Bilindiği üzere ölüm hayatın içinde olan bir olgudur. Ve tüm canlılar için kaçınılmaz bir sondur. Sözün özü ölümün sebebi doğumdur. Doğduk ki öleceğiz yani.. Tarih boyunca insanlar ölülerine çok önem vermişler ve içinde bulundukları toplumun gelenek, örf ve adetlerine göre saygı nişanesi olarak onlar için dinsel törenler düzenlemişlerdir. Yine koydukları yerin kaybolmasına izin vermemişler, çeşitli yapılarla onları muhafaza altına almışlardır.

 

Ülkemizde de cenazelerimize saygı esastır. Onların konduğu kabirler muhafaza edilir. Baştaşı konur. Etrafı çevrilir. Çeşitli ibret verici sözler bu baştaşlarına işlenir. Hatta kabirlerin üzerine basmayı, çiğnemeyi toplumumuz ölüye saygısızlık olarak addetmektedir-ki bu doğrudur. 

Burada amacım insanların içini karartmak değil elbette. İşin cenaze kısmından çok, bir nevi kent içi yeşil alan statüsünde olan mezarlıklarla ilgili dilimin döndüğünce fikirlerimi izhar etmek.. İstanbul için tabii..

İstanbul'da 255 adet müslüman mezarlığı 65 adet ise Ekalliyet (Gayri müslim) mezarlığı bulunmaktadır.

Bu mezarlıkların toplam alanı (ekalliyet hariç) 8 milyon m²'yi bulmaktadır. Mezarlık alanlarını yeşil alan olarak kabul edersek, ki öyle, bu İstanbul'a yeşil doku açısından iyi bir katkıdır. Bir yetişkin ağacın ortalama 8 kişinin oksijen ihtiyacını karşılayacak düzeyde fotosentez yaptığını düşündüğümüzde buralar, daha da anlam kazanmaktadır.

Doğal bitki örtüsü olarak yetişmiş ağaçlar yanında ecdat tarafından dikilmiş, ve halen dikilen ağaçları da göz önünde bulundurursak mezarlıklarımızda yüklü bir ağaç envanteri mevcuttur. En başta ehrami servi olmak üzere, sık rastlanan türler, ibrelilerden, çam, sedir, mazı türleri; geniş yapraklılardan, Akçaağaç, dişbudak, çitlenbik, erguvan, meşe, kokarağaç..ve çeşitli meyve ağaçlarıdır. Vatandaşlarımızın mezar üstü bakımlarında ise şimşir, gül, ortanca, kazayağı, buzçiçeği ve çeşitli mevsimlikler ön plana çıkmaktadır.

Sonuç olarak; mezarlıklar insanımızın bizzat saygı gösterdiği, muhafaza ettiği alanlar olduğundan, buralardaki yeşil doku da hemen hiç tahrip olmadan muhafaza edilmekte, doğal kuruma ve devrilmeler dışında yeşil doku tahribi söz konusu olmamaktadır.

Bu faktörü göz önünde bulundurarak, kente yakın yerlerde, kentle iyi entegre edilmiş yeni, düzenli, içinde her türlü ihtiyacı karşılayacak müştemilatı olan mezarlık alanları ihdas etmek, İstanbul'un yeşil dokusuna da büyük katkı sağlayacaktır. Çünkü zaten istanbul'un her yıl 150 dönüm yeni mezarlık alanına ihtiyacı vardır. Önemli olan buraların yeşil doku konseptinde değerlendirilmesi, ve planlama ve uygulamanın bu bağlamda yapılmasıdır.

Arz ederim.

 Saygılar.

Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!