Değişmesi Gereken Tek Şey, Gelişmek

DEĞİŞMESİ GEREKEN TEK ŞEY, GELİŞMEK

       Merhaba dostlar!
       İnsanoğlu, yeryüzündeki serüvenine başlar başlamaz (hatta başlamadan), gelişim adımıyla başladı: Elmayı yiyerek bir hata yaptı. Sonra da yaptığı bu hatanın telafisi için çabalar oldu. Hala da çabalıyor...

Hani bazılarının söylediği “Dünyada değişmeyen tek şey, değişimin ta kendisidir.” sözü var ya, ben bunun gerçeği tam olarak yansıtmadığını düşünüyorum. Bana göre değişmek, görece bir kavramdır. Bu negatif olarak başkalaşmak da olabilir, pozitif olarak olduğundan daha iyi duruma gelmek de olabilir. Ancak, gelişim konusunda bizim için önemli olan en önemli faktör, o büyük engeli aşmaktır; kendimizi!.. Bir başka deyişle önyargılarımızdan, saplantılarımızdan kurtulmaktır. Bildiğimiz bazı şeylerin yanlış olabileceğini kabul etmeliyiz. Hatta birtakım konularla alakalı hiçbir şey bilmediğimizi idrak etmeliyiz, anlamalıyız. “Kişinin, bilmediğini bilmesi, gelişmesi için en büyük erdemdir” sözünü asla unutmamalıyız. “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi ancak ahmaklar olur” özdeyişini de hatırdan çıkartmamamız gerekiyor. Peygamber efendimizin “Ya öğrenen ol, ya öğreten. Üçüncüsü olma, helak olursun” hadis-i şerifi, tam da buna işaret ediyor mu?  Bu noktadan hareketle “Kişi bildiğinin âlimi, bilmediğinin ise cahilidir” Ancak böyle kalmamak için öğrencisi olması lazım.

       Gelelim şu “kişisel gelişim” dedikleri şeye. Bana göre bu çabanın hedefine ulaşması için, öğrenmek ve daha da önemlisi kendimizi öğrenmeye açmakla işe başlamalıyız. Buna da sağlam, güvenilir bilgi kaynaklarına ve bu alandaki doğru eğitimcileri araştırıp bulmakla başlamalıyız. Sonra da öğrendiklerimizi kendi bildiklerimizle çatıştırmadan, adım adım doğru olanları yanlış olanlarla yer değiştirerek ön yargısız bir şekilde öğrenme sürecimizi devem ettirmeliyiz. Bazılarımızın zannedildiği gibi kötü olan hata yapmamız değil, hatalarımızda ısrar etmemiz, onları değiştirmeye yanaştırmamamızdır. Oysa yapacağımız o kadar basit ki; hata yaptığımıza önce bunu kabul etmek, bundan ders almak, bir daha bu hatayı tekrarlamamak ve bu hatamızın mağduru bir kişi varsa, ondan özür dilemek.. hepsi bu.

      Kabul edelim ki insan, fıtratı (yaratılışı) gereği  “davranış alışkanlıklarını”, istese de istemese de kolay kolay bırakamıyor. Bu alışkanlıklar doğru ya da yanlış olabiliyor. İyi olan alışkanlıkları yaşamı boyunca ona mutluluk ve huzur sağlarken, kötü olanları ise tam tersi bir etki ile sahibini mahvediyor. Hayatı, bir takım yanlışları tekrarlayıp kendine ve çevresine acı çektirmekle geçiyor. Keşke anlayabilsek! Oysa doğru olan bilgileri ve davranış kalıplarını sabırla, azimle öğrensek ve bunları olumlu alışkanlıklar olarak hayatımızda kullansak ne kadar rahat edeceğiz. Sonra da çevremizdeki insanlarla paylasak fena mı olur? Tabi ki olmaz. Ah bir şu egomuzu bir yenebilsek!
      Konuyla ilgili Konfiçyus’un çok harika sözü var:

 Sözlerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür,
 Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür,
 Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür,
 Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür,
 Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür,
 Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür,
 Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.
      Kaderden öte bir şey var mı?!. yok..  Ne kadar hikmetli, ibret verici bir söz öyle değil mi?

      Kabul, bazen bunu yapmak oldukça zor. Ama değmez mi? Bence değer! Dedikleri gibi “Uzun vadeli rahat için, kısa vadeli zorluğa katlanmak gerek”. Sabırlı olmak lazım. Ancak sabır, körü körüne beklemek değildir. Her eğitimimde konu buna gelince dilime pelesenk ettiğim bir sloganım var;“Sabır, bir konuda yapacaklarımızı yaptıktan sonra, bilinçli bekleyiştir. Ya da Cüneyd-i Bağdadi’nin sözünde bahsettiği ” Sabır, acı olanı yudumlarken, yüzümüzü buruşturmamaktır” gibi böyle bir erdeme ulaşma yolunda önemli bir haslettir, özelliktir .
      Haydi, bununla ilgili olarak misal de verelim; bir tarlanız var ve buraya buğday ekeceksiniz. Verimli hasat için iyi tohumu kullandınız. Yeter mi? Hayır! Hasada kadar birkaç çalışma daha yapmamız gerekir. Üstüne üstlük en az altı ayda beklemeniz lazım. Sonrası malum... Verimli, bol bereketli bir hasat... İşte işin en acı olan yanı, beklemek. Yani sabır... Ama başka çaresi var mı? Keşke olsa.. Ama yok! Peki, sadece tohumu eker ve beklersek hasat alamayız mı? Tabi ki alırız. Alırız almasına da, asla diğeri gibi bol ve bereketli olmayacağını da peşinen kabul etmeliyiz.

       Gelişmeyle ilgili İngiliz’lerin çok güzel bir atasözleri var; “Yeşilsen, gelişirsin. Olmuşsan çürürsün”. Peygamber efendimizin o meşhur hadis¬-i şerifini de unutmamak gerek; “İki günü denk olan ziyandadır”.

       Maalesef günümüzde 21 yaşında gelişimini durduranlara rastlamak mümkün. Malum bu yaşlar üniversitenin bittiği yaşlar.  Hele 40–50 yaşında “-Bizden çoktaan geçti...” diyenler o kadar çok ki... Her halka açık seminerimde dinleyiciler bu bilince sahip olan tanıdıklarından bana bahsediyorlar. İnanın sayıları azımsanamayacak kadar çok. Oysa Kızılderililerin çok anlamlı bir atasözleri var; “Eğitim, hayatta kesintiye uğramadan devam etmesi gereken süreçtir.”  Ne kadar hoş ve manidar değil mi?

       Dostlarım; gelişimin en temel yakıtı, olmazsa olmazı, bilgidir. Ama onun da unutulmamasını sağlayan şey ise kitaplardır. Bizleri bu bilgi kaynaklarına doğru bir şekilde yönlendiren, onların doğru anlaşılması için ön ayak olan ve temellerini atansa, eğitimciler.. Haliyle temel sağlam olunca, yapı da daha sağlam oluyor.

       Görüyorsunuz ya, nerden nereye geldik. Hazreti Ali (R.A)’nın “Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum” sözü, eğitimin ve eğitimcinin önemini vurgulamak için çok güzel bir örnek. Bunu daha iyi açıklayacak söz var mı? Yoksa gelişmeyi boy atıp, göbek büyütmek ya da parasal anlamda iyi durumda olmak diye algılanmamalı, ne dersiniz?

      Halkımızın bilinçlenme konularında sivil toplum örgütlerimize (dernekler, vakıflar, meslek odaları v.s.) ve belediyelerimize oldukça önemli görevler düşüyor. Bol bol ve sürekli eğitimler düzenlemeli ve çeşitli kaynak dokümanlar bastırıp dağıtmalı veya dağıtanları desteklemelidirler. Böylelikle en asli, en doğal görevlerini yerine getirmelidirler. Mevlana’nın deyişi ile “insan, düşünceden ibarettir.“ Özellikle belediyelerin finansörlüğünde, bu seferberlik hız kesmeden devam etmeli. Çünkü bu çalışmaları yaparken en az bürokrasi ile karşılaşabilecek kurumlar bunlar. Belediyecilik kaldırım taşı döşemek değildir sadece. Kaldı ki, belediyenin fiziki yatırımlarını doğru ve akıllıca kullanan bir halkın yetişmesi de buna bağlı değil mi? Onları tahrip edip veya yalnızca kendi çıkarına kullanan insanlarımızın sayısı azalmasının bir yolu da budur. Kızılderililerin atları  ne güzel söylemiş; “eğitim, hayat boyu kesintiye uğramadan devam etmesi gereken bir uğraştır”  diye..

 Sevgili dostlar; bu konuda batı dünyasına değinmeden edemeyeceğim. Ulaştıkları teknolojik üstünlük, yüksek yaşam standardı onları kurtarmaya yetmemiştir. Yetmiş olsaydı, on binlerce, yüz binlerce vatandaşları intihar etmezdi. Bilindiği gibi intihar, tatminsizliğin, acizliğin sonucu oluşan sonuçtur. Psikolojik destek kurumlarının da çok başarılı oldukları söylenemez. Öyle ya, batılı insanın geçim problemi (bize oranla) yok. Evi, arabası, yazlığı, kışlığı, son sistem donanımlı eğitim kurumlarından mezuniyet, iş garantisi, sosyal haklar, vs... Ama yetmiyor. Tatmin olamıyorlar. Acaba neden? Çünkü manevi gelişimi es geçtiler. Duygu, ruh dünyasını ihmal ettiler. Dolayısı ile gelişimin bir boyutunu görmezden geldiler.

       Oysa doğu medeniyetlerinin (sadece Müslüman olan milletleri kastetmiyorum) yüzyıllardır bırakmadığı metafizik gelişim, maddi  anlamda her türlü yoksulluklarına rağmen, batı dünyasından daha huzurlu yaşam sürmesini sağladı. Batılılar doğu kültürlerini araştırarak, yeni felsefi açılımlar yakalamaya çalışanlarda, ne kadar yol aldıkları ortada (!)

       Bizim ülkemize dönersek, aslında hazine sandığının üzerinde oturan fakire benziyoruz. En iyimser ifade ile gelişimimizi, çoğu kere bilgi kaynaklarından yoksun, örfi öğrenme kanallarıyla besleniyoruz. Unutmayalım ki; bati medeniyetinin bu hususta buldukları (belki) reçel, ama bizim kaybettiğimiz ise hakiki, saf, katkısız, halis-muhlis bal. Dağ balı misali.. Bu kesin.

      Evet, sevgili dostlar;
         Şayet biz, referans dayanaklarımızı geçmiş medeniyetlerimizde yetiştirdiğimiz değerlerimize yönelerek onlardan alırsak, hikmete (olgunlaşmış felsefi bilgi) ulaşırız. Gelin bu sandığımızı açalım. Mevlana’larımızın, Yunus’larımızın, İbn-i Haldun’larımızın, Sadi Şirazi’ lerimizin, Mehmet Akif’lerin, Said-i Nursi’lerimizin, Hacı Bektaşi Veli’lerimizin Pir Sultan Abdal’larımızın, Karaca’larımızın (ve daha niceleri) bize bıraktığı hikmet reçetelerinden istifade edelim. “Beşikten mezara ilim tahsil ediniz” hadisini hayatımıza tatbik edelim. Yalnızca olan ve ölene çare yok. Hiçbir şey için geç değil...

Umut ve sevgi ile...


                       İsmail Hakkı Kar                
                       İnsan İlişkileri Ustası


İletişim:
E-MAİL:kesifyolculugu@gmail.com
             
info@edimer.net
WEB     :www.edimer.net
Önemli notlar;
• Tüm yazan dostların yazılarını yayınlayacağımızı söylemiştik. Ama bunu zamana yayacağız.
• Eğitimler için bir randevu çizelgemiz bulunuyor ve planlamasını menajerim takip ediyor. Bunun dışında bir uygumla yapmamız şık durmayacağını takdir edersiniz. En azından 2 aylık bir süre öncesinden görüşme yapabiliriz.
• Web sitemizi ziyaret edip, bizlere önerilerde bulunmaya devam ettiğiniz için sonsuz teşekkürler.


Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!
Yorum ekle

Yorum ekle

    • bowtiesmilelaughingblushsmileyrelaxedsmirk
      heart_eyeskissing_heartkissing_closed_eyesflushedrelievedsatisfiedgrin
      winkstuck_out_tongue_winking_eyestuck_out_tongue_closed_eyesgrinningkissingstuck_out_tonguesleeping
      worriedfrowninganguishedopen_mouthgrimacingconfusedhushed
      expressionlessunamusedsweat_smilesweatdisappointed_relievedwearypensive
      disappointedconfoundedfearfulcold_sweatperseverecrysob
      joyastonishedscreamtired_faceangryragetriumph
      sleepyyummasksunglassesdizzy_faceimpsmiling_imp
      neutral_faceno_mouthinnocent
Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız