Eminim başlığı okuyan çoğu kişi " bu kadarı da olmaz" demiştir.Ama Yurdumuzda 1950 li yıllarında 44,3 milyon hektar olan çayır ve mera alanları ,1991 yılı Tarım Sayımı sonuçlarına göre de 12.3 milyon hektara kadar düşmüştür .Öyle ise bu işte bir terslik var demektir.
Peki bu kanun yağmalamayı önledi mi... hayır. Önlemesi de mümkün değil. Çünkü kanunun çıkışı ve konuya bakışı, biraz şaşı.
Kanun ve bakanlığın Çayır ve Meralara bakışı, Ülke hayvancılığının ihtiyacı olan Kaliteli Kaba Yem ihtiyacının giderilmesi üzerine. Oysa Çayır ve Meraların önemi Kaba yem karşılamasının çok ötesinde.
Çayır ve Meralar
1. Fauna ve Endemik hayvanlar merkezleridir.
Bir bölgedeki tek hücrelilerden memeli hayvanlara kadar tüm hayvanlar alemi o bölgede hayatiyetini sürdürür.
2. Bitki gen merkezleridir.
Bölgeye has bitki türlerinin ana kaynakları ,orijinleri bu bölgelerdedir.Özellikle ıslah çalışmalarında aranan orijinler için merkezlerdir.
3. Erozyon için en ideal yapılardır.
Deniz seviyesi ile 5165 m yükseklik arasında olan bir topografyaya sahip ve 250-2500 mm arasındaki yağış dağılımı görülen ülkemiz topraklarının % 73'ü ileri derecede erozyona uğramıştır (Doğan, 1995).Erozyonla sadece ülke toprakları yitirilmemiş, aynı zamanda tarım alanlarında gerçekleşen verimli toprak kayıpları da tarımsal üretimde kronik verim kayıplarına neden olmuştur.Bunun için bu yerlerin korunması erozyonun durdurulmasında baş rolü oynar.
4. Hayvanların kaba yem ihtiyacını karşılamak.
Hayvan yetiştiriciliğinde yem maliyetlerini %70 varan bir oranda azaltmak.
Bütün bu maddeler Çayı ve Meralarımızın ne kadar aslında önemli olduğunu gösteriyor. Ancak bu öneme karşılık gereken koruma yapılabildi mi , hayır.
Başta,yanlış kullanım bu havzaları verimsiz,niteliksiz ve yağmalanmaya müsait hale getirdi.Yaban hayatına karşı bilinçsiz düşmanlık,Mera alanlarının aşırı otlatılması , zamanında ıslah çalışmasının yapılmaması ve dönerli (Münavebe usulü ) otlatmanın düşünülmemesi bu alanların yok olmasına zemin hazırladı.
Peki, ne yapılmalı? Devlette devamlılık var denilir. Her halde iş ehline bırakılırsa bu devamlılık olur. Devletin , " Çayır-Mera, Yem Bitkileri ve Havza Geliştirme Dairesi Başkanlığı" diye bir birimi var.Bunun asli görevi "Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya özel mülkiyetinde bulunan çayır ve meraların geliştirilmesi amacıyla imar, ıslah ve ihya tedbirlerini almak, kurallara uygun kullanımını temin etmek için gerekli program ve projeleri hazırlamak, hazırlatmak ve uygulanmasını sağlamak"
Evet görevinde ıslah, imar ve ihya tedbirleri almak ,projeler hazırlamak diyor. Bugüne kadar ne kadar mera ıslahı yapıldı veya yeni mera alanları oluşturmak için ne kadar bir alanın kamulaştırılması yapıldı ? Sanırım daire başkanı da bilmiyor.
O zaman devlet bu işi yapamıyorsa Çayır ve Mera alanlarının Üniversitelere, Vakıflara,sivil toplum örgütlerine veya özel kuruluşlara devretmeli. Devlet denetleyici olmalı. Şimdi çoğu insan diyecektir "Özelleştirilsin de yağmalasınlar" diye .İyi de şimdeye kadar ne yapılmış yağmalanmamış mı. Hiç değilse kalanı koruyalım.
KAYNAKLAR
1-Doğan. O., 1995. Türkiye' de Toprak Kaynakları, Sorunlar ve Çözümler. Standart Çevre
s. 73-79, Ankara
2- Altın, M., 1999. Mera-Erozyon İlişkileri. TEMA Eğitim Semineri Notları. Türkiye
Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı yayınları
No:26, İstanbul
3- Akıncı, M., 2005. Su Toplama Havzalarında Sedimentasyon Sorunu. Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!