Bu coğrafya iki eski kıtayı birbirine bağlıyor.
Bu coğrafya en az 10.000 yıllık tarih ve kültür merkezi.
Belki ilginç ve gözümüzden kaçmış ancak bu coğrafya insanı tarih boyunca hep temel tedarikçi olmuş. Stratejik bir tedarikçi hem de...
Avrupa' ya asırlar boyunca kıtanın muhtaç olduğu malzemeleri sağlamış tarihi "ipek yolu" vasıtasıyla. Ayrıca bu coğrafyanın insanının göçer olduğu ve üretimi bilmediği, yapamadığı iddia edilir.
Oysa benim son yıllarda görüp okuduklarım bu iddiayı çürütecek yapıda.
İran' da iken eşe dosta hediyelik giysi almak istedim. Güldüler ve bana "Ne gerek var? Hepsi Türkiye' den geliyor" dediler.
Ayrıca bu toprakların insanının, farkına bile varmadığımız yüksek değerleri var.
Tercümanlığını yaptığım Amerika' lı bir yatırım uzmanı vardı. Dünyanın her yerinde dolaşan, tüm kültürleri ve halkları tanıyan bir adam... Türkiye ve insanı hakkında görüş alış-verişi yapıyorduk bilgilerimiz çerçevesinde. Daha ziyade ben bilgi alıyordum. Bana şöyle dedi: "Türkiye' nin en güçlü yanı ne biliyor musun?" diye sordu.
- "Coğrafi konum mu?" dedim.
- "Hayır" dedi.
- "Genç nüfusu?"
- "Hayır"
- "Tarih ve kültürel zenginlik?"
- "Kısmen ama değil"
- "Peki, nedir o zaman?" diye sordum.
- "Aile" dedi. "Sizin aile yapınız çok sağlam. Büyük bir dayanışma kültürünüz var. Genel olarak farkında değilsiniz ancak ülkenizin en güçlü yanı bu" dedi.
O zamandan beri çok düşündüm. Büyük oranda haklı olduğuna her geçen gün biraz daha inandım.
Peki, tarım ile ilgili bir yazıda tüm bunları neden mi anlattım?
Çünkü yağ var, un var, şeker var. Ortada helva yok!
Nelerimiz var?
- Bize her tür stratejik imkânın kapısını açan bir coğrafyaya sahibiz.
- Üretim kültürümüz, genç bir nüfusumuz var.
- Üzerinde yaşadığımız coğrafya yoğun bir kültürel tarih içeriyor ve bu tarih bizleri her yönden desteklemekte.
- Hemen hemen herkes girişimci... İmkânı olan herkesin gerçekleştirmeyi umduğu projeleri var.
- Aile, mahalle, takım, köy, şehir, ülke dayanışması çok güçlü.
Dayanışma konusunda yine ufak bir şey anlatmak istiyorum. (Bir kitapta okuduğum gerçek bir hikâyenin özeti):
Yunan' lı bir aile Türkiye' den Yunanistan' a dönüyorlar. Baba oğul İstanbul' daki meyhane işlerini ülkelerinde sürdürüyorlar. Baba bir gün hastalanıyor ve ölüm döşeğinde iken oğluna bir telefon numarası veriyor. Ve her zaman söylediği nasihati yeniliyor. Diyor ki: "En iyi dostun her zaman bir Türk olsun, gerektiğinde seni ipten kurtarmak için her şeyi yapar. Bu benim bir Türk dostumun telefon numarası, başına gerçekten büyük bir bela geldiğinde bu numarayı ara, benim oğlum olduğunu söyledikten sonra derdini anlat." Ve sonra hakkın rahmetine kavuşuyor.
Adamın oğlu babasının ne dediğini tam anlamasa da öğüdü aklında tutuyor ve numarayı saklıyor. Günün birinde başına büyük bir bela geliyor. Mafyaya büyük bir alacağı için peşinde, ülke büyük bir karışıklık içinde ayrıca suçlu olarak da ülke çapında aranıyor ve gerçekten çok çaresiz urumda iken intihar etmeyi düşünüyor. Ancak son anda babasının öğüdünü hatırlayıp sakladığı telefon numarasını bulup İstanbul' u arıyor. Babasının dediği gibi kimin oğlu olduğunu söyleyerek durumunu anlatıp yardım istiyor. Sonra da umutsuzca beklemeye başlıyor.
2-3 gün içerisinde aradığı adamın oğlu İstanbul' dan gelerek kendisini buluyor. Koca bir çanta dolusu parayı mafyaya veriyor ve adamı kurtararak İstanbul' a götürüyor. Zamanla adam ülkesinde suçundan da aklanarak tüm sorunlarından kurtuluyor. Bu hikâyeyi de İstanbul
' da bir meyhanede, hikâyeyi yazan kişiye anlatıyor. Sonunda da şöyle diyor: "O durumdan o şekilde kurtulduktan sonra, babamın ne dediğini tam olarak anladım!"
Neyimiz yok?
Bence tek eksiğimiz, "üzerinde uzlaştığımız sağlam bir proje!"
Projesi olan her tür kaynağı da bulur. Ki zaten en önemli kaynakların hepsine de sahibiz.
İstendiğinde yapılamayacak bir şey yok. Yeter ki iyi bir planın olsun.
Benim önerim
Kötü bir kalem efendisi olarak bu iyi planı ben yapayım hayaline kapıldım. Şu aşamaları gerçekleştirerek bence Türkiye' nin, tarım sektöründe dünya lideri olmasını sağlayabiliriz:
1- Ülke çapında yeni bir yapı, yeni bir organizasyon kurmaya karar vermek
Bu bağlamda TBMM "TC Tarımsal Kalkınma Müdürlüğü" kurma kararı almalı.
2- TC Tarımsal Kalkınma Müdürlüğü Yapısı
Tarımın aslında ticaret ile göbekten bağlı olduğunu bilmek zorundayız. İncelediğimiz zaman günümüzde en iyi tüccar olan milletlerin tarımda en iyi durumda olduklarını görüyoruz. (İsrail, Hollanda, ABD ticarette çok iyi oldukları için tarımda da lider konumda olan ülkeler.) Bu sebeple kurulan bu müdürlük sadece Tarım Bakanlığına değil, ilgili tüm bakanlıklara ama özellikle ticaretten sorumlu devlet bakanlığına bağlı olmalı.
3- TC Tarımsal Kalkınma Müdürlüğü Merkezi
Bu bağlamda müdürlüğün konu ile ilgili ana merkezi oluşturmalı. Olacak iş değil ama bence bu merkez de İstanbul olmalı lakin İstanbul ticaret açısından sadece ülkenin değil belki çok daha geniş bir bölgenin en önemli merkezi konumunda. Bu fırsatı değerlendirmeli ve İstanbul' da mevcut ticaret kültüründen faydalanmalıyız.
4- İşe Başlama
a. Planlamada Kullanılacak Teknik
Yine çok ilginç ve bize yabancı bir öneri ancak işin en can alıcı noktası burası...
Planlama ülkesel temelde FMEA tekniğine göre yapılmalı.
Biraz açıklayalım:
FMEA (Hata Türü ve Etkileri Analizi) şu demektir: Piyasa ve teknolojideki değişiklikler, firmaların (ülkelerin) rekabet edebilmeleri için operasyonlarında hata önleme veya riskleri azaltmaya yönelmelerini ortaya çıkarmıştır.
FMEA, potansiyel hataların ortadan kaldırılmasına bağlı müşteri tatminini sağlamayı hedefleyen bir metot olduğu için mümkün olduğunca erken başlatılmalıdır. FMEA' ya başlamak için bütün veri ve bilgilerin hazır olmasını beklememek gerekir, çünkü hiçbir zaman için bunlar tam olmayacaktır. FMEA 'nın sloganı: Elinde olanla en iyisini yap' tır.
FMEA sürecinin başlatılması gereken durumlar şunlardır:
- Yeni ürünler veya süreçler tasarlandığında.
- Mevcut tasarımlar veya süreçler değiştirildiğinde.
- Mevcut tasarımlar veya süreçler için yeni uygulamalara başlanacağında.
- Mevcut tasarım veya süreçlerde önemli hatalar görüldüğünde.
b. Söz Konusu Tekniği Uygulayacak Ön Ekip
FMEA' nın yürütülmesi bir çalışma ekibi tarafından gerçekleştirilir. Tek bir kişi tarafından FMEA yapılamaz.
Bu çalışma ekibi üç ila yedi kişiden (tercih edilen beş kişi) oluşabilir.
Bu bağlamda bence ekip beş kişi olmalı ve şu şekilde oluşmalı:
- İki tane en iyisinden kalite (FMEA) uzmanı
- İki tane teknik uzman (belki bir tarım ve ilişkili bilimler uzmanı, bir ticaret uzmanı)
- Bir tane moderatör/yönetici (kamu ve özel sektördeki tüm işleyişi iyi bilen bir üst düzey yönetici, tercihen bir müsteşar ya da bakan)
Açıkçası ben tarım ve ilişkili bilimler uzmanı olarak bu ekipte olmaktan çok memnun olurdum.
5- Taslak Fikir
FMEA uygulayabilmemiz için önce ham bir fikir, proje olmalı. Zaten bütün yazıyı da o fikrimi anlatmak için yazdım.
Fikrim şu:
A- Dünya ve ülke çapında ihtiyaç analizi yapalım: Hangi ülke bugün ve 1-5-10-50 yıllık süreçlerde hangi tür tarımsal ürünlere ihtiyaç duyacak? Ve bu planda en detaylı çalışmayı ülkemizin ihtiyaçlarına odaklanarak yapalım.
B- Bu ihtiyaçlara hangi ülke ne bedel ödeyecek belirleyelim.
C- Sonra biz bu ihtiyaçları hangi üretim stratejisi ile ne kadar ve hangi fiyattan karşılayabiliriz belirleyelim: Bu kısım tek cümle gibi görünmekle beraber en detaylı çalışmayı gerektiren kısım. Lakin yapılması mümkün olan ile yapılabilecek olan arasında büyük fark var. Bizim burada belirlememiz geren "yapılması mümkün olan". Zaten "TC Tarımsal Kalkınma Müdürlüğü" nün asıl görevi, yapılması mümkün olanı yapılabilecek olan haline getirmek olacak. Bu bağlamda çok detaylı iklimsel veriler, toprak haritaları, tomografik çalışmalar yapılmalı. Tüm kaynaklar değerlendirilmeli. Yapılabilecekler bu çalışmalardan sonra belirlenmeli. Burada yapılacak en önemli çalışmalardan biri de, organize tarım bölgeleri oluşturmak; tarımsal üretim/yatırım bölgeleri planlamak olmalı. Her bölge kendi üretimi konusunda uzmanlaşmalı.
D- Oluşturulan hareket planını uygulamaya geçmek
*************
İşte bu taslak fikir, oluşturulacak "TC Tarımsal Kalkınma Müdürlüğü" tarafından önce bir ön ekiple FMEA tekniği ve ardından gerekecek diğer teknikler kullanılarak detaylandırılmalı. Sonucunda da oluşan hareket planı çerçevesinde uygulamaya geçilmeli.
Karnım açtı ve bir helva hayal kurdum. "Yağ var, un var, şeker var. Neden helva yapmayalım?" dedim.
Boyum mutfak tezgâhına ulaşmadığı halde aşçılığa kalkıştım.
Sürçülisan ettiysem af ola...
Hakan Ozan Erzincanlı
Ziraat Yüksek Mühendisi
http://www.tarimsal.com/
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!