İstanbul Kenti Yeşil Kuşak Sistemi İçin Olanaklar

 

İklim ve doğal peyzaj yönünden fazla değişiklik göstermeyen İstanbul içerisindeki su yüzeyleri gerek doğal peyzaja olan katkıları ve gerekse rekreasyon potansiyeli yönünden önemli kaynaklardır. Günübirlik dinlenme, piknik yapma, olta balıkçılığı çadır/karavanlı kamping, yüzme, bot, /kayık/kano gibi hafif araçlarla gezme gibi çeşitli etkinliklerin yanı sıra, daha ihtisaslaşmış su sporları için olanak yaratan akarsu ve göller, gerekli tesis ve işletmelerin kurulması halinde sadece günübirlik değil, aynı zamanda kısa süreli tatil günlerinde de rekreasyon gereksinimlerini karşılayacak önemli kaynaklardır.

 

Kent içerisinde açık yeşil alanlar rekreasyon potansiyeli açısından önemli alanlardır. Yeşil kuşaktan kentin içine girmesi gerekli olan yeşil kamalar bu alanlar tarafından oluşturulacaktır. Çünkü kentsel alandan çevreye ulaşım kolaylığı ile kenti çevreleyen açık alanlarla bütünlük yaratılması ve ilişkilerin tanımlanması yeşil kuşak sistemi anlayışı açısından önemlidir. Bu nedenle bu alanlar, yeşil kuşak öneri alanları içinde yer almışlardır.

 İstanbul Kenti Yeşil Kuşak Sistemi İçin Engeller

Ülkemizde "Yeşil Kuşak"  kavramının eksik ele alınışı nedeniyle, kamuoyunun desteği için yoğun tanıtımların ve kampanyaların gerekliliği ortadadır. "Yeşil Kuşak" kavramının tanımı ile rolü ve amacının ne olduğu kamuoyu ve kullanıcılar bilinçlendirilmedikçe çalışmaların başarıya ulaşması oldukça güçtür (Çulcuoğlu, 1997).

Kamu mülkiyetindeki araziler kentsel gelişim baskıları altında başka kullanımlara tahsis edilmektedir. Bunun sonucu olarak yeşil kuşak zincirinin parçalarını oluşturan açık alanları elde etmek olanaklı değildir (Çulcuoğlu, 1997).

 İstanbul Doğal Alanlarının Karşı Karşıya Bulunduğu Tehlikeler

Avrupa'nın en hızlı büyüyen kenti olan İstanbul'da nüfus her yıl yarım milyon kişi artmaktadır. Bu oranda bir büyümenin kentin doğal alanları üzerindeki olumsuz etkisi kaçınılmazdır. Her yıl onbinlerce yeni konut ve sayısız endüstriyel tesis inşa edilmekte buna bağlı olarak kentin altyapısı günden güne artmaktadır. Her geçen gün trafiğe çıkan araç sayısının artmasıyla ve refah düzeyinin yükselmesiyle yüzlerce insan yüzmek yada piknik yapmak için kentin doğal alanlarına akın etmekte, bu da alanlar üzerindeki insan baskısını artırmaktadır (Byfıeld, Özhatay, 1998).

İstanbul'un doğal mirasını dikkate alan etkili bir planlamaya gerek vardır. Eğer bugün mevcut doğal alanların korunması için ortak bir çaba olmazsa önümüzdeki yıllarda bu alanların çoğu tamamen yok edilmiş yada tanınmaz hale gelmiş olacaktır (Harita 13). Bu sadece uluslararası öneme sahip doğal alanların kaybı olmakla kalmayıp ender rastlanan peyzaj değerlerinin, açık alanların ve rekreasyonel kullanılabilirliği olan alanlarda yok olması anlamına gelecektir. İstanbul florasını tehdit eden faktörleri 6 ana başlıkta toplamak mümkündür (Byfıeld, Özhatay, 1998):

1- Yapılaşma

  • 10 yılda yapılaşma %90 artmıştır.

2- Madencilik

  • Ruhsatlı çalışan 604 maden ocağı (1542 ha) ve 102 taş ocağı (300 ha) vardır ve bunların izinleri 1980 yılından sonra verilmiştir.

3- Orman Yangınları

  • Son 10 yılda, 872 ayrı yangında 5462 hektar orman tamamen yok olmuştur.
  • Doğal ormanlar büyük ölçüde tarımsal arazi yada kaçak konut arazisi elde etmek amacıyla hızla yok edilmektedir.

4- Doğal Ortamların Bilinçsizce Ağaçlandırılması

  • 1950'den bu yana yaklaşık 42.000 hektar alan ağaçlandırılmıştır; buna ek olarak Orman Kanunu'nda 11 Mart 1989 tarihli ve 20105 sayılı düzenlemeyle, hazine arazileri ağaçlandırma amaçlı olarak özel ve tüzel kişilere tahsis edilmiştir.
  • Ağaçlandırma, doğa koruma alanlarını tehdit eden ikinci önemli etkendir.
  • Meralar, fundalıklar ve kumul alanlar gibi nadir bitki ve hayvan türleri ile zengin yaşam alanlarına dikilen ağaçlar büyüdüğünde, nadir türlerin, bodur bitkilerin ve ışığa ihtiyacı olan hayvanların güneşini engelleyerek yok olmalarına neden olmaktadır.

5- Bilinçsizce Zirai Faaliyetler

  • Mera ve fundalıklar tarım arazisine dönüştürülmüştür.
  • Tarım araçları ve yapay gübre kullanılması, türlerin doğal yaşam alanlarını parçalayarak zengin ve çeşitli populasyonları birbirinden ayırarak ve tekrar bir araya gelip koloni oluşturma olasılığını zayıflatarak yok olmalarına neden olmaktadır.

6- İçme Suyu Kaynakları ve Geleneksel Arazi Kullanımının Yok Oluşu

  • Rezervuar ve su risale hatları inşaatları, fundalıklara ve ormanlara büyük zarar vermektedir.
  • Su rezervlerini besleyen sulak alanların yok edilmesi nedeniyle (Örneğin Ömerli, İğneada ve Karasu) kullanım suyunun sağlık ve niteliği tehlike altına girmektedir.
  • Su toplama havzalarının koruma altına alınması (Örneğin Alibeyköy ve Ömerli Barajları) çevresindeki zengin doğal alanların korunmasına büyük katkıda bulunmaktadır.

Kırsal alanlarda yüzlerce yıldır geleneksel yöntemler (baltalık orman kullanımı, odun kömürü üretimi, ağaç, budama, otlama vs.) kullanılmakta ve bu yöntemler alanların türler açısından zenginleşmesine, çeşitlilik kazanmasına ve görsel çekiciliği olan peyzajların oluşmasına neden olmaktadır. 

Kaynak : Çelik.,A.,2005 "YEŞİL KUŞAK KAVRAMI VE İSTANBUL KENTİ YEŞİL KUŞAK SİSTEMİ İÇİN ÖNERİLER"  B.Ü. FENBİLİMLERİ  YÜKSEK LİSANS TEZİ


Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!
Yorum ekle

Yorum ekle

    • bowtiesmilelaughingblushsmileyrelaxedsmirk
      heart_eyeskissing_heartkissing_closed_eyesflushedrelievedsatisfiedgrin
      winkstuck_out_tongue_winking_eyestuck_out_tongue_closed_eyesgrinningkissingstuck_out_tonguesleeping
      worriedfrowninganguishedopen_mouthgrimacingconfusedhushed
      expressionlessunamusedsweat_smilesweatdisappointed_relievedwearypensive
      disappointedconfoundedfearfulcold_sweatperseverecrysob
      joyastonishedscreamtired_faceangryragetriumph
      sleepyyummasksunglassesdizzy_faceimpsmiling_imp
      neutral_faceno_mouthinnocent
Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız