Bu benim Bahcesel.com’da ilk yazım. İstedim ki tarıma karşı duruşumu ya da tarım hakkındaki görüşlerim ve bu görüşler doğrultusunda yazacağım yazıların yönünü okuyanlara göstereyim. Anladıklarım bana aittir görüşlerim benim bakış açımdan görünenlerdir. Ola ki bakış açım bir okuyucumu aydınlatır o zaman mesleğimin hakkını verdim derim.

Ülkemizde sanayi oldukça gelişti hatta teknoloji alanında bile dünyada ne var anında ülkemizde de oluyor. Dünya bu kadar birbirini takip ederken dikkat edin bizim tarımımız olması gereken yerde değil hatta içler acısı. Bilimin her alanda kullanıldığı zamanımızda ülkemiz açısından tarımda çok az kullanılıyor olması üzücü bir durum. Zira bilim gübrenin kimyasında değil, makinenin üretiminde değil tarımsal üretimin işleyişinde olmalı ki tarıma bir öz olsun. Bu anlamda şu bir gerçek ki ezbere tarımdan ziyade bilimsel tarımın yapıldığı ve her aşamasında kontrolün elden bırakılmadığı büyük arazilerde yapılan kurumsal üretim modelleri gerçektir günümüzün gerçek tarımıdır gelecek tarımıdır.

Ülkemizde de yetmiş hatta seksen bin kişilik Tarım Bakanlığı var ve bunlar uzmanlar ve teknik personelle dolu bir ordu ancak böyle bir ordu ile tarım neden fethedilemez ayrı bir tartışma konusu.

Çiftçilerimiz için kurumsallaşmanın varlığına inanıyorum birleşerek büyük birlikler veya kooperatifler kurmalılar ve hatta eğer yapabilirlerse şirketleşmeliler. Aksi taktirde büyük sermaye sahibi  tekstilciler, armatürler, sanayiciler vs şahısların yatırım arayışları ile ülkemizde gördükleri tarım potansiyelini sermayenin gücünü ve uluslararası bakış açılarıyla yönlendirecekler. Şimdiye kadar söz sahibi tüccarlar idi ondan sonrada sermaye sahipleri olacak yani işin hesapsızlığı, bilimsizliği ve   kurumsuzluğu ile tüccar yaratan çiftçimiz sonrasında tüccarın yerine zenginleri oturtuverir.  Sanırım çiftçileri kurumsallaşamadıklar her zaman dilimi içerisinde meydanlarda daha fazla görmeye alışmamız gerekecek.

Mesleki olarak gördüğüm bir noktada  tarımda çok ciddi bir değişimin olduğudur bu değişim köylünün şehirli olmaya doğru hıza ilerlediği şehirlinin de köylü olma yolunda ilerlediğidir. Zira köy kökenli veya yeşillik özlemi ile beton ortamdan sıkılan insanların köylere rağbet etmesi çiftçinin yapamadığı doğal tarımın arayışı içerisine girmeleri neticesi memleketine ve ekonomiye ve arayışa ve çiftçide gördükleri manzarayı iyileştirme yönünde çalışma yapma istekleriyle sonuçlanmaktadır.

Dikkat edin her şeyin hammaddesi, kaynağı, kökeni, geldiği yer topraktır. Bizim mesleğimizde onu alır işler şekillendirir. Meslek hayatımda her bilimden anlaması gereken iki tane meslek gördüm birisi askerlik diğeri ise tarım. O nedenle biz tarımcılar mesleğimizi çok iyi öğrenmek ve bilmek zorundayız bir asker düşmansal anlamda nasıl toprağı koruyorsa özsel anlamda da biz korumalıyız. Bu ülkenin tarımcıları teorikten pratiğe geçmeli çiftçileri de pratiklerine teoriyi eklemedikçe bu ülkenin tarımı düzelmez.

Bu millet hiçbir yeniliği bedelini acı ile, ter ile borç ile ödemeden kabul etmemiş, edememiş. O nedenle yaşadığımız ve yaşayacağımız sıkıntılara hazırlıklı olmak lazım derim çünki her şeye rağmen tarımda olumlu ve kurumsal yönde bir değişim yaşıyoruz. Bu ülkenin tarımı Avrupayı ve Asyayı yönlendirecek günlerine doğru hızla akıyor ister direnin isterse akıntıyla ilerleyin .

Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!