Sulama, hayvancılık, kullanım amaçlı yapılan küçük göletlerde ve hatta bazı büyük barajlarda karşılaşılan en büyük sorunların başında sediment birikimi gelmektedir. Göletin ekonomik ömrünü azaltan sediment birikimini önlemeye yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir. Ankara'nın güneydoğusunda yer alan Güvenç Göleti de ciddi bir erozyon sorunu ile karşı karşıyadır. Göleti besleyen akarsuların gölete sediment taşıması, göletin ekonomik ömrünün kısalmasına neden olmaktadır.
Gölet havzasının büyük bölümünün çorak olması ve mevcut olan formasyonların ve toprağın erozyona duyarlı olmasından dolayı, bu sorun acil tedbirlerin alınmasını gerekli kılmıştır.
Bu çalışmada göletin su toplama havzası, sayısal yükseklik modeli kullanılarak coğrafi bilgi sistemleri (CBS) ortamında sayısal olarak elde edilmiştir. Drenaj ağı, sayısal yükseklik modelinden otomatik olarak üretilmiş ve topografik harita üzerinden sayısallaştırılan drenaj ağı ile karşılaştırılarak gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra havza sınırı ve alt havzalar otomatik olarak elde edilmiştir.
Havza ve alt havzalardaki dere yataklarının profilleri otomatik olarak CBS ortamında elde edilmiş ve havza koruma önlemi olarak inşa edilecek olan fildöfer eşik yerleri belirlenmiştir. Fildöfer eşik uygulaması ile dere yatağındaki sediment taşınımının kademeli olarak kontrol altına alınması planlanmıştır. Sonraki yıllarda uygulamanın etkisi sediment ölçümleriyle değerlendirilecektir.
Anahtar Sözcükler: erozyon, CBS, gabiyon, sediment taşınımı, sediment birikimi
SEDIMENT CONSERVATION STUDY BY USING GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEMS IN ANKARA-GUVENC POND
Abstract
Sediment transportation and deposition are one of the main problem frequently encountered in ponds which has been constructed with the goals of irrigation, usage, stockbreeding, even in some dams greater than the aforementioned ones in size. Studies should be carried out to prevent and mitigate deposition, which is the main factor in the diminishing economic life of the dams. The Guvenc pond located in southeastern Ankara is seriously subjected to erosion and deposition. Sediment transportation by the streams contrubuting to the basin are caused decreasing the economical life of the Guvenç pond.
Precaution as to preventing sediment deposition has to be urgently taken due to the soils which is apt to erosion are barren and the geological formations surfaced are tend to degredation.
Basin of the pond was digitally generated using digital elevation model in Arcview-hydrological modelling module. Automated surface drainage network was derived from digital elevation model and required corrections were made by comparision with the drenaige network digitized from topographical map, resulting in automated basin baundaries and sub basins.
Profiles of river beds in the basin and subbasins were created in GIS, and particular sites to be allocated in order to be constructed gabions for watershed conservation practices were determined. It is aimed that sediment transportation through river beds is controlled by the application of gabions. The effectiveness of the application will be evaluated on the basis of sediment measurements in the years to come.
Key Words : erosion, GIS, gabion, sediment transportation, sediment deposition
GİRİŞ
Erozyon; iklim, toprak örtüsü, topografya ve insan faktörlerinin toprağı aşındırma, taşıma ve biriktirme eylemlerinin tamamıdır. Su erozyonu yeryuvarının oluşumu ile başlayan ve her devirde devam eden, hem jeofiziksel hem de jeokimyasal bir süreçtir. Su erozyonu toprakların, mendereslerin, deltaların, ovaların oluşumunda başroldedir. Tarımsal açıdan bu verimli alanların oluşumunu sağladığı gibi, aşınma bölgelerinde de önemli derecede toprak kayıplarına neden olmaktadır. Su erozyonunun önemli bir etmeni olan, uzun süreli ve şiddetli yağışlardan sonra toprağa sızamayan su yüzey akışına geçer. Arazinin çıplak olması, eğim, toprak ve havza fizyografik özellikleri, bilinçsiz insan faaliyetleri vb. faktörler de eklenince su debisi kontrolsüz olarak artar. Su, akış yolu boyunca uygun koşullarda sürükleme gücü de kazanarak kum, kil, mil, taş gibi materyallleri havza sularının döküldüğü deniz, göl, gölet ve barajlara taşır (Maccaferi, 2002).
Ülkemizde topografik yapı ve iklim koşullarının uygunluğu nedeni ile erozyon önemli bir sorundur. Bu nedenle topraklarımızın ¾'ünden fazlası erozyon tehlikesi ile karşı karşıyadır (Sönmez, 1991). Ülkemizin her bölgesi değişik derecelerde su aşınımı etkisindedir. Rüzgar aşınımı ise genellikle Orta Anadolu'nun güney kesimlerinde, Iğdır'da, Menemen'de ve bazı kumlu kıyı kesimlerinde etkilidir.
Çubuk-1 barajının 54 yılda % 70; Seyhan barajının 37 yılda % 40; Kartalkaya barajının 25 yılda % 30; Altınapa göletinin 18 yılda % 30 ve Güvenç göletinin su toplama rezervuarının 8 yılda % 30 oranında sedimentle dolduğu yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır (Akıncı, 2002).
Ülkemiz topraklarının % 85'i tarımsal amaçlı işletilmekte ve bu alanların % 73'ünün yoğun erozyon tehdidi altında olduğu belirtilmektedir. Tarıma uygun olmadığı halde VI. ve VII. sınıf 6 milyon hektar alan işlemeli tarım arazisi olarak yanlış bir uygulama ile kullanılmaktadır. Gerçekte bu alanların orman, çayır-mera gibi sürekli örtülü alana dönüştürülmesi gerekmektedir. Benzer durumda çayır, otlak, orman, çalılık gibi bitki örtüsüyle kaplı, işlemeli tarıma uygun I., II., III. ve IV. sınıf araziler de görülmektedir. Arazileri yeteneğine uygun kullanma, erozyondan korunma önlemleri arasında ilk ve belki de en önemli tedbirdir (Akıncı, 2002).
Erozyon sorununun önemli bir kaynağı da insan etkisiyle yaratılan hızlandırılmış aşınımdır. Doğal bitki örtüsünün zayıflatılması, otlak alanlarında erken ve aşırı otlatma, yanlış toprak işleme, toprağı arazi kullanım kabiliyetine uygun kullanmama, ormanların kesilmesi, yakılması insanların yarattığı başlıca olumsuz etkiler olarak sayılabilir (Schwab ve ark., 1993).
Ankara-Güvenç Göleti su toplama havzası da şiddetli erozyon sorunu ile karşı karşıyadır. Gölette biriken sediment miktarı gölet ömrünü kısaltmaktadır. 1.494.000 m3 depolanabilir gölet rezervuarının sedimentle dolarak kullanım dışı kalma tehlikesi açıkça ortadadır. Bu sorunu hafifletmek amacıyla; havza ıslah çalışmaları başlatılmış ve dere yataklarında debiyi düzenleyici ve sediment taşınımını kademeli olarak azaltıcı bir önlem olarak fildöfer eşiklerin inşaatı düşünülmüştür.
ÇALIŞMA ALANI VE ÖZELLİKLERİ
Uygulama havzası, Ankara-İstanbul karayolunun 35. km'sinde, Ankara'nın 6.5 km doğusunda yer almakta, bu havzada yer alan Güvenç Göleti ise Güvenç köyünün 2.5 km kuzeydoğusunda bulunmaktadır (Şekil 1).
Havza, iklim bakımından Ankara klimatolojik bölge sınırları içinde olup, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı İç Anadolu karasal iklimine sahiptir. Maksimum yükseklik kotu 1444 m, minimum yükseklik kotu ise akım ölçüm istasyonunun bulunduğu 1048 m'dir. Havzada hakim eğim aralığı sayısal eğim haritasına göre 11o-30o'dir. Havza drenaj ağı Horton derecelendirme sistemine göre 5 derecededir (Karabulut,1998).

Havza alanının % 95.8 ‘ini kahverengi (KTG), %4.2'sini ise kireçsiz kahverengi büyük toprak grupları (KKTG) oluşturmakta (Şekil2a) ve arazi kullanım şekli olarak kuru tarım, mera, bağ-bahçe görülmektedir (Şekil 2a).
Havzada özellikle drenaj ağının yoğun olduğu bölgeler yeşilimsi mavi kiltaşi, kireçtaşı ve kumtaşı (Ts-Sarıbeyler formasyonu) ardalanmasından oluşur. Bu bölgede drenaj ağının oluşturduğu vadilerdeki yüzeylenmede kiltaşı ve yer yer gevşek kireçtaşı ağırlıklı olarak gözlenmektedir. Havzanın kuzeydoğusunda ise çörtlü gölsel gevşek kireçtaşı (Tp-Parmaklık formasyonu) yüzeylenmektedir. Güneydoğuda siltli kumtaşı, konglomera ve şeyl ardalanması (Kd-Dikmendede formasyonu), güneybatıda ise mikrofosilli beyaz renkli kireçtaşı-marn ardalanması (To-Orhaniye formasyonu) yüzeylenmektedir (Karabulut 1998) (Şekil.2b). Drenaj ağının hakim olduğu bölgelerde şiddetli erozyon gözlenmektedir. Akım gözlem istasyonunda savak memba ve mansap tarafında biriken sediment miktarı, dere yatağında oluşan sediment taşınımının en iyi göstergesidir.
Havzada mevcut olan yağış gözlem istasyonlarından edinilen veriler doğrultusunda 1988-1996 su yılları arasında gözlenen aylık ortalama yağış ve akım değerleri Çizelge 1' de görülmektedir (Karabulut,1998).

Şekil 2a. Toprak ve Arazi Kullanımı Haritası, b. Jeoloji Haritası
Çizelge.1 1988-2000 su yılları arası ortalama yağış ve akım değerleri
X | XI | XII | I | II | III | IV | V | VI | VII | VIII | IX | YT | |
Yağış (mm) | 46 | 68 | 56 | 31 | 31 | 57 | 58 | 57 | 40 | 26 | 19 | 21 | 512 |
Akım (mm) | 1 | 6 | 6 | 12 | 10 | 24 | 23 | 15 | 8 | 5 | 0 | 0 | 110 |
YT: Yıllık Toplam
Uzun dönem verilerine bakıldığı zaman akımın sürekli ve çok yüksek olmadığı görülmektedir. Ancak şiddetli sağanaklar sonrasında meydana gelen akımlar sediment aşındırma ve taşıma niteliği göstermektedir. Çok düşük de olsa akış hızına bağlı olarak ve beraberinde sediment taşınımı daima mevcuttur.
Şekil 3. de en yağışlı yıllardan biri olan 1992 su yılı için oluşturulmuş olan yağış-buharlaşma-akım grafiği görülmektedir (Karabulut, 2000). Kurak yaz döneminde akımın olmadığı görülmektedir. Ancak havzanın Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Ankara Araştırma Merkezinin bir pilot havzası olması nedeniyle yapılan takiplerde sağanaklar sonrası oluşan akımlarda doğal olarak sediment taşınımının artığı ifade edilmektedir.
SORUNUN TANIMLANMASI
Güvenç Gölet havzasında yüzeylenen jeolojik formasyonlar ve toprak özellikleri de su erozyonunu tetikleyici özelliklere sahiptir. Yüzey drenaj ağının şekli de havzada aşınmaya müsait bir jeolojik ve toprak yapısının olduğunu kanıtlamaktadır. Havzada oldukça dallı ve yaygın bir drenaj ağı yapısı mevcuttur. Sediment taşınım sorununa bir çözüm getirilmez ise %30'u dolmuş olan gölet hacminin ekonomik ömrünün daha da kısalacağı ortadadır. Nitekim 1997 ve 2003 yıllarında echo-sounder ile yapılmış olan ölçümlerde maksimum ve minimum su seviyeleri arasındaki fark 1.1m azalmıştır (Demirkıran, 2003).
Özellikle havzanın üst kotlarında ve yamaçlarda gevşek kireçtaşı ve marn mostralarında su ile malzeme akışı (su erozyonu) şiddetlidir. Deredeki suyun akış şiddetine bağlı olarak yatak ve yamaçlarda malzeme hareketi vardır.
Gölete giren 8 yıllık sediment miktarı echo-sounder aleti ile yapılmış olan ölçümler ve hesaplamalar sonrasında 335.470 m3 olarak bulunmuştur.Yıllık olarak düşünüldüğünde gölete giren sediment miktarı 41.934 m3 ‘dür. Göletin su depolama hacmi 1.494.000 m3 iken yıllık ortalama bu miktardaki bir sediment taşınım ve birikimi olduğu varsayımı ile gölet ömrü ancak 35 yıl kadar olabilecektir. (Akıncı, 2000).
Ciddi boyutlardaki bu sorunu önleyebilmek için Yaslımeşe ve Cevizli derelerinde profil boyunca toplam 21 adet fildöfer taş eşik yapılarak derelerin denge meyillerinin %1 ve %4'e düşürülmesi planlanmıştır.
Fildöfer Kafes Bentler
Fildöferler (gabiyon) çinko kaplı yumuşak çelik tellerden altıgen şeklinde çift bükümlü olarak örülmüş gözeneklere sahip kafes şeklinde yapılardır. TSE satandartlarına göre uzunluğu 2 m ve yüksekliği 1m'den fazladır. Fildöfer kafeslerle oluşturulan bentler ise bu kafeslerin içine uygun standartlarda taş ve çakıllardan oluşan malzeme ile doldurularak yanyana ve üstüste sabitlenerek yapılandırılırlar (KHGM, 2002). Makalenin devamı olan sediment korunumu fildöfer kafes uygulaması bölümünde detayları verilmektedir.
Şekil 4. Fildöferin yapısı
METOD
Havzanın erozyon ve sediment taşınım sorununu gidermek amacıyla drenaj ağı üzerinde uygun yerlerde fildöfer eşik inşası planlanmıştır (Akıncı, 2000).
Gölet havzasında yapılması düşünülen fildöfer kafes uygulaması için coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak havza sınırı, drenaj ağı ve alt havzalar belirlenerek bir ön çalışma yapılmış ve karar vericilere sunulmuştur.
Bu bildiri kapsamında havza ıslahı uygulamalarında karar vericiye sunulmak üzere coğrafi bilgi sistemlerinde yapılmış olan ön çalışmalar anlatılacaktır.
Topografik haritanın (1/25 000 ölçekli) sayısallaştırılması sonrası sayısal yükseklik modeli oluşturulmuştur. Havzanın eğim ve yönelim haritası, sayısal yüksekli modeli kullanılarak türetilmiş ve sınıflandırılmıştır. Drenaj ağı, sayısal yükseklik modeli üzerinden otomatik olarak, ArcView Watershed-Hydrologic Modelling modülü kullanılarak üretilmiş ve topografik haritadan sayısallaştırılan drenaj ağı ile karşılaştırılmıştır. Daha sonra bu tematik haritalar kullanılarak otomatik olarak havza sınırı ve alt havzalar oluşturulmuştur. Drenaj ağı üzerinde yapılması düşünülen fildöferlerin yerlerini belirlemek üzere dere profilleri çıkarılmıştır.
Sayısal Drenaj Ağının Üretilmesi
Sayısal drenaj ağı sayısal yükseklik modeli kullanılarak üretilmektedir. 1/25 000 ölçekli topografik harita üzerinden çalışma alanı sınırları geniş tutularak sayısallaştırılmıştır. Sayısal kontur verilerinden öncelikle TIN (triangular irragular network-düzensiz üçgensel yüzey ağı) tematik haritası üretilmiş (Şekil 5.) ve bu harita üzerinden 25 m çözünürlüğe sahip sayısal yükseklik modeli düzenli grid ağı oluşturulmuştur. Sayısal yükseklik modeli raster veri matrisi üzerinden ise su yolu takibi yaklaşımı ile otomatik drenaj ağı elde edilmiştir (Şekil 6). Drenaj ağı oluşturulurken maksimum yükseklikten eğim ve bakıya bağlı olarak düşük kotlara doğru bir akım yolu oluşur. Akım sayısal yükseklik modelindeki en düşük kotlara doğru gelişir ve eşyükseklik kotlarında ise akım tercihli yollarla yönlendirilir ve birikim alanlarına ulaştırılır.
Topografik haritada yer alan kuru ve akış olan dere yatakları da kontrol amaçlı sayısallaştırılmış ve otomatik üretilen drenaj ağı ile karşılaştırıldığında genel olarak bir fark olmadığı gözlenmiştir. Ancak otomatik drenaj ağında, gerçekte dere yatağı olmayan vadi başlangıçları ve tepe sırtlarında vadilerle bağlantılı olan kimi su akış yolları 1. derecede drenaj ağı olarak algılanıp çizilmektedir. Otomatik drenaj ağı oluştururken verilen eşik değerleri yardımı ile drenaj ağındaki bu dağılma düzenlenebilmektedir.
Şekil 5. Gölet havzası TIN (Triangulated Irragular Network) yüzey ağı
Havza Sınırı ve Alt Havzaların Üretilmesi
Dranaj ağı üzerinden, havza çıkış noktası baz alınarak havza sınırı otomatik olarak elde edilmiştir. Topografik haritadan elle çizilip sayısallaştırılan ve coğrafi bilgi sistemleri yazılımı hidrolojik modelleme modülü yardımı ile elde edilen havza sınırları üstüste bindirilerek karşılaştırılmış ve önemli bir fark gözlenmemiştir (Şekil 6).
Şekil 7.a. Kontrolsüz otomatik ve b.Kontrollü otomatik üretilen alt havzalar
Topografik haritadan elle havza çıkış noktasındaki maksimum eşyükseltilerin birleştirilmesiyle elde edilen havza sınırı Watershed modelling modülü yardımı ile yine aynı mantıkla otomatik olarak sağlanmaktadır. Ancak havza çıkış noktasının öncelikle doğru bir şekilde tanıtılması gerekmektedir. Model, sayısal yükseklik modelini oluşturan yükselti matrisini kullanarak, çıkış noktası etrafında yer alan en yüksek kot değerlerini sırt ve vadileri de hücre bazında değerlendirerek otomatik olarak havza sınırını vermektedir. Aynı şekilde alt havzalar da drenaj ağı üzerinden noktasal tanımlama ile belirlenmektedir. Bu müdahale şansı drenaj ağında üst kotlardaki 1. dereceden olabilecek kolların ve buna bağlı olarak gelişen beslenim alanı alt havzaların saçılımını sınırlamaya yardımcı olmaktadır.
Hiçbir müdahale edilmeksizin otomatik olarak elde edilen alt havzalarda en uçlardaki kuru dere yatakları da hesaba katılmaktadır (Şekil 7a). Bunu engellemek için olabilecek beslenim alanları belirlenerek temsil edici minimum düzeydeki alt havzalar üretilmiştir (Şekil 7b).
Dere Yatağı Profilleri
Yaslımeşe ve Cevizli dereleri üzerinde fildöfer eşiklerin konumlandırılacağı yerler sayısal yükseklik modeli ve drenaj ağı üzerinde belirlenmiştir (Şekil 8). Dere yatağı profilleri, dere yatağı boyunca sayısal yükseklik modelinde, dere yatağı kıvrım noktaları baz alınarak gözlem ve hedef noktalarının ( profil başlangıç ve bitiş noktaları) belirlenmesiyle otomatik olarak elde edilmiştir (Şekil 9). Fildöferler eşiklerin yer aldığı 9 dere yatağı profili yeri belirlenmiş ve profilleri elde edilmiştir. Dere yatağı profillerinde profilin uzunluk ve yükseklik değerlerine göre değişik oranlarda büyütme(exaggeration) uygulanmıştır. Profil yerleri şekil 8'deki haritada çember içine alınan bölgelerle temsil edilmiştir. Dere yatağı üzerindeki belirlenmiş bu alanlardan dere yatağı profilleri üretilmiş ve eşik yerleri önce bu profiller üzerinde yerleştirilerek daha sonra detaylandırılmıştır.
1/25 000 ölçekli topografik haritadan elde edilen sayısal yükseklik modeli, gerçekte haritada bir çizgi enini temsil eden (1mm) 25 m'lik bir detayı verebilir. Topoğrafyaya bağlı olarak eğimde görülebilecek ani yükselmeler veya düşmeler 25 m ‘lik bir mesafenin altında olduğu durumda, konumlandırılacak olan eşik yerleri mevcut verilerle sağlıklı temsil edilemeyeceğinden dere yatakları daha detaylı haritalandırılmış ve dere yatağı profilleri büyük ölçekte (1/1000) elde edilerek projelendirme bu detay haritalar üzerinden yapılmıştır.
Şekil 8. Drenaj ağı üzerindeki fildöfer eşik yerleri
Sonuçlar ve Öneriler
Yerbilimlerinde bir çok alanda coğrafi bilgi sistemleri etkin bir şekilde kullanılmakta ve kullanıcıya zaman ve emek açısından tassarruf sağlamaktadır. Ayrıca farklı stratejiler geliştirme ve değerlendirmeye olanak sağlayarak olabilecek optimum doğru kararı vermeyi sağlamaktadır.
Bu çalışmada da fildöfer eşik uygulama öncesi yapılan havza tanımlama, fiziksel özelliklerini belirleme, alt havzaları belirleme ve dere yatağı profillerini oluşturmada klasik yöntemlerin dışında coğrafi bilgi sistemlerinden etkin bir şekilde yararlanılmış ve proje uygulama aşaması öncesi karar verme mekanizması hızlandırılmıştır.
Otomatik elde edilen drenaj ağı, programın sağladığı eşik değerlerle kontrol edilerek düzeltilebilmektedir. Otomatik eşik değer kontrollü elde edilen drenaj ağı ve havza sınırları topografik harita üzerinden sayısallaştırma ile üretilen verilerle üstüste bindirme yoluyla kontrol edilerek hata belirlenmiş ve sonucu etkileyici bir hata olmadığı tespit edilmiştir.
Coğrafi bilgi sistemleri birçok alanda olduğu gibi hidrolojik çalışmalarda da etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Özellikle havza, alt havzalar, besleme alanları ve drenaj ağını belirlerken arazi deneştirmesi yapılması gereklidir. Otomatik olarak üretilen bu veriler sistematik hatalara neden olabilmektedir. Bu nedenle CBS katmanları üretilirken kontrollü yapılması gerekmektedir. Otomatik drenaj ağı oluşturulurken en büyük eğim değerini veren yön olarak yönelim ve maksimum eğim değeri ele alınır. Çözünürlük sayısallaştırmada kullanılan haritadaki minimum detayı verebilecek boyuttan ne az, ne de fazla olmalıdır. 1/25 000 ölçekli bir haritada minimum detay olarak bir çizgi düşünülürse, çizilecek bir çizgi minimum yaklaşık 1 mm boyutunda ve gerçekte 25 m yi temsil edecek boyutta olacaktır. Bu durumda 25 m'den daha düşük, örneğin 10 m'lik bir çözünürlük gerçekte haritada olmayan bir detayı elde etmeye çalışmak demektir. 50 m çözünürlükte elde edilmiş sayısal yükseklik modelinde ise hücre boyutuna göre yönelim değişeceğinden drenaj ağındaki uç noktalar belirlenemeyecek ve aranan detay sağlanamayacaktır. Aynı durum havza sınırını ve alt havzaları belirlerken de görülebilmektedir. Çözünürlük haritadaki detayları gerçekte temsil edici boyutta olmalıdır.
Baraj, bent ve gölet gibi su yapılarının projelendirilmesi aşamasında havza koruma yöntemleri de ele alınmalıdır. Bu konuda coğrafi bilgi sistemleri etkili bir araçtır.
Yarıntı ve derelerin önü taş, çalı , beton, betonarme, kargir eşik ve düşü yapıları ile kesilebilir, dere eğimi bu şekilde düşürülerek suyun akış enerjisi azaltılabilir ve yatak aşındırması nispeten önlenebilir. Günümüzde dünyada da yaygın olarak kullanılan yeni bir teknik olarak gabiyon (fildöfer) kafesler havza koruma yapılarında hem çevre hem de ekonomik avantajları gözönünde bulundurularak yaygın olarak inşa edilmektedir. CBS teknikleri kullanılarak yapılan bu çalışma kapsamında belirlenmiş olan havza bilgileri, inşaat projelendirme ve uygulamalarında önemli ekonomik, zaman ve emek tasarrufu sağlamıştır.
KAYNAKLAR
Akıncı, M.,(2000), Güvenç Havzası Koruma Projesi Teknik Gerekçe Raporu, KHGM, Ankara.
Akıncı, M.,(2002), Su Toplama Havzalarında Sedimantasyon Sorunu, KHGM yayını, Ankara.
Demirkıran, O, (2003), Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Yıllığı, KHGM, Ankara.
Karabulut, A.,(1998), Dağınık Parametreli Hidrolojik Modellemede Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Kullanılması, Hacettepe Üniversitesi Yüksek Mühendislik Tezi,Ankara.
Karabulut, A., Arikan, A.,(2000), GIS Applications in Distributed Hydrological Modelling, 2nd International Conference on GIS for Earth Science Applications, Menemen, İzmir.
KHGM,(2002), Galvaniz Kaplı Kutu Fildöfer (Gabiyon) Tel Kafes ve Gabiyon Yastıklar Yapı Teknik Şartnamesi., Ankara.
Maccaferi,(2002), River Training Works Weirs problems and Solutions, Environmental Solutions.
Schwab, G.O., Fangmeier D.D., Elliot,W.J., Frevert. R.K.,(1993), Soil and Water Conservation Enginerring, John Wiley&Sons, inc., New York., ABD.
Sönmez,B.;(1991),Toprak Koruma, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, No:169, Erzurum.
Kaynak : http:// www khgm.gov.tr/kutuphane/MAKALE/makale004.htm
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!