Av. Mustafa ÖZDEDE
Medeni Kanunumuz "Taşınmaz Mülkiyetinin kısıtlamaları" başlığı altında Komşu hakkı konusunu düzenlemiş olup, "bitkiler" başlıklı 740. madde gereğince, komşunun arazisine taşarak zarar veren dal ve kökler, komşunun istemi üzerine uygun bir süre içinde kaldırılmazsa, komşu dal ve kökleri kesip kendi mülkiyetine geçirebilir.
Ayrıca ekilmiş veya üzerine yapı yapılmış arazisine dalların taşmasına katlanan komşu, bu dallarda yetişen meyveleri toplama hakkına sahip olur.
Burada, komşunun taşan dal ve kökleri kesip kendi mülkiyetine geçirebilmesi için öncelikle bu hususta bir istemde bulunulması gerekmekte, uygun süre içinde komşu tarafından taşan dal ve kökler kaldırılmadığı takdirde bu hakkın kullanılabileceği ifade edilmektedir. Ayrıca dalların taşmasına katlanan komşu, bu dallarda yetişen meyveleri toplama hakkına da sahiptir. Bu durumda komşu taşınmaz sahibi tarafından herhangi bir şikayet vaki olduğunda, hırsızlık suçunun yasal unsurları oluşmayacak, bilakis kanunun tanıdığı bir hak ve yetkinin kullanılması söz konusu olacaktır.
GÖLGE YAPMAK SURETİYLE KOMŞU TAŞINMAZA ZARAR VERİLMESİ
Uygulamada karşılaşılan sorunlardan biri de, araziye dikilen ağaçların dal ve köklerinin, komşu araziye taşmasa dahi, gölge yapmak suretiyle yan tarafta bulunan taşınmazda yetişen (örneğin fasulye, mısır gibi) mahsullere zarar vermesidir. Yargıtay, Medeni Kanunun 740.maddesinin komşunun taşınmazına "taşan ağaç, dal ve köklerle" ilgili olduğunu, bu durumda komşu taşınmaz sahibinin ancak kendi taşınmazına tecavüz eden dal ve köklerin kesilip kaldırılmasını isteyebileceğini, diğer taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkı kapsamında kalan ağaç, dal ve köklerin sökülmesi yönüne gidilemeyeceği görüşünü benimsemiştir.
Ancak bu durumda komşuya verilen zararın giderilmesi mümkün değil midir? Belli şartların varlığı halinde, "taşınmaz malikinin sorumluluğu" başlığını taşıyan Medeni Kanunun 730.maddesine göre, doğan zarar ve yaratılan zarar tehlikesinin giderilmesinin istenmesi mümkündür. Söz konusu 730.maddeye göre "Bir taşınmaz malikinin, mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı kullanması sonucunda, zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse, durumun eski hâline getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir. Hâkim, yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan zararların uygun bir bedelle denkleştirilmesine karar verebilir". Görüldüğü üzere TMK.nun 730. maddesi; kusuru öngörmemiştir, mülkiyet hakkının kullanılmasından doğan zarar veya tehlikeye dayalı sorumluluk, kusura dayanmamaktadır. O halde zararın meydana gelmesinde taşınmaz sahibinin kusurlu olup olmamasının bir önemi yoktur. Sadece sebep ve sonuç doğuran ilişkinin ( nedensellik-illiyet bağının ) aranması yeterli bulunmaktadır. Konuyla ilgili bir Yargıtay kararında aynen şöyle denilmektedir:
"O halde öncelikle kal'e (ağaçların kesilerek ortadan kaldırılmasına) karar verilmeden önce, doğan zarar veya yaratılan tehlikenin başka türlü giderilmesi, ortadan kaldırılması yol ve yöntemlerinin olup olmadığının yeniden keşif yapılmak suretiyle uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması, gölgenin yol açacağı zararların tarafların taşınmazlarının konumuna, niteliklerine, yöresel örf ve adetlere, özellikle teknik ziraat kurallarına göre başkaca önlem veya önlemlere başvurularak giderilip giderilemeyeceğinin bilimsel ve teknik verilere dayanılarak bilirkişilerden alternatifli çözüm yollarını öngören gerekçeli rapor alınması, alınacak raporlarda önerilen önlemlerden olaya en uygun olanına ve adil görünene değer verilmesi, karşılıklı özverilerin denkleştirilmesi gerekmektedir."
Görüldüğü üzere komşu taşınmaza taşmayan ancak gölgesi ile zarar veren ağaçlar yönünden, ağaçların kesilmesi başvurulacak en son çaredir. Zararın başka türlü giderilmesi olanağının bulunup bulunmadığı saptanmalı, alternatifli çözüm yolları araştırılmalı ve çözüm yollarından en uygun olanına, en adil görünene değer verilmelidir. Bu yapılırken, hukukun genel ilkelerinden biri olan "karşılıklı özverilerin denkleştirilmesi" ilkesi ve her iki tarafın yararı dikkate alınmalıdır. Bu konu, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, uzman bilirkişilerin konu hakkındaki görüşlerinden ve hazırlayacakları raporlardan istifade edilecektir.
Av. Mustafa ÖZDEDE
UYARI: Bu yazı Avukat Mustafa ÖZDEDE tarafından http://www.bahcesel.com/ sitesi için kaleme alınmıştır.Kaynak göstermeden kullanılamaz.
DEVAMI YAKINDA BURADA OLACAK TAKİP EDİNİZ....
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!