1-Zarar Faktörleri
Gerek anıt ağaçların ve gerekse yeşil dokunun bütünleyicisi konumunda bulundukları için korunması gereken diğer ağaçların yaşamlarını tehdit eden zararlı faktörlerin başında insan zararları gelmektedir.
İnsanların anıt ağaçlara verdiği zararları üç gurupta incelemek gerekir ki bunlar:
1-Gövdesi üzerine yazı yazmak veya şekiller çizmek,
2-Yol, bina, duvar vb.gibi inşaatlar ile bu ağaçların tepe ve kök gelişmelerini
önlemek. Örneğin ; anıt ağaçların çevresindeki yol ve asfaltlana çalışmaları
sırasında ,beton veya asfalt dökümünü kök boğazına kadar getirerek
ağaçların su ve besin sirkülasyonlarını önlemek, veya ağaç gövdelerini duvar
içine yada arasına alarak gelişmesini frenlemek.
3-Özellikle anıt ağaçlar üzerine kimi gizli işaret ve semboller yazarak, bu ağaçların diplerini kazmak ve gövdelerinde yük oyuklar açmak.
Bu üç gurup zarardan ilk ikisini hemen her yerde görmek olasıdır. Üçüncü grup zarar ise, hazine avcıları tarafından verilmektedir. Şöyle ki;
Anıt ağaçlar sahip oldukları ilginç ve görkemli gövdeleri ile sadece çevrecilerin ve doğaseverlerin değil, hazine avcılarının da dikkatini çekmektedir. Bu kişiler anıt ağaçları kimi gizli sırların şifresi gibi algılamakta ve bu ağaçların bizatihi gövdelerinde veya hemen yakınlarında zengin hazinelerin gömülü olduğuna inanmaktadırlar. Bu anlayış ve beklenti nedeniyledir ki, Bursa Armutköy Mezarlığı içindeki anıt Meşenin altı ve yakın çevresi sürekli kazılmaktadır.
Anıt ve korunmaya değer ağaçlara zarar veren ikinci gurup faktörler ise, hava kirliliği ve trafik baskısıdır. Özellikle büyük kent ve metropollerdeki ağaçlar, ormanlar ve kırsal alandakilere oranla bu zararlardan daha fazla etkilenmektedir. Endüstriyel atıklar, ev ve iş yerlerindeki ısınma sistemlerinden atmosfere bırakılan baca gazları ve nihayet taşıtların egzoz gazları içindeki zehirli bileşiklerin hep birlikte neden olduğu asit yağışlar, tüm diğer bitkiler gibi anıtsal ve korunmaya değer ağaçlara da zarar vermektedir.
Anıt ağaçların hemen yanından geçen demir ve kara yolları, zehirli gazlar yanında titreşim yoluyla da ağaçlara zarar vermektedir. Her yanından araç geçişinde yinelenen bu titreşimler ağaçların doğal dengesini bozmakta, kök ile tepe arasındaki su ve mineral madde döngüsünü sekteye uğratmaktadır. Böylece, beslenme ilişkisi bozulan ağaç zaman içinde zayıf düşerek böcek ve mantarların hücumuna maruz kalmaktadır.
2.Alınabilecek Önlemler
Yukarıda sayılan zarar faktörlerini önlemek amacıyla alınabilecek önlemleri yasal, teknik ve sosyal olmak üzere üç gurupta incelememiz gerekmektedir.
2.1. Yasal Önlemler
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 6. Maddesinde ifade edilen önlem ve işlemleri yapmak suretiyle, anıtsal ve korunmaya değer ağaçların olası insan zararlarına karşı korunmalarını yasal güvenceye kavuşturmaktır. Bu ağaçların korunmalarına ait görevler, ulaşım yolları ile meskün yerler ve yakınlarındakiler için ilgili belediyelere, diğerleri için Mahalli Orman Teşkilatına aittir.
2.2.Teknik Önlemler
Anıt ağacın içinde bulunduğu koşulların iyileştirilmesi ve olanaklar ölçüsünde doğal yetişme ortamı koşullarının sağlanması biçiminde özetleyebileceğimiz teknik önlemleri şöyle sıralayabiliriz:
1-Anıt ve korunmaya değer ağaçların kök yayılma alanlarında asfalt ve beton
kaplama işlemi yapmamak, yapılmış olan varsa kaldırmak,
2-Bu ağaçların çevresini tahta veya demir parmaklıklar ile çevirerek, kök yayılış
alanındaki ezilme, yaralanma ve toprak sıkışmalarını önlemek (Şekil 9),
3-Mevcut yara yüzeylerini kimyasal koruyucularla işleme tabi tutmak,
4-Kovuk ve içi boş ağaçların çürük kısımlarını sağlam oduna kadar
temizleyerek, üzerlerini koruyucu bileşikler ile kapladıktan sonra, ağacın
boşluk kısmını tekniğine uygun biçimde kapatmak ve kamufle etmek,
5-Her yıl yapılacak periyodik bakımlar ile ağaçların kuruyarak ölen dallarını
budamak suretiyle, fırtınalı havalarda meydana gelen dal düşmesi sırasında her
hangi bir kazayı peşinen önlemektir.
Teknik önlemlerin uygulama biçimleri ayrı bir bildiri konusu olduğu için burada ayrıntıya gidilmemiştir. Ancak, özellikle büyük kovukların göreceği işlemler anıt ağaçlarda önemli olduğu için bu konuda kısa bilgilerin üç başlık altında özetlenmesi gerekli görülmüştür.
a) Ağaç Yaralarının Tedavisi
Kıymetli ağaçlarda açığa çıkmış olan büyük yaraların macunla kapatılması önemli bir uygulamadır. Geniş yaraların macunlanmadan önce, sterilize edilmiş keskin bir aşı bıçağı ile yara yüzeyi düzgünleştirilmeli ve kenarları da keskinleştirilerek yaraya uzun oval bir şekil verilmelidir. Yaraya verilen oval şekil ve yapılan işlem kambiyum tabakasından beslenen yara dokusunun hızla kapanmasını sağlar . Şayet yara yüzeyi kenarında yara dokusu teşekkül etmeye başlamış ise bu işleme gerek bulunmamaktadır.
Yara yüzeyine sürülen macunlar çeşitli tipte, özellikte ve karışımda hazırlanmaktadır. Kullanılan macun parazitlere toksik etki yapabilecek karışımda olmalı, fakat ağacın canlı dokularına zarar vermemelidir. Macun, yara dokusunun oluşumuna yardımcı olmalı, elastiki olmalı ve odunun çatlamasını engellemelidir.
Son yılarda Lacbalsam, Orange Schellac gibi yara macunları en fazla kullanılan koruyucudurlar. Bu macunlar yılda iki defa sürülerek yeni çatlaklar ve açığa çıkmalar kapatılmalıdır. Ayrıca Krezot+Zift karışımı, Krezot+Kömür Katranı karışımı, Bordo Boyası ve Poliüretan gibi koruyucu maddeler de vardır.Canlı olmayan dokular üzerine koruma amacıyla yağlı boya , asfalt koruyucu veya Efrenç de kullanılabilir. İhmal edilmiş eski yaralarda koruyucuların kullanılmasından bir fayda beklenilmemelidir.
Ağaç kabuklarında herhangi bir mekanik zarar sonucu yırtılmalar da olabilmektedir. Eğer kabuk yeni sıyrılmış ve henüz gövde ile irtibatlı ise, kabuk yerine oturtulup yayvan başlı ince alüminyum çivilerle tutturulmalı ve açık kalan yere koruyucu madde sürülmelidir.
b) Ağaçların Bağlanması ve Desteklenmesi
Ağaçların gövdesinde bulunan V şeklindeki çatallanmalar, fırtınalı havalarda kalın ve ağır dalların yarılarak gövdenin parçalanmasına neden olabilmektedir.Bu çeşit yarılma tehlikesine karşı önlem olmak üzere, gövde veya dallar demir-çelik metal kemerlerle kuşaklanmalı veya dallar arasına gerilen çelik halatlarla yarılma tehlikesi önlenmelidir .Gerektiği durumlarda çeşitli desteklerle dal veya gövde ağırlıkları hafifletilmelidir.
Bir kovuğun doldurulmasında, kovuğun büyüklüğü, ağacın yaşı, türü, canlılığı ve mantar zararının derecesi etkili olur. Ağaç yaşlandıkça yara dokusunun oluşumu çok yavaşlayacağından bu durum mutlaka dikkate alınmalıdır.
Kovukların onarılmasında ilk işlem kovuğun iyice temizlenmesidir. Bunun için çürüklerin tamamı kazınıp atılır. Odunda renk değişimi olan kısımlarda alınmalıdır. Ağacın rengi değişmemiş kısmına kadar kazıma işlemi devam eder. Bu işlemlerde çeşitli aletler kullanılabilir (keski, matkap, oyma makineleri vb ). Bu aletler her kullanıldığında dezenfekte edilmelidir. İç kovuklar üzerinde ve diğer kısımlarda suyun durabileceği yerler, suyun duramayacağı şekilde düzeltilir. Kovuk tamamen temizlenip şekillendirildikten ve ıslaklıklar giderildikten sonra bütün odun kısmı sterilize edilir. Bu işlemde, keskin bir bıçakla düzeltilen kenarlarda açıkta kalan Kambiyum ve Kambiyum kenarları olarak bütün canlı hücrelerden oluşan kısımlar koruyucu madde sürülerek kapatılır. Geniş kovuklarda temizlemeden sonra kovuğun dağılma tehlikesi varsa çelik alaşımlı paslanmaz metal kuşaklar destek amacıyla kullanılabilir. Bunlar bağlama ve vidalama şeklinde olabilir .
Kullanılacak dolgu maddesinin her şeyden önce dayanıklı olması, ani sıcaklık değişimlerinden fazla etkilenmemesi, ağacın yaşayan dokularına kimyasal etki ile zarar vermemesi ve rüzgarlı, fırtınalı havalarda esneklik gösterebilmesi gerekir. Ayrıca suyu da geçirmemelidir. Özellikle sert ve esneme yeteneği olmayan maddeler ile doldurulan ağaçlarda rüzgar ve diğer dış etkiler ile sallanma durumunda dolgu materyalinin esnemediği ve ağaca bir basınç uygulayarak zararlı etki (canlı dokuları ezme ve yaralama) yapabilmektedir.
Yaşlı çok büyük kovuklu ağaçlarda gerekli güçlendirmeler (metal elemanlarla) yapıldıktan sonra içi doldurulmaz ve açık kovuk şeklinde muhafaza edilebilirler. Ancak ağacın dış görünümüne daha doğal ve estetik bir görünüm kazandırmak için ‘yalancı dolgu ‘ yapılabilir. Bu işlemde kovuk doldurulmamakla birlikte, bir tel kafes örgü ile dıştan kabuk gibi kapatılır. Üstüne yeteri kadar kalınlıkta dolgu ve koruyucu maddeler, kabukla aynı hizaya gelecek şekilde doldurulur ve sürülür.
Kovuk doldurmada kullanılabilecek dolgu maddeleri olarak asfalt karışımı veya bu amaç için üretilmiş özel maddeler kullanılabilir. Odun, mantar ve kauçuk bloklar da dolgu malzemesi olarak kullanılmaktadır.
2.3 Sosyal Önlemler
Bu gurup önlemler arasında akla ilk gelen, anıt ağaçların doğal, kültürel, tarihsel, folklorik ve mistik yönü hakkında halkı sürekli bilinçlendirmek, yazılı ve görsel basının her türlü olanaklarını kullanarak, anıtsal ve korunmaya değer ağaçların doğa bilinci, çevre sağlığı ve soya bağlılık yönünden oynadığı rolleri kamuoyunun dikkatine sunmaktır.
Kaynak:Prof.Dr.Ünal ASAN, İ.Ü.ORMAN FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ "ANITSAL AĞAÇLARIN TANIMI, TEKNİK ÖZELLİKLERİ ve KORUNMALARI" seminer notu, 2006
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!