İnsanlar iki durumu bahane ederek sorumluluktan kaçarlar.
- Birincisi ; Nasıl olsa ben yapmasam da, doğru olanı yapacak birileri vardır düşüncesi.
- İkicisi de; Sadece benimle mi koskocaman sorunlar aşılabilir ümitsizliği.
Bir tarım ülkesi olan ülkemiz, maalesef bu potansiyelini istenilen performansta sergileyememektedir. Bunun sonucu olarak da, tarım sektöründe çalışan insanlar kendileri veya çocukları için alternatif iş arayışına gitmektedirler. Dolayısı ile, köyden kente doğru hızlı bir akış, tarım sektöründen başka sektörlere doğru bir yığılmayı beraberinde getirmektedir. Bu durum, yeterince tarım potansiyelimiz olduğu halde, dışarıya bağımlılık gibi bir tezadı da beraberinde getirmektedir.
Ziraat otoriteleri ile ziraatla uğraşanların aralarında yıllardan beri süren bir duvarın oluşması, aşağıdaki sorunları da beraberinde getirmektedir.
- Aşırı pestisit ve gübre kullanımı
- Bilinçsiz toprak işleme ve su kullanımı
- Sertifikalı tohum ve hayvan kullanımının yaygınlaşmaması
- Yanlış tarım desteklemeleri ve desteklemelerin yanlış kullanımı
- Çiftçinin devlet imkanlarını bilmemesi ve kullanmaması-toprak tahlili, buzağı desteği-
- Avrupa birliğinden sonra karşısına çıkacak olan sorunlar hakkında bilgisiz olması-EUROGAP,HACCP .. vb-
- Ürün pazarlama ve fiyat politikalarındaki belirsizlikler
- Kooperatifleşme ve meslek odaların etkin çalışmaması
- Arazi parçalanması
- Tarım da teknolojinin etkin kullanılmaması
- Yoğun iş gücü kullanımı, tarımsal makinelerin etkin veya hiç kullanılmaması
- Yapılan araştırmaların uygulamaya geçirilememesi
Bu sorunları daha fazla sıralamak mümkündür. Bu problemleri oluşturan temel sebepleri bulup, çözüm için ne yapmamız gerektiğine el birliği ile karar vermemiz gerekmektedir. Çözüm için gayret ve samimiyetle atılan bir adım, büyük bir atılım ve yenilenmenin başlangıcı olabilir.
Ülkemizde yeterince bilinçli ve dürüst bir potansiyelin olduğuna inanıyorum. Tek ihtiyacımız olan birbirimizden haberdar olmak, ben de varım diyebilmek.
Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde başlatılan, bilinçli üretici çalışmaları daha ilk uygulamaları ile dahi, pozitif bir enerji ile bize geri bildirim vermektedir. Hatta, bize verilen bu programlar için, neden AB uyum projesine kadar beklenildi, daha önce niçin böyle uygulamalar yapılmadı? soruları, yıllarca işsiz!!! konumda olan, fakat yapacak çok işi bulunan ziraat elemanlarının istihdam ve yetiştirilmesindeki yanlışları gözden geçirmemiz gerekliliğini ortaya koyuyor.
- Ziraat alanında istihdam olunmak üzere yetiştirilen gençlerimizin özgüvenlerini güçlendirici programlar uygulanmalı, yetiştirilme sürecinde bizzat arazi uygulamalarında, kendisine verilen projeler güncelleştirilmeli, birebir uygulama alanında pratik geliştirmesinin önü açılmalı.
- Üniversitelerimizle, Araştırma Enstitüleri arasında sıkı bir bilgi alış verişi olmalı, çıkan sonuç ve yenilikler üreticiye en kısa zamanda yansıtılabilmeli.
- Tarımla ilgili kuruluşlar arasında sıkı bir işbirliği olmalı, üreticinin bilinçli üretim ve pazarlamasında teknik olarak destek olunmalı. Formalite zinciri kırılmalı, doğru bilgi ve yardıma ulaşmayı kolay hale getirilmeli.
- Laboratuar, hastalık teşhisi ve izlenilecek yöntemler kolay bir şekilde çiftçiye ulaştırılabilmeli.
- Sertifikalı tohum ve fidancılık geliştirilip, hastalıklı tohum ve fidanların dağıtılması ve kullanılması önlenmeli.
- GDO ve gıda terörüne karşı inceleme laboratuarları geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalı.
- Çiftçiler arasında küçük birlikler oluşturulmalı, bilinçli üretim ve pazarlamada mutlaka bir tarım danışmanı ile birlikte çalışılmalı.
- Üretici-üretici örgütleri-sanayici-Devlet-Üniversite işbirliğinin sağlanması gerekmektedir.
- Olması gerekenleri değişik başlıklar halinde sıralamak mümkün. Bu noktada bizim ne yapmamız gerektiği konusunda bir girişimde bulunmamız gerekiyor. Onun için de birbirimizden haberdar olmamız gerekmektedir.
Bu konuda sitemizde http://www.bahcesel.com/forumsel/milli-tarim-seferberligi/14404-milli-tarim-seferberligi/ sayfasında Alp Arslan Kırkpınar arkadaşımız öncülüğünde bir girişim başlatıldı. Tüm tarım gönüllülerinin ve ben de varım diyen arkadaşlarımızın katılım, destek ve önerileri ile yeni ufuklar ve çözüm önerilerini hayata geçirebileceğimizi düşünüyorum. Gayret olmayınca dua pasif bir faktör olarak kalır. Gayret, duanın aktif hale geçmesine etki eder.
Bilinçli üretim, pazarlama ve istihdam için herkesi birlik olmaya davet ediyorum.
Emine Aktaş
Ziraat Mühendisi
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!