
durumunda olan sürekli özürlüler ile çocuk, yaşlı, hamile, yük taşıyan veya hastalığı sebebiyle hareket güçlüğü yaşayan olarak tanımladığımız geçici özürlülük nedeniyle, uzun süre kendi başlarına ve toplumdan uzak kalan özürlü bireyler, son yıllarda dünyada ve ülkemizde önemsenmekte, devlet olarak yasal düzenlemelerle ve sivil toplum kuruluşlarınca değişik platformlarda toplumun içinde bireyler olmasına çalışılmaktadır.
Özürlülerin Talepleri.....
Kentsel çevrede, açık alanlarda ve kent parklarında bizlerin yapması gereken çalışmalar üzerine bilgilenme ve konuya özürlüler tarafından bakış amacıyla; katılmış olduğum özürlülere yönelik etkinlikler, özürlü bireylerle veya aile bireyleriyle yaptığım görüşmeler ve edindiğim izlenimlerde, özürlü bireylerin de yetenekleri ve yeni mücadelelere girme arzusunda oldukları fakat yapılan etkinliklere katılımda kentsel çevreden kaynaklanan sorunlar nedeniyle engellendikleri konusunda hemfikirdiler ve bu engellenmenin hemen hemen tüm fiziksel çevrede olduğu gibi yeşil alanlarda, kent parklarında da karşılarına çıktığını, özürlülerin de arkadaşları ile açık alanlarda ve kent parklarında buluşmayı tercih ettiklerini, bedensel, sosyal, kültürel aktivitelerin olduğu alanların özürlülerin de yararlanabilecekleri şekilde tasarlanmasının onların sosyal hayata katılmaları ve deneyim kazanmaları için gerekli olduğunu vurgulamışlar, bu nedenle kent parklarının sosyalleşmeye imkan tanımasını, özürlüler için ayrı bir yerde, toplumun genelinden soyutlanarak oluşturulan özürlüler parkı yerine, toplumla bütünleşebilecekleri, bütünün içinde var olabilecekleri kent parklarına ulaşılabilirliğin ve bu alanların kullanılabilirliğinin sağlanmasını istemekte, toplumda yalnız kalmak ve toplumdan dışlanmak yerine, kentsel çevredeki ulaşımın, alan içerisinde ki ulaşılabilirlik ve kullanılabilirlik sorununun çözümlenmesi gerektiğini, arazinin topografyasından kaynaklanan tasarımlar nedeniyle her etkinlik alanını kullanma imkanları olmaması hususunda anlayışlı olabileceklerini ama yeşil alanların özürlü bireylerin yaşadıkları mekanların yakınında ulaşılabilir ve kullanabilir alanlar olması gerektiği konusunda ısrarlıydılar.
Gündelik hayatın içinde bir azınlık olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan yaşlı ve özürlü bireyler için, ülkemizde kentsel çevre anlamında yeterli bir bilinç olduğu söylenemez. Bilincin olmadığı yerde eylem planlarının ve hareketlerinin de olması beklenemez. Toplumun bu bireyleri için kentsel çevre oluşumları maalesef yetersiz ve olanların da çoğu standartsızdır. Bu durumda kentsel çevreyi oluşturan biz tasarımcılara düşen görev; soruna sahip çıkarak, arazinin doğal yapısını en iyi şekilde değerlendirerek, estetik değerlerle birlikte ulaşılabilir ve kullanılabilir alanlar haline getirebilmek olmalı, tüm etkinlik alanlarında engellerin tamamen kaldırılmış olması mümkün değilse bile alan içinde geçici veya sürekli özürlü, yaşlı ve çocuklar için hareketi kolaylaştıracak çözümler oluşturmalıyız. Bu nedenle öncelikle alanlara ulaşılabilirliğin sağlanması ve alan içerisinde yaya ulaşımının tüm bireylerin rahat hareket edebileceği şekilde tasarlanması, kullanılabilirliğin sağlanması gerekmektedir. Örneğin büyük yüzölçümü olan parklarda, içerisinde ring seferi yapan motorlu ulaşım aracı ile bu sorun en aza indirilebilmelidir.
Tasarımlar insanın fiziksel gücünü bütünüyle kullanabildiği durumların yanı sıra geçici yada sürekli özürlülük durumları da göz önüne alınarak yapılmalıdır. Herkesin yaşamı boyunca bir veya birçok kez kaza, hastalık ve doğumsal nedenlerle hareketi engellenmiştir. Kayak kazası geçirip ayağını incitenler, afet veya terör sebebiyle hareket yeteneğini veya duyusal yeteneğini özellikle görme yeteneğini kaybedenler, küçük çocukları veya taşıdıkları yük nedeniyle geçici hareket kısıtlılığı olanlar bu gruba dahildir. Açık alanlarda sürekli veya geçici özürlüler düşünülerek, onların antropometrik ölçüleri, kullandıkları alet ve ekipmanların ölçüleri ve standartlara uygun olarak oluşturulan rampalar, yaya yolu ve geçitler yok denecek kadar azdır. Kentsel çevre tasarımları ve uygulamalar ne kadar estetik ve fonksiyonel olursa olsun, toplumda ki tüm bireylerce kullanılabilir olmadıkça bir fayda sağlayamazlar. Bu nedenle ulaşılabilirlik ve kullanılabilirlik için iyi düzenlenmiş kentsel çevrelerin büyük önemi vardır.
Uygulamadaki hatalar...
Uygulamadaki yetersizlik ve yavaşlık sebebiyle özürlülerin büyük bir çoğunluğunun sosyal hayata, toplumsal hareketlere katılımı günümüzde en alt düzeydedir. Kentsel çevre unsurlarından stadyumlar, sinemalar, tiyatrolar, parklar ve ulaşım alanlarında özürlüler dikkate alınarak yapılmış tasarımlara sınırlı sayıda rastlanmaktadır. Kentsel çevrede yapılacak düzenlemeler özürlülerin topluma uyum sağlamasına büyük katkı sağlayacak, özürlü bireyin yardıma gerek duymadan işe gidebilmesi, sinema ve tiyatrodan yararlanması, toplu taşıtlar ile veya yaya olarak ulaşımını sağlaması, toplumla birlikte yaşama ve paylaşma duygusunu güçlendirecektir.
Hukuki durum...
Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığının Türkiye İstatistik Kurumuna 2002 yılında yaptırmış olduğu "Türkiye Özürlüler Araştırması 2002" verilerine göre ülkemizde nüfusun yüzde 12.29'u, yani 8.431.937 kişi özürlü olarak yaşamlarını sürdürmektedir. Bu bireyler mekansal olarak evleriyle sınırlandırılmak istememekte, kentsel çevrede, açık alanlarda, kent parklarında aktivitelerde bulunmak istemektedirler. Bu nedenle 2005 yılında 5378 sayılı "Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun" ile ülkemizde özürlülerin toplumdan dışlanmasını engellemeye yönelik olarak; özürlülüğün önlenmesi, özürlülerin sağlık, eğitim, rehabilitasyon, istihdam, bakım ve sosyal güvenliğine ilişkin sorunlarının çözümü ile her bakımdan gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma katılımlarını sağlamak ve bu hizmetlerin koordinasyonu için gerekli düzenlemeleri yapmak amacıyla, "Devlet, insan onur ve haysiyetinin dokunulmazlığı temelinde, özürlülerin ve özürlülüğün her tür istismarına karşı sosyal politikalar geliştirir. Özürlüler aleyhine ayrımcılık yapılamaz; ayrımcılıkla mücadele özürlülere yönelik politikaların temel esasıdır" demektedir. Yasa, özürlülerin toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu bu nedenle ayrı tutulamayacağını, ayrımcılık yapılamayacağını beyan etmektedir. Yasa aynı zamanda tüm özürlüleri sosyal güvenlik haklarından yararlandırmayı, kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmi yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi kararlaştırılmıştır. Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan yada denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin ulaşabilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alması ve yine yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçlarının özürlüler için kullanılabilir duruma getirilmesi bu kanunla belirtilmiş ve özürlülere yönelik olarak alınacak kararlarda ve verilecek hizmetlerde özürlülerin, ailelerinin ve gönüllü kuruluşların katılımının sağlanması gerekli görülmüştür.
Yasanın özellikle yerel yönetimlere yükümlülük verdiği ve bu yasalar gereği, özürlülere olabildiğince normal yaşam olanaklarının sunulması, fiziksel ve sosyal engellerin ortadan kaldırılabilmesi gerekmektedir. Bu iyileştirmeler sadece kurumsal ve sivil toplum örgütlerinin hizmetleri ile sağlanamayacaktır. Ayrıca kurumlar arası ve daha ziyade teorik zemin üzerinde bir araya gelebilen mesleki disiplinler arası işbirliği ile doğru kararlar, tasarımlar, uygulamalar ve işletmelerle mümkün olabilecektir. Hazırlanan planlarda park olarak karar alınan alanlar, ulaşılabilirlik ve kullanılabilirliğe uygun topoğrafik yapıda araziler olmalı, parkı tasarlayan peyzaj mimarı toplumun genelinin farkında olarak tasarım yapmalı, uygulama, bakım ve işletmede de ulaşılabilirlik ve kullanılabilirlik dikkate alınmalı, parklarda kapalı ve açık çeşitli amaçlar için oluşturulan kullanım alanlarının özürlülerin istek ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarımı ve uygulamasının yapılması gerekmektedir. Yeni oluşturulan parkların tasarım ve uygulamalarında, kullanım alanları ve kullanılan tüm donatılar özürlü bireylere uygun olmalı, kullanılan donatılar özürlü bireylerin hareketlerini kısıtlamayacak şekilde konumlandırılmalı, bedensel, sosyal ve kültürel aktivite alanları tüm insanların kolayca ulaşabileceği, kullanabileceği şekilde tasarlanmalı ve işaretlerle yönlendirmeler yapılmalıdır. Mevcut parklarda bulunan aktivite alanlarından da özürlü bireylerin faydalanabilmesi için bu alanlarda bulunan donatılar, oyun grupları ve diğer ekipmanların standartlarında özürlülere uygun adaptasyonlar yapılmalı, ayrıca kent parklarında bulunan aktivitelere özürlü bireylerin katılabilmeleri ve faydalanabilmeleri için, özürlülerin eğitilmeleri ve toplum genelinin de özürlüler konusunda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.
Öneriler...
Özürlülük sadece bu sorunu yaşayan kişiyi değil, ailesini ve yakın çevresini de ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak etkileyen bir sorundur. Özürlü çocuk sahibi ailelerin, çocuklarının özürlü olduklarını kabullenerek diğer özürlü çocuğu olan ailelerle ilişki içinde olmaları ve sorunlarına ortak çözüm bulmaları, çocuklarını belli aktivitelere nasıl katılabilecekleri konusunda eğitmeleri ve bu aktiviteleri diğer insanlar kadar iyi yapabilecekleri konusunda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir.
Özürlüler ve onların sosyal hayata katılımları ilgili sorunları için çalışmakta olan pek çok kurum, kuruluş, kişi ve gönüllü, "Türkiye'deki asıl sorunun ‘görünmeyen' bu gerçeğin öncelikli olarak ‘görünür' kılınması, ortaya çıkarılması ve toplumun bu insanları kabullenerek kaynaşabilmesi, bu kaynaşma ile özürlü sorununda ‘farkındalık' ve bilinç yaratılması ve devamında sosyal hayata tam ve eşit katılımın sağlanması" için çalışmalar yapılmasıdır. Doğru tasarlanmış kentsel çevrelerin insanların yaşam kalitesini arttıracağı bilinci ile bakarsak, tasarımın özürlüler ve yaşlılar için yaşamı kolaylaştıracağı, bu grubun yaşam standartlarının yükseltilmesi ile karşılaşılan sorunlara çözüm bulunabileceği söylenebilir. İyi tasarlanmış kentsel çevre ve tabi bunun en önemli unsuru olan kent parkları ile özürlülerin ve yaşlıların günlük yaşama tam ve eşit katılımları sağlanabilir. Böylece başta özürlüler olmak üzere hepimize daha yaşanabilir bir dünya sunulabilir. Yapılan bilinçli çalışmalarla özürlüleri başkalarına ve kurumlara bağımlı olmaktan kurtararak kendileriyle ilgili her türlü görev ve sorumluluğu üstlenebilecekleri konumlara ulaştırılabilirler. Bu gerçekleştirilebilirse kendisine yardımcı olabilen özürlüler çoğalacak, üretime ve sosyal hayata katılabilen, bağımsız yaşam sürdürebilen birey sayısı artacaktır.
Kentsel çevrenin kitle ve boşluk olarak gelişen yapısal düzenini meydana getiren elemanlar tek tek ve birlikte bir yaşam alanı kurulmasında önemli olduklarından engelleyici niteliğe de sahip olabilirler. Bu engellerin mevcut mekanlarda giderilmesi yeni oluşturulan mekanlarda da hiç oluşturulmaması gerekmekte, özürlü bireyler evlerinden çıktıkları andan itibaren kesintisiz olarak kentsel çevreye, kent parklarına ulaşabilmeli ve kullanabilmelidirler. Kentsel çevre düzenlenmelerinde ortak fiziksel çevre düzenlemelerinin olması ve özürlülerin de sağlıklı bireylerden ayırt edilmeden, toplumla kaynaştırılarak, özgür ve bağımsız yaşamalarının sağlanması gereklidir. Özürlü bireylerin sayısı ülkemizde ve tüm dünyada azımsanmayacak oranda olmalarına karşın kentsel çevrelerde özürlü bireylere yönelik düzenlemeler yetersizdir. Bu nedenle özürlü bireyler ulaşılabilirlik ve kullanılabilirlik konusunda zorlanmaktadır. Açık alanlar tasarlanırken sayıca önemli bir oranda olan ve dışlanmak istemeyen bu grup dikkate alınarak çevresindeki engeller kaldırılmalı, evrensel tasarım ilkeleri ile oluşturulan kentsel çevrelerde beden gücü, bireysel yeteneği ne olursa olsun her insan hayatını kolayca yaşayabilmeli, fazla güç gerektirmeden eylemler yapabilmelidir. Bu ilkeden hareketle kentsel çevrenin kolay ulaşılabilir şekilde tasarlanması tüm bireylerin, özellikle özürlü bireylerin, yaşlıların kentsel çevreyi kullanabilir olmasını sağlamaktadır. Çevrede yapılan iyileştirmelerle veya küçük kişisel yardımlarla özürlü bireyler de sosyal hayata katılabilir, dışlanmışlık ve eve mahkumiyetten kurtulabilirler.
Gelişen toplumla birlikte değişen ülke politikaları, sosyal görüşler ve eğilimler ne olursa olsun yaşanılan çevrenin, genç, yaşlı, sağlıklı, özürlü, toplumun tüm bireyleri dikkate alınarak bireylerin fiziksel çevredeki kısıtlılıklarını en aza indirmek, tasarım ve uygulama sırasında özürlüler bir kez daha düşünülerek "ÖZÜRLÜLER İÇİN İYİ OLAN HERKES İÇİN İYİDİR" ilkesi ile ve sadece kentsel çevre için değil, tüm yaşam alanları için iyi olanı yapmak gerekmektedir. Bu nedenle yeni kent parkları projelerinde ve mevcut kent parklarında yapılacak ıslah çalışmalarında sorumlu kurum ve kuruluşlarca yasanın belirttiği 2012 yılı da dikkate alınarak gerekli çalışmaların yapılması, ulaşılabilirlik ve kullanılabilirlikte bireylerin özürlü olması sorun olmamalı ulaşılabilirliği ve kullanılabilirliği amacıyla TÜM BİREYLER İÇİN AMA, ÖZELLİKLE ÖZÜRLÜLER İÇİN KENTSEL ÇEVREDE VE KENT PARKLARINDA ENGELSİZ YAPILAŞMA sağlanmalıdır.
Nilgün ÖZDİNGİŞ TARAKÇI
Peyzaj Yüksek Mimarı
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!