- 2.1. Gövdesiz Bitkiler.......................................................................................................................... 29
- 2.2. Gövdeli Bitkiler............................................................................................................................. 29
- 2.3. Ağacı Oluşturan Bölümler.............................................................................................................. 29
- 2.4. Odunsu Bitkilerde Organlar............................................................................................................ 30
- 2.4.1. Kök.................................................................................................................................. 30
- 2.4.2. Gövde ve Sürgünler.......................................................................................................... 30
2.4.3. Kabuk................................................................................................................................ 30
2.4.4. tomurcuk........................................................................................................................ 31
- 2.4.5. Yaprak.............................................................................................................................. 31
- 2.4.6. Çiçek................................................................................................................................ 32
- 2.4.7. Meyve.............................................................................................................................. 33
BİTKİLER
I. GÖVDESİZ BİTKİLER (Thallophyta)
Bakteriler
Mavi-yeşil algler Algler Mantarlar Karayosunları
II. GÖVDELİ BİTKİLER (Cormophyta)
Eğreltiler
Tohumlu veya çiçekli bitkiler (Spermatophyta)
Bitkiler dünyasının en gelişmiş grubunu Spermatophyta (Tohumlu veya çiçekli bitkiler) oluşturur. Bu grup kendi arasında iki grupta incelenir:
Gymnosperm (Açık tohumlu bitkiler): Tohumu taşıyan karpel (değişikliğe uğramış yaprak) kapanmamış yani tohum açıktadır.yani tohum pulları açık kalanlar.
Angiosperm (Kapalı tohumlu bitkiler): Tohumu taşıyan karpel (değişikliğe uğramış yaprak) veya tohum pulu iki yan kenarlarıyla birleşerek kapalı bir muhafaza (Ovaryum) oluşturmuştur.
Tohumla (meyve) üreyen ve çiçekli bitkiler diye isimlendirilen yüksek organizasyonlu bikiler "Odunsu" ve "Otsu" olmak üzere iki gruba ayrılırlar.
"AĞAÇ": Boyu en az5m, çapı da 10cm'den az olmayan, dal, sürgün ve yaprakların oluşturduğu tepe tacını tek bir gövde ile taşıyan, her sene çap artımı yaparak kalınlaşan, boy büyümesi yaparak boylanan ve dokularındaki hücrelerin büyük bölümü odunlaşmış olan uzun ömürlü odunsu bitkilerdir.
"ÇALI": Toprak seviyesinden itibaren aynı kalınlıkta birçok gövdesi bulunan ve fazla boylanmayan (ancak 5m'ye kadar ulaşabilen) odunsu bitkilerdir.
Ağacı oluşturan bölümler:
Kök: Topraktan su ve suda erimiş halde bulunan maddelerin yapraklara ulaştırılmasında iletim boruları yardımı ile hizmet eder ve gövdeyi toprağa bağlar.
Gövde: Dal ve sürgünlerden oluşan tepe çatısını (tacı) taşır, desteklik görevi yapar; köklerin aldığı su ve suda erimiş maddelerin yapraklara ulaştırılmasında iletim boruları yardımı ile hizmet eder; organik maddeleri depolar; günlük hayatımızda yüzlerce kullanış yeri olan odun hammaddesi de gövdede oluşur.
Tepe tacı: Ağacın mimari yapısını oluşturan ve her sene tepe ve yan tomurcukları ile boy büyümesi yapan "uzun sürgün"ler ile, çok yavaş büyüyen ve üzerinde çoğunlukla Çiçek (meyve) tomurcukları taşıyan "kısa sürgünlerden oluşur. Sürgünler üzerinde yaprak ve çiçek tomurcukları taşıyan dalların gençlik safhasıdır.
Ağaçların gençlik döneminde piramidal olan tepe taçları ileri yaşlarda yayvanlasın Hayatı boyunca tepesi dar-sivri kalan ağaçlar (Ehrami Kavak, Ehrami Servi) olduğu gibi, dal ve sürgünleri yerlere kadar sarkık ağaçlar da vardır.(Salkım Söğüt). Fıstık Çamı, Ceviz, Meşe, Kestane gibi ağaçlar da yayvan ve geniş tepelidirler.
Tepe tacını oluşturan uzun ve kısa sürgünlerden başka, gövde ve dalların kabukları altında uyuyan gözler vardır ki, kuvvetli ve aşırı budamalar veya tepe kurumaları gibi nedenlerle ağacın tepesi ile kökleri arasındaki dengenin bozulması durumunda bu tomurcuklar kabuk altından sürerler ve ağacın gövdesi yeniden genç sürgünlerle dolar. Bunlara "Su sürgünieri" denir. Ayrıca ağacın toprağa yakın gövdesi veya kökleri yaralandığında buralardan bir takım sürgünler sürer ki, bunlara "Kök ve Kütük sürgünleri" denir. Baltalık ormanlar bu sürgünler yardımı ile yenilenir işletilir.
ODUNSU BİTKİLERDE ORGANLAR
1.KÖK
Görevi, topraktan su ve suda erimiş halde bulunan anorganik maddelerin alınmasına hizmet etmek, aynı zamanda bitkilerin toprak üstü organlarını toprak altına bağlar. Ayrıca gövde ve yapraklarda olduğu gibi yedek madde depo ederler.
Depo kökleri: Şeker pancarı, havuç gibi. Besin maddesi depo ederler.
Tutunucu kökler: Hedera helix, orman sarmaşığında olduğu gibi adventif (sonradan oluşan) kökler. Destek kökleri: Ficus religiosa (Brahman inciri), Monstera (Devetabanı)'da olduğu gibi. Özümleme kökleri: Epifit bitkilerde havada kalan klorofil taşıyan kökler gibi.
Hava kökleri: Bataklık servisi gibi bataklıklarda yetişen bitkiler toprak ve sularda oksijen yetersizliğini gidermek için toprak ve su yüzeyine çıkardığı domuz burnu şeklindeki kökler.
2. GÖVDE VE SÜRGÜNLER
Odunsu bitkilerde gövde, her yıl kalınlaşan, toprak seviyesinden yükselmiş olarak ana ve yan dallar ile sürgünleri ve bunlar üzerinde yer alan yaprak, çiçek, kozalak veya meyveleri birlikte taşıyan, ağaç ve çalıların tabii ömürleri kadar kalıcı, odunlaşmış bir organdır.
Buna karşılık otsu bitkilerde gövde bir sene içinde (bir vejetasyon periyodunda) gelişen, yaprak ve çiçek açan, meyve ve tohum veren, aynı sene içerisinde ölen, kısa ömürlü bir organdır.
Sürgünler, ağaç ve çalıların habitusunu (genel görünümünü) oluşturur. Üzerinde yaprakları, çiçek, tohum, kozalak ya da meyveleri taşıyan dalların veya gövdenin gençlik safhasıdır. Sürgün sözcüğü ile pek fazla yaşlanmamış gövde ve kalın dallar ucundaki birkaç yıllık genç dallar kastedilir.
Uzun Sürgün: Tomurcukları belirli internodlarla (aralık) birbirinden ayrılmış, ağaç ve çalılarda "boy büyümesi" sağlayan ve uzun ömürlü sürgünlere denir.
Kısa Sürgün: internodlar (tomurcuklarının aralıkları) birkaç milimetreyi geçmeyen, kısa ömürlü ve ağacın gövde ve dallarının uzamasında rolü olmayan sadece üzerinde vejetatif (yapraklar) veya generatif (çiçek, tohum, kozalak) organları taşıyan sürgünlere de kısa sürgün adı verilir. Mesela Çamlarda 2,3,5 iğne yaprak veya Sedirlerde birçok iğne yaprak püskül gibi bir arada kısa sürgünlere bağlıdır. Armut, Erik ve Elmada çiçek veya meyveler kısa sürgünlerde yer alır.
Kök ve Kütük Sürgünü: Çoğunlukla yapraklı ağaçlarda ve bazı iğne yapraklılarda kök veya gövdenin yaralanması veya kesilmesi halinde, yara kambiyumundan oluşur. Bu tomurcuklardan oluşan sürgünlere de "Kök sürgünü" veya "Kütük sürgünü" denir.
3.KABUK
Kabuk özellikle sürgün ve yapraklarına ulaşılamayacak kadar boylanmış veya sonbahar ve kış aylarında yaprakları dökülmüş bulunan yaşlı ağaçların tanınmasında, en önemli karakteristiklerden biridir.
Dış kabuk canlı iç kabuk ile kambiyumu korumaktadır. Bazı ağaçlarda ilk teşekkül eden periderm uzun yıllar hatta ağacın hayatı boyunca üzerinde kalmaktadır. Bu tip kabuklarda hücreler radyal yönde bölünmek ve büyümek suretiyle çevresini genişletmekte ve böylece çap artımına ayak uydurabilmektedir. Bunun sonucu olarak da, yaşlı ağaçların kabukları düz pürüzsüz ve çatlaksızdır.Örneğin Fagus (Kayın), Carpinus(Gürgen), Fraxinus ornus(Çiçekli dişbudak), Laurus nobilis (Defne) gibi.
Bazı ağaçlarda ise, ilk oluşan peridermin altında yeni yeni peridermler oluşur ve önceki peridermlerin içeri ile bağlantısı kesilerek ölürler, çatlarlar ve bunların sonucunda kabuğun dış görünüşü pullu veya boyuna çatlaklı olur. Örneğin, Betula(Huş)'larda, bazı Akçaağaç türlerinde ve Rosaceae familyasının bazı cins ve türlerinde (örneğin Prunus türlerinde) görüldüğü gibi kabuk kağıt gibi ince ve geniş levhalar halinde soyulur. Meşe türlerinde örneğin O.cerris, Q.libani gibi "Kırmızı Meşeler" grubunda kabuk çok kalın derin çatlaklı, pullar uzun ve geniştir.
Kabuk rengi ağacın yaşına göre değişikliğe uğramakla beraber türlerin tanımında kolaylık sağlayabilir. Örneğin Pinus sylvestris (Sarıçam)'de kabuk tilki sarısı rengindedir, diğer yerli çam türlerimizden kolaylıkla ayırdedilebilir. Asya Servi Kavağında kabuk düz parlak ve kireç beyazı renginde olduğu halde, Avrupa Servi Kavağında kabuk koyu esmer renkli ve çatlaklıdır.
4.TOMURCUK
Tomurcuk, yapraklan birbiri üzerine sıkıca kapanmış ve internodları uzamamış bir embriyonik sürgündür. 'Sürgünün gençlik devresi' veya 'Genç bir sürgünün kışlama şekli' de denilebilir.
Bu tanımlara göre tomurcuk internodları çok kısa olan bir sürgün olup yaprak ve çiçek partileri bu sürgün üzerinde karşılıklı, sarmal veya çevrel olarak birbirinin üzerine kapanmış, tıkız bir şekilde istiflenmiş vaziyettedirler ve çoğunlukla "Pul" adı verilen metamorfoze olmuş (değişime uğramış) yapraklarla dıştan örtülerek korunmuştur.
Tomurcuklar üç ana tipte toplanabilir.
- 1. Uyuyan Tomurcuklar (Uyuyan gözler): Başlangıçta normal oluşmuş, fakat gelişmeleri frenlenen ve
ancak dışarıdan bir etkiyle (örneğin çiçek ve sürgünlerin donması, sürgün tepesinin kesilmesi gibi) uyarılarak
kabuk üzerinde sürebilen tomurcuklara denir. - 2. Arızi (Adventif) Tomurcuklar: Kök ve gövdelerin yaralanmasından sonra oluşan tomurcuklardır.
3. Kış Tomurcukları: Vejetasyon peryodunun sonuna doğru normal renk ve büyüklüklerini alan ve
sürgünlerin üzerinde cins ve türlerine has bir diziliş gösteren tomurcuklardır.
Sürgün üzerinde yaprak koltuklarında yer alan tomurcuklara "yan durumlu"veya"lateral tomurcuk" tepede yer alanlara "terminal tomurcuk" gibi adlar verilir.Bunlardan ayrı olarak "yalancı terminal tomurcuk" dan söz edilir. Bu tip tomurcuklar sympodial dallanma gösteren Kestane, Gürgen, Ihlamur, Çınar, Söğüt, Kayınlarda görüleceği gibi sürgünlerin uç kısımları kuruyarak, tepeye yakın yan durumlu tomurcuk terminal duruma geçer. Lupla bakıldığında bu tomurcuğun yanında sürgünün kurumuş ucu, bir çıkıntı (mahmuz) halinde görülür.
Bazı tomurcuklar hem yaprak hem de çiçek partilerini birarada taşırlar ki bunlara "karışık tomurcuk" adı verilir. Tomurcuklar çoğunlukla sürgüne doğrudan doğruya otururlar, bunlara "sapsız tomurcuk", veya Kızılağaç ve Yalancı Cevizlerde olduğu gibi sürgüne bir sapla bağlanır ki bunlara "saplı tomurcuk" denir.
Çoğunlukla her yaprak koltuğunda bir adet yan durumlu, lateral tomurcuklar bulunuyorsa da, bazen bunların sayısı iki veya üçe çıkabilir; bu tip tomurcuklara "yedek tomurcuklar" adı verilir.
Tomurcuklar dıştan pulla örtülüp örtülmediğine veya örtülmüşse pul sayısına göre "Çıplak", "Tek pullu" (Salix L, Platanus L), "Çift pullu" (Alnus L), "Az sayıda pullu" (Castanea L, Tilia L), "Çok sayıda pullu" (Prunus spinosa L.) gibi isimler alırlar.
5.YAPRAK
Yapraklar, sürgünler üzerindeki nodlara bağlı,(nod:yaprağın sürgün üzerinde oluştuğu yere verilen isimdir.) aya, sap ve taban gibi üç kısımdan oluşan, genellikle geniş, yassı ve yeşil bir organ olup, bitkilerde gaz alışverişinde bulunurlar, terleme (transpirasyon) ve özümleme (fotosentez) yaparlar. Sürgünlerin nodlarında, vejetasyon konisinin yaprak taslaklarından bir yan organ olarak meydana gelirler.
Yaprak Sapı: Yaprak sapı (petiol) kısa veya uzun, ince ya da kalın, silindirik, köşeli veya yandan basık olabileceği gibi, tüylü, siğilli veya az çok üstten boylu boyunca oluklu veya yanlardan kanatlı olabilir.
Yaprak sapının olmaması veya yok denecek kadar kısa olması halinde, yaprak ayası sürgüne doğrudan doğruya oturur ki (Ouercus robur- Saplı meşe gibi) böyle yapraklara "sapsız" (sessile) denir. Yaprak sapının sürgüne bağlandığı yerde, sapın iki tarafında bir çift zarsı veya yaprak biçiminde çıkıntılar görülür, bu organlara "kulakçık" adı verilir.
Yaprakların sürgünler üzerinde 4 değişik tipte dizildikleri görülür.
- 1. Karşılıklı (opposit): Her nodda karşılıklı bir çift yaprak bulunur. (Acer, Fraksinus, Aesculus Cornus.)
- 2. Çevrel (vertisillat): Her nodda üç veya daha fazla sayıda yaprak çevrel olarak bulunur. (Nerium, Catalpa)
- 3. İki Sıralı Sarmal (almaşlı): Yapraklar sürgün üzerinde iki sıra boyunca ve fakat her nodda bir yaprak
çıkacak şekilde dizilmişlerdir. (Fagus, Castanea, Carpinus, Ulmus, Coryllus, Tilia). - 4. Çok Sıralı Sarmal (spiral): Bir nodda tek yaprak bulunur ve müteakip yapraklar sürgün üzerinde helezoni
bir tarzda dizilerek yer alırlar (Quercus, Populus, Salix, Juglans, Alnus).
Yaprak Şekilleri: Yaprak ayası, yaprağın yassılaşmış, az veya çok geniş yüzey oluşturan yeşil kısmıdır. Yaprak ayasının çeşitli şekillerine göre isimler verilmiştir: Örneğin, iğne, ipliksi, şeritsi, yumurtamsı, ters yumurtamsı, eliptik, mızraksı, yüreksi, ters yüreksi, böbreksi, geniş eliptik, dairemsi, baklava dilimsi, deltat, oraksı, kılıçsı, yelpaze, fil kulağı şekilli, biz şeklinde gibi.
Yaprak Kenarı: Yapraklar ayanın kenar şekillerine göre de değişik adlar alırlar. Düz veya tam kenarlı, dişli, testere dişli, oymalı veya dilimli, çift sıralı dişli, dalgalı gibi. Yaprak kenarındaki dalgalılık az veya çok, düzenli veya düzensiz bir şekilde parçalanma gösterir ki bu şekildeki yapraklara loplu denir.
Yaprak Tipleri: Bir sap üzerinde tek olarak bulunan yapraklara "Basit" (yalın), aya parçalanarak ayrı ayrı bölümlere (yaprakçıklara) ayrılmış ise, bu tip yapraklara da "Bileşik" veya "Tüysü" denir. Bileşik yaprakta en uçtaki yaprak tek ise "Tek Tüysü", çift ise "Çift Tüysü" terimleri kullanılır. Tüysü yapraktaki yaprakçıklar da ikinci veya üçüncü derecede yaprakçıklara bölünmüş olabilir. (Acacia dealbata ve bazı eğreltilerde olduğu gibi) Bunlara "Katlı Tüysü" adı verilir.
Yaprak Tepesi: Yaprak ucunun veya tepesinin şeklini tanımlamak için de kullanılan terimler vardır. Örneğin, sivri, yuvarlak, küt, küt ve kesik, kertikli, damla uçlu, kılçıksı uçlu,biz uçlu gibi.
Yaprak Tabanı: Yaprak ayasının sapa bağlandığı taban (dip) kısmı için de bazı terimlere gereksinme duyulur. Taban çoğunlukla simetriktir. Bazı cins ve türlerde yaprak ayasının bir yarısı diğerine nazaran daha uzun veya daha dardır; buna "Çarpık" ya da"Asimetrik" yaprak denir.(Ulmus, Celtis, Tilia yapraklarında olduğu gibi.)
Yaprak Yüzeyi: Ayanın alt ve üst yüzünde örtü tüyleri bulunmazsa çıplak" terimi kullanılır. "Tüylü" olduğu takdirde, tüylerin karakterine ve sıklık derecesine göre (sık, seyrek, kısa veya uzun, yumuşak, ipeksi, sert ve kilsi, dik veya yatık, basit veya dallı, yıldız şeklinde, keçe veya pamuksu tüylü gibi) isimlendirilirler. Aya, düz, parlak olabileceği gibi, küçük, sert ve sivri çıkıntılar ile kaplı bir yüzeye sahip olabilir. Bazı yaprakların yüzeyleri bir mum tabakasıyla kaplı olduklarından dolayı mavimsi-yeşil (glaucus) renkli görünürler.
6. ÇİÇEK
Çiçek eşeysel üremeye hizmet için yaprakları değişime uğramış bir kısa sürgündür. Kısa sürgün üzerindeki yapraklar az veya çok değişikliğe uğrayarak çiçek örtüsü ile eşeysel organları meydana getirmektedir. Her çiçek bir yaprağın koltuğundan çıkar, fakat bu yaprak normal yapraklar gibi değil, daha çok pul şeklinde olup, bazı bitkilerde iyice körelmiştir. Bu yapraklara "Brahte" denir. Brahtenin koltuğundan çıkan ve ucunda çiçek taşıyan dala çiçek sapı (pedisel) denir.
Erkek ve dişi organları birarada bulunan çiçekler "erdişi veya erselik"(Hermafrodit), erkek ve dişi organlardan yalnız birini taşıyanlara da bir eşeyli veya bir cinsli çiçek denir.
Erkek ve dişi çiçekler aynı bitkinin ayrı ayrı dallarında yer alırsa (Örneğin Quercus, Betula, Abies, Pinus gibi) bu bitkilere "Bir Evcikli" bitkiler denir. Eğer dişi ve erkek çiçekler ayrı ayrı ağaçlar üzerinde bulunuyorsa bunlara da "İki Evcikli" bitkiler denir.Örneğin Taxus, Salix, Populus gibi. Bazı bitkilerde hem erselik ve hem de erkek ve dişi çiçekler ayrı ayrı bulunabilir, bunlara poligam bitkiler denir. Örneğin Fraxinus, Acer gibi. Yaprakların Sürgün Üzerindeki Dizilişi: Normal sürgünler dikkatli bir şekilde incelendiğinde, Çiçeklerde döllenme olabilmesi için, çiçek tozlarının (polenlerin) bir araçla dişi organın stigmasına taşınması gerekir. Bu taşınma olayına tozlaşma denir. Poleni rüzgarla taşınan bitkilere "Anemogam",böceklerle taşınan bitkiler "Entomogam", sularla taşınan bitkilere "Hidrogam" ve tozlaşması kuşlarla olan bitkilere "Ornitogam" adı verilir. Bitkiler aleminde polenlerin taşınması çoğunlukla rüzgarlar ve böcekler aracılığıyla olmaktadır.
Çiçek Kurulları: Çiçekler ya sürgünler üzerinde teker teker veya dallanmış bir eksen üzerinde birçok çiçek bir arada toplu halde bulunurlar. Bu toplu duruma, "Çiçek Kurulu" veya "İnflorosens" denir.
Çiçeklerin teker teker bulunması halinde, bu çiçek sürgünün ucunda yer almış ise artık o sürgünün vejetatif büyümesi durmuş olur; böyle çiçek "Terminal Çiçek" adını alır. Eğer çiçek sürgünün tepesinde değil yanında yer almış ise çiçekler bitkinin vejetatif büyümesine mani olmazlar. Bu durumda "Lateral Çiçek" adını alırlar.
Çiçek kurulları; basit ve bileşik veya dallanma tarzına göre "Rasemoz" veya "Simoz" diye sınıflandırılır. Rasemoz: Çiçek kurulunda monopodial bir dallanma görülür. Yani ana eksen büyümeye devam eder, yan dallar bu eksenin yanlarından çıkarlar. Ana eksen yan dallardan daha hakim durumda kalır. İki gruba ayrılır. (a)Yan eksenleri dallanmayan tipler.
- 1. Basit Salkım: Uzamış ana eksen üzerinde brahtelerin koltuğundan saplı çiçekler çıkar.
- 2. Başak: Uzamış ana eksen üzerinden brahtelerin koltuğundan sapsız çiçekler çıkar.
- 3. Çomak: Ana ekseni kalınlaşmış ve etlenmiş bir başaktır. (Mısır)
- 4. Kedicik: Ana ekseni aşağıya doğru sarkar, başağı andıran bir basit salkımdır.(Juglans, Populus, Salix).
5.Basit şemsiye: Ana ekseni kısa kalmış ve her biri birer çiçek taşıyan yan dallar bir noktadan çıkarlar.
6.Basit yalancı şemsiye: Alt çiçeklerin sapları ana eksen seviyesine erişir.
7.Kümeç: Kalınlaşmış ve ekseriyetle çiçek tablası şeklini almış ana eksenin çok sayıda sapsız çiçekleri vardır. (b) Yan eksenleri dallanan tipler.
1.Bileşik salkım: Yan eksenleri dallanmış bir salkımdır.(Vitis-Üzüm, Syringa-Leylak gibi) 2.Bileşik şemsiye: Yan eksenleri dallanan bir yalancı şemsiyedir. (Sambucus-Mürver)
Simoz: Çiçek kurulunda simpodial bir dallanma sistemi vardır. Ana eksenin büyümesi devamlı değildir. Bu eksen bir çiçekle sonuçlanıp olgunluğa kavuştuktan sonra, yan eksenler büyümeye devam ederak anaeksenin yerini alırlar.
- 1. Monokazyum: Bu tipte dallanma tek yan dalda devam eder.(Yelpaze, Helezon)
- 2. Dikazyum: Karşılıklı duran aynı dereceden iki yan dalın dallanmaya devam etmesi ile oluşan çiçek
kuruludur. (Fagus, ûuercus, Castanea, Carpinus, Betula) - 3. Pleiokazyum: ikiden fazla aynı dereceden yan dalın aynı noddan çıkarak dallanmaya devam etmesine
denir.
7. MEYVE
Yan kenarları ile kapanmış bir veya çok sayıda karpelden oluşan, tohum tomurcukları olgun birer tohum haline gelinceye kadar onu içerisinde saklayan, daha sonra da etrafa yayılmasına yarayan oluşuma denir.
I. Basit (Sade) Meyveler
(a) Etli ve sulu meyveler.(Üzümsü meyve-Üzüm, Defne,Portakal,Limon,Balkabağı
Çekirdekli sulu meyve- Erik,Şeftali,Kiraz,Vişne, Kayısı,Ceviz.Zeytin
Yalancı etli meyve- Elma, Armut, Ayva) (b)Kuru meyveler.(Tek tohumlu açılmayan kuru meyveler)
Kanatlı-Akçaağaç, Dişbudak, Huş, Karaağaç
Kanatsız-Buğday.Arpa, Nuks, Kayın,Fındık,Meşe,Kestane,Kızılağaç)
Bir veya çok tohumlu açılan kuru meyveler
Magnolia, Fasulye, Erguvan,
Kapsül-Salix, Populus, Haşhaş
II. Agregat Meyveler: Tek çiçek çok pistilden oluşan meyvelerdir.Burada çoğunlukla etli kısımlar, çiçek
tablasından gelişir.Örneğin; Çilek, Ahududu, Magnolia, Liriodendron
III. Bileşik Meyveler: Bazı bitkilerde meyveler sürgünlerde teker teker yer aldığı halde, bazılarında ise
birçoğu biraraya gelerek "Meyve kurulu" meydana getirirler. Agregat meyveden ayıran özellik, herbir pistilin ayrı
bir çiçek çevresinin bulunmasıdır. Örneğin:Çınar, Sığla, İncir, Dut.
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!