Peş peşe gelen olumsuzluklar sektörün nefesini kesmek üzere.

Önce, -hormon nedir bilmeyen tek bir hormon adını bile söyleyemeyen- kendini bilmezin birinin yumurtlaması ile iç tüketimimiz neredeyse durdurulurken, ardından geçen yıl yaşanan kuş Gribi salgını yüzünden, daha önce ihracat yaptığı ülkelerin tamamını kaybeden, beyaz et üreticileri, sorunun ortadan kalkmasına rağmen halen mal gönderemiyor.

Kuş gribinin sarstığı beyaz et sektöründe, sıkıntılar devam ediyor. Fırsatı ganimet bilen AB ülkeleri, bütün şartların yerine getirmesine rağmen ihracata izin vermemekte ısrar ediyor. Buna karşılık Orta Asya ülkeleri ile komşu Arap ülkelerine karşı yıllarca ön yargılı yaklaşımlardan dolayı oralara da bir türlü düzenli olarak giremiyoruz; çünkü resmi düzeyde temas eksikliği var. İhracata ödenen teşviklerin rakip ülkelere kıyasla 'sembolik' kalması, diğer bir problem. Türkiye'de halen beyaz et ihracatçılarına devlet ton başına 26 dolar teşvik ödüyor. AB ülkelerinde bu rakam 470 Euro, ABD'de ise 600$ .
İsminin açıklanmasını istemeyen

ve Türkiye de beyaz et sektöründe ilk sıralarda bulunan bir firmanın yetkilisi "-Durumumuz hiç dışarıdan göründüğü gibi değil çok kötü , eski pazarlarımızı halen geri kazanamadık, önümüzdeki dönemde birkaç önemli firma pazardan çekilecek. Maalesef Ülke olarak Etçi Tavuk damızlığında yüzde yüz kuluçkalık yumurta da ona yakın dışa bağımlıyız. Yakında sofralarınızda ithal yumurta görürseniz şaşmayın. Türkiye de 1930 yılında kurulmuş bir kuruluş var. Tam 77 yıl önce kurulan Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü Dünyadaki çoğu ülkelerden daha eski. Kuruluş gayesi Islah çalışması yapmak. Tam 77 yılda bir çalışma yapmışlar ATABEY, ATAK VE ATAK-S adlarında 3 yeni damızlık ırkı geliştirmişler. Büyük bir reklam ile duyurulmuş, sadece ülkemizin ihtiyacını karşılamakla kalmayacak  dışarı bile satacağız denilmiş ama arkası gelmemiş. Çünkü görüştüğüm Türkiye'nin en büyük üretici firması "-Maalesef biz hala dışarıdan temin ediyoruz" diyor. Yem temini ise başlı başına sıkıntı olmakta. Yem deyip geçmeyelim zira Tavukçuluk da yem rasyonu'nun içeriği çok önemli. Gerekli enerji ve protein değerini , kalsiyum oranını tutturamazsan onca emek bir anda heba olur. Bunun için yem'e katılacak küspe, ayçiçeği yağı, balık yağı, vitamin gibi hassas katkı maddelerinde dışa bağımlıyız.
Evet daha önceki yazımda da söylediğim gibi maalesef Tarım Çok yönlü batmaya doğru gidiyor.

Hangi Tarım sektörüne dokunsan bin ah işitiyorsun. Proje çok ilgilenen yok.

 

Sayın Tarım Bakanı Müsteşar ve Müsteşar yardımcıları arasında hiç İl veya İlçe Tarım Müdürlüğü yapmış olan var mı merak ediyorum. Duyduğum kadarı ile yokmuş gerisini siz düşünün.


Korkmaz MERT
Ziraat Mühendisi

Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!