Kültür Başkentine Doğru Giderken Kentiçi Parkları ve Central Park Örneği

 İstanbul, doğal güzelliği yanında, parkları ile de anılan bir şehir olması gereken bir metropol olamamıştır. İstanbul'u genel panorama içinde yeşil gösteren alanlar, halkın yararlanamadığı alanlardır.

    Bunlar; mezarlıklar, yabancı elçiliklere, saraylara, birkaç malikâneye ait korular ve de askerî alanlardır.Allah'tan kent içindeki bu askerî alanlar olmasa idi,Bu Hazine arazileri üzerinde de gecekondu mahallelerini görecektik. Diğer önemli yeşil, Karadeniz'e bakan Kuzey yönündeki ormanlardır. Ormanlar, kentlerin akciğerleridir. Ama biz, bu ormanların da değerini bilmiyor, yapılan ve yapılacak Boğaz köprülerinin teşviki ile, kent yerleşimini Kuzeye, ormanların üzerine doğru ilerletiyoruz.Kent ormanlarının kullanımını dahi sağlıklı kullanma yerine piknik mantığımızı kent içi parkları ve yol kenarlarında kullanıyoruz. Rio de Janerio'nun kurulduğu coğrafya harikası bölge, 150 yıl evveline kadar çırılçıplak bir arazi imiş. Bu gün tüm çevre, insan eli ile dikilmiş, bu şehre gelen insanların uçaktan aşağı baktığı zaman uçsuz bucaksız ormanları görebilmektedir. Biz ise mevcut ormanlarımızı genişletmek bir yana, mevcutlarının dahî değerini bilmiyor, kent varoşlarında yaptığımız ve yapacağımız küçük küçük parklarla kendimize öğünme payı çıkarıyoruz.

     Eski İstanbul halkı, Çırpıcı, Kuşdili, İbrahim Ağa, Papazın Çayırı gibi alanlarda piknik yapar, zaman zaman bu çayırlara panayır çadırları kurarlardı. Büyük ve Küçük Çamlıcalar, Beykoz'un Tokat ve Akbaba çayırları,Beykoz Küçük Su çayırı, Sarıyer'in Sular'ı, ulaşım zorlukları nedeniyle her zaman ve günübirlik gidilebilecek mesire yerleri değildi.

     İstanbul'da halka açılan ilk park, Gülhane Parkı'dır. Gülhane Parkı, aslen Topkapı Sarayı'nın dış bahçesidir. Osmanlı'nın son dönemlerinde, Şehremini (Belediye Başkanı) Cemil Paşa (Topuzlu) tarafından parka dönüştürülmüş, halka açılmıştır. Yaklaşık 10 hektar (100 bin m2) büyüklüğünde bir parktır. Alay Köşkü de bu parkın bünyesindedir. Parkta büyük boylara ulaşmış çınar, ceviz, çitlembik, atkestanesi, akçaağaç, çam, ıhlamur, akasya, gülibrişim, erguvan gibi İstanbul ağaçları vardır. Günümüzde planlanacak parkları iki ayrı nitelikte düşünmek gerekir: Semt parkları ve ana kent parkları.

    Semt parkları, bulunduğu çevreye hizmet veren, hepimizin bildiği küçük parklar ve çocuk bahçeleridir. Bu parklara ve çocuk bahçelerine, kapsadıkları semtin en uzak noktasından en fazla 500 metrelik yürüme mesafesinde ulaşılabilmelidir.

    Ana kent parkları, o kentin öne çıkmasını sağlayan alanlardır. Bu gibi büyük parklar da, kent dokusu içinde olduğu gibi kenti çevreleyen alanlarda da olabiliyor. Parklara, kentin her noktasından tramvay, otobüs, metro gibi toplu taşım araçları ile ulaşılabilmelidir.Bu parklar genelde 50 - 200 hektar büyüklüğünde  olabildiği gibi bu alanlar mevcut kent dokusunun vermiş olduğu jeolojik yapısıyla zorunlu olarak değişmektedir.. Bu parkların tasarımı yapılırken sayısal ortamda değerlendirmeye alınması kullanıcı adına artı değer katması muhtemeldir.Kültür merkezlerini içerisine alarak yaşam kalitesini kentli olma bilincini de beraberinde getirmelidir.Çünkü , büyük çoğunlukla hafta sonu tatillerinde bu parktan yararlanan o bölge sakinidir. Rahat ve spor kıyafetler içinde dostları ile buluşur, spor yapar, bisiklete biner, yapay veya doğal gölde kürek çeker, havuza girer, çimlerde güneşlenir, akvaryumu, botanik ve hobi  bahçelerini dolaşır, jeoloji, doğa tarihi, modern sanatlar müze ve galerilerini gezer, odeonda konser dinler, kafelerde dinlenir, kitabını okur, sağlıklı restoranlarda yemeğini yer, ağaç altlarında piknik yapar.


    Bunun yanında  İnsan eli ile oluşturulmuş en büyük park, New York, Manhattan'daki ‘Central Park'tır. Manhattan adası gibi, her metre karesi binlerce Dolar değerindeki arazide, Dünyanın en pahalı caddeleri arasında, gökdelenlerin ortasında yer alan bir vâhadır. Meşhur 5'inci cadde ile 8'inci cadde arasında kalan 890 metre eni ve 4270 metre boyu ile 380 hektarlık dik dörtgen arazi üzerine kurulmuştur.Yani 3,5 km2 lik alan içinde antik ağaçlar, halkın yararlandığı geniş çim alanlar, 5 adet gölde su sporları, tiyatro, odeon ve meşhur ‘Metropolitan Museum of Art' bulunmaktadır. Yine yanı başındaki 5'inci cadde üzerinde New York Kent, Fotoğraf, Coder Hewitt, Yahudi ve Guggenheim müzeleri, 8'inci cadde üzerindeki Doğa Tarihi Müzesi ile komşudur. Manhattan halkı, yürüme mesafesi içinde parka ulaşır. Yıllık ortalama 25 milyon ziyaretçisiyle Central Park, Birleşik Amerika'da en çok ziyaret edilen kent parkıdır. Birçok film ve televizyon şovları bu parkı dünyadaki en ünlü şehir parkı yapmıştır.
     Central Park'ın zengin tarihi 1800'lü yılların ortalarına dek uzanmaktadır. Gerçi, park içindeki heykeller ufak bir araştırma gezisine çıkıldığı taktirde, bugünün popüler kültürüyle nasıl bir araya geldiklerini bizzat kendileri anlatır gibidir. Central Park, Amerika Birleşik Devletleri'nde Peyzaj düzenleme yapılan ilk genel parktır. Bataklıklardan ve uçurumlardan oluşan düzensiz alan, kaya parçalarıyla noktalanmış, 5 inci ve 8 inci bulvarlar arasındaki alan ile hoşa gitmeyen bir özel gelişim gösteren 59. ve 106. Caddeleri kapsar. Her ne kadar, parkın tasarımında, kabataslak 1600 fakir konutu yerinden etmek gerekse de (içinde İrlandalı domuz çiftçileri ve Alman bahçıvanların bulunduğu) bu insanlar alan içerisindeki şantiyede yaşıyorlardı. Sonuçta, bir yerde kesişen yollar Greensward Planı'nın marifetini gösterdi ve şehrin isteklerini bünyesinde barındırdı. Öyle ki, hala ziyaretçileri taşraya ait Park deneyimlerinden korumaktadır. Özetle, dahili sirkülasyon sistemi yürümeyi, taşımacılığı ve atlı trafiğini birbirinden ayırıır.
Park içinde, eğri patikalar (yürüyüş yolları) ziyaretçilere yürüyüşleri sırasında başarılı bir biçimde görüş açıları sunmaktadır. Park içindeki tek dizayn edilen formal mimari yapı Mall dır. Burası toplumun yanında doğanın ikinci planda kaldığı tek mekandır.
Greensward Planının uygun bulunmasından sonra Central Park'ın tamamlanması 20 yıl aldı. Zorlu politik eylemlerin ardından, oldukça doğal özelliklere sahip olan Park; konstrüksiyonu, yönetimi ve daha sonrasında yeniden yapılandırılmasıyla genel kurumlar tarafından zorla kabul ettirilmiştir. 1980 yılı Central Park için bir dönüm noktası olmuştur. Şehir ve yeni kurulan Central Park Komisyonu birlikte çalışmaya başladı ve Parkın restorasyonu için gerekli uzun bir eyleme adım attılar. 1981 senesinde, Komisyon " 1980'ler ve Ötesinde Central Park'ın Yeniden Yapılandırılması" ("Rebuilding Central Park for the 1980s and Beyond") adıyla bir doküman yayımladı. Bu dokümanda Park restorasyonu için gerekli Parkın Master Planının ilk hali de yer alıyordu.
       Şehir ve Park Komisyonu birlikte pek çok restorasyon projesine başladı. 1998 Şubatında, Belediye Başkanı Rudolph Giuliani, Pak Komsiyonundan Henry Stern ve Ira Millstein birlikte bir yönetim kontratı imzalayarak Park için yeni bir döneme de aynı anda imza atmış oldular. Bu kontrat merkez restorasyon ve Park içindeki genel programlamalar bakımında çok büyük yararlar sağlamıştır.
 
       1980 yılında beş milyon insan için planlanan İstanbul'un artık il sınırlarına sığmayan bir metropol 20 milyon sınırına dayanmış gözüküyor.Düne kadar şehir dışında olan ulaşım kolaylığından E - 5 karayolunun etrafında bulunan sanayi bölgelerinin etrafı konut bölgelerinin  oluşumuna göz yumulmasıyla çevresel çarpıklığıda beraberinde getirmiştir. İstanbul'un; gökdelenler bölgesi olan Levent ve civarı,  Eminönü, Mahmut paşa vb alanları , Mecidiyeköy ve yakın çevresindeki iş hacmindeki yoğunluk tıkanmanın eşiğine gelmiştir. Kentsel dönüşüm alanları planlanırken öncelikli olarak yaşam kalitesi ve kültürel alanların öncelikli olması göz önüne alınarak rekreasyon alanlarının oluşumunu sağlamak olmalıdır.Bu oluşum sağlanırken Dünya kültürünüde beraberinde içine alacak bir oluşumla dünyanın bakışını buraya çekmekle henüz geç kalmış olmayacağız.Küçükçekmecede  düşünülen rekrasyon alanlar oluşturuluken bu ayrıntı gözden kaçmamalı.Rekrasyon alanın oluşumunda rantsal dönüşün yerine toplusal refah ön plana çıkarılmalıdır.
Kültür Başkentine giderken İstanbulun tarihi yarım adasının müze kent olmasını sağlayan azami çaba hiçbir zaman boşa gitmeyen her insanın kabul edeceği bir değerdir.Bununla birlikte diğer dünya kent parklarından  söz edersek metropol bir kent ve kültür başkentinin Sn Cumhurbaşkanımızın onayladığı bir metropolun dünyanın neresinde olduğunu görmüş oluruz.
     Londra, Hyde Park, herkesin her türlü söylevi yapabileceği kürsü ve alanı ile meşhurdur. XVI'ncı yüzyılda, VIII'inci Henry'nin avlanma alanı idi. 140 hektar büyüklüğündeki bu parkta uzun bir göl ve de Wellington Museum yer almaktadır. Yine Londra'da, Regents ve St. James parkları da ana kent dokusu içinde bulunan büyük parklardır.
Berlin'de Tiergarten, 170 hektarlık arazisi ile kentin tam merkezinde, XIX'uncu yüzyıldan beri halka hizmet vermektedir.
Barselona'da, ‘Parc de la Ciutadella', ismiyle müsemma, eski bir kalenin çevresinde yer alır. XIX'uncu yüzyılda, bir uluslar arası fuar için düzenlenen alan, daha sonra park olarak işlevine devam etmiştir. Yer yer gotik yapıların da bulunduğu parkta, yapay göl, çeşitli anıtlar, Jeoloji, Doğa Tarihi ve Modern Sanatlar Müzeleri bulunmaktadır.(Bunun yanında biz sur çevresini dahi koruyamıyoruz.) Yine Barselona'da, mimar Antonio Gaudi'nin planladığı ‘Parc Guell' de, mimarın özelliğini yansıtan, sürrealizm ve empresyonizmi çağrıştıran galeri ve alanlara, yine parkın bünyesindeki ‘Miro Müzesi'ne hayran olmamak elde değil.
Roma'nın ‘Villa Borghes', Paris'in ‘Boulogne' orman parkları, kentin yanı başında olduğu için yürüyerek gidilebilen, halkın gece gündüz rağbet ettiği parklardır.
Gerek Roma'da, Venedik'te, Floransa'da, gerekse Paris'te, kentlerin bizatihî kendileri müze ve kültürel doygunluğa sahip oldukları için olsa gerek, özellikle kültür tesisleri içeren parklar aranmıyor. Parklar, dinlenme, eğlenme ve spor aktiviteleri ile işlevlerini sürdürüyor. Zaten, bu kentlerin yeşil ve geniş bulvarlarının sağında solunda, devamlı kültür ve yaşam tesisleri ile iç içe bulunuyorsunuz.

    Her halde bu nedenledir ki, Paris'te Mimar Bernard Tschumi, düzenlediği ‘Le Vilette' parkında, klasik kültürün dışında, daha çok gençlere seslenen bir ‘aktivite alanı' meydana getirerek 35 hektara yayılan, ızgara sisteminde planlanan parkta bulunan konteynerler, değişik aktivitelere mekân oluyor. Kentin bünyesinde bol bol bulunan klasik müzeler, opera ve konser salonları, resim ve heykel galerileri dışında kalan çeşitli sanat yapıtları, devasa bilgisayar ekranları, çeşitli spor aktiviteleri, özel tatlar sunan restoranlar, hatta alış-veriş standları burada, pastoral bir ortam içinde yer alıyor.
 
Çağlar AYDIN
Ziraat Mühendisi


Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!
Yorum ekle

Yorum ekle

    • bowtiesmilelaughingblushsmileyrelaxedsmirk
      heart_eyeskissing_heartkissing_closed_eyesflushedrelievedsatisfiedgrin
      winkstuck_out_tongue_winking_eyestuck_out_tongue_closed_eyesgrinningkissingstuck_out_tonguesleeping
      worriedfrowninganguishedopen_mouthgrimacingconfusedhushed
      expressionlessunamusedsweat_smilesweatdisappointed_relievedwearypensive
      disappointedconfoundedfearfulcold_sweatperseverecrysob
      joyastonishedscreamtired_faceangryragetriumph
      sleepyyummasksunglassesdizzy_faceimpsmiling_imp
      neutral_faceno_mouthinnocent
Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız