Bölgeler arası kalkınmışlık farklılıklarını en aza indirmek ve enerji açığını kapatmak için başlanmış büyük bir projeydi Bu projeyi daha kapsamlı ve çok yönlü bir zeminde değerlendirmek gerekiyordu. Bu açıdan geç de kalınsa atılan adım son derece önemli. Altyapı yatırımları, duble yollar, sulama, tarımsal destekler, turizm ve hayvancılık konusundaki yatırımlar bölgeyi top yekun kalkındırır.
Zamanla komşularımızla olan ikili ilişkilerin gelişimi hem ticari hem de güvenlik alanında ilerleme sağlanmasına yol açacaktır. Sınır komşularımıza bakar mısınız? Hepsi petrol geliri olan ve tüketim potansiyeli son derece yüksek ülkelerden oluşuyor. Hem sınaî ürünleri hem de tarım ve hayvansal ürünleri ihraç edebileceğimiz çok ciddi bir pazar yanı başımızda duruyor.
Bölgede lider birkaç girişimci var. Ancak yeterli değil, bölgenin büyüklüğü daha birçok lider yatırımcıyı kaldıracak potansiyel taşıyor. Dolayısıyla şu anda yeni yatırım alanları arayan, sektörel araştırma yapan kurumlara bölgede yatırım yapmalarını tavsiye etmek mümkün. 2000 yılında Ata grubu ile bölgede besi hayvancılığı yapan Koç grubunun yakın zamanda Tat Konserve ile bölgeye milyonlarca dolarlık yatırım yapması hem bölge hem de diğer yatırımcılar için ümit verici bir gelişme.
Son aylarda dünyada gıda fiyatlarındaki artışlar bu alanda yatırım yapılmasını cazip hale getirdi. Ülkemizde de artan nüfus artışına oranla tarım üretiminin aynı oranda artmadığını söyleyebiliriz. TÜSİAD'ın raporuna göre 1968 yılından itibaren ülkenin yıllık tarımsal artış hızının yüzde 1.3 olması gerçekten üzücüdür.
Hayvancılıkta bölgenin çok önemli alanlarından biridir. Van, Iğdır, Bingöl, Erzurum sayıca küçükbaş hayvan âdetinde ülkemizin önde gelen illerindendir. Gerek AB'nin küçükbaş hayvan konusunda ithalatçı olması gerekse başta Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt gibi ülkelerin yıllık 7-8 milyon adet civarında ithalatçı konumunda olmaları bu konuda da ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlanabileceğini gösteriyor.
Ve belli nedenlerden dolayı az gelişmiş bir başka konuda bölgedeki turizm potansiyelidir. Türklerin Anadolu'ya ilk ayak bastığı yer olmasından tutunda, İpek yoluna kadar tarihi açıdan, farklı medeniyetlerin oluşturduğu kültürel miras ve coğrafi güzellik, turizm ve konaklama alanında yatırım yapılmasını cazip kılıyor.
Özellikle UNESCO'nun kültürel miras çerçevesinde koruma altına alınan Mardin, Midyat'taki farklı inanç ve kültürlere ait ibadethane ve yapılar, Hasankeyf antik şehri her yıl artan oranlarda turisti çekiyor. Doğa sporları , muhteşem yöresel yemekler her yerde bulamayacağınız bir zenginliği barındırıyor.
Kısacası benim GAP tavsiye planım iki şey üzerine kurulu. Birincisi, mevcut potansiyeli görün ve yabancı yatırımcılardan önce hareket etmeye çalışın, yoksa gerçekten üzülürsünüz. İkincisi, defalarca Avrupa'ya, Güney illerine gidip tekrarları yaşayacağınıza Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya gidin. Sadece bölgeyi değil, farklı değerleri ve kendinizi keşfedin.
Mehmet Ziya Gökalp
zgokalp@albayrak.com.tr
http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=11115&y=ZiyaGokalp
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!