Şehir, insanın iç ve dış mekana özgü tüm fonksiyonlarının bulunduğu bir makro mekandır. Yeşil alanlardan yararlanma, yaş, eğitim ve gelir durumu açısından kullanıcıların birey veya toplu olarak istem ve kullanım biçimleri gibi etkenlerle ilişkilidir. Şehir bütünündeki yeşil alanların mekansal dağılımı bir dizi öğeye bağlıdır. Bunlar şehrin coğrafi konumu, topografyası, yüzey suları, iklimi, vejetasyonu, tarihi ve nüfusu gibi verileridir. Bu veriler şehir içindeki yeşil alanların biçimini, yoğunluğunu ve işlevlerini tayin ederler (Atabay, 1988).
Kentsel yeşil alan planlaması insanların fiziksel ve ruh sağlıkları açısından oldukça önemlidir. Yeşil alanlarda fonksiyonel ve mekansal bir organizasyon yapılması ulaşım ve erişilebilirlik, yörenin doğal yapısı ile uyum, kalite, yaşanabilirlik, karakter, uygunluk, kontrol ve çeşitlilik (multifonksiyonellik) faktörlerine bağlıdır.
Yeşil alanların, kent dışından içine kadar girmesi ve kent içinde bütünleşmesi istenir.
a-Ulaşılabilirlik ve Erişilebilirlik
Yeşil alanların planlamasında, yürüme uzaklığı temel alınmaktadır. Semt ölçeğinde yer alan yeşil alanlarda toplu taşıma ile ulaşım önemlidir (Dil, 2004).Yeşil alana kullanıcının yürüyerek ulaşması 5-15 dakika arasında olmalıdır. Kullanıcıya yeşil alan ne kadar yakınsa kullanım yoğunluğu da o kadar fazla olur.
Kentsel yeşil alan planlamasında; yerleşim alanının doğal yapısı, mekanın konumu , yeşil mekanların çekiciliği ve donanımı, kullanıcının boş zaman aralıkları ve boş zamandaki alışkanlıkları belirlenmelidir .
Erişilebilirlik, kullanıcıların mekanda sağlanan servis ve aktivitelere rahat şekilde ulaşmasıdır. Toplum içindeki yaşlı, özürlü bireylerin ve çocukların da erişiminin kolayca sağlanması ve kontrolü önemlidir. Ayrıca kent dışında yaşayan kişilerin kent merkezindeki aktivitelere ulaşımın sağlanması da bir erişim problemidir. Konut alanlarının farklı ölçeklerde bulunan kentsel yeşil alanlarla olan ilişkisinin saptanması gerekmektedir. Kent içinde sürekliliği olan bir yaya sirkülasyonun olması güvenli yaya aksları, özürlü, yaşlı ve çocuklar için tasarlanmış mekanların güvenli kullanımının sağlanması da önemlidir (Çulcuoğlu, Oğuz, 2000).
b-Yörenin Doğal Yapısı İle Uyum
Yeşil alanların dağılımı, doğal mekanlarla ilgili özellikler, peyzaj strüktürü, relief, su yüzeyleri, akarsular, toprak, vejetasyon, kent iklimi ve kentin görünümü ile ilişkilidir (Dil, 2004).
Yeşil alan içinde topografyanın gösterdiği özelliklere bağlı olarak büyük veya küçük, tam veya yarı çevrelenmiş mekanlar yaratıldığında birey kendini doğa ile daha yakın bir ilişkide hisseder. Açık alanda düzenlenen rekreatif amaçlı fonksiyonlar, belirli ölçü ve standartları içermesinin yanı sıra, mekan içinde yer alacak eylemlerde belirli bir hareket alanı gerektirirler. Bu nedenle, mekanın formu, fonksiyona özgü biçimleri de içermelidir. Alanın dik veya ılımlı eğimi, çukurluklara veya tepelere sahip olması, fonksiyon alanları da organik bir dağılıma neden olmakta ve yeşil alanlara hareketlilik kazandırmaktadır.
Arazi morfolojisinin diğer formları olan su yüzeyleri, kayalık ve taş topluluklarıdır. Bu formlar çeşitli kullanım özellikleri bulunan ilgili ve dominant görüntüler sağlayan doğal öğelerdir. Bu tür öğeler planlamaya aktif olarak girerler. Ancak bu tür verilere sahip olmayan alanlarda aynı efekti (etkiyi) sağlamak üzere bu tür doğal elemanlar çeşitli biçimlerde kullanılır (Garvin, Berens, 1997).
c-Kalite
Kaliteli bir yaşam çevresinin oluşturulması peyzaj tasarımının hedeflerinden biridir. Kaliteli yaşanabilir bir çevrenin oluşturulmasında, tasarımda karşılaşılan problemlerin tanımı, bu problemler sonucunda izlenecek tasarım süreci, uygulama ve sonrasındaki bakım-işletme süreci, politik ve siyasal yaklaşımlar yer almaktadır(Çulcuoğlu, Oğuz, 2000). Kaliteli bir yaşam çevresi için var olan problemlerin tanımlanması oldukça önemlidir. Kalite kriterleri arasında yaşanabilirlik, karakter, uygunluk, erişilebilirlik, kontrol ve multifonksiyonellik yer almaktadır.
d-Yaşanabilirlik
Yaşanabilirlik ilkesi tüm canlıların yaşamlarını sürdürmesi için ihtiyaç duydukları temel gereksinimlerini yaşadıkları ortamdan karşılamasıdır. Tüm canlıların yaşamlarını sürdürebildikleri ve devamlılıklarını sağladıkları çevre "iyi bir habitat" olarak nitelendirilmektedir. Yaşanabilir bir çevre; çevresel atıkların, kirleticilerin, hastalıkların kontrol altında olduğu ve güvenli olan bir çevredir. Yaşanabilirlik kriteri içinde özürlü, yaşlı ve sakatların da dikkate alınması ve bu kişilerin gereksinimlerinin sağlandığı konforlu bir yaşam çevresinin oluşturulması da yer almaktadır. Aynı zamanda iklimsel özelliklere göre yapılan tasarımlar ve kullanıcıların konforunun sağlanması da bir başka yaşanabilirlik ilkesidir (Çulcuoğlu, Oğuz, 2000).
e-Karakter
Mekanın kimliği veya özgünlüğü bir mekanı diğerlerinden farklı kılan önemli bir niteliktir. Bu niteliği oluşturan etmenler; tarihsel ve kültürel konum, form ve yaşam biçimleridir. Mekandaki zaman algılaması ve estetik bileşenlerin ortaya çıkardığı psikolojik etki mekanın kimliğinin algılanmasını güçlendirir. Geçmişe ait izler ve geleceğin yansıması, bitkilerin oluşturduğu zaman ve mevsimsel değişimler mekan algılamasını oluşturur (Çulcuoğlu, Oğuz, 2000).
f-Uygunluk
Mekanın içerdiği aktiviteler insanların yaşam biçimlerinin dengesidir. Mekanın kullanıcı tarafından sorunsuz kullanımı ve kullanıcı memnuniyeti mekanın etkinliğini oluşturur. Kullanıcı mekanı kullanırken zamanla bir sahiplenme duygusuna da sahip olur. Oluşan sahiplenme duygusu yaşam biçiminde süreklilik ve kalıcılık sağlanmasına yol açar. Bir mekan tasarlanırken gelecekteki gereksinimlerin de göz önüne alınması ve bu esneklik payının mekanda bırakılması mekanın sürekliliğini de sağlar (Çulcuoğlu, Oğuz, 2000).
g-Kontrol
Yaşayan kişilerin mekanın tasarımı, onarımı, bakımı, yenilenme ve yönetim süreçlerine katılması oldukça önemlidir. Proje oluşumu ve uygulama sonrası gelişiminde halkın etkin katılımı ile organizasyonlarının sağlanması kişilerde sahiplenmeyi sağlar ve etkin kullanımı oluşturmaktadır. Sivil toplum örgütleri, meslek odaları, toplu konut alanlarında blok, mahalle, üst yönetim birimlerinden oluşan örgütlenmelerle halkın katılımı sağlanabilir (Çulcuoğlu, Oğuz, 2000).
h-Çeşitlilik (Multifonksiyonellik)
Toplum içinde yer alan sosyal, kültürel, ekonomik açıdan farklılık gösteren farklı grupların olması farklı mekan kullanımlarını oluşturmaktadır. Çeşitlilik bireylerin seçim özgürlüğünü ve farklı deneyimler elde etmesini sağlar. Ancak çeşitlilik ölçüsü önemlidir. Mekanda karmaşanın oluşmamasına, dikkat dağıtıcı, rahatsızlık verici unsurların olmamasına dikkat edilmelidir (Çulcuoğlu, Oğuz, 2000).
1. Mahalle ve Semt Ünitesi Düzeyinde Planlama İlkeleri
Mahalle ve semt ünitesi düzeyindeki planlama ilkeleri, çocuk oyun alanları planlama ilkeleri ve mahalle parkları planlama ilkeleri olarak ele alınabilir.
1.1. Çocuk Oyun Alanları Planlama İlkeleri
Çocuk oyun alanları, çocukların yaş gruplarına göre belirlenen oyun oynama isteklerine ve yeteneklerine cevap verebilecek nitelikteki oyun elemanları ile donatılmış alanlardır. Bu alanların yer seçiminde; çocukların güvenli bir şekilde oyun oynamaları için motorlu taşıt trafiğinden arındırılmış olmasına dikkat edilmelidir. Oyun alanı, belli oyun araç ve gereçlerinin serpiştirildiği bir mekan değildir. Çocuk bahçesi, farklı kullanış bölümlerini, çeşitli olanaklara sahip oyun araçlarını da içermelidir. Bir planlamacı bu kriterleri sağlayabildiğinde eğitim açısından bekleneni de elde edebilir. Bu amaçla doğru seçim ve planlaması yapılan ekipmanlar, bilinçli bir dağılım içinde çocukların yaş gruplarına uygun olarak yerleştirilmeli, çocuğun yaratıcı ve araştırıcı gücü geliştirilmelidir.
Bu amaçları sağlayabilmek için aşağıda belirtilen tasarım ilkeleri dikkate alınmalıdır.
Uygun Topoğrafik ya da Plastik Yapılı Mekânın Kullanılması; Çocuk oyun bahçesinde alan formundaki değişimler, çocuk için hareket ve yaratıcılık getirir. Yapay tepe ve çukurlar, set ve teraslar yaratıcı oyunlar için değişik mekanlar olabilirler.
Çocuklar kayma, tünelden geçme, saklanma ve tırmanma gibi hareketleri serbestçe yapabilirler. Bu hareketler ve çeşitli olanaklar, bir hareket dizisi içinde değişik ve akıcı mekan bölmelerinde olabilir. Farklı mekanlar, değişik renk ve bunların tonlarıyla oyuna hareket ve renk katabilir.
Mekan ve Ekipmanlar Dizisinin Fonksiyonları Arasındaki İlişkiler; Bir dizi oyun ve aktiviteye olanak sağlayan çocuk bahçesi ekipmanı bir diğerini engelleyici olmamalıdır. Örneğin; top oynanabilen bir mekan yanında kum havuzu bulunmamalıdır. Çocuk oyunlarının izleyicisi ve gözlemcisi olan ebeveynler için uygun mekanlara fonksiyon bölümleri arasında yer verilmelidir. Örneğin; büyükler için oturma yerlerinin gölgeli, sakin köşelerde bulunması gibi.
Ölçek ve Mekan; Her çocuk bahçesi tasarımı, belirli yaş grubu ve çocuk sayısına göre belli bir kapasite içermelidir. Yeterli alan içinde oyun ünite ve bölümleri arasında yaratılan bütünlük çalışmaları, en küçük yaş grubundan başlanarak geliştirilmelidir.
Küçük yaş grupları için de oyunlar, belirli kurallar dışında ve serbest hareketler halindedir. Bu nedenle, çocuk bahçesinin küçük yaş grupları için düzenlenecek bölümleri sessiz, sert ve köşeli özellik ve yapılar göstermeyen yumuşak hatlı, hareket kolaylığı getiren bir tasarım şekli göstermelidir (Aksoy, 2004).
Alan Formu; Çocuk oyun bahçeleri, tırmanma ve kaymayı teşvik edici alan formlarıyla çok fonksiyonel bir yapı kazanabilirler. Alanın doğal ya da yapay dalgalı formu, tepecikler, hafif eğimler, oyun oynamayı teşvik edici özellikler gösterirler. Çocuk bahçelerinde bu amaçla yapılan alan plastiği çalışmaları, değişik mekanlar sergilediği gibi, belirli fonksiyonları da üstlenerek düz bir yapı üzerinde plastik form olarak ayrıca bir görsel değer kazanabilir.
Zemin Döşemesi; Çocuk bahçelerinin yıl boyu yararlanabilirliğinin sağlanabilmesi için oyun alanı yüzey kaplaması önemli bir konudur. Çocuk oyun alanları için çim, sıkıştırılmış tuğla, cüruf tozu ve çamurlaşmayan toprak zemin kaplama malzemesi olarak kullanılabilir. Deniz kumu da bu malzemeler içinde sayılabilir. Bunların hepsinin avantajlı ve dezavantajlı yönleri vardır.
Bitkilendirme; Çocuk bahçeleri için yapılacak bitkilendirme, bölgesel iklim koşullarına göre özellikler taşıyabilir. Kuzey Avrupa ülkelerinde güneş isteği ile Akdeniz ülkelerinde gölge isteği önemli bir tasarım ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Değişik amaçlar için yapılan bitkilendirme, yaprak özellikleri nedeniyle kaygan ve kirletici bir kaynak olma özelliği gösterebilir. Diğer yönden önerilen bitkilendirme tohum, çiçek, diken özellikleriyle de çocuklar için tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarmamalıdır (Aksoy, 2004).
Çalı ve ağaçların perdeleme elemanı ve çit olarak kullanılması, çocuk bahçeleri için hem görsel hem de iklimsel yönden olumlu sonuçlar yaratır.
1.2. Mahalle Parkları Planlama İlkeleri
Mahalle parkları, daha çok kentin konut dokusu içinde ya da 400-800 m yakınında düzenlenmiş bir ya da birkaç yerleşim grubuna hizmet eden, kent parklarına göre daha küçük yeşil alanlardır. Fonksiyon ve alan gereği olarak mahalle okulları ile birlikte tasarlanmış olabilirler.
Mahalle yerleşim birimi (5000-12.000 kişi) içinde yer alan yeşil alan ve parkların fonksiyonları genel olarak yakın çevrede yaşayanlara rekreasyonel olanak sağlamaktadır. Bu nedenle, park tesislerinin yakın ulaşım mesafesinde ve yeterli genişlikte olmaları gerekmektedir. Mahalle birimi içinde genç ve yetişkin insanlar için hizmet gören bu alanlar, aktif ve pasif rekreasyonel gereksinimleri de bir ölçüde karşılayabilmelidir (Fogg, 1992).
Mahalle parklarının yoğun yapı kitleleri içinde ya da yakınında önemli yeşil alanlar olması nedeniyle, bitki dikimleri fonksiyonel ve estetik amaçlar için yapılır ve bu bitki materyalleri kent atmosferine uyabilen türler arasından seçilir. Gezinti ve dolaşma eylemi, mahalle parkları içinde çok yoğun olarak görülen bir rekreasyondur. Serinlik ve gölge mekanlar bu dolaşım için en önemli birimler olarak ele alınmalıdır.
Mahalle parklarındaki alt yapı çalışmaları alan plastiği, drenaj ile çeşitli fonksiyonlara cevap verebilen ve çok yönlü kullanılabilen yapı ve tesisler; parkın yıl boyu kullanış kapasitesini arttırıcı önemli özelliklerdir. Ayrıca bakım, hizmet üniteleri ve tuvalet tesisleri ile mahalle parkları desteklenmelidir.
Mahalle parkları, özel oyun ve spor alanlarına sahip olmayan yerleşimlerde birçok olanakları belli ölçülerde bünyesinde bulundurmalıdır. Böyle durumlarda park içindeki oyun alanları, farklı fonksiyonlara göre kullanış olanakları içermeli ve fonksiyonlar yönünden birbirlerini olumsuz etkileyici olmamalıdır (Fogg, 1992).
Mahalle parkları oyun alanları, genç ve erişkinlere çalışma saatleri dışında rekreasyonel olanaklarını gece aydınlatmaları yoluyla sağlayabilirler. Bu yaklaşımlarla, olanaklar daha uzun süre ve daha fazla insan tarafından kullanılmış olur. Bu durum, özellikle yazın sıcak, subtropik ve tropik iklim kuşağında önemli bir planlama kriteridir. Mahalle parkları yerleşim durumu ve topoğrafik yapı nedeniyle yalnızca bir yerleşim birimine değil birden çok mahalleye hizmet götürebilir. Böyle konumlarda mahalle grubu ya da kümesi için düzenlenen kent parkları, merkezi karakterde birden çok birime hizmet eden yeterli kullanış üniteleri ve alanlarından oluşmalıdır. Bu amaçla kurulan kent parkı alanı hesap ve tahsisleri, yöresel nüfus yoğunluğuna göre yapılmalıdır.
2. Kent Ünitesi Düzeyinde Planlama İlkeleri
Kent parkları kentin tümüne hizmet eden şehir parklarıdır. Nüfusun büyüklüğüne göre 40-400 hektar(ha.) arasında bulunmaktadır. Şehir parkı etki alanı 3.200-4.000 m arasındadır. Bu alanların erişim mesafesi 30-60 dakikalık yürüme mesafesinde, motorlu taşıtlarla da 5-20 km uzaklıkta ulaşılacak mesafede bulunmaktadır. Kent parkı planlamasında tesislerin inşasında baz alınacak ölçüler hizmet vereceği kişi sayısı, arazinin büyüklüğü ve morfolojik yapısıdır (Dil, 2004).
Kent parklarının diğer parklardan farklı olan yanı ise şehrin tümüne hizmet etmesidir. Kent parklarının etki alanı; şehrin tümünü kaplaması, parka olan uzaklık, ulaşılabilirlik, parktaki hizmet ve aktivitelerin çeşitliliği ve niteliği, parkın büyüklüğü, parkın estetik özelliklerine göre değişmektedir. Kent parklarındaki çeşitli fonksiyonlar arasında bir bütünlük sağlanması ve ziyaretçileri tüm alanda dolaştırmaya dikkat edilmelidir (Dil, 2004).
Merkezi kent parkları, içinde önemli ve büyük ölçekli üniteler barındırır. Kent büyüklüğüne bağlı olarak bir ya da birkaç tane olabilir. Genellikle 70-80 dekardan az olmayan genişlikte planlanır ve mahalle parklarında bulunmayan fonksiyonları üstlenirler. Kent parklarının kapasite hesapları, her 100 kişi için 1 dekar olmak üzere 400 dekardan az olmayan bir büyüklükte ele alınmalıdır. Kent parkları; mahalle ve mahalle kümeleri parklarından farklı olmak üzere içlerinde yapay göller, açık hava sergi ve tiyatro amfileri, yüzme havuzu (her 5000 kişiye 1 kapalı ve 1 açık yüzme havuzu) bulundurmalıdır.
Bu amaçlar için, yüzme havuzları, tenis kortları (4-12 adet), çim futbol sahaları, piknik alanları, açık hava tiyatrosu, yaya gezinti alanları, paten alanları, oturma yerleri ve teraslar, çay bahçeleri, lokanta üniteleri, acil yardım, PTT ve servis hizmetleri için tesisler, tuvalet üniteleri, otoparklar, gösteri alanları ile servis yolları kent parkı içinde yer almış olmalıdır. Bunların yanında bakım onarım hizmetleri, enerji dağıtım ve aydınlatma sistemleri de üzerinde önemle üzerinde durulması gereken planlama kriterleridir.
Kent parkları; Fiziksel denge ve tampon alan oluşturur, ışık ve hava sağlar; gürültü kirliliğini azaltır, mikro klimatik açıdan etkilidir, rekreasyon olanakları sunar, kent ve organik yapılar arasında bağlantı kurar, insanlar ve çevresi arasında bir bağ kurar, denge sağlar ve estetik açıdan güzel görüntü oluşturur. (Civan, 2003).
Kent parkları yakın çevreyle ilişkili olup orada yaşayan kişilere hizmet etmelidir. Yakın çevrede oturan kişilerin sosyo-ekonomik özelliklerine göre, istek ve ihtiyaçlarına göre donatılar belirlenmelidir. Kullanıcıyı birleştirici ve kaynaştırıcı olmalıdır. Her yaşa ve kültüre hizmet edebilecek üniteler bulunmalıdır. Kentsel açık alanlar yeşil sistem ile bir bütünlük içinde olmalı, yaya ulaşımı ve güvenli ulaşım olanakları sağlanmalıdır. Kendine özgü bir plan bütünlüğünde tasarlanmalıdır. Kent parkı içinde ilişkiler ve aktiviteler, arazi, plan ve tasarım bütünlüğünü birlikte göstermelidir. Parkın kullanışlı ve yararlı olması için kullanım kapasitesi ve konforu önemlidir. Parka ulaşım kolay, dolaşım güvenli olmalıdır. Alan seçimine dikkat edilmelidir. Yaya-araç ayrımının sağlıklı şekilde yapılması, gürültüsüz alanlar yaratılması önemlidir (Dil, 2004).
Parkın uzun vadede kullanılabilir olması, gece kullanımının güvenli olmasına ve yoğun kullanıma uygun dayanıklı yüzey kaplamalarının seçilmesine bağlıdır. Topoğrafik yapı, fiziksel yapı ve çevreyle ilişki tasarımda dikkate alınmalıdır. İklim özellikleri, yön durumu da dikkate alınmalıdır. Bakım ve sürekliliği sağlanmalıdır (Dil, 2004; Civan, 2003).
Bir kent parkının kullanışlılığı ve yararlılığı, kullanım kapasitesi ve rahatlığı ile doğrudan ilişkilidir. Planlamada kolay ulaşım ve güvenli dolaşım en önemli hedefler arasında sayılmalıdır. Kent parkının kullanıcılar için rahat ve huzur veren bir dinlenme ortamı olması yapılan tasarımla doğrudan ilişkili sayılmalıdır. Bu amaçlar için yapılacak su yüzeyleri, bitkilendirme ve çevreleme, plan özelliklerini doğrudan belirleyici olabilir. Kent parkı, tüm yıl boyunca kullanılabilir bir yapıya olanak sağlayacak şekilde projelendirilmeli, gece saatlerinde de kullanıma açık olmalıdır. Hızlı ve yoğun kullanıma uygun yüzey kaplama malzemeleri seçilmelidir.
Kaynak: DEDEOĞLU,İ.,2006"Kentsel Yeşil Alanların Gece Kullanımında Aydınlatmanın Önemi ve Yöntemi :Gülhane Parkı Örneği" Bahceşehir Üniversitesi Fenbilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!