Her tasarım ürünü, basit elemanların bileşenlerinden oluşur. Temel bileşenler nokta, çizgi, düzlem ve hacim olarak sıralanabilir. Bu yüzden, herhangi bir tasarım ne kadar karmaşık bir yapıya sahip olursa olsun temelde sadece bu tasarım bileşenlerinin değerlendirilmeleri sonucunda tasarımcının oluşturmak istediği sonuç ürün hakkında fikir edinilebilir. Peyzaj tasarımında da , bu bileşenleri oluşturmak söz konusudur.
1. TEMEL ELEMANLAR
1.1. Nokta
Nokta uzaydaki bir pozisyonu belirler. Gerçek hayatta nokta dikkati çekmek İçin boyutlara gereksinim duyar, örneğin bir peyzaj düzleminde çok küçük veya uzak objeler noktalar olarak algılanırlar.
Noktalar çoğunlukla bir bölge üzerinde hak veya egemenlik ileri sürmek, nirengi noktalarını belirlemek, düzenlemenin odak noktasını oluşturmak ve sıradan bir peyzaj ilgi çekici hale getirmek gibi belirli amaçlarla alanları işaretlerler (Bell, 1993).
Görsel bir alanda yer aldıklarında alana yeni bir nitelik ve enerji verirler. Alanın merkezi ve kenarları ile kurdukları ilişki nedeniyle gerilim oluşturur ve hareketi doğururlar .
Noktalar ölçekten bağımsızdırlar. Boyutsuz ve yönsüzlerdir ama etkilidirler. Noktalar kesişme, odak ve kaynak gibi özel mekanları belirler
Tasarımda nokta özel olarak iki şekilde kullanılır; kullanılacak nokta mekan sınırları içindeyse diğer tasarım öğeleri bu noktaya odaklanır; kullanılacak nokta mekan sınırlan dışındaysa tasarımın diğer elemanları ile vizyonda çerçevelenerek noktanın mekanın bir parçası haline gelmesi ve anlamını kuvvetlendirilmesi sağlanır.(Taş, 1999).
alanın içindeki noktaya odaklama (A)ve dışındaki noktaya çerçeveleme yapma (B) (Taş, 1999)
1.2. Çizgi
Bir nokta tek bir boyutta yayıldığında çizgi oluşur. Nokta boyutsuzdur, çizgi ise bir boyutludur Çizginin uzunluğu ve yönü vardır, ama derinliği ve genişliği yoktur.(Bell, 1993).
Noktalar çizgilerin konumlarını belirtirler Tek bir nokta sonsuz çizgi demektir. Gerilim üretir. Ancak iki nokta tek bir çizgi ile ilişki kurar ve gerilimi paylaşır.
Doğada teorik anlamda çizgi bulunmaz. İnsanoğlunun çizgi olarak algıladığı şey gerçekte bir yüzeyin kenarı, formlar arası bir bölme veya düzlemin yönünün dönüşüdür. Çizginin gerçekte algılanabilmesi ve uygulanabilmesi için bir kalınlığının olması gerekmektedir.
Çizgi yönü, enerji veya gücü belirten değişik şekillerde olabilir. Çizginin kalınlığı, genişliği, dokusu vb. onun kalitesidir. Çizgi açık-kapalı, yumuşak-sert, pasif-aktif kontrollü- kontrolsüz, sürekli-kesikli, dalgalı- kırıklı olabilir. Sınırsız çeşitteki çizgi, sınırsız anlam ve duyguyu çağrıştırır. Düz çizgiler sınırlı, durağan; zig-zag çizgiler enerjik; eğri çizgiler duygusal hisler uyandırır; ince çizgiler hassasiyeti belirtir; kalın çizgiler ise kuvveti iletir.(Chernikhov, 1995).
Peyzaj tasarımında çizginin göze yön ve hareket vermesi, duyguyu ifade etmesi, mesafeyi belirlemesi ve perspektifi oluşturması şeklinde işlevleri vardır. Çizgi mekanın belirlenmesi ve sınırlandırmasında kullanılır.( Ayaşlıgil, 2000 b )
1.3. Düzlem
Bir boyutlu bir çizgi yayıldığında iki boyutlu bir düzlem ortaya çıkar. Doğadan örnek vermek gerekirse, yakın dikilmiş ağaç dizisi düşey bir düzlem yada yüksek yatay dallar bir tavan düzlemi olarak algılanabilir. Bir pergole ise daha saydam olmakla beraber yine bir tavan düzlemi oluşturabilir. Temel olarak yeryüzü bir düzlemdir. Göl yüzeyleri, spor sahaları, bina cepheleri, meydanlar ve çim alanlar birer düzlemdir. Kısaca nokta ve çizginin tersine düzlemler gerçekteki gibi algılanır (Bell, 1993).
1.4. Hacim
İki boyutlu düzlemlerin birleşmelerinden meydana gelen üç boyutlu oluşuma hacim denir. Hacimler açık veya kapalı olabilirler. Kapalı hacimler üç boyutlu elemanların bir kütle oluşturmasıdır.Başka bir deyişle, kapalı hacimler, obje veya formla betimlemenin referans alındığı pozitif alanlardır. Açık hacimler, bir mekanın hacminin düzlem veya kapalı kütle gibi elemanlarla çevrelenerek tanımlanmasıdır. Diğer bir deyişle, açık hacimler, pozitif mekanı çevreleyen veya pozitif mekan ile çevrelenen negatif alanlardır. Binalar, arazi formları ve ağaçlar katı kütlelerdir ve kapalı hacimlerdir. Binaların iç mekanları, meydanlar ve derin vadiler ise açık hacimlerdir. (Bell, 1993)
Kapalı hacimler geometrik veya organik yapıda olabilirler Geometrik kapalı hacimler çoğunlukla Mısır piramitleri, gökdelenler ve seralar gibi insan eli ile yapılmış, yapay hacimlerdir. Doğal ortamda ise organik yapıdaki kapalı hacimler pek çoktur. Bu hacimlerin bazıları yumuşak ve yuvarlak çizgilere sahipken, bazıları da sert ve açılıdırlar. Bazı kapalı hacimler zamanla değişir. Volkanik dağ, çöl kayalıkları ve kum tepeleri uzun zamanla, ağaçlar mevsimden mevsime hacimlerini değiştirir.
Doğal peyzajda derin vadiler gibi açık hacimleri oluşturan kuşatma elemanları çoğunlukla dağlar ve tepeler gibi sert kapalı hacimlerdir. Tasarlanmış park alanlarında da doğal peyzajın yöntemlerinden yararlanılarak organik açık hacimler oluşturulmaktadır. Ağaç gruplarının kuşattığı çim alanları ve sık koruluklar içinde yüksek dallar, ağaç gövdeleri ve toprak arasında algılanan mekanlar açık organik ve tasarlanmış hacimlere örneklerdir.(Şendil, 2002)
2. ORGANİZASYON PRENSİPLERİ
Bu birimler, tasarımın en komplike ilkeleridir. İstenilen algıya kullanıcıyı en çok yaklaştıran çözümler bu birimler kullanılarak oluşturulur. Algı çeşitliliği, tatmin ve yetkin tasarım gibi kavramları bir tasarıda en çok besleyen birimler organizasyon prensipleridir.
2.1. Denge
Denge, kompozisyonu oluşturan parçalar arasındaki genel bir eşitliktir. Dengenin görevi birbirleriyle az yada çok yarışan güçleri eşitlemektir. (Ayaşlıgil,1987) Bu yüzden denge, güven, sağlamlık ve rahatlık hissinin ifadesidir. Görsel dengeyi etkileyen başlıca faktörler, renk, form ve dokudur, Konum da dengeyi etkileyen en önemli etkenlerden biridir.
Dengenin genel olarak iki farklı türü vardır (Ayaşlıgil, 2000 b) Birincisi, perspektif dengedir: bir peyzajın tamamını oluşturan ön, orta ve arka fondaki kompozisyon birimlerinin dengesini kapsar. Örneğin; eğer ikincil derecede öneme sahip olduğu düşünülen bir obje ön fonda ise ve orta.ve uzak mesafelerdeki görünümlerde yer alan elemanlara göre daha fazla dikkat çekecek olursa, kompozisyon iyi bir perspektif dengeye sahip olmayacaktır. Bu nedenle, perspektif dengeyi kurmak için fonların öncelikleriyle elemanların görsel enerjileri arasında bir ilişki kurmak gerekmektedir. İkinci ve daha genel olarak kullanılan denge türü ise gerçek veya hayali bir eksenin her iki tarafında oluşturulan kompozisyonların görsel enerjilerinin toplamının eşitlenmesidir.
Dengenin oluşumunu sağlayan araç eksendir. Aks bir yol, alle veya su kanalı olabilir. Bir düzenlemde yer alan elemanlar, boşluklar, hacimler ve kütleler aksa göre dengeyi oluşturmak üzere yerleştirilir.
İki boyutlu denge incelendiğinde genel olarak iki tipe ayrılır;
- Formel denge: Ana aksın sağında ve solunda yer alan elemanlar uzaklık, kütle, sayı, büyüklük ve renk açısından birbirleriyle aynı ise bu denge formel dengedir.(simetrik denge) Hem grafik hemde planlama kalıbıdır.
Rönesans ve Barok stili bahçelerde ana aksa göre simetri yani formel denge vardır.
- İnformel denge:Ana aksın sağında ve solunda yer alan plan elemanları birbirleriyle aynı değilse bile, ancak tüm etkileri ele alınıp toplandığında iki tarafta yer alan elemanlar biçim ve boyutları itibariyle birbirlerini karşılıyorsa bu denge asimetrik diğer bir deyişle simetrik olmayan informal dengedir.
İnformel dengede eksenin her iki tarafındaki objeler birbirlerinden farklı olsa bile eşit ağırlık ve görsel etkiye sahiptirler.
Göz, bütün gözlemlerinde bilinçsiz olarak dengeyi arar. Klasik güzellik anlayışı her zaman simetriyle ilintili olmuştur. Antik Çağdan bu yüzyıla kadar süren bu anlayış, son yüzyılda bazı değişikliklere uğramıştır. Naturalizmin etkileriyle asimetrik denge kavramı ortaya çıkmış ve önem kazanmıştır.
Simetrik dengede ayna etkisi algılanır, bu yüzden statik ve pasiftir. Simetrik dengenin doğal olmadığı ve insan eli ile oluşturulmuş olduğu hemen anlaşılır, bu yüzden asil, görkemli, etkileyici ve doğaya hükmeden bir tavır vardır.
Asimetrik denge ise, gizli bir denge anlayışıdır. Simetrik dengeden daha dinamik, sürprizli, kişisel ve ilgi çekicidir. Merak ve hareket hissi uyandırır. Biçimsel dengeden daha az planlanmış ve tasarlanmış görünmesine karşın daha fazla kontrol ve hakimiyet gerektirir.
Simetrik denge sadece bir şekilde çözülebilir, buna karşılık asimetrik dengenin birçok çözümü olabilir. Bu yüzden, asimetrik denge sayısız çözümüyle tasarımcıyı özgür bırakan bir organizasyon öğesi olarak tanımlanabilir. .(Şendil,2002)
Peyzaj tasarımında her denge tipi kullanılır. Uygulaması çok kolay ve başarı olasılığı yüksek simetrik denge daha çok kullanılır. Genellikle, mimari düzlemde kullanılan simetrik denge etkili, düzenleyici ve yöneticidir, fakat mekanik bir görünüşe sahiptir. Ayrıca yapay karakterli olduğundan monotonluğu yaratan bir plan elemanıdır. Asimetrik dengenin başarılması daha güçtür, fakat ilham vericidir. Tasarımcının yeteneğine bağlı olarak ilgi çekici, sade ve sakin bir ifade gücüne sahip olabilir(Tanrıverdi ,1987).
2.2. Vurgu
Her düzenlemenin bir ana görüş noktasının bulunması ve bu noktaya da vurgu ile dikkat çekilmesi gerekmektedir. Bu noktadan itibaren bütün detaylar önem sıralarına göre dizilmelidir. Düzende vurgu genellikle form, hacim, çizgi , doku ve renk bakımından keskin kontrastlar meydana getirilerek sağlanır. (Tanrıverdi, 1987)
Kompozisyonun sürekliliğini ölçü, şekil, yön ve temel bileşenler yönünde bozan eleman kompozisyonun vurgulanan noktasıdır.
Vurgu kompozisyonun daha iyi okunmasını sağlar. Vurgu sayesinde elemanların önem dereceleri belirlenir ve bu durum gözün mekanı sınıflandırarak daha kolay algılamasını sağlar çünkü zihin özel bir konsantrasyonla farklı olan bir şeyi kompozisyonun geri kalanından daha çabuk fark eder ve bîr tasarım, gözlemcinin neyin önemli olduğunu kolaylıkla algıladığında daha çok zevk verici olur.
Vurgu öncelikle kontrastın kullanımı ile uygulanabilir. Küçük elemanlar arasındaki büyük bir eleman, mat renkler arasındaki parlak bir renk vb.(Şekil 2.9) Vurgu aynı zamanda kendine has, özellikli ve olağan dışı bir eleman kompozisyonda yer verilmesi ile de uygulanabilir.Bir heykel, pitoresk bir ağaç vb. vurgunun çokça kullanılan başka bir yapısı ise çevredeki elemanların gözlemciyi belirli bir tarafa bakmaya teşvik etmesidir. Heykele ulaşan yol, derin bir niş içindeki bir musluk vb. (Reid, 1993)
Odaklama vurgunun temel araçlarından biridir. Odaklamada özelikle vurgulamada kullanılan elemanlar nokta olduğunda, hiyerarşinin en üst noktası algılayıcının tüm dikkat ve heyecanını kendi üstünde toplar. Radyal düzen odaklamanın peyzaj tasarımında en sık kullanılan yapısıdır.
Vurgulamada dikkat edilecek önemli bir nokra da odak noktasındaki elemanın uzun süreli bir dikkati üzerinde tutmaya değip değmediğidir. Vurgunun kullanımında başarılı olmak için baskın, baskın olmayan ve ikincil elemanların yetkin bir şekilde seçilmeleri ve birbirlerinden ayrılmaları gerekmektedir.( Bell, 1993).
Vurgunun kısıtlı kullanımı göz için sakin mekanlar yaratır ve gözün yönlenmesine yardımcı olur. Vurgu ile baskınlık, kesinlik ve kontrast kavramları kompozisyona katılırken monotonluk, huzursuzluk ve düzensizlik kavramları tasarımın dışında kalırlar.
2.3. Dizi, Ritim
Dizi, gözlemcinin art arda sıralanmış objeleri başından sonuna kadar takip etmesini ve sonuca ulaşmasını sağlamaya yönelik düzendir. Doğada bu düzen dizileri serbest bir anlayışta oluştuğundan kolay fark edilemez. Yapay düzenlemelerde ise gözlemcinin dizi sayesinde algılamaya bir noktadan başlayarak son noktaya ulaşmasına özen gösterilir, bu yüzden yapay düzenlerde disiplinli bir dizi sistemi kolaylıkla algılanabilir.(Tanrıverdi, 1987).
Gözlemci çoğunlukla dış mekan deneyimini mekanın içinde dolaşarak edinir. İlintili mekan ve olay serileri diziyi oluşturur. Tasarımcı, özellikle dış mekan düzenlemelerinde hareketin yönünü, hızını ve tipini göz önünde tutmalıdır, iyi tasarlanmış bir dizinin yaklaşıma işaret eden bir başlangıç noktası yada kapısı olmalıdır. Bunu çeşitli mekanlar ve odak noktaları takip etmelidir. Varış hissi ile noktalanan ve mantıklı bir ilerleme kaydeden bir yapı oluşturulmalıdır. Varış noktası bir aralık sağlamalı ve mekanın kalbi olan yer hissini güçlü olarak göstermelidir. Ayrıca bu varış noktası aynı zamanda başka bir dizinin kapısı da olabilir(Reid, 1993).
Vurgu, odaklama, ritim, denge ve ölçek gibi organizasyon öğelerinin hepsi dizinin yapılanmasına yardım eden kavramlardır. Keşfetme hissini içinde barındıran diziler daha etkilidirler. Her şeyi ilk bakışta algılayamamak çoğunlukla çok daha çekicidir.
Benzer elemanların düzenli veya benzer aralıklar bırakılarak yerleştirilmesi ritmi üretir. Ritim herhangi bir yönde (yatay, dikey yada üç boyutlu formlarla) olunabilir. Doğal ortamda oluşmuş ritimler yapay ortamlardakilere göre düzensiz olmaya daha çok eğilimlidirler. Çeşitli tipteki ritimler birleştirilerek ilgi çekici ve dinamik kompozisyonlar oluşturulabilir, ancak bu birliklerde çeşitlilik ile kargaşa arasındaki çizginin çok ince olduğu unutulmamalıdır, bu yüzden tasarımın heyecan verici olması için ritimler arası hiyerarşiye önem verilmelidir.
Ritim, bir hareket ifadesidir. Ana görüş noktasından başlayan ve tekrarlarla sağlanan hareketin tümünün kavranmasını sağlar. Peyzaj düzenlemelerinde ritim şu şekillerde oluşturulabilir; (Tanrıverdi, 1987)
Tannverdi'nin bu sınıflaması tasarımı oluşturan öğelerin sadece formları ile üretilen ritim duygusudur. Ancak diğer tasarım öğeleri olan renk ve doku ile de tasarımın ritimle zenginleştirilebildiğini de eklemek gerekir ve aynı sınıflama renk ve dokunun çeşitli kademeleri kullanılarak da yorumlanabilir.
Temel tasarımda tekrar, bir öğenin aynı yada yakın özelliklerde birden fazla sayıda kullanılmasıdır (Aslanboğa, 1998).
Kompozisyonda tekrar özellikle görsel birliğin sağlanması adına çok önemlidir. Tekrarın değişik dereceleri vardır : birincisi, tam ve güçlü olan tekrardır ve form, doku ve renk açısından birbirlerinin tamamen aynısı olan elemanlarla oluşturulur, ikincisi ise zor fark edilen ve zayıf olandır ve form, doku ve renk gibi karakterlerin birinin tekrarı ile oluşturulur.
2.4. Komposizyon ve Uyum
Kompozisyon, bir tasarımın parçalarını ve unsurlarını belli bir ahenk içinde bir araya getirme sanatıdır. Ayrı ayrı parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma işi veya biçimi olarak da tanımlanabilir. (Türk Dil Kurumu Sözlüğü , 1988)
Kompozisyonun uygulamasında iki temel organizasyon öğesi vardır: Birlik (Sadelik) ve Çeşitlilik (Değişkenlik).
Birlik, bir başka deyişle bütünün yapılandırılması, eksikliğinde hiçbir tatmin edici sonucun alınamayacağı en önemli ve zor organizasyon öğesidir. Bu durum, zihnin aynı anda sadece bir objeye yada kompozisyon hissine dikkat edebilmesi gerçeğinden doğmaktadır. Eğer iki farklı obje yada objeler grubu bir anda kendilerini gösterirlerse, gözlemci yalnızca birine dikkatini tatmin edici bir şekilde verebilir, diğerinden ilgisini geri çeker(Downing, 1991).
Birlik prensibi uygulanırken çok az sayıda parça ile çok sayıda anlam İletilmeye çalışılır Bunun için kompozisyondaki her birimin bir anlam taşımasına ve bunların arasındaki ilişkilerin etkili bir biçimde kullanılmasına özen gösterilmelidir.
Bir bileşimdeki estetik birlik; süreklilik, tekrar ve yakınlık derecesi ile artabilir. Süreklilik, noktalar, çizgiler, formlar, renkler ve yapılar gibi tasarımın bazı elemanlarının sürekliliğine dayanır. (Ali, 1999) Bu yaklaşım doğal ve yapay tasanın öğeleri aralarındaki ilişkiyi güçlendirmek veya birinin diğeri üzerindeki baskınlığını betimlemek için de kullanılabilir. Yakınlık yaklaşımında ise birbirlerine değen yada üst üste duran elemanların kümeleşme eğiliminden yararlanılarak birlik hissi güçlendirilir. Estetik birliğin yanında amaç birliği, ilgi birliği ve fonksiyon birliğidir. Bir tasarımda birlik öğesi tam anlamıyla işletilmek isteniyorsa tüm birlik tipleri birden dikkate alınmalıdır.
Birlikten sonra çeşitlilik de peyzaj tasarımlarında bir çok seçeneği içinde barındıran bir organizasyon öğesi olarak düzenlemenin dikkate değer bir güzellik kaynağıdır. Çeşitlilik tasarımın bütününden çok detaylarda uygulanan bir tasarım öğesi olarak değerlendirilebilir. Göreli bir karışıklık yaratarak, bir bakış açısı içinde birçok ilgi çekici nokta üretebilir ve formların, renklerin, ışıkların ve dokuların yeni düzenlemeleri ve kombinasyonlarından yeni güzellikler ortaya çıkarabilir.
Uyum, çeşitliliğin uyumsuz bir plan meydana getirmesini önleyen bir organizasyon öğesidir. Çeşitlilik, her zaman kontrastlarla birlikte işletilir ancak her zaman çok-güçlü veya sık değişikliklerle karışıklığa yol açmaya ve bütünün ana ifadesini yıkmamaya özen gösterilir.
Eğer bir tasarımda sadece birlik dikkate alınsaydı, örneğin birlik adına aynı ağaçlar kullansaydı, ana efekt aynılık olacaktı ; diğer yanda, tasarımda dikkate alınan tek organizasyon öğesi çeşitlilik olsaydı, örneğin tüm ağaçlar birbirinden farklı olsaydı, ana efekt karmaşıklık olacaktı. Oysa, bir tasarımda her iki öğe de kullanılmalıdır, bu yüzden, uyum, birlik ile çeşitliliğin ahenkli birlikteliği için çalışır. Ancak birliğin her zaman çeşitliliğe göre daha baskın ve yaygın olması gerektiği unutulmamalıdır.
Kaynak;FAHRİ MUTLU,2006, "Xıx. Yüzyıl osmanlı saray bahçelerinde batılılaşma'nın tasarıma etkilerinin Peyzaj tasarım ilkeleri açısından irdelenmesi",B.Ü.Fenbilimleri Enst. Yüksek Lisans Tezi, İSTANBUL
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!