Prof Dr Nail YILMAZ/ Vücudumuz yaklaşık olarak yetişkinde 75-80 trilyon adet ve 250 küsür çeşit hücreden oluşur. Bu 250 küsür hücrenin tek türü germ-üreme hücresi diğerleri somatik-büyüme hücreleridir. Üreme hücreleri meios dediğimiz (n) kromozomlu bölünme ile somatik hücreler mitos(2n) kromozomlu bölünme ile çoğalırlar.
Mitoz ile organizmanın büyümesi,gelişmesi ve onarımı sağlanır.Normal somatik hücreler bölünmelerini G1=bekleme 1, S=sentez, G2=bekleme 2,Mitoz (interfaz, profaz,metafaz,anafaz,telofaz),G0=bekleme-stand by fazları ile tamamlarlar.
G0 hücreleri belirli görevleri yapmak üzere özelleşebilirler.Daha da özelleşerek doku ve organları yaparlar. Bu özelleşme de bazı hücreler sürekli olgun olarak kalırlar(kas,sinir hücreleri bu gruptandır)Bir diğer hücre grubu sürekli farklılaşma özelliğine sahiptirler.Dokuda herhangi bir hasar oluştuğunda onu onarma özelliğine sahiptirler.Bunu yaparken bölünür-adet arttırırlar.Çünkü bazı doku ve organlarımızın hücreleri, görevleri gereği eksilirler,hasara uğrarlar.Böbrek ve karaciğerimizin hücreleri bunlara örnektir.Son bir grup ise sürekli yenilenen hücrelerdir. Bunlarda sürekli kayba uğrarlar.Cilt,sindirim kanalı hücreleri ile başta kan hücrelerinin kaynağı olan kemik iliği hücreleri ve stem-kaynak hücreleridir. Bu hücreler ihtiyaç halinde kontrollu olarak yenilenirler.
Kanser hücrelerinde bu kontrollu bölünme dengesi onkogen denilen kimyasal diyebileceğimiz maddeler ile bozulur.Hücrelerin G0 da beklemesi engellenir.Sürekli bölünmeye itilir-zorlanırlar.Ama kontrolsuz bölünürler. Onların bölünmelerini henüz kontrol edemiyoruz. Kontrol mekanizmaları bilimsel olarak anlaşılamamıştır.Kanser hücrelerinin bu kendine has özgür ve saldırgan davranışları bazı dış ve iç etkenler ile tetiklenir. Örneğin akciğer kanseri oluşumunda dış etkenlerin başında sigara gelirken, meme kanserinde iç etkenlerden hormonal etkenler ve genetik faktörler gelir.
Kanser oluşmasında nasıl oluyorda bu dış etki, hücrenin kontrollu büyüme,gelişme ve üremesini etkiliyor? Onun tanımını yapabilmek için yüzlerce kitap yazılabilecek hücreyi çok kısaca tanıyalım.Hücre kendisini yeni nesillere taşıyan nüve-çekirdek ile nüvenin ve kendisinin koruma,beslenme ve fonksiyonlarından sorumlu stoplasmadan oluşur.Stoplasmanın dışındaki zar görevlerine baktığımızda onun bir ilave yapısı olarak kabul edilebilir.Stoplasmanın içinde her birinin ayrı görevi olan organeller bulunur.
Nüvede kalıtımın yapıları olan organeller bulunur.Genel yapıya kromozom denir.Bu kromozomlar somatik hücrelerde 2n, üreme hücrelerinde n sayıdadırlar.Kromozomların üzerinde kalıtımın temelini oluşturan gen dediğimiz yapılar bildiğimiz tüm özelliklerimizi içinde saklıyan-şifreleyen bir donanımla yapılanmışlardır. Halkımızın kader dediği özellik bu yapılar ile programlanır ; bunlar baz, nükleik asit ve şeker moleküllerinden oluşur. Milyarlarca değişik modeli yapma özelliklerine sahiptirler.Onun için ki birimiz diğerine benzemeyiz.Farklı canlı ve türleri içinde,benzer açıklama söz konusudur.Ama genel ,tek ve değişmeyecek bu özelliği hücre geneli ile karşılaştırırsak bir insan ile sineğin hücreleri %99,9 birbirine benzer. Bütün farklılık binde birlik orandadır. Genler içindeki kimyasal mekanizmalar onkogen dediğimiz normal hücre bölünmesini kontroldan çıkaran maddeler tarafından bozulur.Anormal-kontrolsuz hücre bölünmesi başlar. Anormalleşip bölünen hücreler küme yaparlar.Bu kümeler kanserleşirler.Ancak bu anormal bölünmenin de iyi ve kötü huylusu vardır. İyi huylu bölünmede bölünen hücrelerin çevresinde o bölgenin dokusu tarafından oluşturulan bir zar vardır.Bölünme kontrolda tutulur. Habis-kötü olanda ise hücrelerin bölünmesi durdurulamaz.Bölünen hücreler farklı yollar ile diğer doku ve organlara da yayılırlar. Yani kanser genel sistemden yararlanmaya devam eder. Genel sistemden beslenir.Daha hızlı bölündüğünden daha fazla enerji ve daha fazla gıda kullanır. Genel sistemin beslenme mekanizmalarını kendi lehine çevirir. Bölünen habis hücreler damar,lenf ve komşuluk yoluyla diğer organ ve dokulara taşınır.O bölgelerin de kontrolunu ele geçirirler. Buna metastaz denir.
Hücrelerin kanserleşme yönünde gelişmesine pekçok madde etki eder. Radyasyon,iyonize ışınlar,çeşitli kimyasallar, virüsler,sigara,asbest , çevre kirliliği(hava,su,toprak,yiyecek kirliliği,ozon) beslenme alışkanlıkları vs.
Kanserler davranışları,yayılmaları,kötülük dereceleri,tanımlanma özellikleri,tedavi edilme biçimleri ve tedaviye verdikleri cevaplar açısından üç grupta toplanabilirler. Bu genellenemez ancak pratik bir yararı vardır. Yoksa ne kadar tür hücre varsa birkaç istisna dışında o kadar tür kanserden bahsedilebilir. Örneğin ana sinir hücreleri-nöronlardan kanser gelişmez.Bazı hücrelerden de diğerlerine göre daha az kanser gelişir. Bu üç tip kanser sınıflaması aşağıdaki gibidir.1.Vücut ve organ yüzeylerini örten hücrelerden köken alan kanserler.Bunlar bu yüzeyi koruyan ve sekresyon salgılayan hücrelerden orijin alırlar.2.Bağ dokusu dediğimiz;kıkırdak,kemik,yağ, parenkim kökenli hücrelerden köken alan sarkomlar ve 3.Kemik iliği ve kan hücrelerinden köken alan kanserlerdir. Son iki grup tüm yaşlarda görülürken ilk grup ileri yaşlarda daha sık görülür. Bu üç tipinde biyolojik davranışı farklıdır. İkinci grup daha hızlı gelişir.Üçüncü grup tedaviye karşı daha duyarlıdır.Birinci grubunda koruyucu epitel kökenli olanlar daha yavaş sekretuar epitel kökenli olanlar daha hızlı yayılırlar. Bu farklılık farklı kanser tedavi yöntemlerinin devreye girmesine neden olur. İlaç tedavisi. Işın tedavisi,Cerrahi tedavi ve aşı tedavisi gibi.. Ancak ilaç tedavisi yönünden tek duyarlı olan grup nöroendokrin bağ dokusu grubunun kanserleri olan küçük hücreli kanserler en duyarlı gruptur. Zaten diğer tedavi yöntemleri ile kesinlikle tedavi edilmezler.
Kanseri anlamak için bir iki cümleyle felsefi olarak yaklaşalım. Girişte de belirtiğimiz üzere trilyonlarca hücre ve yüzlerce tür var. Hepsi; düzenli,ritmik,kararlı çalışarak yaşamın kaynağı oluyorlar.Bu sağlıklı düzeni bozan etkenler neler ve bunu nasıl yapıyorlar? Akciğeri ele alalım. Sigara:Akciğer,ağız boşluğu,gırtlak,idrar kesesi,sindirim kanalı ve pankreas kanserlerinin en önemli etkeni.Sadece akciğer kanserlerinin oluşmasında 20 kat daha etkili.Arkadaşlarımla fare deneyleri ile yaptığımız çalışmalarda 13×15=180 günde öncü kanser hücrelerini (bunlara biz atipik hücre=displazik hücre diyoruz) gözledik.İnsanlarda ise sigara içenlerin aralıklarla içtikleri için 6-20 yılda normallere göre 25 kat daha fazla riskle akciğer kanserine yakalandıklarını biliyoruz. 30 küsur yıllık kariyer hayatımda bu öncü kanser hücrelerinin 4-6 yılda kansere dönüştüklerine yüzlerce kez tanık oldum. Sadece kendi kliniğimden değişik mesleklerden 9 çalışma arkadaşımı kaybettim. Pasif içicilerde de bu oran biraz azalarak ayni akıbete götürmektedir.
Bu biyolojik davranışın pasif içicilere yaptığı saldırının hukuksal reaksiyona ne zaman dönüşeceğini doğrusu bir vatandaş olarak merak ediyorum.Evde biri sigara içiyor.Diğerleri içmiyor ve etkileniyorlar. Hemde kanser olarak.En büyük ölüm nedeni.Sadece silah çeker gibi hemen değil yıllar sonra ölüyorsun.Uzun vadeli pasif işkence. Hukukçu arkadaşlarımdan görüş istiyorum doğrusu….Bunların haklarını nasıl savunacağız?
Akciğer kanserinin belirtileri neler:Öksürük,balgam çıkarma,kanlı balgam,göğüs ağrısı,ses kısıklığı,kol bacak yüzde ödem,zayıflama,iştahsızlık,kemiğe atlarsa kemik ağrıları,beyne atlarsa nörolojik belirtiler,baş ağrısı, karaciğere atlarsa ateş ağrı, hormonal sistemi tutarsa hormonal bozukluklar vs…
Akciğer kanserine nasıl tanı konur:Akciğer filmi,(Düz-normal,bilgisayarlı tomografi,MR, spiral tomografi,PET) Bronkoskopi,Bronkoskopi ile alınan; lavaj,biopsi ve balgam tetkiklerinde kanser hücresi aranması…
Tedavi:Yukarıda da başlıklarını verdik.İlaç tedavisi,Işın tedavisi, mümkünse,uygunsa en duyarlı cerrahi tedavi ve gen tedavisi…..Gen tedavisini açmak istiyorum.Diğerleri yıllardır kullanılıyor ve halkımız da bunları tanıyor. Gen tedavisi son yıllarda teorik olarak düşünülüyor ve pratikte de kullanılmaya başlıyor.Kanser zaten hücrede bazı genlerin görevlerini yapmaması sonucu oluşuyor.Kolay anlaşılması için iyice basitleştiriyorum.Hücrede tanımlanabilen 2 grup gen var.İlk grup hücreye büyümesini ve bölünmesini,ikinci grup artık büyüme ve bölünmenin yeterli olduğunu artık büyüme dursun hücre normal görevine dönsün diyor. Kanser bu 2 grup arası anlaşmazlıktan çıkıyor. Büyümeyi sağlıyanlar fazla, frenleyenler az çalışıyor ve devamlı bölünen hücre kanserli hücre haline geliyor. İşte kanserde gen tedavisinin amacı bozulan dengeyi eski düzene sokmaktır.Çok çalışarak kanserleşmeyi oluşturan genleri durdurmak, çalışmıyarak kanserleşmeye engel olmayanları tekrar çalıştırmaktır. Kanseri durdurduğu ispatlanan en önemli gen P53 genidir.Bu çalışmaz ise kanser çok hızlı yayılıyor.Örneğin sigarada ki maddeler P53’ü çalıştırmıyor.Dışardan genetik yöntemler ile P53 verilerek kanser tedavisinde önemli ilerlemeler var.Metodolojik olarak benzer çalışmalar ile kanser dışında da pekçok hastalıkla kök hücre çalışmaları yapılmaktadır.Çok umut verici sonuçlar alınmaktadır.
Korunma:Yüzlerce cilt kitap yazılabilir.Sigaradan,teknolojik kirliliklerden arınmış dünya, yağ kısıtlama,lifli gıdalar,taze,organik sebze ve meyvalar,füme gıdalardan uzaklaşma,fazla kilo, önleyici- kararınca alınan vitaminler A,C,E,beta-karoten,selenyum vs…
Değerli okyucular,meraklılar, bilgi ve bilimi sevenler bu yazının içinden yüzlerce konu çıkabilir.Ben kanseri tanımlayarak akciğer kanserini örnek vererek çok az açtım.Çok geniş bir konuyu çok kısaltarak herkesin anlayacağı hale getirdim. Umarım olmuştur…..Beni aranıza aldığınız için teşekkürler….
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!