Dünya plastik endüstrisi fiyatların artması karşısında ister istemez farklı arayışlar içersine girerken çözümün nerede olması gereğini bulmaya çalışıyor. Bu çözümün biride doğada geç çözünen hatta bazı türleri çözünemeyen bu maddenin, çevre kirliliği karşısında sıkışan sektör, petrol şirketleri gibi tarım sektörüne gözünü dikti. Çünkü petrole bağlı olarak petro-kimya maliyetleri artarken, örneğin şeker kamışının fiyatlarında büyük bir değişim olmuyor.
Maliyetleri artan dünya devleri de, petrole alternatif olarak bitkisel temelli üretime yani bio-plastiğe yönelme ihtiyacı duymaya başladılar. Bu nedenle milyarlarca dolarlık yatırım yapmaya başladılar. Dünya çapında her yıl 68 milyon ton polietilen ve diğer plastik türlerinin üretimi yapılırken bio-plastik bu üretimde giderek Pazar payını artırmaya başlamıştır.
Dow Chemicals bu alanda başı çekerken diğer şirketlerde bu alana yatırım yapmak için arge birimlerini harekete geçirmiş durumdadırlar.
Bio-plastik uzun süreden beri dünyanın üzerinde çalıştığı bir konu olmakla birlikte geçmiş yıllarda oluşan petrol krizi bunun sonucunda oluşan petrol fiyatlarının artması karşısında petrol kökenli polimerlere alternatifler aranmaya başlanmıştır. Bunun sonucunda 1976 yılında, İngiltere deki ICI (İng Kim.Endüstrisi.) bakteriyel fermantasyonla üretilen poli-beta hidroksi bütirat'la (PHB) ilgili araştırmalara başlamışlar. Günümüzdeyse ,PHB gibi bio parçalanabilir, yenilebilir, bio uyumlu ve doğaya uyumlu dost plastiklerin, bakterilerde sentezi ve polimer kimyasındaki uygulamaları ile ilgili alınan olumlu sonuçlar neticesinde bio plastiklere olan ilgi artmaktadır.
Bio plastiğin üretim tekniği kullandığımız bio yakıtlarla aynı dönemde olması önemlidir. Petrokimyasal hammade yerine patates içeriğinde bulunan nişasta kullanılarak elde ediliyor. Aslında biyolojik olarak parçalanan plastikler mikroorganizmalar tarafından üretiliyor, patatesten elde edilen sakaroz ve melas ise bu mikro organizmalar için karbon kaynagı olarak elde ediliyor. İnsan vücudu PHB depolimeraz enzimi içerdiği düşünülürse; bu özelliğinden dolayı PHB nin cerrahi dikişler, protezler ve iğnelerde kullanılma avantajı ön plana çıkmaktadır. Bioplastikler bunun dışında ziraat, tekstil ve kimyasalların elde edilmesi, paketleme filmleri ve tek kullanımlı malzemenin yapımında oldugu gibi bir çok sektörde kullanma avantajı ortaya çıkmaktadır.
Patatesten yapılan bioplastikler, sağlığa zararlı toksin içermediği gibi geri dönüşümde kolay ve biyolojik olarakta indirgene bilmektedir. Bazı elektronik firmaların fermente edilmiş mısırdan ürettiği bioplastik, taşına bilir cihazlardaki ısınmayı azaltabilecek ve ısı iletimini daha hızlı gerçekleştirebilecek. 2010 yılına kadar ürünlerde kullanılan plastiğin % 10 unun yerine, fermente edilmiş mısır ve kenaf bitkisinin liflerinden üretilen bioplastiğin kullanılması planlanıyor. Bununla birlikte cep telefonu ve dizüstü bilgisayarların fan ve ısı azaltan tabakalarındada bu teknolojiden yaralanma hedeflenmiştir.
Bioplastiğin geleceğinden bilim adamları oldukça umutlu. Şeker sanayinde kararsız şeker pazarına dayanmak yerine sakkarozdan elde edilen bioplastikten üretilen ürünün kullanılması kuşkusuz avantaj saglayacaktır. Gelecekte biyolojik olarak parçalanabilen plastik poşetler, şişeler, kaplar, kontrol panelleri vb. ürünlerin hatta giysilerin yaygınlaşması mümkün olacaktır. Bunun diğer bir avantajı kullanılma ömrü biten bu ürünler tekrar topraga üretim yapılan alanlar da gübre olarak dönmesi saglanmış olacaktır.
Plastikler günlük hayatımızda ister istemez vazgecemeyecegimiz ürünlerin başında gelmektedir. Kullandıgımız her nesne oransal olarak farklı miktarlarda da olsa plastik içermektedir. Bunun nedeni başta taşınması, kullanım kolaylığı, elastikiyet ve ucuzluk olarak insanın vaz geçilmezleridir. Yıllık 150 milyon tondan fazla olan parçalanamayan plastik polimerlerinin yerini dolduracak başka ürün üretilmedikçe insan sağlığına getireceği yükler kuşkusuz inkar edilemez. Kullanılan bu ürünler doğaya bırakıldığında yıllarca parçalanamadığandan çevre kirliliğine ve toksinlerin birikmesine neden olmaktadır. Zira bio plastiklerin özünde organik tabanlı ürün olmasından dolayı çok kısa sürede dogada çözülebilmektedir. Petro kimyasaldan üretilen ürünlerden daha çevre dostu olması petrol fiyatlarının artmasından dolayı gelecekte bio plastik teknolojisi umut vermesi muhtemeldir.
Bizim beklentimizde petrole bağımlı bu teknolojinin bir an önce doğayla bütünlük arz eden aynı zamanda da insan sağlığına yüklediği yükümlülüklerin tarımsal sektörle birlikte azaltılması ve böylece daha sağlıklı nesillerin topluma kazandırılmasıdır
Çağlar AYDIN
Ziraat Mühendisi
Kaynak:
Nilgun Yılmaz TİM.
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!