Kent Ormancılığının Hukuksal Boyutu

image004"Kent Ormanı" kavramı planlama literatüründe ve yasal mevzu­atta yer almayan bir kavramdır. Dolayısıyla kent ormanının yasal bir tanımı, kapsamı, yasal statüsü, kent ormanı yönetiminde yetkili ve görevli idareler, kent ormanlarından yararlanma usul ve esasları konularının tam bir yanıtı yoktur.

Kent Ormanı kavramı, alışılagelen kullanımıyla büyük ölçüde planlama ile ilgili ve kent yaşamı içinde dünyaca kabul görmüş bir kavram olması itibariyle de hukuk sistemi ile yakın bir ilgisi bulunmayan bir yapıya sahip gibi algılanmaktadır.

 

Zira, kent ormanı kavramının Türk Orman ve Çevre Mevzuatı içerisinde hala yer almamış olması ve yapılan farklı tanım­lar içerisinde kendisine yüklenen farklı fonksiyonlar ve içerdiği farklı unsurlar nedeniyle yasal anlamda sabit bir statüye oturtulamaması da bu düşünceyi pekiştirmektedir. Oysa, hukuk özellikle çevre koruma adına çok önemlidir ve Türkiye gibi idari yapısında kapalılık anlayışı hakim olan, bireylerin çevre bilincinin henüz yeni oluşmaya başladığı ülkelerde bazı kavramların kapsamlarını belirlemek, yetki sorumluluk dağılımını yapmak konusunda hukuka daha çok iş düşmektedir. Bu nedenle, daha çok planlaması ele alınan, hangi türlerle yapılması gerekliliği tartışılan, fonksiyonlarından ve kentliye sağlayacağı pek çok yarardan bahsedilen kent ormanı kavramının öncelikle net bir "yasal statüye" kavuşması gereklidir. Bu statünün belirlenmesiyle nelerin kent ormanı tanımına dâhil olduğu, mülkiyet durumunun nasıl olacağı, bu alanların yöne­timinden sorumlu idarenin veya idarelerin kimler olacağı, bu alanlarda işle­nen suçların ve yaptırımlarının ne şekilde belirleneceği konuları açıklığa kavuşturulmuş olacaktır. Kent ormanının yasal statüsünü tanımlarken öncelikle adından başla­mak gereklidir. Konuya yasal çerçeveden bakıldığı anda, kent ormanı ifadesinin içinde yer alan "orman" kelimesi nedeniyle kent ormanı olarak kabul edilecek alanların 6831 sayılı Orman Kanununda belirtilen orman tanımına ve orman tiplerinden birine uygun olması gerektiği ortaya çıkmak­tadır (Coşkun, Velioğlu, 2004).

Orman Kanunu 1. Maddesi ormanı tanımlar ve "tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır" der. Ardından da orman sayılmayan alanları sıralar. Parklar, mezarlıklarda bulunan ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler orman sayılmamak­tadır.

Orman Kanununun 4. maddesi mülkiyet ve idare bakımından orman­ları, devlet ormanları, kamu tüzel kişilerine ait ormanlar ve özel ormanlar olarak 3'e ayırır. 4. madde içinde ormanlar bir de nitelik ve karakter bakımın­dan muhafaza ormanları, üretim ormanları ve milli parklar olarak yine üçlü bir ayrıma tabi tutulmuşlardır.

Orman Kanununda sınıflandırılması yapılan orman türleri arasında "kent ormanı" ayrımı bulunmamaktadır. Ayrıca 6831 sayılı Orman Kanunu, orman tanımını yaptığı 1. maddesinde çoğu ülkenin kent ormanı kapsamına dâhil ettiği başlıca unsurlardan olan, parkları, mezarlık­larda bulunan ağaçlıkları orman olarak saymamıştır. Orman Kanunu dışında kalan çevreye ilişkin yasal düzenlemelerde de, kent ormanının yasal statüsünü belirleyebilecek herhangi bir düzenle­meye rastlanamamıştır.

Çevre Mevzuatı içinde konuyla ilgili kabul edilebilecek kanunlar da şu şekilde sıralanabilir. Doğrudan kent ormanı ifadesini içermese de, orman mevzuatının bir parçasını oluşturan 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununda konuyla ilgili bir düzenlemeye rastlanır. Kanunun 4. maddesinde bu kanun kapsamında ağaçlandırma ve erozyon kontrolü sefer­berliğine katılacak kamu kurum ve kuruluşları ile tüzel kişiler ve yapacakları işleri saymıştır. İlgili madde incelendiğinde kendilerine ait arazilerde veya tahsis yapılan arazilerde ağaçlandırma seferberliğine katılan kamu kurum ve kuru­luşları ile tüzel kişilerin orman kurmalarının yasal zorunluluk olduğu ortaya çıkmaktadır. Kanunda ilgili kurum ve kuruluşların kurmak zorunda olduğu ormanlar isimleri ve kuruluşları ile birlikte belirtilmiştir.

  • Belediyeler; Belediye Ormanları
  • Milli Eğitim Bakanlığı; Okul Ormanları
  • Diyanet İşleri Başkanlığı; Diyanet Ormanları
  • İçişleri Bakanlığı; Özel İdare Ormanları ve Emniyet Ormanları
  • Üniversiteler; Üniversite ve Fakülte Ormanları
  • Milli Savunma Bakanlığı; Ordu Ormanları
  • Köy tüzel kişilikleri; Köy Ormanları

Yukarıda sayılan ormanların çoğunun kent sınırları içerisinde kurula­bileceği dolayısıyla kent dokusuna ve kentliye yarar sağlayabileceği açıktır. Bu nedenle dolaylı da olsa bu yasal düzenleme "kent ormanı" mantığına hizmet eder niteliktedir. Bu Kanuna göre kurulan ormanların idaresi ve işletilmesi ve bu ormanlardan yararlanma usul ve esasları da 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre olacaktır. Aynı amaca hizmet etmesi bakımından 6831 sayılı Orman Kanunun 57. maddesi de kent içi ormanına örnek teşkil edebilir. Bu maddenin ikinci fırkasına göre; köy, kasaba ve şehirler yakınında devlete ve diğer kamu kişi­liklerine ait arazilerde de gerekli şartlar bulunduğu ve ilgili kuruluşların talebi olduğu veya olurları alındığı takdirde bu kuruluşlarca tesis edilmek ve bakılmak şartıyla orman idaresince ağaçlandırmalar yapılabilir.

Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında kanunun ikinci maddesinde kent ormanları konusu ile ilişkilendirilebilecek bir hüküm bulunmaktadır. İkinci maddeye göre, ağaçlandırma yapmak, devamlı ve geçici fidanlıklar kurmak, özel ağaçlandırma yapmak ve fidanlık tesis etmek isteyen gerçek ve tüzel kişileri desteklemek; orman sınırları içerisinde ve yeniden orman rejimine alınacak yerlerde genel ağaçlandırma planı düzenlemek, bu planın gerektirdiği etüt ve proje işleri ile ağaçlandırmaları yapmak veya yaptırmak idarenin görevleri arasındadır. Ancak bu sadece Bakanlığın ağaçlandırma yapma konusunda yetki ve görevini belirleyen bir düzenlemedir ve ağaçlandırma yoluyla kent ormanları kurulmasının kimin görev alanında olduğunu belirlemek açısından önemlidir. Görüleceği üzere, Türkiye'nin çevre ve orman konusundaki tek yetkili sayılabilecek biriminin görevleri arasında dahi, açık bir ifade ile "kent ormanı" kurulması ve işletilmesine ilişkin herhangi bir düzenleme ile karşılaşılmamaktadır (Coşkun, Velioğlu, 2004).

2960 sayılı Boğaziçi Kanununun 75. maddesi "yeşil alanlar" başlığını taşır. Bu başlık altında yeşil alanlar şu şekilde tanımlanır; "Boğaziçi alanında orman sayılmayan, kamu kurum ve kuruluşları­na veya özel mülkiyete ait koru, koruya katılacak alan, çayır, mesire yeri, bostan ve benzeri alanlar yeşil alan sayılır ve bitki varlıkları geliştirilerek muhafaza edilir. İmar planında yeşil alan olarak belirlenen arsaların ağaçlandırılması için gerekli tedbirler Boğaziçi İmar Müdürlüğünce alınır. Boğaziçi alanında bulunan ancak orman alanları dışında kalan koru, çayır, mesire yerleri yeşil alan olarak tanımlanmıştır (Coşkun, Velioğlu, 2004).

"Kent ormanı" ifadesini içinde bulunduran belki de tek yasal düzen­leme Orman Bakanlığına ait 1996 tarihli bir tamimdir. Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğünün 1996 yılındaki tamiminde kent ormanı başlığı açılmış ve bu başlık altında şu ifadeye yer verilmiştir; "Mevcut genetik formasyonun korunması ve geliştirilmesi amaçlı sahalar, rekreasyon amaçlı sahalar, erozyon kontrolü sahaları ve endüstriyel amaçlı ağaçlandırma sahaları dışındaki sahalarda kentin gürültüsünü, hava kirliliğini, gecekondulaşmayı minimize edecek ağaçlandırma metodu ve ağaç türleri tespit edilecektir. Bu sahaların uygun yerlerinde hatıra ormanı tesisi sahaları ayrılacaktır". Tanımın anlaşılması gerçekten güçtür. Tanımdan hatıra ormanlarının kent ormanı ile aynı işleve ve tanıma sahip olduğu gibi bir sonuç çıkmak­tadır.

Çevre ve Orman Bakanlığı, son dönemde kent ormanı konusu üzerinde önemle durmaktadır. Bakanlığın konu ile ilgili birimleri yapmış oldukları konuş­malarda sıklıkla kent ormanı kavramını ifade etmekte, her vilayete bir kent ormanı sloganı ile yola çıkmakta ve bu uygulamaları da "Devlet ormanından Millet ormanına bir geçiş olarak" dile getirmektedirler. Bu kent ve kentli adına kesinlikle yerinde ve olumlu bir adımdır. Ancak, İdarenin de kendi içinde çelişkilere düştüğü görülmektedir. Atatürk Orman Çiftliğinin bir kent ormanına dönüştürülmesi projesi buna bir örnek olarak gösterilebilir. Şöyle ki, Bakanlık resmi web sitesinde öncelikle bu projeden AOÇ'nin kent ormanına dönüştürülmesi projesi olarak yayım yap­mış, farklı zamanlarda yapılan yayımlarda "kent ormanı" kavramı, "kent parkı" ifadesine ve son dönemde de "doğa parkı "ifadesine dönüşmüştür. Burada kavramın aynı anlam altında farklı kelimelerle ifade edilmesinde yasal olarak tanımlanamamış olması ve sınırlarının ve yönetim ilkelerinin kanunla düzenlenmemiş olması önemli bir etkendir. Önemli olanın kelime­ler olmadığı, amaca ve yapılmak istenen uygulamanın halka getireceği hizmetlere bakılması gerektiği savunulabilir ancak konuya hukuksal açıdan bakıldığında durum değişmektedir. Çünkü yasal düzenlemelerde farklı ifadelere, yanlış kullanımlara yer yoktur ve tanımlamalar net, açık ve doğru olmalıdır. Bazen bir noktalama işaretinin dahi önem taşıdığı unutulma­malıdır. Bu kavram yasal çerçeveye oturtulmadan, yapılacak uygulamalar hangi amaca hizmet ederse etsin tehlikeli sonuçlar doğurabilecek veya en azından uygulamalar arasında farklılıklar yaratacaktır (Coşkun, Velioğlu, 2004).

Orman İdaresi konuya hassasiyet göstermektedir fakat idari yapı içinde de kent ormanı tanımının, yasal statüsünün ve yararlanma esaslarının tam olarak anlaşıldığını ve belirgin hale getirildiğini söyleyebilmek güçtür.

Uluslararası uygulamalardan hareketle, bir tanımlama ve kent ormanı sistemi oluşturmaya çalışıldığında ise bu konuda çok sayıda çalışma ve bu çalışmalardan elde edilen pek çok farklı sonuçla karşılaşılmaktadır. Bu ülke­lerden herhangi birinin uygulamasını ve sistemini alıp Türkiye'ye adapte etmek, ülke gerçekleri, sosyal, demografik ve ekonomik yapıyla uyumlu­laştırılmadığı sürece gerçekçi ve etkin bir sonuç doğurmayacaktır. Kent ormanı konusu her bakımdan incelenmeye ve açıklanmaya muhtaç durumdadır. Özellikle yasal statüsünün belirlenmesi şarttır. Kent ormanı kavramı kente ve kentliye çeşitli açılardan hizmet etmesi, giderek tahrip olan çevresel değerlerin korunması açısından önemli ve işlevsel bir sistemdir. Bu özelliği nedeniyle de orman mevzuatı dışında ve farklı bir statüye sahipmiş veya özerk bir yapıya sahip olmalıymış gibi algılanmaktadır. Ancak, kent ormanı kavramı içinde geçen "orman" kelime­si Orman Kanununda ifade edilen orman kavramından ayrık bir kavram olarak kullanıldığı ileri sürülse de Orman Kanunu varken ve bunun içinde ormanlar türlerine göre ayrılmışken tüm bunların dışında ve/veya üstünde bir kent ormanı olgusunu yeniden ortaya koymak yanlış olacaktır. Kent ormanının yasal tanımlaması yapılmalı ve bu süreçte şu noktalar göz önünde bulundurulmalıdır (Coşkun, Velioğlu, 2004):

  • Kent ormanları, bu konuda çalışan pek çok kişinin yaptığı gibi, kent içi ve çevresindeki orman alanları, parklar, bahçeler, mezarlıklar, korular vs. olarak tanımlandığında 6831 sayılı Orman Kanunundaki "orman" tanımına uymamaktadır. Kent ormanı içinde kabul edilen bu alanların kente ve kentliye rekreasyonel açıdan çok önemli hizmet fonksiyonu olsa da kent ormanı statüsünde algılanması Orman Kanununda yer bulmadığı sürece hukuksal anlamda kabul edilemez.
  • 6831 sayılı Orman Kanununda ormanlar vasıf ve karakter bakımından ayrıma tabi tutulmuştur ancak kent ormanları bu ayrım içinde yer almamak­tadır.
  • Çevre ve Orman Bakanlığının yapmış olduğu uygulamalar ve çıkarmış olduğu tamim ve kent ormanı kitapçığı verileri birlikte değerlendirildiğinde, kent ormanı tanımı içine, ormanlar ve yeşil kuşak ağaçlandırmalarını dahil ettiği görülmektedir ki bu zaten çok doğaldır. Çünkü yeşil kuşak ağaçlandır­malarıyla oluşan alanların statüsü ormandır. Dolayısıyla, orman tanımı içerisinde yer almaktadır ve kentliye hizmet edebilecek karaktere sahiptir.
  • Milli Ağaçlandırma ve Seferberlik Kanununa göre, Devlet ormanlarında, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki arazilerde, göl ve akarsu kenarlarında, tüzel kişilerin mülkiyet ve tasarrufundaki arazilerde, orman sahasını ve ağaç servetini çoğaltmak, toprak, su ve bitki arasında bozulan dengeyi kurmak, geliştirmek ve çevre değerlerini korumak maksadıyla, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından ağaçlandır­malar yapılabilecektir. Ancak bu ağaçlandırmalar sonucunda oluşacak olan alanlar orman sıfatına sahiptir. Dolayısıyla, kent ormanı olarak tahsis edilmesi düşünülebilir. Aynı şekilde 6831 sayılı Orman Kanununun 57. Maddesine göre de yapılacak ağaçlandırmalar için de benzer şekilde düşün­mek mümkündür.
  • Orman alanlarından yararlanma usul ve esasları konusu, orman mevzuatı içerisinde detaylı olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla, kent ormanlarının kentlinin yararlanmasına açılması konusunun da yerel yönetimlerin kontrolünde, detaylı bir şekilde düzen­lenmesi gereklidir.

Kent ormanı yasal açıdan, kent içi veya yakınında bulu­nan kentlinin yararlanmasına tahsis edilmiş orman alanları olarak tanımlanabilir. Yani tanım içerisine "orman" niteliği taşımayan ve dolayısıyla 6831 sayılı Orman Kanunu içinde yer almayan park, bahçe, refüj ağaçlandırmaları gibi yeşil alanları dahil etmek mevcut yasal düzenleme çerçevesinde mümkün değildir. Bu unsurların kent ormanı olarak kabulü için yasal düzenlemelerde bir dizi değişiklik gerekmektedir (Coşkun, Velioğlu, 2004).

Devlet ormanlarında, devlete veya diğer kamu tüzel kişiliklerine ait arazilerde orman idaresince yapılan ağaçlandırmalar doğal olarak kent ormanı kapsamında düşünülmelidir. Nitekim devlet ormanları içerisinde yapılacak olan ağaçlandırmalar sonucunda oluşacak alanın statüsü zaten ormandır. Devlete veya diğer kamu tüzel kişiliklerine ait arazilerde yapıla­cak ağaçlandırmalarda mülkiyet hazinede kalmak üzere ağaçlandırma sonu­cu meydana gelecek ormandan yararlanma usulü 6831 sayılı Orman Kanununun özel ormanlara ait hükümlerine göre yürütülecektir. Bu alanların statüsü de özel orman kabul edilmektedir. Buraların kontrol ve denetimi Orman idaresindedir. Ağaçlandırılan sahaların orman olarak devam ettirme zorunluluğu da bulunmaktadır (Coşkun, Velioğlu, 2004).

Kaynak: Peyzaj Mimarı Murat ERMEYDAN, 2005 " KENT ORMANLARININ PLANLANMASI İSTANBUL ÖRNEĞİ"Bahceşehir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü  Yüksek Lisans Tezi,İstanbul


Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!
Yorum ekle

Yorum ekle

    • bowtiesmilelaughingblushsmileyrelaxedsmirk
      heart_eyeskissing_heartkissing_closed_eyesflushedrelievedsatisfiedgrin
      winkstuck_out_tongue_winking_eyestuck_out_tongue_closed_eyesgrinningkissingstuck_out_tonguesleeping
      worriedfrowninganguishedopen_mouthgrimacingconfusedhushed
      expressionlessunamusedsweat_smilesweatdisappointed_relievedwearypensive
      disappointedconfoundedfearfulcold_sweatperseverecrysob
      joyastonishedscreamtired_faceangryragetriumph
      sleepyyummasksunglassesdizzy_faceimpsmiling_imp
      neutral_faceno_mouthinnocent
Okunamayan kodu yenilemek için resmin üstüne tıklayınız