün gençken, kambiyum sadece saydam koruyucu hücrelerden meydana gelen bir tabaka ile örtülür. Bir veya iki büyüme mevsiminden sonra gövde, floem ve kabuğun ince bir tabakasıyla örtülmüş olur. Böylece gövdenin besin ihtiyacı, yapraklardaki klorofiller üzerinden karşılanır.

Floem (iç kabuk)
Gövde veya dalların dış kısmındaki kambiyum hücreleri, zaman içerisinde lifli yapıdaki floem tabakasına veya iç kabuğa dönüştürülür. Aşağıya doğru boru hatları şeklinde dizilmiş floem hücreleri, yapraklarda ürettirilen şekerleri, köklere taşımakla vazifeli olduğundan, yol üzerindeki kambiyumun besin ihtiyacı dolaylı olarak karşılanmış olur. Baharla ağaç kış uykusundan uyandırıldığında, floem damarlarındaki besin akışı aşağıdan yukarıya doğru ters döndürülerek, floemle, köklerden yukarıya doğru besin taşınmaya başlanır. Çünkü yapraklar, yeni şeker üretiminin gerçekleştirildiği fotosenteze hazır değildir. Rahmetin bir cilvesi olarak, büyümekte olan ağaca floem vasıtasıyla köklerde depolanan gıda taşınmış olur. Kambiyum hücrelerinin hususî bir tabakası olan ‘mantar kambiyum' adlı doku zamanla taşıma vazifesi üstlenmek üzere floeme eklenir.
Diri odun (ksilem)
Kambiyum hücrelerinin bölünmesiyle ‘diri odun' olarak da bilinen ‘ksilem' yaratılır. Kökler vasıtasıyla emilen su, mineral ve diğer besinleri yapraklara kadar taşıma vazifesi verilmiş diri odun hücreleri, insan bedenindeki kan damarları gibi, bütün ağacı saracak kadar uzundur. Diri odun isimli kanallar vasıtasıyla taşınan suyun miktarı, yaradılışın mükemmelliğine en güzel delillerden biridir. Ağaç türüne göre değişmekle birlikte, iyi yetişme şartlarındaki olgun bir ağaçta günde yaklaşık 1.400 litre kadar su taşındığı kabul edilirse, bir büyüme mevsimi boyunca tonlarca litre su, kökten yapraklara taşınmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, ormanda bulunan her ağacı, bir su sütunu olarak düşünmek mümkündür. Su, sebepler plânında ‘ozmos' denen bir işlemle ve moleküllerin birbirine yapışmasıyla, kökler tarafından emilir ve yapraklardan buharlaşana kadar, ağaçların tepesine doğru metrelerce yol kateder. Ağaç, fotosentez için bu suyun sadece % 1'ini kullandığından bu süreçte, birçok zincirleme reaksiyon da gerçekleştirilir. Bunlardan biri, geri kalan suyun, terleme yoluyla (transpiration) yapraklardan havaya geçmesidir. Bu geçiş sayesinde ağacın sıcak havalarda aşırı şekilde ısınması önlenir. Meselâ, olgun bir meşeden buharlaşan su, yaklaşık 0,1 kilowattlık elektrik enerjisinin sebep olabileceği bir yangında ortaya çıkabilecek miktarda bir ısıyı emebilir. Yani terleme, ısıyı emerek, ağacın aşırı ısınmasıyla oluşabilecek yangından ağacı korur.
Terlemenin ekolojik bir fonksiyonu da vardır. Terleme yoluyla havada oluşturulan rutubet, bitkilere ve çevresinde bulunan diğer canlılara fayda sağlar. Ormanların, yağmurun başlıca kaynağı olduğu hatırlanırsa, bilhassa denizden uzak iç kesimlerde, terleme hâdisesi, yağmur bulutlarının teşekkülü için gerekli şartlardan birini teşkil eder.
Ilıman iklim ağaçları, sadece yılın sıcak dönemlerinde büyüyecek şekilde programlanmıştır. Kesilmiş bir odunun yüzeyindeki geniş açık renkli yıllık halkalar (ilkbahar odunu) ağacın yetişme şartlarının iyi olduğunu gösterir. Yıllık halkadaki çok koyu renkli çizgi (yaz odunu) ise ağacın büyümesinin yavaşladığı döneme aittir. Bundan dolayı hücreler çok küçük, yoğun ve kalın hücre duvarına sahiptir. Diğer yandan tropikal iklime ait ağaçlar devamlı büyümeye programlandığından, ılıman iklimdeki ağaçlar gibi yıllık halkalara (ilkbahar, yaz odunu) sahip değildir.


"... Her ağacın içinde işleyen tezgâh öyle bir fabrikadır ki, o ağacın bütün ecza ve âzâsını teşkil ve tedvir ve tedbirini gayet hassas mizanla ölçtüğü gibi, bütün ayrı ayrı âzâlarına lâzım olan maddeleri ve rızıkları, gayet mükemmel bir intizam altında sevk ve taksim ve tevzi ile beraber akılları hayret içinde bırakan şimşek çakmak gibi bir sür'at ve saati kurmak gibi bir sühulet ve bir orduya arş demek gibi bir birlik ve beraberlik ile o hârika fabrika işliyor." (2. Şua)

"Elhâsıl; herbir ağacın evveli, öyle bir sandukça ve program, ve âhiri, öyle bir târifename ve nümune; ve zahiri, öyle bir musannâ hulle ve bir münakkaş libas; ve bâtını, öyle bir fabrika ve tezgâhtır ki, bu dört cihet öyle birbirine bakıyorlar. Ve dördün mecmuundan öyle bir sikke-i âzam, belki bir ism-i âzam tezahür eder ki, bilbedahe, bütün kâinatı idare eden bir Sâni-i Vâhid-i Ehad'den başkası o işleri yapamaz. Ve ağaç gibi her zîhayatın evveli, âhiri, zâhiri, bâtını birer sikke-i tevhid, birer hâtem-i vahdet, birer mühr-ü ehadiyet, birer turra-i vahdâniyet taşıyor." (2. Şua)

"... Eğer bütün icadlar o kudrete verilmezse, o vakit o tek ağacın inşa ve idaresi, bütün ağaçlar, belki zeminin icadı ve idaresi kadar müşkül olacak. Çünkü o zaman herşey mâni ve sed olur. O hâlde bütün esbap toplansa, bir ağacın emirden, iradeden gelen ukde-i hayatiye midesinden, zembereğinden intizamla meyve, yaprak, dal ve budaklara lâzım erzak ve cihazatı gönderemezler. İllâ ki, ağacın herbir cüz'üne, hattâ herbir zerresine bütün ağacı ve eczasını ve zerrâtını görecek ve bilecek ve yardım edecek bir göz, bir ihâtalı ilim, bir harika kudret verilsin." (On Beşinci Şua)


Öz odun
‘Öz odun' denen kısım, odununun merkezindeki büyüme halkalarından inşa edilir. Öz odun, yaşlı diri odun (ksilem) olduğundan, diri odunun bir parçası sayılmaktadır. Ancak bütün ağaçlarda diri odun ile öz odun arasında açık bir ayrım olmayabilir. Öz odun, uzun süre su taşıma görevinde kullanılmadığından kurudur ve diri oduna göre daha koyu renklidir. Ağacın hayatî faaliyetlerinde uzun süre vazife almadıkları için ağacın bu kısmına ‘ölü odun' da denir. Bazı ağaç türlerinde öz odun, sakız, reçine ve benzeri maddelerle tıkanabilmektedir. İçi oyuk olan ağaçlarda, öz odun, ağaç yaşlandıkça canlı dokulara nispeten daha fazla çürümüştür. Bu durumdaki bir ağaç, çürük kabul edilmez. Birçok yaşlı ağacın yaşadığı tabiî bir süreç olan bu özellik ile ağaçlar daha değerli bir hâle gelmekte ve Osmanlı çınarları gibi ‘anıt ağaçlar' olarak anılmaktadır. Bu durumun, ağacın yapısını zayıflatmaması hayret vericidir. Boru şeklindeki bu yapı, dış tesirlerin iletilmesine mâni olduğundan, muazzam bir dayanıklılık meydana getirir; bu da sert rüzgârlara karşı ağacın ayakta durabilme kapasitesini artırır. Sert rüzgârlarda ağaçların birçoğunun devrilmesine rağmen, içi oyuk ağaçların zarar görmemesi bu hipotezi destekler. Uzun ve yuvarlak kemiklerimizin içinin boş olmasındaki hikmet de aynı prensibe bağlı kılınmıştır.
Bir kısmı kimyevî yollardan olmak üzere odun hammaddesinden 6.000'den fazla malzeme elde edilebilmektedir: Kâğıtlar, sepetler, kutular, oyuncaklar, kartonlar, şapkalar, kâğıt kumaşlar, ayakkabı astarları, çantalar, cerrah elbiseleri, sun'î ipek ve kumaşlar, selofan, selüloit, patlayıcı maddeler, fotoğraf filmleri, çeşitli plâstikler, dolmakalemler, düğmeler, tokalar, süngerler, sun'î deriler, katı alkol, boyalar, vernikler, tutkallar, ilâçlar, gübreler, terebentin, neftyağı, kolofan, çeşitli yağlar, etil alkol, hayvan yemleri, stabilize yol materyalleri ve kömür ilk akla gelenlerdir.
Ağaçların, iklim şartlarına da birçok olumlu tesiri vardır. Ağacı ve yeşili bol olan bölgeler daha fazla yağış aldığından, buralarda iklim nispeten daha yumuşaktır. Bir otoyolun çevresindeki ormanlığın, otoyolda oluşan gürültüyü emdiği tespit edilmiştir.
Bu noktada Peygamberimiz'in (sas) insanlara, kıyamet koparken bile ellerindeki fidanı dikme tavsiyesinin hikmeti daha iyi anlaşılmaktadır. Allah (cc), tabiatta yarattığı her canlı ve hâdisede olduğu gibi, bir tohumun yeşermesine ve ağacın yapısında gerçekleştirdiği fonksiyonlara da birçok mu'cize ve hikmetler dercetmiştir. İnsan olarak bize düşen bu mükemmellikleri görüp anlamak, ibret almak ve onları gerçek sahibine vermektir.

http://www.sizinti.com.tr/konu.sizinti?SIN=a1c9ecef92&k=2581&1855973689


Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!
Yorum ekle

Yorum ekle

    • bowtiesmilelaughingblushsmileyrelaxedsmirk
      heart_eyeskissing_heartkissing_closed_eyesflushedrelievedsatisfiedgrin
      winkstuck_out_tongue_winking_eyestuck_out_tongue_closed_eyesgrinningkissingstuck_out_tonguesleeping
      worriedfrowninganguishedopen_mouthgrimacingconfusedhushed
      expressionlessunamusedsweat_smilesweatdisappointed_relievedwearypensive
      disappointedconfoundedfearfulcold_sweatperseverecrysob
      joyastonishedscreamtired_faceangryragetriumph
      sleepyyummasksunglassesdizzy_faceimpsmiling_imp
      neutral_faceno_mouthinnocent
Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız