
1. Genel Olarak Türkiye Meyveciliği
Ülkemiz konumu itibarı ile bir çok tarım ürününün doğal yetişme alanı içindedir. Özellikle ılıman iklim meyveleri ve bağ Türkiye'nin çok az bir kısmı dışında (Doğu Anadolu'nun yüksek kesimleri ve sahil bantları gibi) her yerinde yetişebilmektedir. Elma, kiraz, kayısı üzüm gibi bir çok meyve türünde ülkemiz üretim miktarları itibariyle dünyada söz sahibidir. Örneğin elma üretiminde ABD ve Çin'in ardından dünya üçüncüsü [1], kiraz üretimine ABD'nin ardından dünya ikincisi[2] ve kuru kayısıda da dünya birincisi durumundadır4. Üretim rakamları oldukça iyi görünmesine rağmen ülkemiz dünya pazarlarında yeterince söz sahibi değildir. Bazı meyvelerin üretim ve ihracat rakamları Çizelge 1'de verilmiştir.
Çizelge 1. Ülkemizde yetişen bazı meyvelerin üretim ve ihracat miktarları.
Meyve Türü |
Üretim (ton)[3] |
İhracat (ton)[4] |
||||
1997 |
1998 |
1999 |
1997 |
1998 |
1999 |
|
Elma |
2.550.000 |
2.450.000 |
2.500.000 |
48.000 |
25.000 |
13.000 |
Kiraz |
215.000 |
195.000 |
- |
18.000 |
9.000 |
26.000 |
Şeftali |
355.000 |
410.000 |
- |
|
|
|
Kayısı |
270.000 |
490.000 |
- |
40.509[5] |
50.3835 |
55.4035 |
Erik |
200.000 |
200.000 |
- |
|
|
|
Vişne |
120.000 |
142.695 |
- |
|
|
|
Üzüm |
3.700.000 |
3.600.000 |
- |
33.000 |
54.000 |
48.000 |
Armut |
400.000 |
360.000 |
- |
|
|
|
Ayva |
95.000 |
950.000 |
- |
|
|
|
Badem |
33.000 |
36.000 |
- |
|
|
|
Ceviz |
115.000 |
120.000 |
- |
|
|
|
Çizelge 1'den de anlaşılacağı gibi meyve üretimimizin önemli bir kısmı iç pazarda tüketilmekte ve çok az bir kısmı ihraç edilmektedir. Bu durum çeşit sorunu, kalite yetersizliği, fiyat yüksekliği, aşırı ilaç ve gübre kullanımı v.s. gibi sebeplere bağlanabilir. Bu konu daha sonra ele alınacaktır.
2. Sorumluluk Alanımızda Meyvecilik ve Bağcılık[6]
Çizelge 2'de Enstitümüzün sorumluluk alanına giren illerde gerçekleştirilen meyve üretiminin Türkiye üretimi içindeki payı verilmiştir.
Çizelge 2. İç ve geçit bölgelerindeki illerde gerçekleştirilen meyve üretiminin Türkiye üretimi içindeki oranları.
Meyve Türü |
Türkiye üretimi (ton) |
36 İl Üretimi (ton) |
Türkiye Üretimine Oranı (%) |
Elma |
2.450.000 |
2.204.473 |
90 |
Armut |
360.000 |
280.407 |
78 |
Ayva |
95.000 |
56.922 |
60 |
Kiraz |
195.000 |
152.007 |
78 |
Vişne |
142.695 |
112.148 |
79 |
Kayısı |
490.000 |
105.210 |
21 |
Şeftali |
410.000 |
236.838 |
58 |
Erik |
200.000 |
120.222 |
60 |
Bağ |
3.600.000 |
2.228.726 |
62 |
Ceviz |
120.000 |
60.326 |
50 |
Badem |
36.000 |
33.194 |
92 |
Yüzde oranları incelendiğinde sorumluluk alanımızdaki illerde Türkiye meyvecilik ve bağcılığının büyük bölümünün gerçekleştirildiği görülecektir. Dolayısıyla bu 36 ilin meyvecilik sorunları ülke meyveciliğinin de sorunları olarak ele alınabilir.
2.1. Elma
Türkiye'de hemen hemen her bölgede elma yetiştiriciliği yapılmaktadır.Enstitümüzün sorumlu olduğu illerin 1999 yılı üretim verileri incelendiğinde, toplam üretimin %20'sinin Isparta ilinde gerçekleştiği görülmektedir. Bunu Karaman, Niğde ve Antalya illeri takip etmektedir.Bu illerdeki üretim toplam üretimin yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Ayrıca sorumlu olduğumuz 36 il toplam Türkiye üretiminin %90'ını gerçekleştirmektedir.
Ülkemizde elma üretimi genellikle Starking Delicious, Golden Delicious ve Amasya elma çeşitlerinden oluşmaktadır. Bu çeşitlerin uluslararası piyasalarda pazar değerleri oldukça düşüktür. Ayrıca hasat zamanlarının genelde aynı tarihlere rastlaması nedeniyle hem piyasaya kısa sürede fazla miktarda ürün sunulmuş olmakta hem de işgücü sıkıntısı çekilmektedir.Yeni kurulan elma bahçelerinde temmuz ayı ile ekim ayı arasında farklı zamanlarda olgunlaşan çeşitler kullanılmalıdır. Son yıllarda dünyada en çok tüketilen elma çeşitleri Fuji, Gala, Breaburn, Elstar, Jonagored' dir[7].
Öte yandan kurulu bahçelerin tamamına yakını çöğür anaçlıdır.Çöğür anaçlı ağaçlar meyve vermeye geç başlamakta, pazarlanabilir meyve oranı düşük olmakta, hasat, budama, seyreltme ve ilaçlama gibi kültürel işlemler zor ve pahalı olmaktadır. Klon anaçlı (M9 ve MM 106) bahçelerin yaygınlaştırılması ile erken ürün alımı, budama, seyreltme, hasat, ilaçlama gibi kültürel işlemlerin kolay ve ucuz bir şekilde yapılması, birim alandan alınacak ürünün artırılması, piyasa taleplerine daha çabuk uyum sağlanması mümkün olabilir.
2.2. Armut
İç ve geçit bölgelerindeki illerin 1999 yılı verileri incelendiğinde en fazla üretimin 60.000 ton ile Bursa ilinde olduğu, bunun da Türkiye üretiminin %17'sini teşkil ettiği görülmektedir.
Bursa ilini sırasıyla Antalya, Ankara ve Konya illeri takip etmektedir. Bu illerin toplam üretimi Türkiye üretiminin % 50' sini oluşturmaktadır.
Armutta ateş yanıklığı hastalığının verdiği büyük zarardan dolayı üretimde azalma sürecine girdiği gözlenmektedir. Bunu önlemek için ateş yanıklığına dayanıklı çeşit kullanılmalı ve etkili mücadele yapılmalıdır.
2.3. Ayva
Sorumluluk alanımız içinde kalan illerin 1999 yılı verileri incelendiğinde Türkiye üretiminin %10'unun Bursa'da gerçekleştiği görülmektedir.
Bursa ilini sırasıyla Bilecik, Antalya, Ankara, Manisa ve Amasya illeri takip etmektedir. Bu illerin toplam üretimi Türkiye üretiminin 1/3'ünü oluşturmaktadır.
Özellikle son yıllarda yaygınlaşan ateş yanıklığı hastalığı ayvada da zararlı olmaktadır. Bunun önüne geçmek için ateş yanıklığına dayanıklı çeşit ve anaçların kullanılması ve etkili mücadele yapılması gerekmektedir.
2.4. Kiraz
Sorumluluk alanımızda kalan iller içerisindeki kiraz üretimi ülkemiz toplam kiraz üretiminin % 78 ini oluşturmaktadır. Kiraz üretimi açısından Manisa ilini Afyon, Isparta, Amasya ve Bursa illeri izlemektedir. Manisa üretim açısından Türkiye birincisi olmasına rağmen ihracat açısından önemli değildir. Üretimi iç pazara yöneliktir. Afyon ve Isparta illerinde üretilen kirazın önemli bir kısmı ihracata yöneliktir. Bu üretimin ihracattaki payı her yıl artarak devam etmektedir.Kiraz İhracatında karşılaşılan en büyük sorun ihraç ettiğimiz ülkelerin özellikle kiraz sineği konusunda toleranslarının sıfır olmasıdır. Afyon (Sultandağı), Isparta (Uluborlu), Konya (Akşehir) ili haricinde hastalık ve zararlılar konusunda üreticiler yeterli bilgi ve teknik donanıma sahip değillerdir. Milli kirazımız olarak bilinen 0900 Ziraat çeşidinin bölgelere göre farklı isimlerle anılması bir sorun oluşturmaktadır. Enstitümüzde bu sorunun çözümüne yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Ayrıca 0900 Ziraat çeşidinin kendine verimli olmamasından dolayı kurulan bahçelere yeterli sayıda dölleyici çeşit dikilmelidir.
2.5. Vişne
Ülkemiz toplam vişne üretiminin % 79 u sorumlu olduğumuz 36 ilde üretilmektedir.Bu iller arasında Afyon Türkiye üretiminin % 20 sini üretmektedir. Bunu Ankara ve Kütahya illeri izlemektedir. Ülkemizde üretilen vişnenin önemli bir kısmı meyve suyu sanayiinde kullanılmaktadır. Vişne üretiminde pazarlama açısından bir problem bulunmamasına rağmen üretim yeterli miktarda değildir. Kurak şartlara dayanıklı anaçlar kullanılarak kıraç bölgelerde vişne üretim alanları artırılmalıdır.
2.6. Kayısı
Türkiye kayısı üretiminin önemli bir kısmı Malatya' da gerçekleşse de burada daha ziyade kurutmalık kayısı çeşitleri ağırlıktadır.Sorumluluk alanımızdaki kayısı üretimi ülkemiz toplam kayısı üretiminin % 21'ini oluşturmaktadır. Bu iller arsında İçel Türkiye üretiminin % 5'i ile öne çıkmaktadır ve Burada daha çok sofralık kayısı çeşitleri üretilmektedir. Sofralık çeşit olarak üretilen Thyrinthe çeşidi önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu çeşit yanında daha verimli ve kaliteli sofralık çeşitlere önem verilmesi gerekmektedir.
2.7. Erik
İç ve geçit bölgelerindeki iller incelendiğinde en fazla İçel ilinde erik üretiminin kapama bahçe olarak yapıldığı gözlemlenmiştir. Bu rakam Türkiye üretiminin % 8'ine tekabül etmektedir. İçel'i Bursa, Karaman, ve Afyon illeri takip etmektedir.
İçel'de papaz-can grubu erikler erken zamanda piyasaya çıktıklarından yetiştiricilikleri fazladır.
Kurutmalık erik çeşitleri (Stanley) geç dönemde olgunlaştıklarından ( Eylül-Ekim ) ve kurutma doğal ortamda gerçekleştiğinden ürün sonbahar yağışlarından zarar görmektedir. Bu sorun erken dönemde olgunlaşan çeşitlerin ( Sugar gibi ) yaygınlaştırılması ile önlenebilir.
Ayrıca kaliteli Japon grubu eriklerin uygun ekolojilerde yetiştiriciliği yaygınlaştırılmalıdır.
2.8. Şeftali ve Nektarin
410 bin tonluk Türkiye şeftali üretiminin 236.838 tonu sorumlu olduğumuz 36 ilde üretilmektedir.
Şeftali üretiminde çeşit bakımından hemen hemen problem bulunmamaktadır. Uygun bölgelerde adaptasyon çalışmaları tamamlanan nektarin çeşitleri de şeftali üreticilerine sunulmalıdır.
Şeftalide kirece dayanıklı anaçlar geliştirilmeli ve daha önce şeftali yetiştirilen alanlarda tekrar yetiştiricilik yapılmamalıdır.
2.9. Ceviz
Ülkemiz son 20 yıla kadar dünya ceviz üretiminde 1. sırada yer almakta iken, diğer ülkelerin üretimlerinin artması nedeni ile 4. sıraya kadar gerilemiştir. Bunun en önemli nedeni üretimde standardizasyonun sağlanamaması ve modern anlamda ceviz yetiştiriciliğinin yapıldığı kapama ceviz bahçelerinin kurulmamasıdır.
Sorumluluk alanımızda kalan illerdeki ceviz üretiminin ülke ceviz üretimindeki payı %50'dir. Bölgemizde ceviz üretimi en fazla Karaman ilinde (6 024 ton) yapılmaktadır. Özellikle Kuzeybatı Karadeniz, Ege ve Akdeniz Bölgesinde ceviz yetiştiriciliği yoğunlaşmıştır.
Enstitü bölgemizin üretim potansiyelinin yüksek olmasına rağmen elde edilen verim düşüktür. Ayrıca üretimde standardizasyonun olmaması cevizin pazar değerini düşürmektedir. Bölgede ceviz yetiştiriciliği daha çok dağınık ağaçlarla ve doğal olarak yapılmaktadır. Ancak son yıllarda kapama ceviz bahçeleri kurulmaya başlanmıştır. Bu durum ümitvar olmasına rağmen yetersizdir. Modern anlamda kapama ceviz bahçeleri kurularak ceviz üretimi istenen düzeye getirilebilir. Çeşit seçimi yapılırken ekolojik şartlar dikkate alınmalıdır.
2.10. Badem
Sorumlu olduğumuz iller içerisinde badem yetiştiriciliği Akdeniz ve Ege Bölgesi' ndeki illerde yoğunlaşmaktadır. En fazla üretim 5 195 ton ile İçel ilinde gerçekleşmektedir. Bu ilimiz, Türkiye badem üretiminin % 61'ini (22 310 ton) sağlamaktadır.
Türkiye'de badem yetiştiriciliği uzun yıllardır tohumla çoğaltılarak ve dağınık, kıraç alanlarda doğal olarak yapıldığı için, üretimde standardizasyon olmadığından pazarlama ve üretim yetersizdir. Ülkemizde modern anlamda kapama bahçe bulunmamaktadır. Özellikle Akdeniz sahil ve Ege bölgesinde modern kapama bahçeler tesis edilmelidir. Geçit bölgelerine uygun, geç çiçeklenen yerli ve yabancı çeşitler yaygınlaştırılmalıdır. Ayrıca toprak yapısına uygun anaç seçimi badem yetiştiriciliğinde oldukça önemlidir.
2.11. Bağ
Ülkemiz bağ alanları ve üzüm üretimi açısından 560,000 hektarlık alanla dünyada önde gelen ülkelerden birisidir. Dünya üretimi içinde önemli bir paya sahip olduğumuz üzüm daha çok sofralık ve kurutmalık olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde 1.000 civarında üzüm çeşidi mevcutken, bunlardan sadece 35 i şarap üretimine uygundur Kurutmalık üzüm iç piyasanın yanı sıra önemli bir ihraç ürünüdür[8]. Ancak sofralık üzüm ihracatı tek çeşitle sınırlı kalmış ve dış piyasaların tercih ettiği çeşitlerin üretimi yeterince gerçekleştirilememiştir[9].
.Bağcılığımızın geleceği yetiştirilen üzümün ihraç edilebilmesine bağlıdır. Şarap sektörü, hammaddesi olan üzüme yüksek katma değer oluşturmasına karşılık, ülkemiz ekonomisinde hak ettiği yere sahip değildir. Sektörün gelişmemesinde kaliteli şaraplık çeşitlerin bulunmaması önemli rol oynamaktadır.
İhraç ettiğimiz yaş üzüm çeşitlerinin başında Sultani, Müşküle, Cardinal, Razakı ve Tarsus Beyazı gelmektedir. Sultani çekirdeksiz % 86 lık üretimi ile bu çeşitler içinde en fazla ihraç edilen çeşittir. Bu çeşit ülkemizde en çok sorumluluk alanımızda bulunan Manisa ve Denizli illerinde yetiştirilmektedir. Bağ işletmeleri Ege, Marmara ve Akdeniz bölgesinde genellikle pazara yönelik olmasına karşın, diğer bölgelerde aile ihtiyacına yönelik işletmeler şeklindedir. Şarap ve rakı fabrikalarına yakın bazı yörelerde pazara dönük işletmelerin yoğunlaştığı görülmektedir. Çizelge 2'nin incelenmesinden de anlaşılacağı gibi sırasıyla Manisa, Denizli, İçel en fazla üzüm üretilen illerimizdir. Ülkemizde çekirdeksiz kuru üzüm üretiminin tamamına yakını Ege Bölgesi'nde yapılmaktadır. Sonuç olarak Türkiye ekonomisinde bağcılığın sağladığı katkı oldukça fazladır. Bu katkının önemli bölümü çekirdeksiz kuru üzüm ile sağlanmaktadır. Buna ilave olarak yaş üzüm ve şaraplık üzüm üretimi ile desteklenmesi gerekmektedir. Yöreye uygun çeşit ve anaç seçimi, teknik bilgi desteği, pazarlama organizasyonu, fidan talebinin karşılanması, bölgelere uygun terbiye sisteminin uygulanması bağcılığımıza olumlu etkide bulunacak unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
2.12. Depo Kapasiteleri
Sorumlu olduğumuz 36 ilde bulunan soğuk hava deposu sayısı 439 adet ve 618.937 ton/yıl kapasitededir. Bu iller içerisinde Isparta 66 adet depo ve 217.265 ton/yıl kapasiteyle ilk sıradadır. Bu rakam elma üretimiyle paralel olarak incelenebilir. İkinci sırayı 65 adet depo ve 110.017 ton/yıl ile Bursa almaktadır. Bursa'daki depo kapasitesinin yüksek olmasının nedeni gıda sanayi ve meyveciliğin gelişmiş olmasıdır. Üçüncü sırayı 84 adet depo ve 99.355 ton/yıl kapasiteyle Antalya almaktadır. Antalya'daki rakamları da elma ve narenciye üretimiyle birlikte değerlendirmek gerekmektedir.
Bunların yanında elma üretimi gelişmiş olan Karaman ve Niğde illerindeki depo sayısı ve kapasitesi çok düşük seviyelerdedir.
Diğer illerimizdeki soğuk hava tesislerinin birçoğu Et Balık Kurumu'na ve su ürünleri işleme tesislerine aittir. Depoların bazılarında şoklama üniteleri bulunmaktadır.
Bunlardan ayrı olarak Nevşehir ve Aksaray illerimizde doğal mağaralar adi depo olarak kullanılmaktadır.
Zamanında derilmiş, tasnifi yapılmış, uygun kasalarda ambalajlanmış, ve vakit kaybetmeden depoya getirilen ürünlerin gereği gibi muhafaza edilmesi onların depo ömürlerini belirleyecektir.
3. Sorunlar ve Çözüm Önerileri
3.1. Anaç
Meyve üretiminde verim ve kalite anaçla doğrudan ilgilidir. Yapılan çalışmalar, özellikle elmada klon anaçlı ağaçlarda çöğür anaçlı olanlara göre daha fazla verim alındığını göstermektedir[10]. Klon anaçları bodurluk sağlamakta; Verim ve kaliteyi artırmak yanında bakım kolaylığı da sağlamaktadır.
Ülkemizde Amerika ve Avrupa'nın aksine üretimin önemli bir kısmı çöğür anaçlı bahçelerde yapılmaktadır. Elma üretiminde klon anaçlarının (özellikle M9 ve MM106) kullanımı Avrupa ve ABD ‘de oldukça yaygınken ülkemizde maalesef çok sınırlıdır. Son yıllarda klon anaçlarına doğru bir eğilim olmakla birlikte klon anaçlı fidan temininde yaşanan sorunlar nedeni ile bu yetersiz kalmaktadır.
Yapılan yayım faaliyetlerinin de etkisi ile klon anaçlarını üstünlüğü yetiştiriciler tarafından kavranmıştır. Artan taleplerin karşılanabilmesi için klon anaçlı fidan üretiminin artırılması gerekmektedir. Bu amaçla hızlı anaç ve fidan üretim tekniklerinin (doku kültürü, soğuk depolarda dormant dönemde seri fidan üretimi gibi) kullanılması gerekmektedir. Klon anaçlı fidan üretimi artırılamadığı takdirde talep ithalat yoluyla karşılanmakta ve önemli miktarda döviz kaybı olmaktadır.
Bağcılık yapılan bölgelerin ekolojik şartlarına ve floksera zararlısına karşı uygun Amerikan asma anaçları kullanılarak verimli ve kaliteli çeşitler yetiştirilebilir.
3.2. Çeşit
Türkiye'de meyve türleri içinde (en fazla elmada) çeşit sorunu yaşanmaktadır. Türkiye üretiminin büyük bölümü Golden Delicious ve Starking' ten oluşmaktadır[11]. Oysa uluslararası pazarlarda bu çeşitlerin pazar payları ya hiç yok ya da oldukça düşüktür. Yeni kurulan bahçelerin dünyada pazar payı yüksek çeşitlerle kurulması bu sorunun çözümünde yardımcı olacaktır.Ayrıca sanayiye uygun meyve üretiminin yaygınlaştırılması, tescil ve sertifikasyonun daha kolay ve anlaşılabilir forma indirgenmesi (Avrupa için geçerli mevzuatın kullanılması) gerekmektedir.
4.3. Pazarlama
Türkiye'de üretilen meyvelerin uluslararası piyasalarda talep edilen çeşitlere uygun olmayışı, üretimden tüketime ürün ve kalite kayıplarının yüksekliği, kaliteyi olumlu yönde etkileyen ancak çevreye olumsuz etkide bulunan tekniklerin (kayısıda fazla kükürt kullanımı, üretim aşamasında aşırı kimyasal madde kullanımı gibi) ülkemizde hala kullanılıyor olması ihracatın önemli sorunları arasındadır. Yetersiz ambalajlama ve etiketlemeye önem verilmemesi de pazarlama şansını azaltmakta
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!