İspanyolca bir kelime olan riziko diğer batı dillerine risk olarak geçmiştir. Risk, içinde kârı ve zararı birlikte taşıyan bir kelimedir. Anlatıldığına göre, Endülüs devleti hüküm sürerken İspanya sahillerinde balık tutan Endülüs Müslümanları varmış. Balıkçılar tekneleri ile balık tutmak için denize açılacakları sırada onları izleyen İspanyollar “ya balık tutamazsanız ne olacak” diye soru sorarlarmış. Cevap olarak her seferinde, “Errızku Alallah (rızkı veren Allah’tır)” sözünü işitirlermiş. Bu söz İspanyolcaya zamanla “riziko” olarak yerleşmiş Bir balıkçı için tekneyle denize açılmak, batmak ve eli boş dönmek riskini taşır. Küçük bir çocuğun yürümek için ayağa kalkması düşme riskini göze alması ile mümkündür ve binlerce kez düşer kalkar. Çiftçinin elindeki fidanı dikmesinde, kuruma riski, buğdayı tarlaya ekmesinde, kargalar tarafından yenilme riski vardır. Gülmek aptal görünme riskini içinde saklar, yatırım yapmak ise paranın batma riskini beraberinde getirir. Yaşamak ölme riskini göze almak demektir. Hayat, risk taşıyan bir yolculuktur. Yolcu her zaman risk altındadır. Bu riskler, trafik kazası, soygun, açlık, saldırı ve farklı şekillerde olabilir.
Yeni iş kuran bir yatırımcı işini her an batırmakla karşı karşıya kalabilir. Bu yatırımcının yanında çalışan bir işçi de, işini kaybetme riski ile baş etmeyi göze almalıdır. Tarım sektöründe çalışan bir çiftçi, yaptığı işin çeşidine göre risk altındadır. Kuraklık, sel, ürünlerin zararlı böcekler tarafından yenilmesi, yıllık ürün miktarının fazla olması nedeniyle malının elinde kalması, gibi farklı risklerle karşı karşıyadır.
Riski göze almayan iş yapamaz. İş yapamayacağı gibi rahat bir şekilde de yaşayamaz. Yaşamanın kendisi büyük bir risk olduğu için, risk içinde “rızk” gizlenmiştir. Riskin oranı arttıkça rızk’ın oranı da artabilir. Yatırım ne kadar büyük olursa, risk o kadar büyük olur. Çünkü kazanç büyük olduğu için, kayıp da büyük olacaktır.
Bile bile kendini denize atmak ne kadar ahmaklıksa, balık tutmak için denize açılması gereken bir denizcinin “ya batarsa” diye, tekneye binmemesi de, en az onun kadar ahmaklıktır. Bilerek ve isteyerek zararın içine girilmez, fakat şartlar insanı zorlarsa mücadele edip karşı koymayı başarma becerisini göstermek gerekir.
Kriz dönemleri toplumun her kesimi için zorlukları içinde barındıran zamanlardır. Ayakta kalmak, yaşamak, kolay değildir. Krizde risk, risk de fırsat gizlidir. Krizler üretmekle, üretmek çalışmakla olur. Pasif durup tembel bir şekilde tüketmek krizleri derinleştirir. Üreten ve paylaşan insan mutlu olur ve çevresine pozitif enerji verir.
Krizden çıkmak için çalışmaya devam etmekten başka yol yoktur. Aşağıda krizle baş etme yolları maddeler halinde sıralanmıştır. Bu maddeleri daha da artırmak mümkündür. Fakat 2000 krizini yaşayan ve yüksek moral gücü ile atlatan bir kişi olarak yaşadıklarımdan hareketle aşağıdaki maddeleri yazmayı uygun gördüm. Sizler yeni maddeler ekleyip listenizi zenginleştirebilirsiniz.
1. Mazeretlere sığınmayıp, çalışmaya devam etmek,
2. Moralini yüksek tutmak,
3. Olaylalar ve kişiler hakkında sürekli olumlu düşünmek,
4. Olayların perde arkasındaki güzellikleri görmeye çalışmak,
5. Gerçekleri olduğu gibi kabul etmek ve kendi işine geldiği gibi yorumlamamak,
6. Başta kendine olmak üzere, herkese karşı şeffaf ve dürüst olmak,
7. Zamanı etkili yönetip, yalnızca yaşadığı günü en güzel şekilde bitirebilmeyi başarabilmek, boş ve sıkıcı düşüncelerden uzak durmak,
8. Moral bozukluğunu ailesine olumsuz olarak yansıtmak yerine, onlarla dürüstçe ve sakin bir şekilde paylaşmak,
9. Maddi bakımdan gerekirse küçülmeyi göze alıp, önce borçlarını ödemek,
10. Moralini yüksek tutmak için sürekli pozitif enerji veren kitaplar okumak ve kendisine moral verecek dost ve arkadaş meclislerinde bulunmak,
11. İçki ve madde bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak,
12. İtibarını asla kaybetmeden dürüst kalabilmek,
13. Eş, dost ve arkadaşlarıyla etkili iletişimini sürdürebilmek,
14. Aktif sabır gösterip krizden çıkış yollarını aramaktır.
Öldürmeyen darbeler insanı güçlendirir. Dünya büyük bir küresel kriz altında iken ülkemizin bu krizden etkilenmemesi mümkün değildir. Krizi fırsata dönüştürmek girişimcilikle ve çalışmakla mümkün olur.
Krizden çıkış yollarını aramak için; “mazeret yok”.
Çalışmak ve başarmak için; “mazeret yok”.
Tarım sektörünü ve ülkemizi krizden çıkarmak için; “mazeret yok”.
Dr. Nadir Çomak
Eğitimci-Yazar
ncomak@hotmail.com
Facebookta paylaş
Twitter'da paylaş
Google+'da paylaş!
Pinterest'te paylaş!