İnsanlara verilen eğitimin sadece mesleki içerikli olması yeterli mi? Bunu irdelemek istiyorum. Modern insanın bakış açısına göre, meslekte başarılı olmak demek, daha çok para ve kariyer sahibi olmakla eş anlam taşıyor. Bu durumda da, “paranın olduğu yerde iman olmaz gibi ”çılgın bir sloganla, amacına ulaşmak için her şeyi mubah görüyor.Her alanda bunun örneklerini ve çirkin sonuçlarını görmemiz mümkündür. Bunlardan ziraat alanındaki kimyasal kirlenmeler, zehir atıkları, dengesiz hormon kullanımı ve bunun gibi pek çok korkunç hadisenin başlangıcı, bu ahlaki yozlaşmanın, bilimsel bakışa yansıması ile olmaktadır.
Ahlaktan uzak bir bakış açısında, acelecilik ve sonunu düşünmeden gözüken erken ücrete tabi olmak vardır. Bu noktada da, insanların haklarını çiğnemek veya uzun vadeli çevre zararlarına imza atmak normal görülmektedir.
Çevreye ve insana olası zararlarını bildiği halde elindeki ürünü, ithal pozisyonunda veya kanununa uydurarak piyasaya sürebilen bir zihniyet, ahlak olarak kirlenmiş bir zihniyettir. Ahlaktan uzak bir bilim adamı, elindeki potansiyeli topluma yarar yerine terör olarak kullanmaktan rahatsız olmaz. Bu durumda, bilim yuvaları olarak bilinen yerlerin, topluma tehlike unsuru olabilmesi kaçınılmazdır. Her şeyi maddi kalıplarla sınırlayan zihniyet, toplumları da kobay olarak kullanmaktan çekinmez.
Bir diğer konu, ülkemizdeki ziraat mühendislerinin sayılarının fazla olmasına rağmen, fonksiyonel olarak hizmete yansımasının, sayılarına göre paralel olmamasıdır. Üniversitelerimizde, yukarıda değindiğimiz bilimin ahlaka yansıyan yönü verilmediği gibi, ezber ve imtihanlar zinciri ile verilen mühendislik ünvanı , gerçek hayatta kişi ile örtüşememektedir. Bunun için de, birey öncelikle devlet dairelerini tercih etmekte, formalite zincirinde hayatını idame etmeye yönelmektedir. Üniversitelerin verdiği bilgi ve birikimlere güven, istihdam alanında da olmuyor olacak ki, devlet daireleri imtihan ile istihdam ederken, özel şirketlerde tecrübe ve birikimin referans gösterilmesini şart koşmaktadır. Bu durumda, kamu kuruluşlarına yerleşemeyen mühendisler, hiç tecrübeleri olmadığı için de açıkta kalmaktadır. Oysa ki,
Türkiye’de sosyal yapıyı çarpıtan önemli kusurlardan birisi “İlim ile amel” “Bilgi ile uygulama”, “Üniversite ile piyasa” arasındaki kopukluktur. Bu bağlantılar ahlaki temellerle işlevini yerine getirdiği zaman, açıkta mühendis kalma oranı indirgendiği gibi, üniversiteler ezber zincirini kırar, piyasadan kopuk bir hareket içinde bulunamaz. Böyle olunca, piyasalarda oluşan sorunlar, anında üniversitelerce ele alınır ve çözümler sunulur. Yeni gelişme ve tekniklerde, kişiliğini tamamlamış mühendislerce piyasaya sunulur. Yani, bilgiler nazari olarak kafada kalmayıp, uygulamaya intikali daha pratik hale dönüşür.
İnsan sağlığına zarar teşkil edebilen, zarar riski olan icatlarda, ahlaki olarak piyasaya sürülmeyip, denetlendiği için, ahlaklı ve icraat temelli bir bilim, toplumda işsizler ordusu ve güven bunalımının yerine, topluma gerçek anlamda yarar sağlayan fonksiyonu ile ortaya çıkar.
Toplumdaki kör düğümün çözülebilmesi için, ana kriterlerimiz sırası ile,
Bilgi Ahlakı, Yöntem Ahlakı, Davranış Ahlakı olmalıdır.
Toplumdaki yozlaşma ve kirlenmenin önlenebilmesi için, sorumluluk bilincine sahip bireylere yatırım yapılmalıdır. Bunun için de, bilgi ahlakı, yöntem ahlakı ve davranış ahlakının önemi bilinmeli ve hayata geçirilmelidir. Toplum bireylerden hasıl olan bir grup olduğu için, bireyler kendi gücünü önemsemeliler. Tek başıma benim yapabileceğim bir şey olamaz yerine, ben ne yapabilirim gözü ile olaylara bakılmalı, bizi ilgilendiren sorumlulukları en ahlaki biçimde yerine getirmeye çalışmalıyız.
Dedelerimizin sözüyle meseleyi açıklayalım: “Bir çivi bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır, bir at bir yiğit kurtarır, bir yiğit bir vatan kurtarır.” Küçük zararlar engellenmediği zaman büyüyüp, büyük felaketlere yol açabilir.
Sonuç olarak, insan potansiyelinin farkında olmamız ve insana yapılacak yatırımın önemini unutmamamız gerekir. İnsan eli ile kirletilen topraklarımız ve zehirlenen insanlarımız, gene ahlaklı sorumluluk bilinci ile yetiştirilecek insan eli ile düzeltilebilir.
Umudumuz ve sevgimizin bitmemesi için, umudumuzu yeşertecek insana yatırım yapmalıyız.
Emine Aktaş
Ziraat Mühendisi
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!