SIĞIRCILIĞIN GENEL DURUMU

            Dünya'da artan hayvansal ürün talebinin karşılanmasında yurdumuzun konumu, arazi yapısı ve hayvancılık potansiyeli büyük avantajlar sağlamaktadır. Ancak, hayvan varlığı yönünden çok zengin olan ülkemizin, hayvan başına verim yönünden istenilen düzeyde olduğu söylenemez.

            2001 yılı Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre Türkiye'de toplam 10.761.000 baş sığır bulunmaktadır. Bu sığırlardan toplam 5.085.814 başı sağılmakta ve 8.489.082 ton süt elde edilmektedir.

            Süt verimini artırabilmek için Holştayn, Montofon gibi kültür sütçü ırkları ile Güney Anadolu Kırmızısı gibi yerli sütçü ırklar tercih edilmelidir. Ancak bu ırklarda her hayvan mutlaka sütçüdür denilemez. Bir ineğin sütçü olup olmadığını anlamak için süt verimine bakmak gerekir. Genç ve sağmal olmayan hayvanlarda süt verimini kontrol etme imkanı yoktur. Böyle sütçü ineklerin dıştan bakıldığı zaman bazı özellikleri göstermesi gerekir. Bu özelliklere sütçülük karakterleri diyoruz.

 

Bu sütçülük karakterlerini şöyle sıralayabiliriz;

  • Sütçü ineklerde deri ince ve yumuşaktır,
  • Boyun ince ve uzundur,
  • Tüyler kısa ve parlaktır,
  • Gözler parlak ve canlıdır,
  • Hayvanlar zayıf yapılı ama kemikleri iyi gelişmiştir,
  • Memeler büyük ve yumuşak olmalı, ancak büyüklük yere değecek kadar olmamalıdır,
  • Meme uçları normal büyüklükte olmalı, gerek elle ve gerekse makineli sağım için uygun olmalıdır,
  • Süt damarları belirgin, kıvrımlı ve geniş olmalıdır,
  • Memenin karın duvarına bağlantısı kuvvetli olmalıdır,
  • Fazla meme başı ve tıkalı meme başı olmamalıdır,

HOLŞTAYN ( SİYAH ALACA)

 

 

Resim :Holştayn İnek

Holştayn, sütçü yönde yetiştirilen kültür sığır ırklarının en iri yapılılarındandır. Renk siyah beyaz alacadır. Amerika'dan gelenlerin süt yönü kuvvetlidir. Hollanda'dan gelenlerin et yönü kuvvetlidir. Boyun bütün sütçü ırklarda olduğu gibi uzun, deri ince ve yumuşaktır. Sağlam bir kemik yapısı vardır.

            Süt ve yağ verim düzeyleri yetiştirildikleri bölgenin coğrafik, ekonomik ve kültürel durumuna göre değişebilir. Genellikle zengin çayır ve ılıman iklimde oldukça iyi bir verim düzeyine ulaşır. Holştaynlar yılda ortalama 6.000-8.000 kg süt verirler ve sütteki yağ oranı %3.5-4 tür.

 

MONTOFON ( ESMER )

 

Resim 2: Karacabey Montofonu

 

Anavatanı İsviçre'dir. Türkiye'de  boz ırk sığırlarla yapılan melezlemelerle Karacabey Montofonu geliştirilmiştir. Rengi gümüş griden koyu esmere kadar değişir. Sırtta açık renk bir çizgi bulunur. Burun ucu, boynuz ucu, kuyruk ucu siyahtır.Çok iri gövdelidirler. Hem süt verimi,hem et verimi çok yüksektir. Yıllık süt verimi 3.500-4.000 kg'dır. Sütteki yağ oranı % 3,8 civarındadır.

GÜNEY ANADOLU KIRMIZISI

   Güney Anadolu Kırmızısı Türkiye'nin süt verimi yüksek yerli bir ırkıdır. Akdeniz Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yetiştirilir. Kirli sarıdan kırmızı tarçıniye kadar değişen renkler gösterirler.

   Süt verim süreleri kısa olup yedi ay kadar sağılırlar. Sağımın yapılabilmesi için buzağının emmesi yada hiç olmazsa ineğin yanında bulunması gereklidir. Bu nedenle makineli sağıma uygun değillerdir. Süt verimleri yıllık ortalama 2.000-3.000 kg arasında değişir ve sütteki yağ oranı % 4 kadardır.

SIĞIRCILIKTA SÜRÜ İDARESİ

   Süt sığırcılığında istenilen verimlilik ve sürünün devamı, başarılı bir sürü idaresine bağlıdır. Sürü idaresi yavrunun doğumundan başlayıp, dana, düve ve inek oluncaya kadar ve devamında yapılan bütün işlemleri içerir.

   Sürü yönetiminde en önemli işlem kayıt tutmadır. İşletmede yeterli kayıt düzeni kurulmalı ve hayvanların kayıtları tutulmalıdır.

KAYIT TUTMANIN ÖNEMİ

      Hayvancılıkta verimliliğin temelini kayıt sistemi oluşturur. Bu sistemle ileride elde edilecek sürünün geleceği şansa bırakılmaz. Kayıt tutmak işletmeciye büyük kolaylık sağlar. Hayvanların durumu konusunda kolayca bilgi sahibi olunur. Hem bir ineğin hem de tüm sürünün  durumu hakkında günlük ve uzun vadeli bilgiler verdiğinden işletme sahibine de gelecek için planlar yapma olanağı sağlar.

      Kayıt tutma düzeni, basit, doğru, günü gününe işlenebilen, kolay ve az zaman alıcı olmalıdır.

İŞLETMEDE TUTULAN KAYITLAR

         * İşletmede doğan hayvanların doğum tarihi, doğum şekli, numarası, ana ve baba numarası,

   * İşletmede buzağılayan ineklerin buzağılama tarihi, buzağılama şekli,

   * Tohumlanan hayvanların numarası, boğanın adı ve numarası, tohumlama tarihi, tohumlamacı adı,

   *  Çeşitli dönemlerdeki canlı ağırlıklar,

   *  Süt verim miktarları,

   *  Kızgınlık  tarihleri,

   *  Kuruya çıkarma tarihi,

   *  Aşılama, hastalık, tedavi gibi sağlık bilgileri,

   *  Yem ve yemlemeye ait bilgiler,

SÜT İNEKLERİNDE ÜREME VE DÖL VERİMİ

            Düvelerde ve ineklerde cinsel organlarda meydana gelen değişiklikler nedeniyle, boğa isteği başlar. Buna KIZGINLIK denir. Kızgınlık gösteren hayvanlara da boğasak veya örsek denir.

            İyi bir inek bol süt vermesinin yanında yılda 1 buzağı da vermelidir. Kültür ırkı normal gelişimini tamamlamış düveler 18 aylık yaşta (1.5 yaşında) iken tohumlamaları yapılmalıdır. Kültür ırkı hayvanlar 10-12 aylık yaştan itibaren kızgınlık göstermeye başlarlar ama daha gelişmelerini tamamlamadıklarından boğaya verilmemelidirler. Erken yaşta gebe kalan düvelerde gelişme tamamlanmadığından bu hayvanlar kavruk kalırlar, gelişemezler. Süt verimleri sağım dönemlerinde düşük kalır ve böyle hayvanlar hastalıklara karşı dirençsiz olurlar ve kolayca hastalanırlar. Süt humması ve dana humması gibi süt verimi ile ilgili hastalıklara hassas olurlar. Aynı zamanda damızlıktan da erken çıkarlar.

            Kızgınlık gösteren inekler başlıca şu belirtileri gösterirler :

1-      İnekler huysuzlaşır,bağırırlar, az yem yer ve az su içerler,

2-  Diğer hayvanların üzerine atlarlar, diğer                

      hayvanların kendi üzerlerine atlamasına rıza         

      gösterirler,

3-      Buzağısını teper, ona karşı huysuzlaşır ve emzirmek istemezler,

4-      Süt verimi azalır ve normal sağımlarını yaptırmazlar,

5-      Vulva dudakları kızarmıştır ve pişmemiş yumurta akına benzer çara alıntısı vardır,

6-      İnek böğürmelerle boğayı çağırır,

7-      Merada kuyruğunu diker, sağa sola koşar,

8-      Gece diğer hayvanlar yatarken o ayakta durur,

9-      Sık sık havayı koklar, sırtına el bastırmaz ve belini kamburlaştırır,

RESİM :      Kızgınlık gösteren inek

Kızgınlık gösteren inek ne zaman tohumlanmalıdır?

Düveler kızgınlık göstermeye başladıkları yaştan itibaren gebe kalmadıkları sürece her 18-24 (ortalama 21 gün) günde bir kızgınlık gösterirler. En iyi tohumlama zamanı kızgınlık başladıktan 12 saat sonradır.Sabah kızgınlık gösteren inek akşama doğru,akşam kızgınlık gösteren inek sabah tohumlanmalıdır. Kızgınlıklarının üzerinden 24 saat geçen hayvanlar artık döl tutmazlar ve 18-24 gün sonrayı beklemek gerekir.

 Düveler ilk defa tohumlandıkları zaman küçük cüsseli ırklarla tohumlanmalıdırlar. Zira hayvanın daha genital organları ve çatı, büyük yavru doğuracak gelişmişliğe ulaşmamıştır. Büyük hayvanlarla tohumlanan düvelerde güç doğumlar sıkça görülür. Ancak ikinci ve daha sonraki tohumlamalarda kültür ırkı hayvanlarla tohumlanabilirler.

Doğum yapan ineklerin döl yatağı ancak 2 ayda yeniden yavruyu barındıracak fonksiyonları kazanır. Bu nedenle doğum yapan inekler, 3. kızgınlıklarında yani buzağısı 2 aylık olunca tekrar tohumlanmalıdır.

Her geçen kızgınlık 20 günlük bir süt kaybı ve boşa yedirilen yem demektir. Bunun için ineklerin kızgınlıklarının iyi takip edilmesi ve tohumlamanın zamanında ve hatasız yapılması gerekir.            Kızgınlık gösteren inekler için kayıt defterine tarih atılır. Tohumlama yapıldığında tarih atılır. Hayvan gebe kalmazsa gelecek sefere hangi gün kızgınlık gösterilebileceği tahmin edilir. O günlerde inek iyice gözlenir. Böylece bir dönemin daha kaçırılması önlenir, hayvan zamanında tohumlanır. Kayıtlara bakarak doğumun zamanı bilinir, ona göre hazırlıklı olunur.

Buzağısı, 2 aylığı  geçen inek hala kızgınlık göstermediyse, mutlaka veteriner hekime gösterilmelidir.

SUNİ TOHUMLAMA

            Suni tohumlama hayvan ıslahının önemli bir aracıdır. Çünkü sürüde genetik ilerlemeyi sağlayacak özellikler bu şekilde çok sayıda bireye aktarılabilmektedir. Suni tohumlama sağlıklı, kolay, ucuz garantili bir yavru alma tekniğidir.

Bir boğa aşım yaparak bir ineği dölleyip bir yavru verir. Sonra bir ineği daha aşarsa bir yavru da ondan verir. Ama bir anda 300 aşım yapıp, 300 yavru veremez. Eğer sun'i tohumlama tekniğinden yaralanılırsa, boğanın bir aşımından 300 yavru yapacak sperma alınabilir. Bunun için, boğa ineğe aşım yapmaz, sun'i vajen denen ve boğanın spermasını bıraktığı cihaz kullanılır. Bu cihaza alınan sperma uygun sıvılarla karıştırılıp çoğaltılır. Böylece 300 ineği dölleyecek miktara ulaşır. Sonra payet denilen ince plastik muhafazalara konarak -196 derecede dondurulur. Dondurma işlemi için sıvı azot kullanılır. Bununla inek dölleneceği zaman, çözülerek kullanılır.

Sun'i tohumlamada en önemli faktör, yetiştiricinin kızgınlığı çok iyi takip etmesi ve anlamasıdır.

RESİM : Sun'i tohumlama yapılan bir inek

Sun'i tohumlama ile;

* En iyi boğayı seçebiliriz.

* Hayvandan hayvana hastalık bulaşması önlenmiş olur.

* Çok masraflı olan boğayı bulundurmaya gerek kalmaz.

* Yüksek verimli olduğu kesinleşmiş boğaların sperması ile yüksek verimli yavrular elde edilir.

* Dondurulmuş spermanın nakli çok koladır. Dünyanın her yanından sperma getirmek mümkündür.

 

SÜT İNEKLERİNİN BAKIMI VE BESLENMESİ

 

SAĞIMSIZ DÖNEM ( KURUYA ALMA)

 

            İneğin sütünü sağmaktan vazgeçerek, sütünün kesilmesini sağlamaya kuruya alma denir. Kuruya alma süresi 40 günden az, 80 günden fazla olmamalıdır. En ideali doğumuna 2 ay kala hayvanın kuruya çıkarılmasıdır.

Kuruya almanın faydalarını şöyle sıralayabiliriz ;

1)      10 ay sürekli sağılan hayvan yorulmuştur. Süt yapan organların dinlenmesi gerekir,

2)      İnek yediği gıdayı süt verimi yerine, karnındaki yavrunun gelişmesine kullanmış olur,

3)      Sürekli sağım nedeniyle kaybettiği mineral maddeleri vücudunda tekrar  biriktirmek için zaman verilmiş olur,

4)      Uzun süren sağım nedeniyle vücut yapısı bozulmuştur. Dinlenme döneminde vücut yapısı düzelerek normal doğum yapmaya imkan verir,

5)      Kuru dönem geçiren ineklerin, sonraki sağım döneminde daha çok süt verdikleri görülmektedir.

İnek kuruya nasıl çıkarılır?

Süt verimi zaten kuruya çıkarma dönemine doğru azalmış hayvanları kuruya çıkarmak için konsantre yem verilmesi kesilir, ineğe verilen su üçte bir oranında azaltılır ve günde iki kere yapılan sağım bire indirilir. Daha sonra iki günde bir, üç günde bir sağım yapılır ve sonra da tamamen sağmamak yöntemiyle kuruya çıkarılır.

KURU DÖNEMDE BESLEME

            Kuru dönemin ilk bir ayında yani doğuma bir ay kalana kadar ineklere serbest  olarak iyi kaliteli kuru ot ve günlük olarak da 2-3 kg konsantre yem yedirilmelidir. Eğer iyi kaliteli kuru ot yoksa ve kaba yem olarak sadece saman veriliyorsa konsantre yem miktarı 4 kg'a çıkarılmalıdır. Bu dönemde verilecek konsantre yem, eğer yonca, fiğ kuru otu gibi baklagillerden biri ise herhangi bir iyi kaliteli tahıl kırması olabilir. Kaba yem saman ise % 16 ham proteinli bir fabrika yemi olabilir.

Doğumuna 3-4 hafta kala, iyi kaliteli kaba yemin yanı sıra verilen konsantre yem miktarı yavaş yavaş artırılarak hayvanın 100 kg canlı ağırlığına 1 kg düşecek miktara ulaştırılır. Bu miktardaki konsantre yem doğuma kadar devam ettirilir. Bu dönemde verilecek konsantre yemin hayvanın doğumundan sonra yiyeceği süt yemine yada fabrika yemine benzer yapıda bir yem olması önemlidir. Çünkü doğumdan önce işkembedeki mikroorganizma topluluğunu sağım döneminde verilecek konsantre yeme alıştırmak doğumdan sonra hayvanın yem tüketiminin istenilen düzeye daha çabuk ulaşmasını sağlar. Bu son dönemde ineklere, kalsiyum bakımından zengin konsantre yemler, yem katkı maddeleri ve yonca gibi kalsiyumdan zengin kaba yemler verilmemelidir. Aksi takdirde süt humması yada doğum felci de denilen hastalığa zemin hazırlanmış olur.

Kuru dönemdeki ineklerin beslenmesinde nelere dikkat edilmelidir?

1- Kuru dönemde verilecek kaba yemler olabildiğince kaliteli olmalıdır. Çünkü ana karnındaki yavrunun gelişmesi nedeni ile işkembenin hacmi, dolayısı ile yem alma kapasitesi daralmıştır ve bu nedenle kalitesiz kaba yemler işkembede boşa yer kaplayarak hayvanın besin maddeleri bakımından  eksik kalmasına neden olabilir. Yine verilen kaba yemler patoz samanı gibi çok ince kırılmış yemlerden oluşmamalıdır. İnce yemler hayvanların geviş getirmelerini azaltır, dolayısıyla da tükürük salgısı azalmış olur. Bu durum ineklerde işkembe asitliğinin artmasına ve yemlerden iyi yararlanılmamasına neden olur. Doğuma 3-4 hafta kala ise kalsiyum bakımından zengin baklagiller kaba yemleri yerine iyi kaliteli çayır kuru otu yada buğdaygil kaba yemleri daha sağlıklı olacaktır.

2- Silaj, pancar, domates ve elma posaları ile taze biçilmiş yeşil yemler gibi fazla sulu yemler yedirilmemelidir. Yine işkembenin kapasitesinin azalmış olması nedeni ile bu yemler fazla miktarda su kapsadığından hayvanlar beslenme eksikliğine uğrayabilir.

3- Küflenmiş, kızışmış ve herhangi bir şekilde bozulmuş yemlerin yedirilmesi yavru atmalarına sebep olabilir.

4- Kurudaki inekler mutlaka diğer ineklerden ayrılarak, ayrı bir beslenme ve bakım programı uygulanmalıdır.

5- Kurudaki ineklerin beslenmeleri ve dolayısıyla yağlanmaları kesinlikle önlenmelidir.

6- İneklerin önünde her zaman içebilecekleri şekilde su bulundurulmalıdır.

 

GEBE İNEĞİN BAKIMI

Gebeliğin ilk aylarında özel bir bakım gerekmez. Aşırı besleme yarar getirmez, yetersiz besleme durumunda ise hayvan zarar görür. Gebe hayvan, gebeliğinin son 2-3 ayında diğer hayvanlardan ayrılmalı, özel bir bölmeye konulmalıdır. Böylece diğer hayvanlar tarafından boynuzlanamaz, sıkıştırılmaz, rahatsız edilmez.

RESİM  :  Özel bölmeye alınmış gebe inek

      Doğum bölmesi dezenfekte edilmeli ve badana yapılmalıdır. Zemin ıslak ve kaygan olmamalıdır. Temiz olmayan yerlerde doğan buzağılar zatürre, ishal ve diğer hastalıklara yakalanabilirler. Doğum bölmesi 1 hayvan için 12 m2olmalıdır. Hayvanın altına bolca temiz ve kuru yataklık ot konulmalıdır.

DOĞUM   :

Sığırlarda gebelik süresi yaklaşık 280 gündür. Bu süre sonunda büyüyen, gelişen ve dış ortamda yaşayabilecek duruma gelen yavrunun, yavru zarları ile zarlarıyla birlikte ana rahminden çıkmasına doğum denir. Yavru müdahalesiz çıkarsa normal doğum, yavru müdahale edilerek çıkarsa güç doğum adını alır.

            Doğum yaklaştığında memeler sütle dolar, vulva dudakları büyür ve kızarır, çatı kasları gevşer ve çöker. Doğumdan 1-2 saat önce vücut sıcaklığı düşer, işime sıklaşır, açlık çukurları çöker, ananın nabız ve teneffüs sayıları artar, hayvan yem yerken aniden durur, inlemeye başlar. Doğum başladığında ise vulva iyice büyür, sancılar başlar ve baş suyu dediğimiz yavru suları akar,arkasından yavrunun ayakları, sonra kafası, sonra da bütün vücudu çıkarak doğum gerçekleşir.

RESİM :  Doğumun Başlangıcı

RESİM  : Yavrunun Önden Gelişi

 

Doğumdan sonraki 1-2 saat içerisinde de yavru zarları dediğimiz eş düşer. Doğum başladıktan ve yavru suları aktıktan sonraki 1 saat içerisinde doğum gerçekleşmezse bir anormallik var demektir ve doğuma müdahale gereklidir.Doğuma rasgele kişiler müdahale etmemeli mutlaka bir Veteriner Hekime müracaat edilmelidir. Bilinçsiz kişilerin yaptığı müdahale sonucu yavru suları iyice dökülerek yavruluktaki kayganlık giderilir ve yavrunun çıkması zorlaşır. Yada yavrunun güç doğumuna sebep baş veya ayaklar iyice aşağıya kayarak doğum daha da zorlaşır. Doğuma müdahale eden kişi gerekli temizlik kurallarına uymadığı içinde hayvanın hastalanmasına sebep olur. Doğumdan sonra en geç 24 saat içinde yavru zarlarını (eşlerini) düşürmeyen hayvanlara müdahale edilerek yavru zarları da alınmalıdır. Yavru zarları alınmadığı takdirde hayvanda önce iştahsızlık başlar, sonra geçen zaman içerisinde çürüyen yavru zarlarının emilmesi sonucu zehirlenme belirtileri görülür ve bu durum hayvanın ölümüne kadar gidebilir. Yavru zarlarını atmayan veya yavru zarları alınmayan hayvanlar yaşamaya devam etseler dahi süt verimleri düşer, zayıflarlar ve yeniden yavru vermeleri mümkün olmaz. Bu gibi hayvanların barındırıldığı ahırlarda ağır ve pis bir koku vardır. Yavru zarlarının alınması için mutlaka bir Veteriner hekime müracaat edilmelidir.

            Doğumdan 8-10 gün önce memelerde başlayan süt üretimi memeleri şişirir, ancak bu şişlik normaldir ve hayvan sağılmamalıdır. İlk doğumunu yapan düvelerde bu şişlik bazen karın altına kadar yayılır ve sık görülür. Şişlikler bazen ineklerde de görülebilir. Doğumdan sonra sağım yapıldıkça bu şişliklerde 8-10 gün içerisinde kaybolur ve memeler normal halini alır. Bu şişliklere ilaçla müdahale edilmemeli, sadece memelere ılık suyla pansuman yapılmalıdır.

 

BUZAĞILARIN BAKIMI VE BESLENMESİ

            Buzağı büyütmede amaç, en düşük masrafla süt ve et üretiminde kullanılacak damızlık ve damızlık dışı hayvanları yetiştirmektir. Buzağıların bakım ve beslemesine doğum sonrası hemen başlamak gerekir.

            Doğumdan sonra yeni doğan buzağının göbek bağı açılıp, içine tentürdiyot boşaltılmalı, karından itibaren 6-8 cm yaklaşık 4 parmak kadar aşağıdan, dezenfekte edilmiş bir iple bağlanmalıdır. İpin bir parmak altından göbek bağı kesilir.

RESİM :Göbek Bağının Dezenfekte Edilmesi

Göbek kordonunun tentürdiyotla dezenfekte edilme işlemine günde 2 kere olmak üzere 3 gün devam edilir. Göbek kordonu dezenfekte edilmediği takdirde, eklem iltihaplanması, septisemi ve buzağı felci ortaya çıkabilir.

            Yeni doğan buzağı güçsüz ve ıslaktır. Buzağının burun ve ağzındaki doğum artıkları hemen temizlenmeli ve dil, temiz bir bezle dışarı çıkartılarak buzağının rahat nefes alması sağlanmalıdır.

RESİM : Yeni Doğan Buzağı

            Şayet nefes alamıyorsa, kaburgaların üzerine avuç içi ile birkaç defa kuvvetlice vurulur. Yine soluk almıyorsa yan yatırılır, kaburgaları üzerine el ile bastırılıp çekilir. 3 saniyede bir bu hareket tekrarlanır. Solunum başlayana kadar bu harekete devam edilir.

Islak doğan yavrunun üzeri, temiz bir bez veya sap samanla silinerek, anasının uzanabileceği bir yere konarak anasının onu yalamasına izin verilir. Bu yalama ile yavrunun ıslaklığı giderildiği gibi, masaj yerine geçerek buzağının solunumunun düzenlenmesine, kan dolaşımının hızlanmasına yardım eder.     

RESİM : Yeni Doğan Buzağı Anasının Yanına Konur

Eğer ana yavrusuna ilgi göstermiyorsa yavrunun üzerine az miktarda tuz dökerek anasının yalaması sağlanır.

            Buzağılar soğuktan ve hava cereyanından korunmalıdır. Barınaklar ıslak ve kaygan olmamalıdır.

            Yeni doğan buzağı genellikle 1-2 saat içerisinde ayağa kalkar. Anasının memesini arar. Buzağı, anasını emmeden önce ananın memesi ılık sabunlu su ile yıkanıp durulanmalı ve kurulanmalıdır. Böylece mikrop ve parazit bulaşması önlenmiş olur.

 

Yavru ağız sütünü almazsa, ağız sütü sağılıp biberonla buzağıya içirilmelidir.

            Daha sonra da buzağılar altları ağaç ızgaralı bireysel bölmelere veya açıkta buzağı kafeslerine alınmalıdır. Bu bölme 150 cm boyunda, 105 cm eninde, 130 cm yükseklikte olmalıdır. Izgaranın yerden yüksekliği de 30 cm olmalıdır. Buzağıların altları kuru olmalıdır. Altlık olarak sap-saman, hızar talaşı kullanılabilir.

 

RESİM :Buzağı bölmesi

            Yeni doğan buzağının doğum ağırlığı alınmalı ve kulak numarası takılmalıdır. Buzağıların doğum ağırlığı ırklara göre değişmekle beraber ortalama 35-50 kg arasındadır. Yeni doğan yavrular kayıt defterine kaydedilmelidir.

AĞIZ SÜTÜ

 

            Buzağı için en önemli ilk besin AĞIZ SÜTÜDÜR. Ağız sütünün doğumdan sonra 3-4 saat içerisinde mutlaka buzağıya verilmesi gerekir.

            Ağız sütü, normal sütten daha fazla protein ve vitamin içerir.

            Ağız sütü, buzağının bağırsaklarını temizler. İçinde hafif ishal yapıcı etkisi ile buzağının, bağırsaklarında mekonyum denilen çamurumsu artıkları dışarı atar.

            Ağız sütü, buzağıyı hastalıklara karşı dayanıklı yapar. İçinde gamma-globin denilen buzağının hastalanmasını önleyen bağışıklık maddeleri vardır.

            Ağız sütü içen buzağı sağlam yapılı olur ve sağlıklı gelişir.

            Buzağılar ağız sütünü emerek alamıyorsa, ağzına süt sağmak gerekir. Yada biberon, emzikli kova veya kova yardımıyla mutlaka ağız sütü buzağıya içirilmelidir. Ağız sütünün beslenme değeri doğumdan itibaren azalmaya başlar. Besleme değeri ilk 24 saat içinde daha fazladır. 24 saat sonra besleme değeri yarıya düşer.

RESİM : Buzağının Biberonla Beslenmesi

Tabii emzirmede buzağının ne kadar süt içtiği anlaşılmaz. Dolayısıyla ineğin süt verimi de belirlenemez. Buzağı fazla süt içerse ishal olur. Az süt içerse zayıflar, hastalanır, kavruk kalır. Ananın memesi zedelenebilir. İnek, sütünü buzağısını görmeden bırakmadığı için her sağımda buzağıyı getirmek gerekir ki buda büyük bir iş kaybı demektir. Fazla sütle beslenen buzağıların yeterli miktarda kuru yem almama riski vardır. Bütün bu nedenlerden dolayı suni emzirme yapılmalıdır.

 

RESİM : Buzağının Emzikli Kova ile Beslenmesi

            Buzağıya verilen süt vücut ağırlığının 1/10‘ ni geçmemelidir.Sütün sıcaklığı 36oC olmalıdır. Süt kapları ve biberonlar kullanıldıktan sonra mutlaka iyice yıkanıp temizlenmelidir.

            Buzağılara 1-3. gün  4-5 litre ağız sütü içirilm


Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!
Yorum ekle

Yorum ekle

    • bowtiesmilelaughingblushsmileyrelaxedsmirk
      heart_eyeskissing_heartkissing_closed_eyesflushedrelievedsatisfiedgrin
      winkstuck_out_tongue_winking_eyestuck_out_tongue_closed_eyesgrinningkissingstuck_out_tonguesleeping
      worriedfrowninganguishedopen_mouthgrimacingconfusedhushed
      expressionlessunamusedsweat_smilesweatdisappointed_relievedwearypensive
      disappointedconfoundedfearfulcold_sweatperseverecrysob
      joyastonishedscreamtired_faceangryragetriumph
      sleepyyummasksunglassesdizzy_faceimpsmiling_imp
      neutral_faceno_mouthinnocent
Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız