Bazı üzümsü meyvelerin (frenküzümü, ahududu, böğürtlen ve nar) ekolojik yetiştiriciliğe uygunluğu

GİRİŞ

Dünyada artan çevre kirliliği ve yarattığı sorunların insan yaşamını her alanda tehdit etmesi, özellikle kimyasal atıkların, hava kirliliğinin, suların kirliliğinin yediğimiz yiyecekler üzerinde dolayısıyla da insan sağlığındaki olumsuz yönde etkileri karşısında gelişen çevreci hareketlerin artmasıyla tüketici talepleri de değişmeye başlamıştır. Üretim verimliliğini artırmak için birçok ürünün yetiştirilmesinde yapay katkı maddeleri veya hormon kullanılması ve bu tür uygulamaların insan sağlığını tehdit edici gelişmelere neden olması insanları tarımsal kirlenmeyi önleyecek, insan sağlığına ve çevreye duyarlı üretim sistemlerinin arayışına itmiştir (ANONİM, 1999; ÖZER, 2000). Ortaya atılan bu üretim sistemleri dünyada organik, ekolojik veya biyolojik tarım olarak bilinmekte ve uygulanmaktadır. Ekolojik tarımın birçok tarifi yapılmakla beraber kısaca, "üretimden tüketime sentetik madde kullanmadan insan sağlığı ve çevreye duyarlı üretim teknikleriyle tarımsal üretim yapmaktır" şeklinde tanımlanabilmektedir (ÖZER, 2000).

 

DÜNYADA EKOLOJİK YETİŞTİRİCİLİK

Kimyasal maddelerle yapılan tarım üretimine seçenek arayışları batı ülkelerinde geçtiğimiz yüzyılın başlarında başlamış, 1970'li yıllarda tüm ülkeler kendilerine özgü çalışmalarını sürdürmüşler, 1972 yılında ekolojik tarım hareketlerini bir çatı altında toplamak ve düzenlemek amacıyla IFOAM (Uluslararası Organik Tarım Federasyonu) organizasyonunu kurmuşlardır. IFOAM'ın kurulmasından sonra ekolojik tarım ürünleri dünyada daha çok gündeme gelmeye başlamıştır (ÖZER, 2000). Özellikle, son yıllarda tüketici tercihlerini ekolojik ürünlerin lehine yönlendiren en önemli olay genetik olarak modifiye edilmiş gıda maddelerinin piyasaya sürülmesidir. Ekolojik üretimde genetik modifikasyona tümüyle karşı çıkılması bu olaydan kendini korumak isteyen tüketicilerin tüm dünyada ekolojik ürünlere yönelmesine yol açmıştır (AKSOY ve ALTINDİŞLİ, 1999). Özellikle ABD ve İngiltere'de ekolojik ürünlerin pazar hacmi gün geçtikçe artmaktadır.

Avrupa'da 1990'lı yıllardan sonra Avusturya, Almanya, Lüksemburg ve İsviçre gibi ülkelerde ekolojik tarım hızla gelişmiştir (AKSOY ve AL TINDİŞLİ, 1999). Diğer taraftan İsviçre, Hollanda, İtalya, İsrail, Japonya, Polonya gibi ülkelerde toplam tarım alanlarının %1O-25'inde organik tarım yapılmaktadır (ÖZER, 2000). Almanya, Avustralya, İsviçre, İsveç, Hollanda, Finlandiya'nın yanında son yıllarda özellikle İtalya ve İspanya gibi ülkelerde de önemli gelişmeler görülmektedir. Mısır, Lübnan gibi Ortadoğu ülkeleri ile Uganda gibi Afrika ülkelerinde de farklı amaçlarla da olsa ekolojik yetiştiricilik önem kazanmıştır. Yine son yıllarda Arjantin, Japonya, Polonya ve Avustralya gibi ülkelerde hızlı büyüyen bir iç talebin olduğu bildirilmektedir (AKKAYA, 2000).

Avrupa ülkeleri üretimde olduğu gibi tüketim açısından da tüm dünyanın çekim merkezi konumundadır. Ancak, ekolojik ürün alımında öncelik AB ülkelerinde olmaktadır. Güneydeki Fransa, İspanya ve İtalya özellikle meyve ve sebze ihtiyacını karşılarken, Danimarka et ve süt ürünlerinin ana sağlayıcısıdır. AB dışındaki ülkelerden dış alımlarda genellikle sezon dışı taze gıda maddeleri, tıbbi ve aromatik bitkiler, egzotik kuru ve kurutulmuş meyveler ilk sırayı almaktadır (AKSOY ve ALTINDİŞLİ, 1999).

ABD' de ise, ekolojik ürün endüstrisi hızla büyümektedir. 1990 yılından itibaren yıllık büyüme hızının % 20 olduğu ve 1997 yılı verilerine göre 4.2 milyar dolarlık ekolojik ürünün pazarlandığı bildirilmektedir. 1997 yılında 5000 tarım işletmesi ekolojik olarak sertifikalandırılmış ve 608.000 hektarlık alanda sertifikalı üretim gerçekleştirilmiştir (AKSOY ve ALTINDİŞLİ, 1999). Japonya'da 1990 yılında 200 milyon dolar olan ekolojik ürünler talebi 1997 yılında 1.4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu pazarın % 70'ini ABD karşılamaktadır (ÖZER, 2000).

Dünya ülkelerinde sistemin başarılı ve sürekli olması için bir dizi önlem alınmaktadır. Bu yüzden bu ülkelerde ekolojik tarım hızlı bir artış göstermektedir. Bu ülkelerde sisteme hızlı geçişte ve başarıda üreticilere sağlanan finansal olanaklar, hızlı bilgi akışı, geniş ürün yelpazesi koruma ve planlama başlıca etkenlerdir (ÖZER, 2000).

DÜNYADA EKOLOJİK ÜZÜMSÜ MEYVE YETİŞTİRİCİLİĞİ

Ülkemizde gerçek anlamda yetiştiriciliği henüz yaygınlaşmamış olan üzümsü meyveler, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde sanayiye yönelik olarak geniş çapta klasik yöntemlerle yetiştirilmektedir. Dünya ülkelerinin 1998 yılı üretim miktarları ve üretim alanları incelenecek olursa Rusya Federasyonu'nun 12500 ha' lık ve 90000 tonluk üretimiyle dünyanın en önemli ahududu üretici ülkesi olduğu görülmektedir. Doğu Avrupa ülkelerinden Polonya ve Yugoslavya Federasyonu ile ABD diğer üretici ülkelerdir. Frenküzümü üretimi de Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde yoğunlaşmıştır. Rusya Federasyonu, Polonya ve Almanya en önemli frenküzümü üreticisi ülkelerdir. Dünya böğürtlen üretiminde ise ABD önemli bir yere sahiptir (KAPLAN ve ark., 1999). Dünya nar üretimi istatistiklere girmediği için bilinmemektedir. Ancak Özbekistan, Tacikistan, Türkistan Gürcistan, Kırım, İran, Afganistan, Çin, Türkiye, Pakistan ve Suriye sırayla önemli nar üreticisi ülkelerdir. Ayrıca Hindistan, Irak, Lübnan, İsrail, Mısır, İspanya, İtalya, Yunanistan, ABD, Şili ve Arjantin gibi ülkelerde de daha düşük miktarlarda nar üretimi yapılmaktadır (ONUR, 1988).

Ekolojik üzümsü meyve üretimi ise Polonya, Norveç, Macaristan, Finlandiya, İsveç, İngiltere gibi ülkelerde yapılmaktadır. Polonya'da 1998 yılı değerlerine göre 148 ha' da, yani ekolojik üretim yapılan toplam alanın % 2'sinde, Norveç'te ise % O.14'ünde (21 ha) ekolojik üzümsü meyve üretimi yapılmaktadır. Finlandiya'da ekolojik üretimin % 5Tsini mera ve otlaklar, % 35'ini tahıllar, % 2'sini patates, % 2'sini sebze, % 1 'ini üzümsü meyveler, diğerlerini ise yağ bitkileri, sera ürünleri ve yabani otlar oluşturmaktadır. Macaristan'da 1999 yılı değerlerine göre elma, biber ve soğanla beraber üzümsü meyveler ekolojik üretim yapılan toplam alanın % 1.88'inde yetiştirilmektedir. İsveç'te ekolojik üretimde hayvansal ürünler ve tahıllar lokomotif rolü oynamakta; ayrıca kök sebzeler, patates, mantar ve üzümsü meyveler önemli ürünler arasında bulunmaktadır (AKSOY ve ALTINDİŞLİ, 1999). Diğer taraftan, İngiltere' de gıda endüstrisinde son yıllarda tüketici tercihlerine göre ekolojik reçellere olan talep artmakta, en çok talep gören reçel çeşitleri arasında ahududu ve siyah frenküzümü önemli bir yer tutmaktadır. Mintel istatistiklerine göre İngiltere'de organik, doğal ve sağlıklı gıdalara olan talebin daha da artacağı tahmin edilmektedir. Meyve suyu sanayisinde de tüketimde ilk sırada portakal suyu, ikinci sırada değişik karışımlar, üçüncü sırada ise siyah frenküzümü yer almaktadır. Üzümsü meyvelerin ihracatı açısından ise başta Almanya olmak üzere Avusturya, Hollanda, Fransa ve Danimarka önemli pazarlar olarak görülmektedir (KAPLAN ve ark., 1999).

TÜRKİYE'DE EKOLOJİK YETİŞTİRİCİLİK

Avrupa orijinli firmaların ülkemizden ekolojik ürün talebinde bulunmasıyla dünyada uzun yıllardır yapılan ekolojik gıda üretimi Türkiye'de 1984-1985 yıllarında başlamıştır. Ekolojik üretim önce geleneksel ihraç ürünlerimizden kuru incir ve kuru üzüm: ile Ege Bölgesi'nde gerçekleştirilmiş, daha sonra bunu kuru kayısı ve fındık izlemiştir (AKSOY ve ALTINDİŞLİ, 1999; AKSOY, 1999). Günümüzde üretilen ve ihraç edilen ekolojik ürünlerin çoğunluğunu yaş ve kuru meyveler oluşturmaktadır. Bunun yanısıra yemeklik dane baklagillerden nohut, kuru fasulye ve yeşil-kırmızı mercimek, endüstri bitkilerinden ise pamuk, susam, haşhaş ekolojik tarım ürünleri arasında yer almakta ve Avrupa' da pazarlanmaktadır. Yetiştiriciliği yapılan ekolojik tarım ürünlerinin tarım bölgelerine göre dağılımı incelenecek olursa, Kuzey Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinin dışındaki yedi tarım bölgesinde (Orta Kuzey, Ege, Marmara, Akdeniz, Karadeniz, Orta Doğu ve Orta Güney) üretim yapıldığı görülmektedir. Ancak bu bölgeler içinde de yoğunluk Ege, Orta Doğu, Orta Güney ve Akdeniz Bölgelerinde bulunmaktadır (DEDE ve ark. 1999).

Ülkemizde ekolojik üretim yapan çiftçilerin sayısı 1990 yılında 313 iken, 1999 yılında 39 kat artarak 12275 adete ulaşmış, 1990 yılında 1037 ha olan üretim alanı ise 9 yıl içinde 45 kat artarak 46.523 ha'a, üretim miktarı 69 kat ve üretilen ürün sayısındaki çeşitlilik yaklaşık 12 kat artarak 92 'ye ulaşmıştır (Tablo 1).

Tablo 1. Türkiye'de Yıllar İtibariyle Üretilen Organik Ürün Miktarları, Üretici Sayısı, Üretim Alanı Ve Ürün Çeşidi

YILLAR

ÜRETİCİ

ÜRETİM

ÜRETİM (ton)

ÜRÜN ÇEŞİDİ

 

SAYISI

ALANI (ha)

   

1990

313

1037

2476

8

1992

1780

6077

13930

23

1994

1600

5196

8843

20

1996

4035

15250

40968

37

1997

7417

15906

47612

53

1998

8199

24042

99300

67

1999

12275

46523

168306

92

Kaynak: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, APK Daire Başkanlığı.

Türkiye ekolojik ürünlerin üretimi açısından Avrupa ülkelerine göre daha şanslı durumdadır. Avrupa ülkelerinde iklim koşulları nedeniyle yetiştirilemeyen üzüm, incir, kayısı, fındık gibi ürünler Türkiye'de bol miktarda yetiştirilmektedir. Ülkemizin ekolojik tarım açısından bir diğer avantajı da gübre ve ilaç kullanımının Amerika ve Avrupa ülkeleri kadar yoğun olmamasıdır (ANONİM, 1999; DELEN, 1999). Ülkemizde gübre ve ilaç kullanımı 1950'li yılların sonlarına doğru başlamış, 60'lı yılların ortalarında artış göstermiş,1970'li yıllarda ise hızını giderek artırarak bugünkü düzeyine ulaşmıştır. Türkiye' de 1982-1991 döneminde kimyasal gübre kullanımı % 20 artarken, ilaç kullanımında % 8'lik bir azalma görülmüştür (GÜVELİ, 1996). 1991 yılı rakamlarına göre, hektar başına kullanılan kimyasal gübre bakımından ülkemiz dünya ortalamasının da altında bulunmaktaydı. Ayrıca, hektar başına kullanılan tarım ilacı etkili madde miktarı bakımından ülkemiz yine bazı Avrupa ülkeleri ve Amerika'nın altında yer almaktaydı. 1997 yılında kesin olmayan sonuçlara göre 700 g/ha etkili madde miktarıyla FAO verilerine göre ülkemiz halen gelişmiş, hatta Polonya gibi gelişmekte olan ülkelerin bile altında yer almaktadır.

Ekolojik tarım, Türkiye'de henüz oldukça küçük çapta olsa da bazı bölgelerde uygulanmaya başlanmış bir üretim biçimidir. Bu tarım yönteminin ileride ülkemizde daha da yaygınlaşması ve önem kazanması beklenmektedir, çünkü bu üretim şeklinde yasaklanan veya kullanımı sınırlandırılan kimyasallar bazı kırsal alanlarda zaten az kullanılmakta veya hiç kullanılmamaktadır. Türkiye'nin uygun iklim ve toprak koşulları da bu üretim şeklinin uygulanmasına yardımcı olmaktadır. Bu bakımdan, frenküzümü, ahududu, böğürtlen ve nar diğer meyve türlerine göre ön sıralarda yer almaktadır, çünkü bu türler zaten yıllardır doğada kendiliğinden yetişmekte olduklarından yetiştikleri bölgelerin iklim ve toprak koşullarına uymuş durumdadır ve bu nedenle kültür formları da fazla kültürel işleme gerek duymadan zahmetsizce yetiştirilebilmekte, kimyasal gübre ile tarım ilacı gereksinimleri de az olmaktadır.

BAZI ÜZÜMSÜ MEYVELERİN (Frenküzümü, ahududu, böğürtlen, nar) TÜRKİYE'DE EKOLOJİK YETİŞTİRİCİLİĞİ

Üzümsü meyveler olarak anılan frenküzümü, ahududu ve böğürtlenler Asya, Avrupa ve Amerika kıtalarında; kuzeyde arktik ve güneyde subtropik iklim sınırlarına kadar yetiştirilmektedir. Narın anavatanı ise Güneybatı Asya olmasına rağmen, özellikle Anadolu, Azerbaycan ve İran'da çok sayıda yabani formu bulunmaktadır. Bunların dışında Batıda Amerika ve bütün Akdeniz ülkeleri, doğuda Çin' e kadar yaygınlaşmıştır (ONUR, 1988; 1996a; 1996b).

Türkiye'de Frenk üzümleri Kuzey, Orta ve Doğu Anadolu' nun 1000m'nin üzerindeki yüksek yerlerinde, ahududular yine Kuzey Anadolu'nun 1000 m'nin üzerinde ve oransal nemi yüksek olan yörelerinde, böğürtlenler hemen hemen bütün bölgelerin farklı yerlerinde doğal olarak bulunmaktayken bu meyve türlerinin sınırlı miktarda yapılan ticari yetiştiriciliği ıslah çalışmaları sonucu elde edilen çeşitlerin kültüre alınmasıyla artmaktadır. Nar üretimi ise son yıllarda kapama bahçelerin çoğalmasıyla 60.000 tona kadar ulaşmıştır. En fazla üretim sırayla Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'ndedir (ONUR, 1988; 1996a; 1996b).

Ülkemizde üzümsü meyvelerin yetiştiriciliği henüz yeni gelişmektedir. Bursa ilinde yaklaşık 10-15 yıl önce ahududu ile başlayan üretim yaklaşık 1600 tona ulaşmıştır. Son yıllarda böğürtlen ve frenküzümleri ile de kapama bahçeler kurulmaktadır. Elde edilen ürünün büyük bir çoğunluğu ihraç edilmektedir.Sadece Almanya'nın ahududu meyvesine olan talebi yılda ortalama 15.000 tondur. Avrupa' daki diğer tüketici ülkeler dikkate alındığında üzümsü meyvelerin büyük bir ihraç potansiyeli olduğu görülmektedir. Avrupa ülkelerinin el emeği gerektiren tarımsal faaliyetlerden işçilik ücretlerinin pahalı olması nedeniyle giderek kaçındığı ve ihtiyaçlarını ihracat yoluyla karşılamak istediği düşünülürse ülkemizde üzümsü meyvelerin yetiştiriciliği ulusal ekonomimiz için büyük önem taşımaktadır (KAPLAN ve ark. 1999).

Ülkemizde ahududu bitkisinde 1997 yılında toplam 54 ha' da başlayan ekolojik üretim 500 ton iken, 1998 yılında üretim az miktarda artarak 502 tona yükselmiştir. 1997 yılında ihracat ise 40 ton olarak belirlenmiştir. 1999 yılında böğürtlende 30 ha'da başlayan 150 ton'luk ekolojik üretimin tamamı iç piyasada tüketilmiştir. Frenküzümlerinde ve narda ise ekolojik üretime henüz geçilmemiştir. 1997 yılında ahududu bitkisinde başlayan ekolojik üretim toplam ekolojik üretim miktarının % ı.05'ini, üretim alanı olarak da % 0.33 'ünü oluşturmaktadır. 1998 yılında bu meyve türünün ekolojik üretimi miktar olarak artsa da toplam üretim miktarı içindeki payı azalarak oransal bakımdan % 0.5'lik, üretim alanında ise % O.2'lik bir yer tutmuştur. Böğürtlen ise, 1999 yılında toplam ekolojik üretim içinde alan olarak % 0.06, üretim miktarı açısından da %0.09 oranında yer almıştır (Tablo 4). Sözü edilen değerler ahududu ve böğürtlen türlerinin ekolojik yetiştiriciliği açısından yetersiz görülmektedir. Bu meyve türlerinde başlayan ekolojik üretimin yaygınlaştırılması, nar ve frenküzümünde ise başlatılması ve geliştirilmesi ülkemizde yeni tanınmakla beraber yurt dışında, özellikle Avrupa' da yıllardır tanınan, özel bir öneme sahip olan ve talep gören üzümsü meyvelerin değerini daha da yükseltecek, ihracat şansını artıracaktır.

Tablo 4. Ülkemizde Ekolojik Ahududu ve Böğürtlen Üretim Değerleri

 

AHUDUDU

   

 

       
     Çiftçi sayısı  

Alan (ha)

 

Üretim (ton)

 

1997

 

224

 

54

 

500

 

Toplam

 

7224

 

17448

 

46465

 

1998

 

225

 

53

 

502

 

Toplam

 

8199

 

24042

 

99305

 
             

BÖĞÜRTLEN

             

1999

 

7

 

30

 

150

 

12275

46523

168306

 

Toplam

 

Kaynak: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı APK Daire Başkanlığı.

BAZI ÜZÜMSÜ MEYVELERİN (Frenküzümü, ahududu, böğürtlen ve nar) EKOLOJİK YETİŞTİRİCİLİK AÇISINDAN AV ANT AJLARI

Ekolojik tarım ürünlerinin çok büyük kısmı ihraç edilmektedir. Ürünlerin hammadde olarak ihracı yerine işlenerek ve dayanıklılığının artırılarak pazarlanması ülke ekonomisi, ihracatçı ve üretici için daha karlı olmaktadır. İlk yıllarda hammadde olarak ihraç edilen ekolojik ürünler günümüzde gittikçe artan oranlarda işlenerek ihraç edilmektedir. Bu bakımdan üzümsü meyveler olarak anılan frenküzümü, ahududu ve böğürtlen şanslıdır, çünkü bu meyve türleri kendilerine özgü renk, tat ve kokuları nedeniyle meyve suyu, konsantre, reçel, şurup, marmelat, jöle, şekerleme, pasta, dondurma, likör, meyveli yoğurt; nar ise meyve suyu, pasta, tatlı, dane konservesi, ekşi olarak değerlendirilmesinin yanında meyve ve bitkisi çok çeşitli maddelerin (ilaç, boya, mürekkep, yağ, hayvan yemi, tanen, pektin, sirke, sitrik asit) yapımı için gıda endüstrisi kuruluşlarında değerlendirilerek ihraç edilmeye uygundur. Diğer taraftan; frenküzümü, ahududu, böğürtlen ve narın günümüzde yapılan yetiştiriciliği zaten ekolojik yetiştiriciliğe uygundur ve diğer birçok meyve türüne göre bu türlerin yetiştiriciliği;

  • Kolay, kısa sürede ve ucuz olarak çoğaltılmaları,
  • Teknik deneyim ve bilgi gerektiren aşılamaya gerek duyulmaması,
  • Eğimli alanlarda diğer meyve bahçeleri kenarlarında çit bitkisi veya ara bitkisi olarak yetiştirilebilmeleri,
  • Meyvelerinin zengin vitamin ve mineral madde içerikleri
  • İkinci ya da üçüncü yılda meyveye yatmaları ve birim alandan elde edilen verimin yüksekliği,
  • Birçok toprak tipinde yetişebilmeleri,
  • Kimyasal gübre gereksinimlerinin az olması,
  • Kültürel işlemlerin kolay ve üretim maliyetinin düşük olması,
  • Özellikle frenküzümü, ahududu ve böğürtlenin ülkemizde yeni kültüre alınması nedeniyle hastalık ve zararlılarının yoğun olarak görülmemesi gibi çok sayıda avantaja sahiptir.

Bu avantajlarının yanında; gerek hastalık ve zararlılara karşı kültürel önlemler alındığı taktirde verim ve kalite kaybının en aza indirilebilmesi, gerekse besin maddeleri ihtiyacının çiftlik gübresi kullanılarak ya da yeşil gübreleme yapılarak büyük oranda karşılanabilmesi nedeniyle bu türlerin ülkemizde ekolojik yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır.

SONUÇ

Dünya nüfusunun 2100 yılında 10,4 milyara ulaşacağı, bu nüfusun 1.4 milyarı gelişmiş, 9.0 milyarının gelişmekte olan ülkelerde olacağı görüşü savunulmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki açlık ve yetersiz beslenme sorununun giderek artacağı ve tehlikeli boyutlara ulaşacağı düşünüldüğünde insan beslenmesinde büyük öneme sahip olan bitkisel ürünlerin artan nüfusa bağlı olarak artırılması zorunluluğu kaçınılmazdır (ÜNVER ve ark., 1997). Bu artışın, ancak; tarımsal kirlenmeyi önleyici, insan sağlığını ve çevreyi koruyucu üretim sistemlerine dayanan ekolojik yetiştiricilikle gerçekleştirilebileceği açıkça görülmektedir.

Ekolojik tarım, gerek ülkemizde, gerekse Avrupa ülkeleri, ABD ve Japonya başta olmak üzere tüm ülkelerde giderek artan bir ilgi görmektedir. Bu ilginin artması çevreye olan duyarlılığa, insan sağlığı açısından özellikle tarımda kullanılan sentetik girdilerin alerjik reaksiyonlara ve kanser gibi bazı olumsuz etkilere yol açmasına bağlanmakta ve insanları belirli yörelerde doğada yıllardır var olan ürünleri kültüre alarak ekolojik yetiştirmeye yöneltmektedir (AKSOY ve ALTINDİŞLİ, 1999). Böylece sentetik girdi kullanımı kendiliğinden azalmaktadır. Bu nedenle ülkemizde bulunan çok farklı ekolojik koşullar, biyolojik zenginlik ve söz edilen koşullara adapte olmuş ürünler ekolojik tarım açısından önemli bir yer oluşturmaktadır. Bu noktada Kuzey, Orta ve Doğu Anadolu'nun yüksek yerlerinde doğal olarak yetişen frenküzümleri, yine Kuzey Anadolu'nun yüksek ve oransal nemi fazla olan bölgelerinde yetişen ahududular, hemen hemen bütün bölgelerin farklı yerlerindeki böğürtlenler ve ülkemizin değişik yörelerinde bulunan yabani formdaki narlar ekolojik yetiştiricilik yönünden büyük bir şans olarak görülmekte ve bu durumun değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Üzümsü meyveler olarak anılan bu meyve türleri yukarıda belirtilen birçok avantajı nedeniyle de ekolojik tarım bakımından ayrı bir değer taşımaktadır.

KAYNAKLAR

AKKAYA, F. 2000. Ekolojik Tarım Gerçeği. Hasad Dergisi, Şubat 2000.

AKSOY, U. ve A., ALTINDİŞLİ. 1999. Dünyada ve Türkiye'de Ekolojik Tarım Ürünleri Üretimi, İhracatı ve Geliştirme Olanakları. İstanbul Ticaret Odası Yayınları, No:70, 123 sayfa.

AKSOY. U. 1999. Organic Agriculture In Turkey. IFOAM AgriBioMediterraneo Newsletter, January:8-9.

ANONİM. 1999. Export, Nisan. İstanbul İhracatçı Birlikleri Yayın Organı.

DEDE, Ö., Ş., M., KARA ve F. SARIAYDIN. 1999. Karadeniz Bölgesi Tarımsal Üretim ve İhracat Potansiyelinde Organik Tarımın Yeri ve Önemi. Karadeniz Bölgesinde Tarımsal Üretim ve Pazarlama Sempozyumu,157-165.

DELEN, N. 1999. Pestisitlerin Çevre ve Sağlık Sorunları Yönünden


Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!
Yorum ekle

Yorum ekle

    • bowtiesmilelaughingblushsmileyrelaxedsmirk
      heart_eyeskissing_heartkissing_closed_eyesflushedrelievedsatisfiedgrin
      winkstuck_out_tongue_winking_eyestuck_out_tongue_closed_eyesgrinningkissingstuck_out_tonguesleeping
      worriedfrowninganguishedopen_mouthgrimacingconfusedhushed
      expressionlessunamusedsweat_smilesweatdisappointed_relievedwearypensive
      disappointedconfoundedfearfulcold_sweatperseverecrysob
      joyastonishedscreamtired_faceangryragetriumph
      sleepyyummasksunglassesdizzy_faceimpsmiling_imp
      neutral_faceno_mouthinnocent
Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız