Yalova, İklim olarak son derece, süs bitkilerinin yetiştirilmesine uygun olan bir yer. Ilıman iklim, nemli bir hava, senenin büyük bir kısmı güneşli bir gökyüzü, verimli topraklar ve İstanbul’a çok yakın bir mekân.
Bütün bu olumlu imkanlar bazı müteşebbis ruhlu insanlarımızı harekete geçirmiş ve Yalova - Kocaeli arasında onlarca fidan üreticisi ve satıcısının mekanı olmuş.
Bu hafta sonu İstanbul’dan yalovaya gittik. Bahcesel ekibi olarak bu güzergâhtaki yaklaşık 30 adet fidan ve çiçek üreticilerini gezdik. Yeni, genç ve büyük hedeflerle işe başlayan genç peyzajcı ve zıraatçı meslektaşlarımızla tanıştık. Sıkıntılarını ve beklentilerini dinledik.
İş hiç dışarıdan göründüğü gibi değil. O, göze hoş gelen görüntü arkasında ülkemiz için büyük bir dram yatıyor. Bu işe korkunç derecede sermayeler yatırılmış. Üretim neredeyse yok... hemen hemen her şey yurt dışından, dahası İtalya’dan geliyor. Tır’lar dolusu bitki, İtalya’dan geliyor. Soruyoruz neden dışarıdan? Bu kadar güzel bir iklimde en basit bir gül’ü bir fıstık çamını yetiştiremeyip neden dışarıdan getiriyorsunuz?
Üreticilerimiz onlarca sebep sayıyor... Ama, asıl sıkıntı sebepleri, tüm tarımda görünen sıkıntı sebepleriyle aynı.
- Tarım teşkilatından hiçbir teknik ve diğer konularda destek görmedikleri gibi yığınla karşılarına sorun çıkarılması...
1981 yılında Ankara Zirat Fakültesinden mezun olan bir üreticimiz yaklaşık 25 senedir burada bu işi yaptığını ve henüz hiçbir Tarım teşkilatından bir teknik elemanın kapısını açmadığından dert yanıyor.
- Ürettikleri fidanları yurt dışına satmada bürokratik engelleri aşamamaları.
Bir üreticimiz Romanya’da bir firma ile anlaşıp fidan satış bağlantısı yaptıklarını ve karşı firma mal istediği zaman ancak istenilen malı iki ay sonra ihraç edebildiklerini ve karşı firma geç kalınması nedeniyle anlaşmayı iptal etiğini söylüyor ve şu sözleri ekliyor:" Oysa İtalya’dan mal istediğimde 2 gün sonra istediğimiz mallar kapımızda oluyor ve devletin bürokratik engelleri bıktırdı adeta bu işi yapmamız istenilmiyor" diyor.
- En büyük şikayetleri yerel belediye idarecilerine. Belediyeler soyguncu olmuş. Aldıkları malın parasını 7-8 ay’da bazen bir yılda ödemiyorlar.
- Fidancılık piyasasında bir standart ve kalite oluşturulamamış. En kalitesiz bir mal yurt dışından geldi diye anormal fiyatla satışa kalkışılabiliyor. Tarım teşkilatının ürün kalite standardını oluşturması gerekiyor.
- Yalova, bu sektör için son derece müsait bir yer iken üretici ve satıcılar için belli bir alan ve mekan oluşturulmamış. Üreticiler, " -Bu dağınıklık, sektör içerisinde art niyeti olanların işine geliyor ve çok kalitesiz mallarını fahiş fiyatla satabiliyorlar" diyor.
- Girdiler çok pahalı devletçe her konuda, değişik sektörlere destekleme, pirim gibi imkân tanınırken bu sektöre üvey evlat gibi bakılıyor.
Yalova’da gelişen ve büyüyen bu sektörün, gözlemlerimiz neticesinde hormonlu sanal bir büyüme ve gelişmesi olduğunun kanaatine vardık. Öyle ya, fidanlar dışarıdan, güller dışarıdan... Bunlara kullanılan ilaç ve ve gübre hatta torba torba yığınla toprak ve torflar dışarıdan geliyor. Bizim olan ne var? İşin hammaliyesi. Yarın bir gün gelir ülkede döviz sıkıntısı veya bir sebepten dolayı ithalat yapılamaz duruma gelirse burada çalışan yüzlerce kişi ve bu işe milyarlarını yatıranların durumu ne olacak?
Daha önce ki yazımızda da çok belirtik, Tarımda sanki kasıtlı ve bilinerek üretim kösteklenmeye ve düşürülmeye çalışılıyor. Bakanlık, içine kapanık, ne yaptığını bilmeyen bir ekipçe götürülmeye çalışılıyor. Bakanlık içerisinde tarım teşkilatından yetişen kadrolar yok denecek kadar az.
Yalova’nın peyzaj ürünleri yetiştiriciliği yönünden İtalya’dan geri kalır yönü yok. Tek eksikliğimiz plansız ve koordinesiz çalışmamız. İlk görev Yalova siyasetçi ve bürokratlarına düşüyor.
Korkmaz MERT
Ziraat Mühendisi
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!